ŞİİR TAHLİLLERİ etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
ŞİİR TAHLİLLERİ etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

8 Oca 2018

Sultan Süleyman'a Kalmayan Dünya Koşmasının İncelemesi

Karacaoğlan Koşma İncelemesi

Bu yazımızda en önemli halk ozanlarından Karacaoğlan'ın "Sultan Süleyman'a Kalmayan Dünya" adlı koşmasını konu, tema, yapı, ahenk, gelenek vb. ölçütlere göre inceledik...

KOŞMA

Sultan Süleyman'a kalmayan dünya,
Bu dağlar yerinden ayrılır bir gün.
Nice bin senedir çürüyen canlar,
Hakk'ın emri ile dirilir bir gün.

Ne güzel yapıdır Cennet yapısı,
Çok aradım, görünmedi kapısı.
Benim korktuğum yol Sırat Köprüsü,
Cehennem üstüne kurulur bir gün.

Karşıki dağlar da karlı dağ olsa,
Çevre yanı mor sümbüllü bağ olsa,
Ağa olsa, paşa olsa, beğ olsa,
Yakasız gömleğe sarılır bir gün.


Bu dünyada adem oğluyum dersin,
Helâli, haramı seçmeden yersin,
Yeme el malını, er geç verirsin,
İğneden ipliğe sorulur bir gün.


Gökte yıldızların önü terazi,
Ülker ile aşar gider birazı.
Yarın mahşerde de sorarlar bizi,
Hak mizan terazi kurulur bir gün.


Karac'oğlan der ki: Konup göçersin,
Ecel şerbetini bir gün içersin,
Sırat Köprüsü'nden sonu geçersin,
Amelin eline verilir bir gün.
Karacaoğlan

ŞİİR İNCELEMESİ

inceleme: www.edebiyatfatihi.net

Konusu: Karacaoğlan bu şiirinde dünyanın geçiciliğini anlatıyor.

Birimlerde Anlatılanlar:
Ozan ilk dörtlükte  dünyanın kimseye kalmayacağını, bir gün mahşerde tüm canların diriltileceğini ifade ediyor.

II.dörtlükte ozan Sırat Köprüsü'nden geçemeyeceği endişesi taşıdığını belirtiyor.

III. dörtlükte ozan bir gün makam ve mevkisi ne olursa olsun herkesin öleceğini ifade ediyor.

IV. dörtlükte ozan bu dörtlükte haram helal nedir bakmadan yiyen insanları yeriyor. Ama hesap gününde her şeyin hesabının sorulacağını belirtiyor.

V.dörtlükte ozan kendisinin de fani olduğunu belirtiyor. Dörtlükteki “terazi” manasında olan mizan, ahiret aleminde hesap verme olayından sonra herkesin amellerinin tartılacağı adalet ölçüsüdür. Ozan da bir gün ahirette  herkesin yaptığı amellerinin karşılığını alacağını belirtiyor.

VI.dörtlükte ozan bir gün kendisinin de öleceğini, yaptığı iyilik ve kötülüklerinden sorguya çekileceğini belirtiyor.

5 Oca 2018

Fazıl Hüsnü Dağlarca Rahatlık Şiirinin İncelemesi

Fazıl Hüsnü Dağlarca Rahatlık Şiirinin İncelemesi

Edebiyatımızın en verimli şairlerinden olan Fazıl Hüsnü Dağlarca 1941'de yayımladığı "Çocuk ve Allah" isimli şiir kitabında  merkezine "çocuk" öznesini koyduğu şiirlerinde çok sıcak ve samimi bir üslupla kendi iç dünyasıyla çocuk dünyasını örtüştürür.  Bu yazımızda söyleyicinin  bir çocuğa umut dolu seslenişini içerdiği  "Rahatlık" adlı şiirini ele alacağız.


İnceleme: edebiyatfatihi.net

1 Oca 2018

Havaya Çizilen Dünya Şiir İncelemesi

Cumhuriyet döneminin en verimli şairlerden olan şiir çınarı Fazıl Hüsnü Dağlarca'yı 2008'de aramızdan ayrılmıştır. Çok yazan, çok üreten bir şair olan Fazıl Hüsnü Dağlarca, ilk şiir kitabı Havaya Çizilen Dünya 1935 yılında çıkan usta şairin birçok şiir kitabı vardır. Bu yazımızda Havaya Çizilen Dünya şiirini yapı ve ahenk unsurları bakımından inceledik...

HAVAYA ÇİZİLEN DÜNYA YAPI VE AHENK UNSURLARI

Ahenk Unsurları

- yalnızlık
-ılık.

"lık" zengin kafiye

- hüzün;
-gündüzün.

"ün" tam kafiye

- uykusu,
- su.

"su" tunç uyak

- sokaklarda;
-ada.

"da" tam kafiye

-rüzgâr,
-sonralar.

"ar" tam kafiye


-gölgesizlik,
- kimsesizlik.

"sizlik" redif, "e" yarım kafiye

- şiir,
- gibidir.

"ir" tam kafiye

 sesi;
 dersi.

"i" redif;"s" yarım kafiye


- uzun;
- sükûn.

"un" tam kafiye


-görülmüştür,
- yürür.

"ür" tam kafiye

- beldeler,
- birer.

"er" tam kafiye

-şarkılar;
-bahar.

"ar" tam kafiye

-çiçekle
- şekle.

"ekle" zengin kafiye

Ölçüsü: 14'lü hece ölçüsü

16 Ara 2017

Maraş'ın Ve Ökkeş'in Destanı'ndan İncelemesi

Gülten Akın Maraş'ın ve Ökkeş'in Destanı'ndan Şiiri
Maraş'ın Ve Ökkeş'in Destanı'ndan İncelemesi

Konusu: Kurtuluş Savaşı mücadelesini işleyen bu destansı şiirde Gülten Akın bir kentin direnişini, düşmana karşı koyuşunu ve utkusunun büyük bir coşkuyla dile getiriyor.

Teması: Kahramanlık, yiğitlik

Ahenk Unsurları:

Şiirde belli bir kafiye düzeni yoktur. Şiir serbest nazımla yazılmıştır. Şiirde ahengi sağlayan ögeler kafiye, redif, kelime tekrarları ve her türlü ses benzerliğidir.

edebiyatfatihi.net

25 Kas 2017

Ziya Paşa Terkib-i Bend Açıklaması

Terci-i bend, Ziya Paşa'nın 1870’da kaleme aldığı ünlü şiiridir. Tanzimat ilk döneminin önemli şairi Ziya Paşa bu ünlü şiirini Bağdatlı Ruhi'ye nazire olarak yazmıştır. Dönemin sosyal eleştirisi olan Terkib-i Bendin geneli Divan şiir geleneğini yansıtır.  Yalnızca on beyitten oluşan her bendin sonunda bulunup bendleri birbirine bağlayan bendiyeler veya vasıta beyitleri kendi içlerinde kafiyelenmiştir: "aa xa xa xa xa xa xa xa xa xa bb". Kullanılan kafiyenin çeşidi de, tam kafiyedir. Aşağıda Terkib-i Bend'in 9.bendinin günümüz Türkçesini bulabilirsiniz...


TERKİB-İ BEND
-9-

1. Pek rengine aldanma felek eski felekdir;
Zîrâ feleğin meşreb-i nâ-sâzı dönekdir.

2. Ya bister-i kemhâda, ya vîrânede cân ver;
Çün bây ü gedâ hâke beraber girecekdir.

3. Allah'a sığın sahs-ı halîmin gazabından;
Zîrâ yumuşak huylu atın çiftesi pekdir.

4. Yakdı nice cânlar o nezâketle tebessüm,
Şîrin dahi kasd etmesi câna gülerekdir.

5. Bed-asla necâbet mi verir hiç üniforma?
Zer-dûz palan vursan eşek yine eşekdir!

6. Bed-mâye olan anlaşılır meclis-i meyde;
İşret güher-i âdemi temyîze mihektir.

7. Nush ile yola gelmeyeni etmeli tekdîr,
Tekdîr ile uslanmayanın hakkı kötekdir.

8. Nâdânlar eder sohbet-i nâdânla telezzüz,
Dîvânelerin hem-demi dîvâne gerekdir.

9. Afv ile mübeşşer midir ashâb-ı merâtib?
Kânûn-ı cezâ âcize mi has demekdir!

10. Milyonla çalan mesned-i izzetde ser-efrâz,
Bir kaç kuruşu mürtekibin câyı kürekdir.

İmân ile dîn akçedir erbâb-ı gınâda,
Nâmus u hamiyyet sözü kaldı fukarâda!..

Ziya Paşa

24 Kas 2017

Yaşadıklarımdan Öğrendiğim Bir Şey Var Şiirinin Yapısı, Ölçüsü, Ahenk Unsurları, Teması, İncelemesi

Ataol Behramoğlu/Yaşadıklarımdan Öğrendiğim Bir Şeyler Var

Bu yazımızda çağdaş dönemin en önemli şairlerinden Ataol Behraoğlu'nun çok ünlü "Yaşadıklarımdan Öğrendiğim Bir Şey" şiirini yapı, ahenk, tema bakımından incelemeye çalıştık.

İnceleme: edebiyatfatihi.net

Yapı: Şiir dörtlüklerden oluşan 7 birimden meydana gelmiştir. Bu birimler aynı tema etrafında ses ve anlam kaynaşmasıyla birbirine bağlanmıştır.

Nazım Biçimi: Serbest nazım

Ahenk Unsurları:

Ölçüsü: Serbest ölçü

Kafiye örgüsü: abcb/defe/ şeklinde kafiye örgüsü vardır. Şiirde birimlerin ikinci ve dördünci dizeleri ses bakımından birbirine bağlanmştır.

Şiirin Kafiye ve Redifleri:

İlk dörtlükte "i" redif
ikinci dörtlükte: "a" redif
üçüncü dörtlükte: "eceksin" redif
dörrdüncü dörtlükte: "arcasına" redif, "l" yarım uyak
beşinci dörtlükte:"malısın" redif
altıncı dörtlükte: "ı" redif; "an" tam uyak
yedinci dörtlükte: "r" yarım uyak
Yaşadıklarımdan Öğrendiğim Bir Şey Var Şiirinin Yapısı,
Ölçüsü, Ahenk Unsurları, Teması, İncelemesi

15 Kas 2017

“Ferdâ” ve “Elhân-ı Şitâ” adlı şiirleri tema, yapı, dil ve anlatım açısından karşılaştırması

“Ferdâ” ve “Elhân-ı Şitâ” adlı şiirleri tema, yapı, dil ve anlatım açısından karşılaştırması
Ferda;  Tevfik Fikret'in Türk gençlerine vatana karşı görevlerini ve sorumluluklarını ifade ettiği bir şiirdir. Elhan-ı Şita ise Cenap Şehabettin'in karın yağışını okuyucuya hissettirdiği bir şiirdir. Bu açıklamadan sonra şiirleri karşılaştıralım:

“Ferdâ” ve “Elhân-ı Şitâ” adlı şiirleri tema, yapı, dil ve anlatım açısından karşılaştırması

TEMA: Ferda şiirinin teması gençliğin vatana karşı görevleri, Elhan-ı Şita adlı şiirin teması ise "kar"dır. edebiyatfatihi.net

YAPI: Ferda şiiri serbest müstezat biçimindedir.  Anlam bir dizede tamamlanmamış birkaç dizeye yayılmıştır. Şiirde cümleler, bir dizede bitmemiş diğer dizelerde devam etmiştir.Elhan-ı Şita şiirinde  mısraların kümelenişi itibariyle karışık düzenli serbest bir şekle sahiptir. Yapı içerikle  ile birlikte kurgulanmıştır. “ Elhân-ı Şitâ’nın dış şekli, tamamen müzikal bir özellik gösterir.

DİL ve ANLATIM: Ferda şiirinde ağır, süslü ve sanatlı bir dil kullanılmıştır. Elhan-ı Şita şiirinin  dili de ağırdır. Şiirde çokça Arapça ve Farsça sözcük ve  tamlamaya , sıfatlara , mecazlara yer verilmiştir.

7 Kas 2017

Nedim Şarkı İncelemesi

Nedim'in "Müjdeler gülşene kim vakt-i çirâğan geldi" şarkısının kafiye ve redifleri, kafiye örgüsü, teması, konusu, söz sanatları ve imgeleri 

Nedim Kimdir? 

Nedim 18. yüzyılın ilk yarısında yaşamış, devrinin ilk büyük şairidir.
Lale Devri'nin en büyük şairidir.
İyi bir eğitim görmüştür, Arapça ve Farsça öğrenmiştir.
Necati, Baki, Şeyhülislam Yahya ve kısmen Nabi'den sonra "Mahallileşme akımı" nın en güçlü temsilcisidir.
Divan şiirine yeni anlatım olanakları kazandırdı.
Hep din dışı konular işlemiştir.
Yaşadığı toplumu, Lale Devri İstanbul'unu yansıttı. Divan şiirine yerli ve renkli bir hava getirdi.
Hece ölçüsüyle bir de türkü yazdı.
En çok şarkı yazan şairdir. Şarkı türünün en güzel ve coşkulu örneklerini vermiştir.

ŞARKI
Yine bezm-i çemene lâle fürûzan geldi
Müjdeler gülşene kim vakt-i çirâğan geldi
Bülbül âşüftelenip bezme gazel-hân geldi
Müjdeler gülşene kim vakt-i çirâğan geldi

Çıkıp ikbâl ile gülzâra şehenşâh-ı cihan
İltıfâtıyle eder gülleri şad u handân
Lâlezâra gelir elbet yine sultân-ı zaman
Müjdeler gülşene kim vakt-i çirâğan geldi

Seyr olup raksı yine dilber-i mümtâzların
Yine eflâke çıkar nâleleri sâzların
Câna ateş bırakır şûlesi âvâzların
Müjdeler gülşene kim vakt-i çirâğan geldi

Ney ü santûr u rubâb ü def ü tanbur ile çeng
Nağme-i bülbül ü kumrîye olup hem-âheng
Pür eder âlemi şevk u tarab u rengâ-reng
Müjdeler gülşene kim vakt-i çirâğan geldi

Can fezâ turre-i hûban gibi zülf-i sümbül
Dil-güşâ nazm-ı Nedîmâ gibi ruhsâre- i gül
Dün gülistanda işittim ki der idi bülbül
Müjdeler gülşene kim vakt-i çirâğan geldi

Fâ’ilâtün / fe’ilâtün / fe’ilâtün / fa’lün
Nedim
Hayatı, Eserleri, Sanatı
haz.: Muhsin Macit

Günümüz Türkçesiyle:

Yine bezm-i çemene lâle fürûzan geldi
Müjdeler gülşene kim vakt-i çirâğan geldi
Bülbül âşüftelenip bezme gazel-hân geldi
Müjdeler gülşene kim vakt-i çirâğan geldi

“Lâle, bahçeye, yine yanıp tutuşarak geldi; gül bahçesine müjdeler olsun ki, Çırağan sefası zamanı gelmiştir. Bülbül, keyfe gelip meclise gazel okuyarak geldiğine göre, Çırağan vakti gelmiştir; gül bahçesine müjdeler olsun!

Seyr olup raksı yine dilber-i mümtâzların
Yine eflâke çıkar nâleleri sâzların
Câna ateş bırakır şûlesi âvâzların
Müjdeler gülşene kim vakt-i çirâğan geldi

“Seçkin dilberlerin oyunları yine seyredilecek; sazlarsın iniltileri yine göklere çıkacak; yanık seslerin alevleri, yine canları ateşe verecek. Gül bahçesine müjdeler olsun, Çırağan sefası zamanı geldi.”


ŞARKININ İNCELEMESİ

Tüm inceleme: edebiyatfatihi.net

Birim değeri ve sayısı: Dörtlük/5
Teması: Eğlence, zevk ve sefa

Kafiye ve redifleri:

İlk dörtlükte: "geldi" redif; "an" tam kafiye
2.dörtlükte: redif yok, "an" tam kafiye
3.dörtlükte: "ların" redif; "âz" zengin kafiye (â sesi iki ses kabul edilir, unutmayın)
4.dörtlükte: redif yok, "eng" zengin kafiye
5.dörtlükte: redif yok; "ül" tam kafiye

Kafiye Örgüsü: aaaa/bbba/ccca/ddda/eeea

☝“Müjdeler gülşene kim vakt-i Çirâğan geldi” dizesinin tekrar edilmesinin nedeni sözün etkisini artırma, anlamı vurgulama, şarkının akılda kalıcığılığını sağlamaktır. 

Şarkıda Divan şiirine ait özellikler:

  • Aruz ölçüsüyle yazılması
  • İmgeli ve sanatlı bir dilin kullanılması
  • Arapça ve Farsça kelime ve tamlamaların kullanılması
  • Daha çok tam ve zengin kafiyelerin kullanılması
  • Duygu ve düşünceler kalıplaşmış sözlerle; yani “mazmun”­larla anlatılmıştır.

www.edebiyatfatihi.net 


6 Kas 2017

Rasih Beyin "Üstüne" Redifli Gazelinin Beyitlerinde Anlatılmak İstenenler

Bu yazımızda Rasih Beyin çok meşhur "üstüne" redifli gazelinin beyitlerdeki anlamını kısaca açıklamaya çalışacağız.


GAZEL

Süzme çeşmin, gelmesün müjgân müjgân üstüne
Urma zahm-i sîneme, peykân peykân üstüne

Rîze-i elmâs eker, her açtığı zahme o şûh
Lütfü vâr olsun, eder ihsân ihsân üstüne

Dîlde gâm var şimdilik, lûtfeyle, gelme ey sürûr
Olamaz bir hânede mihmân mihmân üstüne

Yârdan mehcûr iken düştük diyâr-ı gurbete
Dehr, gösterdi yine, hicrân hicrân üstüne

Hem mey içmez hem güzel sevmez demişler hakkına
Eylemişler Râsih’e, bühtân bühtân üstüne



Ölçüsü: Aruz Ölçüsü,

Kalıbı: Fâilâtün Fâilâtün Fâilâtün Fâilün


Günümüz Türkçesiyle

1. Gözünü süzme, kirpiklerin üst üste gelmesin ki, bağrımın ok üstüne ok vurmuş olmayasın.
2. O cana yakın, çapkın güzel her açtığı yaraya elmas kırıntısı, tozu eker; ihsan üstüne ihsan ettiği için lûtfu var olsun!
3. Ey sevinç! Şimdilik gönülde gam var, sen lûtfet de gelme; misafir üstüne misafir olamaz.
4. Sevgiliden ayrı kalmışken bir de gurbet diyarına düştük; felek bize gene hicran üstüne hicran gösterdi.
5. Rasih için: "Hem şarap içmez, hem de güzel sevmez” demişler; hakkında iftira üstüne iftira etmişler.

1 Kas 2017

Fazıl Hüsnü Dağlarca Bu Eller Miydi Şirinin Yapısı, Ahenk Unsurları, Teması, İncelemesi


29 Eki 2017

Orhan Veli Kanık, Giderayak Şiirinin İncelemesi

Edebiyatımızda "Bir şiir ihtilalcisi" sayılan  Orhan Veli Kanık, o güne kadar yapılmayanı gerçekleştirerek geleneğin karşısında direnişe geçmiş ve geleneksel biçim ögelerini dışlayarak her türlü şekil endişesinden uzak bir şiir anlayışının esaslarını ortaya koymuştur.

Samimi arkadaşları Melih Cevdet ve Oktay Rifat ile birlikte yenilikçi Garip akımının kurucusu olan Orhan Veli, 36 yıllık kısacık yaşamına şiirlerinin yanı sıra hikâye, deneme, makale ve çeviri alanında birçok eser sığdırdı. 

Bu yazımızda Orhan Veli'nin "Giderayak" şiirini inceleyeceğiz...

Herkes hayattan bir şeyler bekliyor gerçekleşmesini çok istediği... Hayattan beklenti denilence akla ilk gelenler genelde "Mutluluk, huzur, sağlık, başarı" oluyor. Kimileri çok varsıl bir hayat, daha çok para, ışıltılı ve görkemli bir yaşam standartı, hayallerindeki ideal eş, hiçbir derdin tasanın olmadığı kusursuz bir hayat bekliyor. Kimilerinde ise "sıfır beklenti, sonsuz huzur" anlayışı var.

 Beklentiler çok güzel; ama gerçekleşmeyince  yıkıyor, üzüyor çoğu zaman. Büyük beklentiler, büyük hedeflerle ilgili hayal kırıklıkları yaşandığında tepki genellikle öfke şekline bürünüyor.


GİDERAYAK

“Handan, hamamdan geçtik,
Gün ışığındaki hissemize razıydık;
Saadetinden geçtik,
Ümidine razıydık;
Hiçbirini bulamadık;
Kendimize hüzünler icat ettik,
Avunamadık;
Yoksa biz...
Bu dünyadan değil miydik?”

Serbest tarzda yazılan bu şiirde şiir söyleyicisi, yaşamdan beklentilerini sürekli düşürmesine karşın hiçbirini  gerçekleştiremeyen, yaşamdan umduğunu bir türlü bulamayan ve bundan hayıflanan biridir.

 Şiirde geçmiş zaman kipinin kullanılması yaşananların bittiğini, değiştirecek bir şey kalmadığını vurgulamaktadır.  "Ümidine razıydık" dizesine hayattan beklentilerinin kalmadığı, artık her şeyden ümidini kestiği anlamı var. 

Hayat karşısındaki durumunu sorgulayan söyleyici, hiçbir beklentisini gerçekleştirememesini ve bu hayattan umduğunu bulamamasını "Yoksa biz bu dünyadan değil miydik?" dizeleriyle mizahi bir şekilde ifade etmiştir.





Karacaoğlan Ela Gözlüm Ben Bu İlden Gidersem Şiirinin Teması, Ölçüsü, Kafiye,Redifleri, Edebi Sanatları, İncelemesi

Bu yazımızda Aşık tarzı edebiyatın en önemli isimlerinden olan Karacaoğlan'ın "Ela Gözlüm Ben Bu İlden Gidersem" şiirinin ölçüsünü, kafiye ve rediflerini, edebi sanatlarını, uyak şemasını, temasını ve açıklamasını bulabilirsiniz... Önce şiiri hatırlayıp incelemeye geçelim:

ELA GÖZLÜM BEN BU İLDEN GİDERSEM
Ela gözlüm ben bu ilden gidersem;
Zülfü perişanım kal melil melil.
Kerem et aklından çıkarma beni;
Ağla gözyaşın sil melil melil


Yeğin ey sevdiğim, sen seni düzelt;
Karayı bağla da beyazı çöz, at.
Doldur ver badeyi, bir daha uzat;
Ayrılık şerbetini ver melil melil.

Elvan çiçeklerden sokma başına,
Kudret kalemini çekme kaşına,
Beni unutursan doyma yaşına,
Gez benim aşkımla yâr melil melil.

İkinci ve üçüncü dörtlükte ozan,
Karac’oğlan der ki ölüp ölünce,
Ben de güzel sevdim kendi halımca,
Varıp gurbet ile vasıl olunca,
Dostlardan haberim al melil melil.

Karacaoğlan
haz.: Saim Sakaoğlu

İNCELEMESİ

Hazırlayan: edebiyatfatihi.net editörleri

Ölçüsü: 11'li hece ölçüsü

Kafiye-Redifleri:
İlk dörtlükte: "kal melil melil" redif; "-l" yarım kafiye
2.dörtlükte: "t" yarım kafiye
3.dörtükte: "-ına" redif "aş" tam kafiye
4. dörtlükte: "unca" redif; "l" yarım kafiye

Edebi Sanatlar: 
melil melil: tekrir 
gitmek-kalmak: tezat 
ey sevdiğim: nida(seslenme) sanatı
Ayrılık şerbeti: teşbih (benzetme)
Kara-beyaz: tezat

Nazım Birimi: Dörtlük
Uyak Şeması: abab/cccb/dddb/eeeb
Tema: Gurbet

Şiirdeki Deyimler:
aklından çıkarmamak
karalar bağlamak
haber almak

Nazım Biçimi: Koşma
Türü: Güzelleme


KARACAOĞLAN KİMDİR?
Aşık edebiyatının en büyük şairi sayılmaktadır.
Koşma türündeki şiirleriyle özellikle de güzellemeleriyle tanınmıştır.
16.yüzyılın sonları ile 17.yüzyılın başlarındaki yaşadığı sanılmaktadır.
Şiirlerini sade bir dille yazmıştır.
Hece ölçüsünü ustalıkla kullanmıştır.
Saz şairliğinin piri sayılır. 
Din dışı konularda yazmıştır.
Koşmaları oldukça sevilmiştir. (Güzellemeleriyle ünlüdür)
Kuvvetli lirik egemenliği hâkimdir şiirlerine.
Anadolu”yu at sırtında gezip şiir söylemiştir.
Divan şiirinden etkilenmemiş, bütün şiirlerinde Halk şiirinin şekil ve söyleyiş özelliklerine bağlı kalmıştır.







27 Eki 2017

Arif Nihat Asya "ONLAR" Şiirinin Teması, Ahenk Unsurları ve Yapı Özellikleri, İncelemesi

Arif Nihat Asya "ONLAR" Şiirinin Teması, Ahenk Unsurları ve Yapı Özellikleri, İncelemesi
Arif Nihat Asya'nın ONLAR adlı şiirinde özlem duyulan çağlar, kahramanların bol bulunduğu devirlerdir. Onlar, yani tarihimizin eşsiz kahramanlarının saygıyla, hürmetle yâd edilmeleri gerekir.

Bu yazımızda Cumhuriyet döneminin epik-lirik şiirleriyle tanınan ünlü şairi Arif Nihat Asya'nın Türk tarihi ve bu tarihin eşsiz kahramanlarını anlattığı "Onlar" şiirini incelemeye çalışacağız.  

ONLAR
Nerde kaldı o anlar (çağlar) ki,
Analar kurt doğururdu,
Hilkat insan çamurunu
Destanlarla yoğururdu.

Nerde o yiğitler ki gür
Sesleri ülkeyi bürür,
“Yürü!” dese dağlar yürür,
“Dur!” dese kalpler dururdu?
...

Tema: Kahramanlara duyulan hasret ve sevgi

Ahenk:

Kafiye ve redifleri:

İlk dörtlükte:

-çağlar ki
-doğururdu
-çamurunu
yoğururdu

"ururdu" redif; "oğ" tam kafiye

2.dörtlükte: "ür" tam kafiye
...
4.dörtlükte: "tılar" redif; "as" tam kafiye
5.dörtlükte: "ayları" tunç kafiye
6.dörtlükte: "mayalım mı?" redif; "z" yarım kafiye
7.dörtlükte: "adım" tunç uyak

Yapı: Şiir ses ve anlam kaynaşmasından oluşan 7 dörtlüğün bir araya getirilmesiyle oluşmuştur.


ARİF NİHAT ASYA KİMDİR?

ARİF NİHAT ASYA (1904-1975)

Milliyetçi
şiirleriyle tanınan ve Adana'nın kurtuluş günü olan 5 Ocak günü yazdığı ünlü "Bayrak" şiirinden dolayı"Bayrak şairi"olarak da anılan Türk şairdir.
Halk ve Divan şiir biçimlerinin yanı sıra modern şiir biçimlerini de kullanmıştır.
Aruzla başladığı şiirde rubailer, gazeller yazdı.
Özellikle rubailere büyük önem verdi. Rubailerden oluşan 5 ayrı kitap yayınladı.
Milliyetçi şiirleriyle dikkat çeken Arif Nihat Asya, yurdun güzelliklerini, doğasını anlatan, kimi zaman yergici ama Türklüğü yücelten şiirleriyle de bilinir.
Arif Nihat, nazmın her tür ve şekliyle eserler vermiştir.
Fikrin ağır bastığı şiirlerinde milliyetçilik konusu büyük bir yer tutar.
Çok renkli ve değişik biçimli şiirler yazmış olan Asya, son şiirlerinde biraz da mistisizme yönelmiştir.
Şiirinde daima bir yenileşme çabası içinde olan şair, etkilerden uzak kalarak kendine özgü bol renkli şiir dünyasını yaratmıştır.
Güzel ve zarif benzetmelerin yanı sıra, keskin zekâsının, şakacı mizâcının mahsûlü olan nükteleri, hicivleri, kelime oyunları üslûbunu tamamlayan önemli unsurlardır.


ŞİİR:
 Heykeltıraş (1924)
Yastığımın Rüyası (1930)
Ayetler (1936)
Bir Bayrak Rüzgar Bekliyor (1946)
Kubbe-i Hadrâ (Mevlana üzerine, 1956)
Kökler ve Dallar (1964)
Emzikler (1964)
Dualar ve Aminler (1967)
Aynalarda Kalan (1969)
Bütün Eserleri (1975-1977)
Rubaiyyat-ı Ârif (rubailer, 1956)
Kıbrıs Rubaileri (rubailer, 1964, 1967)
Nisan (rubailer, 1964)
Kova Burcu (rubailer, 1967)
Avrupa'dan Rubailer (1969)
Şiirler (Ahmet Kabaklı derledi, 1971)
Bütün Eserleri (1975-1977, Ötüken Yayınları)

MENSUR ŞİİRLERİ:

Yastığımın Rüyası
Ayetler

DÜZYAZI:

Kanatlar ve Gagalar (özdeyişler, 1946)
Enikli Kapı (makaleleri, 1964



26 Eki 2017

Sessiz Gemi ile Memleketimi Seviyorum Şiirlerinin Karşılaştırılması

Bu yazımızda Yahya Kemal'e ait Sessiz Gemi Şiiri ile Nazım Hikmet'in Memleketimi Seviyorum" şiirlerini karşılaştırıp saf şiirle toplumcu gerçekçi şiirin farklılıklarını sıraladık...

Sessiz Gemi ile Memleketimi Seviyorum Şiirinin Karşılaştırılması

Tema: Sessiz Gemi şiirinin teması "ölüm"; "Memleketimi Seviyorum" şiirinin teması ise "memleket sevgisi"dir.

Ahenk Unsurları: Sessiz Gemi şiiri aruz ölçüsüyle yazılmış,  mesnevi tipi kafiyelenişe sahiptir. (aa/bb/cc/dd/ee/ff) Bu şiirde daha çok tam ve zengin uyak kullanılmıştır. "Memleketimi Seviyorum" şiiri ise serbest nazım örneği olup şiirde belli bir kafiye düzeni yoktur. Ahenk aliterasyon, asonans ve kelime tekrarlarıyla sağlanmıştır.

Dil ve Anlatım: Sessiz Gemi şiirinde imgeli, sanatlı bir anlatım, sembolik anlamlar ve anlam kapalılığı baskındır. "Memleketimi Seviyorum" adlı şiir ise sade, yalın bir anlatıma sahiptir.

Gelenek: Sessiz Gemi saf(öz) şiir anlayışına uygun yazılmıştır. "Memleketimi Seviyorum" şiiri ise toplumcu gerçekçi bir şiir anlayışına göre yazılmıştır.

Saf (Öz) Şiirle Toplumcu Gerçekçi Şiirin Farkları

Saf şiirde her türlü ideolojik eğilimin dışında kalınır, toplumcu gerçekçi şiir ideolojik içeriklidir.

Saf şiirde sanat sanat içindir, toplumcu gerçekçi şiirde adından da anlaşılacağı gibi sanat, toplum içindir.

Saf şiirciler anlama önem vermezler, toplumcu gerçekçi şairler biçime önem vermezler.

Saf şiirciler, ölüm, aşk, metafizik yalnızlık gibi bireysel temaları işlerken toplumcu gerçekçi şiirde emekçilerin sorunları, emek-sermaye çelişkisi, yaşamsal kaygılar konu alınmıştır.

Saf şiirciler Fransız şairlerden, toplumcu gerçekçi şiirin öncüsü Nazım Hikmet Rus şair Mayakovski'den etkilenmiştir.

Saf şiirde sembolizm akımı etkili olurken toplumcu gerçekçi şiirde "fütürizm" akımı etkilidir.

Saf şiirde dil şiirsel işlevdedir, toplumcu gerçekçi şiirde alıcıyı harekete geçirme işlevindedir.

Saf(öz) şiirde söylev üslubu yokken toplumcu gerçekçi şiirde söylev üslubu vardır. 

Saf(öz) şiir estetik kaygı ile toplumcu gerçekçi şiir pragmatist yani faydacı bir anlayışa sahiptir.

Saf(öz) şiirde bireysellik ön planda iken toplumcu gerçekçi şiirde bireysellik geri plana itilmiştir.

Saf(öz) şiirde hece ölçüsü kullanılırken toplumcu gerçekçi şiir serbest tarzda yazılmıştır.
Saf(öz) şiir baştan sona katışıksız şiirken toplumcu gerçekçi şiir tezli programa dayalı bir şiirdir.

Hazırlayan: edebiyatfatihi.net editörleri



25 Eki 2017

Kaygusuz Abdal Nefes Ölçüsü, Kafiye-Redifleri, Nazım Birimi, Edebi Sanatları, Açıklaması

Kaygusuz Abdal Nefes Ölçüsü, Kafiye-Redifleri, Nazım Birimi, Edebi Sanatları, Açıklaması

Önemli mutasavvıflardan Kaygusuz Abdal'in "nefes"ini incelemeden önce "nefes" nedir ona bakalım:

Nefes, Alevi-Bektaşi şairlerinin yazdığı tasavvufi şiirlerdir.
Genellikle, nefeslerde tasavvuftaki Vahdet-i Vücud felsefesi nlatılır.
Bunun yanında Hz. Muhammed (S.A.V) ve Hz. Ali (R.A) için övgüler de söylenir.
Nazım birimi dörtlüktür. Dörtlük sayısı 3 ila 8 arasında değişir.
Hece ölçüsüyle yazılırlar. Ama aruz ölçüsüyle yazılan nefesler de vardır.
 Nefeslerde, kalenderâne ve alaycı bir üslup dikkati çeker.
Özellikle Pir Sultan Abdal, bu tarzdaki şiirleriyle tanınır.



NEFES'İN DÖRTLÜK DÖRTLÜK AÇIKLAMASI
1.DÖRTLÜK: Bu birimde Kaygusuz Abdal, beylerinin ve Anadolu dervişlerinin Abdal Musa’ya geldiklerini belirtmektedir.

2.DÖRTLÜK:  Şair,Abdal Musa’ya Anadolu dervişlerinin,hastalıklarına derman istyenlerin,sağlıklı olanların yani herkesin ona bağlandığını ifade etmektedir.

3.DÖRTLÜK: Şair,Hind’den tüccarların gelip Abdal Musa’nın dergahında konakladığını, açlıklarının giderildiğini, Abdal Musa’ya mürit (aşık) olmak isteyenlerin benlik elbisesinden soyunduğunu anlatmaktadır.

www.edebiyatfatihi.net

4.DÖRTLÜK: Şair,Abdal Musa’nın karşısında gerçeklerin dara durduğundan, kurbanların kesildiğinden, kudümlerin çalınıp sancakların açıldığından, tuğların kalktığından bahsetmektedir.

5.DÖRTLÜK : Şair, Allah’tan bir isteğinin olduğunu, inkarcıların evliyanın halinden anlamadığını, piri Abdal Musa’dan ayrı düştüğünü ifade etmektedir.



"NEFES" İNCELEMESİ 

Tüm İnceleme: edebiyatfatihi.net 

Nazım Birimi: Dörtlük, 5 BİRİM
Ölçüsü: 11'li hece ölçüsü
TEMA : ABDAL MUSA'YA ÖVGÜ


KAFİYE ve REDİFLERİ

a-Beglerimüz elvan gülün üstine,
b-Aglar gelür şahum Abdal Mûsâ’ya.
a-Urum abdalları postun egnine,
b- Baglar gelür şahum Abdal Mûsâ’ya.

"-ne": redif ,-"-i" : yarım kafiye
"-lar gelür şahum Abdal Musa’ya" :redif ;  "ag": tam kafiye
c-Urum abdalları gelür dost deyü,
c-Egnimüzde aba hırka post deyü,
c-Hastaları gelür derman isteyü,
b-Saglar gelür şahum Abdal Mûsâ’ya.


- deyü redif : ost: zengin uyak
-lar gelür şahum Abdal Musa’ya:redif 


d-Hind’den bazergânlar gelür yayunur,
d-Pişer lokmaları açlar doyunur,
d-Âşkları gelür bunda soyunur,
b-Erler gelür þahum Abdal Mûsâ’ya

-unur : redif , "y" yarım uyak
-lar gelür şahum Abdal Musa’ya:redif 



Meydanında dara durmuş gerçekler,
Çalınur koç kurbanlara bıçaklar,
Dögilür kudüm açılur sancaklar,
Tuglar gelür şahum Abdal Mûsâ’ya.

-ler-lar : redif , "-k" yarım uyak
-lar gelür şahum Abdal Musa’ya:redif 



Benüm bir istegüm vardur Kerim’den,
Münkir bilmez evliyânun hâlinden,
Kaygusuz’am ayrı düşdüm pîrimden,
Aglar gelür şahum Abdal Mûsâ’ya


-den : redif , uyak yok
-lar gelür şahum Abdal Musa’ya:redif , "g" yarım uyak




Yunus Emre ve Karacaoğlan'daki aşk teması arasındaki fark nedir?

 Yunus Emre ve Karacaoğlan'daki aşk teması arasındaki fark nedir?

Yunus Emre'deki aşk ilahi aşktır yanş Allah aşkıdır.  Karacaoğlan'da ise beşeri (insani) aşktır.

Soruyu örnek metinler üzerinde daha detaylı açıklayalım. Yunus Emre ve Karacaoğlan'dan alınan şiirlerini karşılaştırmalı inceledik... Önce şiirlerimizi okuyalım:


KOŞMA 

Ala gözlerini sevdiğim dilber
Şu gelip geçtiğin yerler öğünsün
Kadir mevla'm seni öğmüş yaratmış
Kısmeti olduğun kullar öğünsün

Huri melek var mı senin soyunda
Ah-ü zarım kaldı uzun boyunda
Kadir gecesinde bayram ayında
Üstüne gölg'olan dallar öğünsün

Huri kızlar sürmelemiş gözünü
İlin aşiretin çeksin nazını
Kaldır perçemini görem yüzünü
Yüzüne dökülen teller öğünsün

Karac'oğlan der ki garibim garip
Garibin halinden ne bilsin tabip
Akşamdan soyunup koynuna girip
Boynuna dolanan kollar öğünsün

KARACOĞLAN



İLAHİ

Aşkın aldı benden beni
Bana seni gerek seni
Ben yanarım dün ü günü
Bana seni gerek seni

Ne varlığa sevinirim
Ne yokluğa yerinirim
Aşkın ile avunurum
Bana seni gerek seni

Aşkın aşıklar oldurur
Aşk denizine daldırır
Tecelli ile doldurur
Bana seni gerek seni

Aşkın şarabından içem
Mecnun olup dağa düşem
Sensin dünü gün endişem
Bana seni gerek seni

Sufilere sohbet gerek
Ahilere ahret gerek
Mecnunlara Leyla gerek
Bana seni gerek seni

Eğer beni öldüreler
Külüm göğe savuralar
Toprağım anda çağıra
Bana seni gerek seni

Cennet cennet dedikleri
Birkaç köşkle birkaç huri
İsteyene Ver anları
Bana seni gerek seni

Yunus'dürür benim adım
Gün geçtikçe artar odum
İki cihanda maksudum
Bana seni gerek seni

Yunus Emre


Tüm inceleme : www.edebiyatfatihi.net


Tema: Koşma'da beşeri aşk, sevgili teması; İlahi'de ilahi aşk teması işlenmiştir.
Nazım Birimi: Her ikisi de dörtlükler halinde
Nazım Biçimi: Karacaoğlan'ın şiiri koşma; Yunus Emre'nin İlahi biçiminde
Ölçü: Koşma 11'li hece ölçüsüyle; ilahi ise 8'li hece ölçüsüyle yazılmıştır. 
Gelenek: Koşma aşık tarzı halk şiiri geleneği; ilahi tasavvuf geleneğine bağlıdır.
Dil ve Anlatım: Her ikisi de sade, yalın bir dille yazılmıştır.
Zihniyet: Koşmada zihniyet unsurlarını şu kelime ve kelime grupları temsil etmektedir.

KADİR MEVLA'M
NAMAZ
HURİ MELEK
KADİR GECESİ
BAYRAM AYI dini zihniyeti yansıtan unsurlardır.
Aşiret ise dönemin sosyal zihniyeti hakkında bilgi vermektedir.

Yunus Emre ilahisinde ise  hakim zihniyet TASAVVUF DÜŞÜNCESİDİR.
Tasavvuf ve dini inanışların 13.yüzyıl Anadolu edebiyatında hakim konu olduğunu biliyoruz.
13.yüzyıl tekke şiirinin en önemli şairlerinden biri olan Yunus Emre, bu ilahisinde Allah sevgisini işlemektedir.
Tasavvuf anlayışına göre, insanın dünyadaki görevi Allah'a  ulaşarak onun varlığında yok olmaktır (fenafillah). İnsan gibi, bütün varlıklar da Allah'ı  kendi dillerinde ve hallerinde arar, O'na ulaşmaya çalışırlar.
İlahiden dönemin sanat, din, dil ve kültür anlayışı ile bilgiler ediniyoruz.
Şiirde coşkun bir lirizm ve içten bir üslup vardır. Tasavvufi gerçekler halkın kolayca anlaşılması için yansıtılmıştır.

👉Ayrıca yukarıdaki ilahinin geniş incelemesine buradan
👉Koşmanın geniş incelemesine ise buradan ulaşabilirsin.



23 Eki 2017

Nazım Hikmet "Davet" Şiirinin Konusu, Teması, Yapı Özellikleri, Ahenk Unsurları, İmgeleri, Söz Sanatları (İncelemesi)

Nazım Hikmet "Davet" Şiirinin Konusu, Teması, Yapı Özellikleri, Ahenk Unsurları, İmgeleri, Söz Sanatları (İncelemesi)

Ünlü tarihçi İlber Ortaylı katıldığı bir tv. programında Nazım Hikmet'in Davet şiiriyle ilgili olarak "Bence milli bir marş olacak kadar güzel bir pasaj" demiş ve şiirin ilk bölümünü okumuştu.

"Dörtnala gelip Uzak Asya'dan
Akdeniz'e bir kısrak başı gibi uzanan
bu memleket, bizim.

Davet şiiri Nazım Hikmet'in  sanat anlayışını, söylev üslubunu,  bakış açısını yansıtan çok güzel bir örnek... Bu yazımızda Nazım Hikmet'in "Davet" şiirini incelemeye çalıştık. edebiyatfatihi.net

İçerik:

Nazım Hikmet bu şiirinde  Türk medeniyetinin yolculuğunu, bu vatanın her şeyiyle  bize  ait olduğunu, bu topraklar üzerinde yaşayan tüm insanların kimseye kulluk etmeden,  eşit haklara sahip özgür bireyler olmasını gerektiği belirtip sosyal eşitliğe ve kardeşçe yaşama vurgu yapıp bunların özlemini çektiğini dile getirmiştir. Şiirde Nazım Hikmet'in özgürlüğe, eşitliğe, kardeşçe yaşamayı paylaşıma daveti vardır. 


Yapı: Şiir anlamca ve yapıca kaynaşmış uzun ve kısa dizelerden oluşan dört birimden oluşuyor. 
Şiirin birimi dizedir.

Nazım Şekli:

Şiir serbest nazım tarzında  yazılmıştır. Dizelerin uzunluk kısalıkları, uyak, redif, uyak düzeni, nazım birimi gibi nazmın bağlayıcı unsurları önemsenmemiştir.

Ahenk Unsurları:Şiirde ahenk her türlü ses benzerliğiyle sağlanmıştır.

İlk birimde "-an" sesleri  tam uyak
ikinci birimde "-ak" seslerini tam uyağa örnek verebiliriz. Ayrıca her biriminde sonunda  geçen " bu memleket bizim/ bu cennet bizim/ bu davet bizim/bu  hasret bizim" kafiye ve redif vardır.

Tema: Özgür ve kardeşçe yaşama isteği ve daveti

Söz Sanatları ve İmgeler:

Bir kısrak başı gibi uzanan memleket : Teşbih (benzetme)
İpek halıya benzeyen toprak: Teşbih (benzetme)
Bu cennet, bu cehennem: İstiare
Bir ağaç gibi tek ve hür: Teşbih (benzetme)
Bir orman gibi kardeşçe: Teşbih (Benzetme)


İmgeler:

Akdeniz'e bir kısrak başı gibi uzanan bu memleket
ipek halıya benzeyen toprak
insanın insana kulluğu
Bir ağaç gibi tek ve hür yaşamak
Bir orman gibi kardeşçesine yaşamak


Üslup Özellikleri:

Nazım Hikmet bu şiirinde söylev üslubunu kullanarak okuyucuda coşku ve heyecanı arttırmak, istiyor. Dilin alıcıyı harekete geçirme işlevini kullanarak kalabalıkları harekete geçirmek isteyen bir ifade tarzı kullannmıştır. edebiyatfatihi.net



Şair Hakkında:

NAZIM HİKMET RAN (1902-1963)
Edebi Kişiliği ve Eserleri


 Selanik’te doğdu. Moskova’da eğitim gördü. Kara Harp Okulu öğrencileri arasında propaganda yaptığı gerekçesiyle hakkında 15 yıl hapsi istendi.

 İlk şiiri “Bir Bahriyelinin Ağzından”adlı şiiridir.

 Askere alınması kararı çıkınca ve öldürülmekten korkunca şair, Refik Erduran’ın yardımıyla Karadeniz’de seyreden Romanya bandıralı bir gemi ile Moskova’ya kaçmıştır.

 Doğumunun 100. yılında (2002) UNESCO tarafından “Nazım Hikmet Yılı” ilan edildi. 5 Ocak 2009’da Bakanlar Kurulu’nun aldığı kararla vatandaşlığı geri verildi.

 Toplumcu-gerçekçi sanat anlayışının edebiyatımızdaki öncüsü ve en önemli temsilcidir.

 Hem kendi kuşağını hem 1960 sonrası şairlerimizi derinden etkilenmiştir.

 İlk şiirlerinde heceyi kullanmış, geleneksel şiirimizden yararlanmıştır.

 1921’de Moskova’ya gidince Rus şiirinin etkisinde kalmış, 1928’de yurda toplumcu şiiranlayışıyla dönmüştür.

 Moskova’daki yıllarında fütürizm ve bu akımın önemli isimlerinden Mayakovski’nin etkisinde kalarak hece veznini bırakıp serbest şiire yönelmiştir.

 İlk şiir kitabı “835 Satır”la çağdaşlarında çok farklı bir şiir anlayışı ortaya koymuştur. Bu şiirlerinde Rus fütüristlerin özellikle Mayakovski’nin etkisi görülür.

 Şiirlerinde biçimsel ögelere değil, içeriğe önem vermiştir.
 İçeriği (özü), temel almış, dizeci anlayışı yıkmış, nesnel ve somut şiiri geliştirmiştir.

 Harflerin büyük ve küçük kullanımdaki değişikliklerle, satır uzunluklarının ve dizilişlerinin dalgalanmasıyla şiirde biçimsel yenilikler yapmıştır.

 Şiirleri basamaklandırmıştır. Uzun dizelerin ardından gittikçe kısalan kırık dize kümleri oluşturmuş, bazen sözcükleri ortasında kesmiş bazen de tek dizeye indirgemiştir.

 Şiirlerinde ilk dize büyük, sonrakiler küçük harfle başlar.

 1929-1936 arası şiirlerinde doğa, kendi yaşamı, hapishane yılları, toplumsal yergiler ve tarihsel gerçeklikler yer alır.

 1950-1963 arsı şiirlerinde memleket özlemi, barış, ölüm, aşk gibi temaları işlemiştir.

 “Şeyh Bedrettin Destanı”nda şiirinde epik şiirle birlikte kendi toprağını anlattı.

 “Kuvayı Millîye Destanı ve Memleketimden İnsan Manzaraları” eserlerinde senaryo, düz yazı ve şiiri iç içe kullandı. Toplumsal görünümlü şiirlerdir.

 “Kurtuluş Savaşı Destanı” yapay destanlarımızın önemli olanlarındandır.

 İlk oyunu “Kafatası” ilim adamının çıkarcılar elinde kalışını anlatır.

 “Unutulan Adam” oyununda karısı tarafından aldatılan bir doktorun kızını ameliyatta öldürmesi ve kendini ihbar etmesini anlatır.

 “İnek” adlı oyununda ise sahiplerine refah getireceği yerde onları sömüren bir ineği sembol olarak kullanır. 
 Nâzım Hikmet, Moskova’da ölmüştür. (3 Haziran 1963). 
 Nazım Hikmet’in mezarı Moskova’da bulunmaktadır.



    Şiir Kitapları: Jokond ile Sİ-YA-U (1929); 835 Satır (1929),Varan 3 (1930), 1+1 =1 (Nail V.Çakırhan ileI930), Sesini Kaybeden Şehir (1931), Benerci Kendini Niçin Öldürdü (1932), Gece Gelen Telgraf (1932), Taranm Babu'ya Mektuplar (1935), Portreler (1935), Simavna Kadısı Oğlu Bedrettin Destanı (1936). Kurtuluş Savaşı Destanı (1965), Memleketimden İnsan Manzaraları (1966), Saat 21-22 Şiirleri (1965), Dört Hapishane'den (1966), Rubailer (1966).



    Tanpınar, Karışan Saatler Şiirinin İncelemesi

    Bu yazımızda saf (öz) şiirin edebiyatımızda önemli temsilcilerinden Ahmet Hamdi Tanpınar'ın "Karışan Saatler" şiirini zihniyet, yapı, ahenk unsurları, tema, imge bakımından inceleyip Ahmet Hamdi Tanpınar'ın sanat anlayışı ve eserleri hakkında bilgi verdik....edebiyatfatihi.net
    KARIŞAN SAATLER

    Karışan saatler içinde hâtırana
    Bazı sabahlarla ikindiler yan yana,

    Değişik gülleri sanki tek bir baharın;
    Bâkir hülyasıyla beyaz ve ürkek yarın,

    O sükût bahçesi, ufkunda kuş yerine
    Hasret kanat çırpar düşünen ellerine…


    Hep aynı nağmede çılgın dolaşan yaylar,
    Bir yıldız kervanı gibi haftalar, aylar

    Hep aynı hayalin peşinde bu yolculuk,
    Hep gül yangını ve bahar sıtması ufuk…

    Tenha bir ucunda gecenin bir sır gibi
    Fısıldanan adın kardeş, dost ve sevgili,

    Durgun havuzların süsü ten rengi çiçek
    Bir mevsim cümbüşü içinde süzülerek

    Ömrün gecesinde ve kader rüzgârında
    Bir ürperme olur çıplak omuzlarında…

    Zihniyet:

    Şairin derin his ve fikir dünyası, şiir hakkındaki görüşlerini şiirine yansıtabilmesi sayesinde ortaya evrensel bir bireyselliği başarıyla anlatabilen bir şiir çıkmıştır. Şairin bu şiir anlayışı, onu devrinde Öz Şiir hareketine bağlı diğer şairlere bağlar.


    Yapı:

    Şiir iki büyük bentten oluşuyor gibi görünse de uyak düzeni bakımından mesnevilerle eşit bir yapı görmekteyiz (aa/bb/cc...). Fakat Divan Edebiyatında anlam beyitte belirlenir ve biterken burada anlamın beyitten aştığını görmekteyiz. Dolayısıyla beyit tarzında kurulmuş bu bentler esasen bir bütünlük ifade eder. Bunu düşünerek şiirin birincisi altı mısradan, ikincisi on mısradan oluşan ve dizeleri anlam bakımından birbirini tamamlayan iki bentten oluştuğu da söylenebilir.

    Ahenk Unsurları:

    (Kafiye ve Redifleri)

    -hatırana   "-a" redif; "an" tam kafiye
    -yan yana

    -baharın   "ın" tam kafiye
    -yarın

    -yerine
    -ellerine  "ine" redif; "er" tam kafiye

    -yolculuk
    -ufuk    "uk" tam kafiye

    -gibi
    -sevgili   "i" yarım uyak

    -çiçek
    -süzülerek   "ek" tam kafiye

    -rüzgarında
    -omuzlarında  "ında" redif; "ar" tam kafiye


    Teması:

    Şiirin teması hasrettir. Buradaki bireysel duyuş insanın sevdiklerine ihtiyacı olduğu,bu özlemle çeşitli hayallere kapılabileceği, doğayı kendi duygularına paralel olarak yorumlaması ve anlaması gibi evrensel özelliklerini yansıtmaktadır.

    Söz Sanatları

    "Bakir hülyasıyla beyaz ve ürkek yarın" mısrasıyla şair yarın kavramını bir insana benzetmiş ve teşhis ( kişileştirme ) sanatına, aynı zamanda bu benzetmede kendisine benzetilenin ( insanın ) bulunmamasıyla kapalı istiare yapmıştır.
     "Hasret kanat çırpar düşünen ellerine…" mısrasında hasret bir kuşa benzetilmiş ve kapalı istiare yapılmıştır.
     Yine "düşünen eller" sözü ile ellere insan vasfı kazandırılarak kişileştirme sanatına başvurulmuştur. "Bir yıldız kervanı gibi haftalar, aylar" dizesinde haftalar ve aylar yıldız kervanına benzetilmiştir ve teşbih ( benzetme ) sanatı yapılmıştır. 
    Ayrıca yıldızlar kervana yani insanlara benzetilmiştir ve kapalı istiare kullanılmıştır. 
    "Fısıldanan adın kardeş, dost ve sevgili." mısrasında ise birbiri ile alakalı kardeş, dost, sevgili sözcüklerinin bir arada kullanılmasıyla tenasüp ( uygunluk ) sanatı görülmektedir. 

    Bu söz sanatları sayesinde şiir yüzeysellikten kurtulmuş, çok anlamlılığa kavuşmuştur.
    Şairin Ruh Halini Yansıtan İmgeler:

    "Bakir hülyasıyla beyaz ve ürkek yarın", "sükût bahçesi", "gül yangını", "bahar sıtması", "ten rengi çiçek", "kader rüzgârında" gibi imgeler hem şiiri özgün hale getirmiş hem şiiri çok anlamlılığa ve çağrışım gücüne uygun olarak derinleştirmiştir.

    Şair Hakkında:


    AHMET HAMDİ TANPINAR(1901-1962)

    Edebi Kişiliği - Sanat Anlayışı 

    Daha çok sembolist sayılabilecek musiki, his ve hayal ağırlıklı şiirler yazmıştır.
    Hece vezniyle yazdığı ilk şiirleri, imge zenginlikleri ve müzikal nitelikleriyle dikkat çekmiştir. Bu şiirlerde, Faruk Nafiz ve öteki hececilerden ayrı bir estetik peşinde olmuş, kendine özgü bir sözcük ve kavram dünyası yaratmaya çalışmıştır.
    Bu çabada, Ahmet Haşim ve Edebiyat Fakültesi'ndeki hocası Yahya Kemal Beyatlı'nın sentezciliği, yoğunlaş­ma kaygıları, Haşim'in soyutlama eğilimleri görüldüğü gibi, halk şiiri estetiğindeki alışılmış söyleyiş özellikle­rine de rastlanır.
    Küçük yaşta kaybettiği annesinin yokluğundan duy­duğu acıyı ve kendisini avutacak bir sevginin özlemini dile getirmiştir. Şiirlerinde, içe dönük bir bakışla doğa ile iletişim kurmaya çalışmıştır.
    Şiirlerinde zaman kavramı üzerinde sıkça durmuştur. Onun eserlerinde zaman, basit bir süreklilik göster­mez, çok katlı ve karmaşıktır. "Bursa'da Zaman" şiiri bu olgunun güzel bir örneğidir.
    Şiirlerinde insan ruhuna, özellikle bilinçaltına ve zama­na yer verişiyle, romanlarında işlediği konulara yakla­şır.
    Kişilerin ön planda tutulduğu öykülerinin başkişilerinde kendi iç dünyasını yansıtmış, genelde kişilerin ruh­sal çöküntüsünü, yaşamın gerçeklerinden çok iç ben­liklerine sığınışlarını sergilemiştir.
    Düşünceye sık sık yer veren yazar, genellikle yaşadığı ızdırapları, umutlarını, özleyişlerini ve aşklarını dile ge­tirmiştir.
    Öykülerinde de zaman kavramı üzerinde sıkça duran Tanpınar, geçmişle içinde bulunulan zamanı bilinç-bilinçaltı çatışması biçiminde vermiştir.
    Öykülerinde, geçmişlerindeki kimi olayların etkisiyle akış güçleri dış dünya ile uyumlarını yitirmiş, yaşamla­rı karabasanların, korkulu düşlerin kuyularına yuvarla­nan kişiler çoğunluktadır.
    Ahmet Hamdi Tanpınar'ın sembolist anlatım tarzı ro­manlarına zaman zaman sirayet eder. Ancak o, muh­teva açısından metafizik eğilimleri ile estetik endişele­rini şiire ayırdığı hâlde, sosyal temalar için nesri seç­miştir.
    Romanlarında, zengin hayatların hikâyesinden çok, Türkiye meselelerine kendine has yorumlar getirir.
    Medeniyet değiştirme girişimlerinin insanımızı soktuğu çıkmazları araştırırken yaptığı tahliller, insanımız ve toplum yapımız açısından dikkate değer hükümler ta­şır.
    Saatleri Ayarlama Enstitüsü toplumumuzun bu değiş­me süresi içindeki durumunu, fertten yola çıkarak top­luma varan teknikle anlatıyor.
    Sahnenin Dışındakiler, II. Abdülhamit döneminin artık­ları ile II. Meşrutiyette ortaya çıkan XIX. yüzyıl kuşağı­nın okumuş kesiminin romanıdır.
    "Sahnenin Dışındakiler" ile "Saatleri Ayarlama Enstitü­sü"nde de Batı ve Doğu uygarlığı arasında bocalayan Türk toplumunun ironik tablosu çizilir.
    Ölümünden sonra plan ve notlarına dayanılarak bir araya getirilen ve 1987'de yayımlanan "Aydaki Kadın"da da aynı irdeleme vardır.
    İlk romanı Mahur Beste'de dönemlerinin özellikleri, iş ve ev yaşamları, sarayla ilişkileri, alışkanlıkları, merak­ları, tutkuları, felsefeleriyle imparatorluğun son yılların­da yaşayan insanlar sergilenir.
    Huzur'da Cumhuriyet'in ilk yıllarında kişiliğini kabul et­tirmek isteyen okumuş genç kadın ve erkeğin sorunla­rı, yeni toplumsal koşullarla ilişkileri, eski ile yeni ara­sındaki uyum arayışları işlenmiştir.
    Tanpınar'ın edebiyat ve tarih konularındaki inceleme­leri çeşitli dergilerde yayımlanmış, sonra kitap hâlinde basılmıştır.

    Eserleri:


    Öykü: Abdullah Efendi'nin Rüyaları, Yaz Yağmuru
    Şiir: Şiirler
    Roman:
    Mahur Beste, Huzur, Sahnenin Dışındakiler, Saatleri Ayarlama Enstitüsü, Aydaki Kadın
    Deneme:
    Beş Şehir, Edebiyat Üzerine Makaleler, Ya­şadığım Gibi
    İnceleme: Tevfik Fikret, Namık Kemal, Yahya Kemal, 19. Asır Türk Edebiyatı Tarihi

    21 Eki 2017

    Halide Nusret Zorlutuna Urfa Geceleri Şiiri

    Halide Nusret Zorlutuna ve Urfa Geceleri Şiiri

    İlk şiirlerini mütareke yıl­larında yayımlayan sa­natçı,"Git Bahar" şiiriyle adını edebiyat dünyasına duyuran Halide Nusret Zorlutuna öğretmen ve yazar kimlikleriyle öne çıkan bir sanatçıdır. 
     Genç yaşından itibaren birçok sosyal kuruluş ve hayır cemiyetinde görev almış, Türk Kadınlar Birliği, Halkevleri, Türk Ocakları, Yardımsevenler Derneği, Çocuk Esirgeme Kurumu gibi kuruluşlarda uzun yıllar hizmet vermiştir. Ayrıca Türk Dil Kurumu'nun da kurucu üyeleri arasında yer alır.

    Halide Nusret Zorlutuna ayrıca edebiyatımızın tanınan simalarından Emine Işınsu'nun annesi ve Pınar Kür'ün de teyzesidir. 10 Haziran 1984'te İstanbul'da vefat eden ünlü yazarımız değişik yaşamalar karşısında kadın ruhunun duyarlılığını başarıyla dile getirmiştir.



    Bu bilgilerden sonra hayatının bir bölümünü Urfa'da geçiren  Halide Nusret'in çok güzel bir şiirini paylaşmak istedim. Harran'ın incisi Şanlıurfa onun kaleminden ayrı bir güzellikte süzülmüş. Kurak, çatlamış topraklarda bir yaz gecesinde o kutsal şehrin atmosferini  ne güzel yansıtmış.

    Gök toprağa eğilir, yaklaşır; 
    Sarardı onu şefkatli bir anne gibi
    Karanlık, ılık, yıldızları iri iri...
    Ve uzakta çöl, ezelî bir sır!

    Ilık karanlık şarkı söylerdi,
    Ay ışığı öperdi susamış toprağı.
    Kemanlar inler…
    Neyler duâ eder,
    Ve güzel sesler avuturdu her derdi.

    Halide Nusret Zorlutuna, Urfa Geceleri


    19 Eki 2017

    Sizin Hiç Babanız Öldü Mü Şiir İncelemesi

    Sizin Hiç Babanız Öldü Mü Şiir İncelemesi

    Bu yazımızda Cemal Süreya'nın o çok meşhur şiiri Sizin Hiç Babanız Öldü Mü? şiirini kısaca değinecek şiiri çeşitli ölçütlere göre incelemeye çalışacağız...

    Sizin Hiç Babanız Öldü Mü Şiir İncelemesi

    inceleme: edebiyatfatihi.net