Bu yazımızda saf (öz) şiirin edebiyatımızda önemli temsilcilerinden Ahmet Hamdi Tanpınar'ın "Karışan Saatler" şiirini zihniyet, yapı, ahenk unsurları, tema, imge bakımından inceleyip Ahmet Hamdi Tanpınar'ın sanat anlayışı ve eserleri hakkında bilgi verdik....edebiyatfatihi.net
KARIŞAN SAATLER
Karışan saatler içinde hâtırana
Bazı sabahlarla ikindiler yan yana,
Değişik gülleri sanki tek bir baharın;
Bâkir hülyasıyla beyaz ve ürkek yarın,
O sükût bahçesi, ufkunda kuş yerine
Hasret kanat çırpar düşünen ellerine…
Hep aynı nağmede çılgın dolaşan yaylar,
Bir yıldız kervanı gibi haftalar, aylar
Hep aynı hayalin peşinde bu yolculuk,
Hep gül yangını ve bahar sıtması ufuk…
Tenha bir ucunda gecenin bir sır gibi
Fısıldanan adın kardeş, dost ve sevgili,
Durgun havuzların süsü ten rengi çiçek
Bir mevsim cümbüşü içinde süzülerek
Ömrün gecesinde ve kader rüzgârında
Bir ürperme olur çıplak omuzlarında…
Zihniyet:
Yapı:
Şiirin teması hasrettir. Buradaki bireysel duyuş insanın sevdiklerine ihtiyacı olduğu,bu özlemle çeşitli hayallere kapılabileceği, doğayı kendi duygularına paralel olarak yorumlaması ve anlaması gibi evrensel özelliklerini yansıtmaktadır.
"Bakir hülyasıyla beyaz ve ürkek yarın" mısrasıyla şair yarın kavramını bir insana benzetmiş ve teşhis ( kişileştirme ) sanatına, aynı zamanda bu benzetmede kendisine benzetilenin ( insanın ) bulunmamasıyla kapalı istiare yapmıştır.
KARIŞAN SAATLER
Karışan saatler içinde hâtırana
Bazı sabahlarla ikindiler yan yana,
Değişik gülleri sanki tek bir baharın;
Bâkir hülyasıyla beyaz ve ürkek yarın,
O sükût bahçesi, ufkunda kuş yerine
Hasret kanat çırpar düşünen ellerine…
Hep aynı nağmede çılgın dolaşan yaylar,
Bir yıldız kervanı gibi haftalar, aylar
Hep aynı hayalin peşinde bu yolculuk,
Hep gül yangını ve bahar sıtması ufuk…
Tenha bir ucunda gecenin bir sır gibi
Fısıldanan adın kardeş, dost ve sevgili,
Durgun havuzların süsü ten rengi çiçek
Bir mevsim cümbüşü içinde süzülerek
Ömrün gecesinde ve kader rüzgârında
Bir ürperme olur çıplak omuzlarında…
Zihniyet:
Şairin derin his ve fikir dünyası, şiir hakkındaki görüşlerini şiirine yansıtabilmesi sayesinde ortaya evrensel bir bireyselliği başarıyla anlatabilen bir şiir çıkmıştır. Şairin bu şiir anlayışı, onu devrinde Öz Şiir hareketine bağlı diğer şairlere bağlar.
Şiir iki büyük bentten oluşuyor gibi görünse de uyak düzeni bakımından mesnevilerle eşit bir yapı görmekteyiz (aa/bb/cc...). Fakat Divan Edebiyatında anlam beyitte belirlenir ve biterken burada anlamın beyitten aştığını görmekteyiz. Dolayısıyla beyit tarzında kurulmuş bu bentler esasen bir bütünlük ifade eder. Bunu düşünerek şiirin birincisi altı mısradan, ikincisi on mısradan oluşan ve dizeleri anlam bakımından birbirini tamamlayan iki bentten oluştuğu da söylenebilir.
Ahenk Unsurları:
(Kafiye ve Redifleri)
-hatırana "-a" redif; "an" tam kafiye
-yan yana
-baharın "ın" tam kafiye
-yarın
-yerine
-ellerine "ine" redif; "er" tam kafiye
-yolculuk
-ufuk "uk" tam kafiye
-gibi
-sevgili "i" yarım uyak
-çiçek
-süzülerek "ek" tam kafiye
-rüzgarında
-omuzlarında "ında" redif; "ar" tam kafiye
Teması:
Şiirin teması hasrettir. Buradaki bireysel duyuş insanın sevdiklerine ihtiyacı olduğu,bu özlemle çeşitli hayallere kapılabileceği, doğayı kendi duygularına paralel olarak yorumlaması ve anlaması gibi evrensel özelliklerini yansıtmaktadır.
Söz Sanatları
"Hasret kanat çırpar düşünen ellerine…" mısrasında hasret bir kuşa benzetilmiş ve kapalı istiare yapılmıştır.
Yine "düşünen eller" sözü ile ellere insan vasfı kazandırılarak kişileştirme sanatına başvurulmuştur. "Bir yıldız kervanı gibi haftalar, aylar" dizesinde haftalar ve aylar yıldız kervanına benzetilmiştir ve teşbih ( benzetme ) sanatı yapılmıştır.
Ayrıca yıldızlar kervana yani insanlara benzetilmiştir ve kapalı istiare kullanılmıştır.
"Fısıldanan adın kardeş, dost ve sevgili." mısrasında ise birbiri ile alakalı kardeş, dost, sevgili sözcüklerinin bir arada kullanılmasıyla tenasüp ( uygunluk ) sanatı görülmektedir.
Bu söz sanatları sayesinde şiir yüzeysellikten kurtulmuş, çok anlamlılığa kavuşmuştur.
Şairin Ruh Halini Yansıtan İmgeler:
"Bakir hülyasıyla beyaz ve ürkek yarın", "sükût bahçesi", "gül yangını", "bahar sıtması", "ten rengi çiçek", "kader rüzgârında" gibi imgeler hem şiiri özgün hale getirmiş hem şiiri çok anlamlılığa ve çağrışım gücüne uygun olarak derinleştirmiştir.
Şair Hakkında:
AHMET HAMDİ TANPINAR(1901-1962)
Edebi Kişiliği - Sanat Anlayışı
Daha çok sembolist sayılabilecek musiki, his ve hayal ağırlıklı şiirler yazmıştır.
Hece vezniyle yazdığı ilk şiirleri, imge zenginlikleri ve müzikal nitelikleriyle dikkat çekmiştir. Bu şiirlerde, Faruk Nafiz ve öteki hececilerden ayrı bir estetik peşinde olmuş, kendine özgü bir sözcük ve kavram dünyası yaratmaya çalışmıştır.
Bu çabada, Ahmet Haşim ve Edebiyat Fakültesi'ndeki hocası Yahya Kemal Beyatlı'nın sentezciliği, yoğunlaşma kaygıları, Haşim'in soyutlama eğilimleri görüldüğü gibi, halk şiiri estetiğindeki alışılmış söyleyiş özelliklerine de rastlanır.
Küçük yaşta kaybettiği annesinin yokluğundan duyduğu acıyı ve kendisini avutacak bir sevginin özlemini dile getirmiştir. Şiirlerinde, içe dönük bir bakışla doğa ile iletişim kurmaya çalışmıştır.
Şiirlerinde zaman kavramı üzerinde sıkça durmuştur. Onun eserlerinde zaman, basit bir süreklilik göstermez, çok katlı ve karmaşıktır. "Bursa'da Zaman" şiiri bu olgunun güzel bir örneğidir.
Şiirlerinde insan ruhuna, özellikle bilinçaltına ve zamana yer verişiyle, romanlarında işlediği konulara yaklaşır.
Kişilerin ön planda tutulduğu öykülerinin başkişilerinde kendi iç dünyasını yansıtmış, genelde kişilerin ruhsal çöküntüsünü, yaşamın gerçeklerinden çok iç benliklerine sığınışlarını sergilemiştir.
Düşünceye sık sık yer veren yazar, genellikle yaşadığı ızdırapları, umutlarını, özleyişlerini ve aşklarını dile getirmiştir.
Öykülerinde de zaman kavramı üzerinde sıkça duran Tanpınar, geçmişle içinde bulunulan zamanı bilinç-bilinçaltı çatışması biçiminde vermiştir.
Öykülerinde, geçmişlerindeki kimi olayların etkisiyle akış güçleri dış dünya ile uyumlarını yitirmiş, yaşamları karabasanların, korkulu düşlerin kuyularına yuvarlanan kişiler çoğunluktadır.
Ahmet Hamdi Tanpınar'ın sembolist anlatım tarzı romanlarına zaman zaman sirayet eder. Ancak o, muhteva açısından metafizik eğilimleri ile estetik endişelerini şiire ayırdığı hâlde, sosyal temalar için nesri seçmiştir.
Romanlarında, zengin hayatların hikâyesinden çok, Türkiye meselelerine kendine has yorumlar getirir.
Medeniyet değiştirme girişimlerinin insanımızı soktuğu çıkmazları araştırırken yaptığı tahliller, insanımız ve toplum yapımız açısından dikkate değer hükümler taşır.
Saatleri Ayarlama Enstitüsü toplumumuzun bu değişme süresi içindeki durumunu, fertten yola çıkarak topluma varan teknikle anlatıyor.
Sahnenin Dışındakiler, II. Abdülhamit döneminin artıkları ile II. Meşrutiyette ortaya çıkan XIX. yüzyıl kuşağının okumuş kesiminin romanıdır.
"Sahnenin Dışındakiler" ile "Saatleri Ayarlama Enstitüsü"nde de Batı ve Doğu uygarlığı arasında bocalayan Türk toplumunun ironik tablosu çizilir.
Ölümünden sonra plan ve notlarına dayanılarak bir araya getirilen ve 1987'de yayımlanan "Aydaki Kadın"da da aynı irdeleme vardır.
İlk romanı Mahur Beste'de dönemlerinin özellikleri, iş ve ev yaşamları, sarayla ilişkileri, alışkanlıkları, merakları, tutkuları, felsefeleriyle imparatorluğun son yıllarında yaşayan insanlar sergilenir.
Huzur'da Cumhuriyet'in ilk yıllarında kişiliğini kabul ettirmek isteyen okumuş genç kadın ve erkeğin sorunları, yeni toplumsal koşullarla ilişkileri, eski ile yeni arasındaki uyum arayışları işlenmiştir.
Tanpınar'ın edebiyat ve tarih konularındaki incelemeleri çeşitli dergilerde yayımlanmış, sonra kitap hâlinde basılmıştır.
Eserleri:
Öykü: Abdullah Efendi'nin Rüyaları, Yaz Yağmuru
Şiir: Şiirler
Roman: Mahur Beste, Huzur, Sahnenin Dışındakiler, Saatleri Ayarlama Enstitüsü, Aydaki Kadın
Deneme: Beş Şehir, Edebiyat Üzerine Makaleler, Yaşadığım Gibi
İnceleme: Tevfik Fikret, Namık Kemal, Yahya Kemal, 19. Asır Türk Edebiyatı Tarihi
Daha çok sembolist sayılabilecek musiki, his ve hayal ağırlıklı şiirler yazmıştır.
Hece vezniyle yazdığı ilk şiirleri, imge zenginlikleri ve müzikal nitelikleriyle dikkat çekmiştir. Bu şiirlerde, Faruk Nafiz ve öteki hececilerden ayrı bir estetik peşinde olmuş, kendine özgü bir sözcük ve kavram dünyası yaratmaya çalışmıştır.
Bu çabada, Ahmet Haşim ve Edebiyat Fakültesi'ndeki hocası Yahya Kemal Beyatlı'nın sentezciliği, yoğunlaşma kaygıları, Haşim'in soyutlama eğilimleri görüldüğü gibi, halk şiiri estetiğindeki alışılmış söyleyiş özelliklerine de rastlanır.
Küçük yaşta kaybettiği annesinin yokluğundan duyduğu acıyı ve kendisini avutacak bir sevginin özlemini dile getirmiştir. Şiirlerinde, içe dönük bir bakışla doğa ile iletişim kurmaya çalışmıştır.
Şiirlerinde zaman kavramı üzerinde sıkça durmuştur. Onun eserlerinde zaman, basit bir süreklilik göstermez, çok katlı ve karmaşıktır. "Bursa'da Zaman" şiiri bu olgunun güzel bir örneğidir.
Şiirlerinde insan ruhuna, özellikle bilinçaltına ve zamana yer verişiyle, romanlarında işlediği konulara yaklaşır.
Kişilerin ön planda tutulduğu öykülerinin başkişilerinde kendi iç dünyasını yansıtmış, genelde kişilerin ruhsal çöküntüsünü, yaşamın gerçeklerinden çok iç benliklerine sığınışlarını sergilemiştir.
Düşünceye sık sık yer veren yazar, genellikle yaşadığı ızdırapları, umutlarını, özleyişlerini ve aşklarını dile getirmiştir.
Öykülerinde de zaman kavramı üzerinde sıkça duran Tanpınar, geçmişle içinde bulunulan zamanı bilinç-bilinçaltı çatışması biçiminde vermiştir.
Öykülerinde, geçmişlerindeki kimi olayların etkisiyle akış güçleri dış dünya ile uyumlarını yitirmiş, yaşamları karabasanların, korkulu düşlerin kuyularına yuvarlanan kişiler çoğunluktadır.
Ahmet Hamdi Tanpınar'ın sembolist anlatım tarzı romanlarına zaman zaman sirayet eder. Ancak o, muhteva açısından metafizik eğilimleri ile estetik endişelerini şiire ayırdığı hâlde, sosyal temalar için nesri seçmiştir.
Romanlarında, zengin hayatların hikâyesinden çok, Türkiye meselelerine kendine has yorumlar getirir.
Medeniyet değiştirme girişimlerinin insanımızı soktuğu çıkmazları araştırırken yaptığı tahliller, insanımız ve toplum yapımız açısından dikkate değer hükümler taşır.
Saatleri Ayarlama Enstitüsü toplumumuzun bu değişme süresi içindeki durumunu, fertten yola çıkarak topluma varan teknikle anlatıyor.
Sahnenin Dışındakiler, II. Abdülhamit döneminin artıkları ile II. Meşrutiyette ortaya çıkan XIX. yüzyıl kuşağının okumuş kesiminin romanıdır.
"Sahnenin Dışındakiler" ile "Saatleri Ayarlama Enstitüsü"nde de Batı ve Doğu uygarlığı arasında bocalayan Türk toplumunun ironik tablosu çizilir.
Ölümünden sonra plan ve notlarına dayanılarak bir araya getirilen ve 1987'de yayımlanan "Aydaki Kadın"da da aynı irdeleme vardır.
İlk romanı Mahur Beste'de dönemlerinin özellikleri, iş ve ev yaşamları, sarayla ilişkileri, alışkanlıkları, merakları, tutkuları, felsefeleriyle imparatorluğun son yıllarında yaşayan insanlar sergilenir.
Huzur'da Cumhuriyet'in ilk yıllarında kişiliğini kabul ettirmek isteyen okumuş genç kadın ve erkeğin sorunları, yeni toplumsal koşullarla ilişkileri, eski ile yeni arasındaki uyum arayışları işlenmiştir.
Tanpınar'ın edebiyat ve tarih konularındaki incelemeleri çeşitli dergilerde yayımlanmış, sonra kitap hâlinde basılmıştır.
Eserleri:
Öykü: Abdullah Efendi'nin Rüyaları, Yaz Yağmuru
Şiir: Şiirler
Roman: Mahur Beste, Huzur, Sahnenin Dışındakiler, Saatleri Ayarlama Enstitüsü, Aydaki Kadın
Deneme: Beş Şehir, Edebiyat Üzerine Makaleler, Yaşadığım Gibi
İnceleme: Tevfik Fikret, Namık Kemal, Yahya Kemal, 19. Asır Türk Edebiyatı Tarihi
Yorum Gönderme
YORUM YAPARAK SORU SORABİLİR veya KATKIDA BULUNABİLİRSİNİZ...
1) Yaptığınız yorum biz onayladıktan sonra görülecektir.
2) Yazım kurallarına mümkün olduğunca dikkat ediniz.
3) Kullandığınız üslubun kişiliğinizi yansıttığını unutmayınız.
4)Yorumunuza gelecek cevabı takip etmek beni bilgilendir kutucuğunu işaretleyebilirsiniz.