11.sınıf edebiyat konu anlatımı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
11.sınıf edebiyat konu anlatımı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

19 Şub 2017

Fecriati topluluğun oluşumuna etki eden sosyal ,siyasi ve kültürel sebepler nelerdir ?,Maddeler Halinde


Fecriati topluluğun oluşumuna etki eden sosyal ,siyasi ve kültürel sebepler nelerdir ?
  • Batı’daki edebiyat topluluklarını örnek almaları
  •  Kendilerini halka duyurma isteği
  •  Edebiyatımızı tanıtma isteği 
  •  Duygu ve düşünce hayatının gelişmesini sağlayacak  önemli Batı eserlerini kendi üyelerine dışarıdan seçilecek kişilere tercüme ettirmek
  • Halka açık konferans­lar vererek halkın edebî zevkinin yükseltmek
  • Servetifünun’a karşı olmaları

Fecriati topluluğunun ortaya çıkışı ve bu topluluk içinde yer alan sanatçılar ve eserleri hakkında

Fecriati topluluğunun ortaya çıkışı ve bu topluluk içinde yer alan sanatçılar ve eserleri hakkında 

KISACA
Servetifünun topluluğunun dağılmasından sonra gençler Batı’daki edebi topluluklara özenerek bir araya gelirler. Bir beyanname ile seslerini duyurmak istediklerini ifade ederler. Bu gençlerin kendilerini sanat kişiseldir ve saygıya değerdir cümleleriyle ifade etmeleri bile Fecriati sanatçıları arasında sanat anlayışları bakımından birlik sağlanamadığını gösterir.


FECRİATİ TOPLULUĞUNUN OLUŞUMU
- DETAYLI BİLGİLERLE-
Servetifünun topluluğunun dağılma tarihi olarak kabul edilen 5 ARALIK 1901’den 1908 yılı ortalarına kadar, bu topluluktaki yazarlardan Servetifünun dergisinde hiç kimsenin hiçbir yazısı çıkmadığı gibi dergi her türlü edebi Çalışmaları da bir yana bırakarak fenle ilgili konulardan ve aktüaliteden bahseden bir magazin dergisi haline gelmiştir. Yalnız 1901 ve 1902 tarihlerine ait sayılarda, daha önce kurulup birkaç eseri de yayımlanmış olan Servetifünun Kütüphanesi adlı dizinin devam ettiği (AŞK-I MEMNU, MAİ VE SİYAH, HARİSTAN VE GÜLİSTAN, EYLÜL) yer almaktadır


Ahmet Haşim, Enis Avni Ali Canip Yöntem, Tahsin Nahit gibi gençler 1901 -1908 arasında yetişmiş sanatçılardır. 1908’de yeniden ortaya çıkan Servetifünun sanatçılarının karşısına çıkan bu gençler, onları ret ve inkâr etmiş ve onların boş bıraktıkları yerlere geçmek için şiddetli bir mücadeleye girmişlerdir. Bu tarihten sonra bu genç neslin arasına Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Şahabettin Süleyman, Cemil Süleyman, Köprülüzade Mehmet Fuat, Müfit Ratib, Refik Halit gibi yeni yazar da katılmıştır. Önceleri türlü edebiyat dergilerinde ve sanat dergilerinde dağınık bir şekilde yazıları çıkan bu gençler bir araya gelerek edebi çalışmalarını bir düzene koyma ihtiyacı duymuşlardır.

Topluluk oluşturmak kendilerini kamuoyuna daha kuvvetle kabul ettirebilmek için de gerekliydi. Böyle bir düşünce ile hareket eden gençler 20 MART 1909 tarihinde, İstanbul da çıkmakta olan “HİLAL’’ gazetesinin matbaasında ilk toplantılarını yaptılar. Aralarına Edebiyat-ı Cedide’nin en genç üyeleri olan CELAL SAHİR, FAİK ALİ ve AHMET SAMİM’i de almışlardır. Bu toplantıda kendi edebiyat ve sanat eğilimlerini temsil edip kamuoyuna açıklayacak bir edebi topluluk kurulmasına karar verilmiştir.

Topluluğa ad olarak teklif edilen ‘’Sina-yı Emel “beğenilmeyerek Faik Ali’nin teklif ettiği ‘’Fecr-i ati’’ kabul edilmiş ve başkanlığa Faik Ali Ozansoy seçilmiştir. Aynı toplantıda bu yeni topluluğun yayın organı olarak yine Fecriati adında bir derginin çıkarılması da karar altına alınmış ise de Servetifünun dergisi bu yeni edebi topluluğa da sayfalarını açtığı için ayrı bir dergi çıkarılmasına gerek kalmamıştır.

Fecriati Topluluğunun Sanatçıları: 

Ahmet Samim, Ahmet Haşim, Şahabettin Süleyman, Emin Bülent Serdaroğlu, Emin Lami, Tahsin Nahid, Celal Sahir, Cemil Süleyman, Hamdullah Suphi Tanrıöver, Refik Halit Karay Abdülhak Hayri, İzzet Melih Devrim, Ali Canip Yöntem, Ali Süha, Faik Ali Ozansoy, Fazıl Ahmet Aykaç, Mehmet Behçet Yazar, Mehmet Rüştü, Fuat Köprülü, Müfit Ratip, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, İbrahim Alaeddin Gövsa’dır.



FECRİATİ TOPLULUĞU EDEBİ BEYANNAMESİYLE İLAN EDİLEN KARARLAR
  •  Edebiyatı çok ciddiye almak, onu hoş vakit geçirmek için bir araç olarak görmemek gerekir. Bu inanışın edebiyatımızdaki ilk temsilcileri ise Servetifünun sanatçılarıdır. Gerçekten, edebiyatın ciddi bir çaba olduğu konusunda Türk kamuoyuna ilk rehberliği yapan onlardır.
  •  Servetifünun sanatçıları 1908’den sonra ortada görünmemişlerdir. O halde yaptıkları hizmet beğenilmekle beraber artık onlara “geçmiş’’ gözüyle bakmak gerekir. Avrupa edebiyatındaki benzeri toplulukların küçük bir örneği olan Fecriati ise Türk edebiyatının geleceğini temsil etmektedir.
  •  Dilin, edebiyatın, edebi ve sosyal bilimlerin ilerlemesine önem verilecektir.
  • Genç yetenekler bir araya toplanarak fikir tartışmaları düzenlenecek ve kamuoyu bilgilendirilecektir.
  • Batının önemli edebiyat ve düşünce eserleri tercüme edilecektir.
  • Edebiyat ve düşünce konuları üzerinde konferanslar düzenlenecektir.
  •  Batıdaki benzeri kuruluşlarla sürekli ilişki kurularak ülkemizin edebi ürünleri Batıya, Batının ürünleri de Doğuya tanıtılacaktır.
  • Fecriati üyelerinin eserleri ‘’Fecriati Kütüphanesi “adı altında yayımlanacaktır.
  • Topluluğun yayın organı Servetifünun dergisidir.
  • Beyannamede bir edebi topluluk olarak gerçekleştirmeyi düşündükleri konulara bakılınca Fecriatinin O günkü Türk edebiyatına önemli sayılabilecek bir yenilik getirmekten çok, Batı edebiyatı ile daha sıkı bir ilişki kurmak istediği anlaşılmaktadır.

Fecriati Topluluğunun Sanatçıları: 
Ahmet Samim, Ahmet Haşim, Şahabettin Süleyman, Emin Bülent Serdaroğlu, Emin Lami, Tahsin Nahid, Celal Sahir, Cemil Süleyman, Hamdullah Suphi Tanrıöver, Refik Halit Karay Abdülhak Hayri, İzzet Melih Devrim, Ali Canip Yöntem, Ali Süha, Faik Ali Ozansoy, Fazıl Ahmet Aykaç, Mehmet Behçet Yazar, Mehmet Rüştü, Fuat Köprülü, Müfit Ratip, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, İbrahim Alaeddin Gövsa’dır.

18 Şub 2017

“Fecriati” söz grubunun sözlük anlamı nedir ?

“Fecriati” söz grubunun sözlük anlamı

“Fecr” sözcüğü “şafak vakti, güneş doğmadan önceki vakit” anlamına gelir. “Âti” ise “gelecek” anlamına gelir. “Fecr-i Âti” ise “geleceğin şafağı, yarının geleceği” anlamına gelir. Terim anlam olarak ise bizde bir edebiyat topluluğuna verilen isimdir.

15 Şub 2017

Servet-i Fünun Dönemi Edebiyatını Etkileyen Sanat ,Edebiyat ve Düşünce Akımları nelerdir ?

Servet-i Fünun Dönemi Edebiyatını Etkileyen Sanat , Edebiyat ve Düşünce Akımları
Servet-i Fünun Dönemi Edebiyatını Etkileyen Sanat ,Edebiyat ve Düşünce Akımları nelerdir ?

Servetifünun edebiyatının kaynağı Batı'dan gelen edebi akımlardır .Bu edebi akımlar şunlardır :
  • Romantizm 
  • Realizm (örneğin Halit Ziya Uşaklıgil Mai ve Siyah , Aşk-ı Memnu ; Mehmet Rauf'un Eylül romanı )

Servetifünun edebiyatını etkileyen siyasi yapı nasıldır ?

Servetifünun edebiyatını etkileyen siyasi  yapı nasıldır ?


  • II.Abdülhamit'in Osmanlı-Rus Savaşı'nı bahane ederek Mebusan Meclis'ni kapatıp
  •  baskıcı (istibdat) ve sansürcü bir yönetim anlayışını benimsemesi 
  • jurnalciliğin (istihbaratçılık) korkutucu boyutlara ulaşması
  • bu dönem sanatçılarını siyasi ve sosyal konulardan uzaklaşıp bireysel sanat anlayışına yönelmelerine sebep olmuştur. edebiyatfatihi.net
Tüm bu sebepler Servetifünun edebiyatını etkileyen siyasi  özelliklerdir.

Servetifünun edebiyatını etkileyen kültürel yapı nasıldır ?

Servetifünun edebiyatını etkileyen kültürel yapı  nasıldır ?
Servetifünun edebiyatını etkileyen kültürel yapı  nasıldır ?

Servetifünun döneminde gazete yazısı çoğalmasına rağmen dergicilik de ön plana çıkmıştır. 

  • Batı ile ilişkilerin daha da belirginleşmesi
  • Çevirilerin artması
  • Batı'daki kültürel ve edebi etkinlikleri izleyen sanatçı sayısının çoğalması

kültürel hayatın daha da zenginleşmesini sağlamıştır.

TABLO HALİNDE GÖRMEK İÇİN TIKLAYIN

Servetifünun edebiyatını etkileyen sosyal yapı nasıldır ?

Servetifünun edebiyatını etkileyen sosyal yapı  

Servetifünun döneminde Tanzimat Fermanı'nın ilanından sonra sosyal hayattaki birtakım Batı örneği yenilikler sosyal durumu iyi olan çevrelerde hayatın bir diğer yönünü oluşturmuştur.Batılı bir yaşam tarzı etkisini eskisine nazaran daha baskın şekilde hissetirmiştir.

13 Şub 2017

Mai ve Siyah romanıyla Halit Ziya arasında nasıl bir ilişki kurulabilir ?

Mai ve Siyah romanıyla Halit Ziya arasında nasıl bir ilişki kurulabilir ?
Roman türünün edebiyatımızdaki en güzel örneklerinden olan Mai ve Siyah Servetifünun neslinin romanıdır.  Halit Ziya bu başarılı romanından yaşanılan bir dönemin sosyo kültürel durumunu gözler önüne sermiştir. Yazar romanda okuyucuya dönemin yaşantısını Ahmet Cemil’in bakış açısından vermeye çalışmıştır. Bu bakış açısında kendi içinde bir nesnellik ve realistlik göze çarpar. Eser Servet-i Fünun devrinin özelliklerini fazlasıyla yansıtıyor.  Hayal -hakikat çatışmasını, yeni edebiyat ve eski edebiyat arasındaki çatışmalar bunlardan birkaçı...

Yazar bu romanda neslinin şair idealini ele alır, o zamanki sanat ve basın dünyasını yer yer çok gerçekçi çizgilerle tasvir eder. Bu tasvirlerde insanların duyguları çok güzel işlenmiştir. (edebiyatfatihi.net)

Servetifünun edebiyatında şiir ,hikaye ve roman türlerinde sanat akımlarının hangi özellikleri yer almıştır ?

Servetifünun edebiyatında şiir ,hikaye ve roman türlerinde sanat akımlarının hangi özellikleri yer almıştır ?

Servetifünun şiirinde parnasizm ve sembolizm akımları 
hikaye ve romanlarda realizm ve naturalizm akımları görülür.

Şiirde sembolizm ve parnasizmin etkisiyle şiire resim ve mûsikî girer. Ses ve ahenk şiire egemen olur...
Hikaye ve romanlarda sanatçılar realizmin etkisiyle yaşadıkları dönemi anlatmaya başlamışlar , eserlerde kişiliklerini gizlemişler , mekan ve kişilerle ilgili tasvir ve tahlil yaparken edebi değeri yüksek sanatsal bir dil kullanmıştır.

3 Oca 2017

Eylül romanının yazıldığı dönemle ilişkisi ,hakim zihniyeti nedir ?

Eylül romanının yazıldığı dönemle ilişkisi ,hakim zihniyeti
www.edebiyatfatihi.net hazırladı
Servetifünun dönemi eserlerinde sıkça görülen hayal kırıklığı, yasak aşk , bireysel duygular Eylül  romanında da ele alınmıştır. Romanda karakterlerin iç dünyaları ayrıntılı biçimde tasvir edilmiştir , psikolojik çözümlemeler yapılmıştır. Realist bir bakış açısıyla kaleme alınmıştır. 

Eylül romanında yer alan kişiler İstanbul’un seçkin tabakasından olan aydın kişilerdir. Bu kişiler, Batı kültürünü benimsemiş, kendi kültürüyle Batı kültürü arasında çatışma yaşayan kişilerdir. Bu kişiler , romanların yazıldıkları dönemde karşılaşılan tiplerdir diyebiliriz. Eylül’de Suat, Süreyya, Necip ise Batı kültürüyle yetişmiş, geçim sıkıntısı olmayan İstanbulluları temsil eder.
Bu du­rumlar dönemin kültürel , toplumsal ve sanat anlayışı ile ilgilidir.

2 Oca 2017

“Eylül” romanının Türk edebiyatındaki yeri

“Eylül” romanının Türk edebiyatındaki yeri 
“Eylül” romanının Türk edebiyatındaki yeri 
“Eylül” romanının Türk edebiyatındaki yeri 


Mehmet Rauf’un en önemli eseri olan Eylül; edebiyatımızın  ilk psikolojik romanı olması yönüyle özel bir öneme sahiptir. İlk defa 1900-1901 yılları arasında Servet-i Fünun dergisinde tefrika edilen Eylül’ün kitap halinde ilk baskısı 1901 yılında yapılmıştır.
Kitap, psikolojik bir roman olup, ruhsal çözümlemelerde çok başarılı bir çalışma sergilemiştir. İnsanların ruh hallerini çok iyi bir şekilde okuyucuya aktarmaktadır.

Roman türünün Türk edebiyatında ortaya çıkışı hakkında bilgi

ROMAN TÜRÜNÜN ORTAYA ÇIKIŞI , TARİHİ GELİŞİMİ 
Roman türünün Türk edebiyatında ortaya çıkışı hakkında bilgi
Roman türünün Türk edebiyatında ortaya çıkışı hakkında bilgi
Dünya edebiyatında romanın ilk örneği 17. yüzyılda İs­panyol yazar Cervantes’in kaleme aldığı Don Kişot’tur. 

Türk edebiyatında romanın başlangıcından önce divan edebiyatındaki mesneviler, islamiyetten önceki dönemde destanlar bu türün işlevini görmekteydi.

 Türk edebiyatında roman türündeki ilk örnekler Tanzimat döneminde verilmeye başlamıştır (19.yy) Roman türü  önce Batı edebiyatından çevirilerle edebiyatımıza girmiştir , daha sonra ilk yerli örnekler verilmiştir.
  • İlk çeviri roman: Yusuf Kâmil Paşa nın Fenelon dan çevirdiği Telemak 
  • İlk yerli roman: Şemsettin Sami Bey’in yazdığı Taaşşuk-ı Talât ve Fıtnat 
  • İlk edebî roman: Namık Kemal’in yazdığı İntibah 
  • İlk tarihî roman: Namık Kemal’in yazdığı Cezmi
  •  İlk köy romanı: Nabizade Nazım’ın yazdığı Karabibik
  •  Romantizmden realizme geçişin ilk örneği: Samipaşazade Sezai’nin yazdığı Sergüzeşt 
  • İlk realist roman: Recaizade Mahmut Ekrem’in yazdığı Araba Sevdası 
  • İlk psikolojik roman denemesi ve ilk tezli roman: Nabizade Nazım’ın yazdığı Zehra romanıdır. 
Türk edebiyatında roman türündeki asıl büyük gelişmeler Servet-i Fünun, Millî Edebiyat ve Cumhuriyet dönemi Türk edebiyatı dönemlerinde olmuştur. Servet-i Fünun yazarı Halit Ziya Uşaklıgil Batılı romantekniğine uygun olarak kaleme aldığı Mai ve Siyah, Aşk-ı Memnu gibi romanlarıyla ilk roman ustamız olmuştur.

 Servet-i Fünun yazarı olan Mehmet Rauf, ilk psikolojik roman olan Eylül’üyazmıştır. 

Halit Ziya Uşaklıgil, Hüseyin Rahmi Gürpınar, Yakup KadriKaraosmanoğlu, Peyami Safa, Reşat Nuri Güntekin, Halide Edip Adıvar, Ahmet Hamdi Tanpınar, Yaşar Kemal, Kemal Tahir, Oğuz Atay, Orhan Pamuk başarılı romancılarımızdır.

30 Ara 2016

Roman yol boyunca gezdirilen bir aynadır, ne demek? Yorumu

Roman yol boyunca gezdirilen bir aynadır. Bu söz ünlü realist yazar Stendhal'e aittir.
Bu sözle romanın dünyaya karşı bir ayna görevi gördüğü , romanın gerçek hayatı yansıttığı ifade edilmektedir. Realist romanlarda yazar olaylar ve kişileri  tamamen toplumdaki haliyle seçer. Toplumu olduğu gibi yansıtır. Sanatçı , yaşadığı topluma ayna görevi görmekle birlikte onların yaşam biçimlerini, örf ve ananelerini de yansıtmaktadır.(edebiyatfatihi.net)

22 Ara 2016

Tanzimat yıllarından başlayarak edebiyatımıza yeni edebi türlerin girmesinin sebepleri nelerdir?

Tanzimat yıllarından başlayarak edebiyatımıza yeni edebi türlerin girmesinin sebepleri nelerdir?
  • Tanzimat'la başlayan Batılılaşma etkisi , Batı'da edebi gelişmelerin takip edilmesi 
  • Batı medeniyetini yakından tanıyan sanatçıların Türk halkında çağdaş medeniyete uymayan düşünüş ve yaşayış tarzını roman , hikaye ve tiyatro gibi yeni türlerle değiştirme düşüncesi 
  • Divan edebiyatındaki türlerin sıkı ve kuralcı tekniğe bağlı olmaları Tanzimat sanatçılarını modern anlamda hikaye ve roman yazmaya itmiştir. 

Modern (Batılı tarzda) hikâyenin Türk edebiyatında ortaya çıkışı hakkında bilgi

Modern (Batılı tarzda) hikâyenin Türk edebiyatında ortaya çıkışı hakkında bilgi 
Türk edebiyatında  destanlar, halk hikâyeleri , ve masallarla eski bir temeli olan hikaye ,  14. ve 15. yüzyılda “Dede Korkut Hikayeleri” ile çağdaş hikâye tekniğine yaklaşmıştır.
19. yüzyılda Tanzimat’la gelen yeniliklerle birlikte Batılı anlamda ilk örneğini Ahmet Mithat Efendi “Letaif-i Rivayet ( söylene gelen güzel şeyler ) adlı eserini yazarak vermiş; “Kıssadan Hise” ile bu türü geliştirmiş, Sami Paşazade Sezai : “Küçük Şeyler” adlı eseriyle modern hikâyeyi oluşturmuştur. Bağımsız bir tür olma özelliğini ise Milli Edebiyat döneminde Ömer Seyfettin’le kazanmıştır.

Tanzimat Döneminden önce anlatmaya bağlı hangi edebi metinler bulunmaktadır ?Örnekleri,özellikleri

Tanzimat öncesi anlatmaya bağlı edebi metinler ve örnekleri
Destan : Oğuz Kağan,Ergenekon Destanı, Bozkurt, Türeyiş...
Halk Hikayesi: Kerem ile Aslı, Ferhat ile Şirin, Arzu ile Kamber
Mesnevi : Leyla ile Mecnun, Hüsn ü Aşk, Cemşid ü Hurşid

16 Ara 2016

MENSUR ŞİİR TÜRÜNDE ESER VEREN SANATÇILAR KİMLERDİR ?

MENSUR ŞİİR TÜRÜNDE ESER VEREN SANATÇILAR KİMLERDİR ?
MENSUR ŞİİR TÜRÜNDE ESER VEREN SANATÇILAR KİMLERDİR ?
Servetifünun döneminde mensur şiir türünde eser veren sanatçılar şunlardır :
  • Halit Ziya Uşaklıgil 
  • Mehmet Rauf
  • Hüseyin Cahit Yalçın
  • Ahmet Hikmet Müftüoğlu
  • Celal Sahir (Erozan)
  • Faik Ali 
Resim yazısı ekle


MENSUR ŞİİRİN ORTAYA ÇIKIŞ SEBEPLERİ NELERDİR ?,MADDELER HALİNDE

MENSUR ŞİİRİN ORTAYA ÇIKIŞ SEBEPLERİ
MENSUR ŞİİRİN ORTAYA ÇIKIŞ SEBEPLERİ NELERDİR ?,MADDELER HALİNDE
  • Fransız edebiyatının etkisi
  • Şairane söyleyişin amaçlanması
  • Servet-i Fünûncuların şiir cümlesini bir dizeden başlatıp daha sonraki dizelere, hatta şiirin bütününe yayması (anjambman yapması) sonucunda nazmın nesre ve konuşma diline yaklaştırılması sağlanmıştır. Bu da şiirle düz yazı arasında bir tür sayılan mensur şiirin doğmasına yol açmıştır.

MENSUR ŞİİRİN ŞİİRE VE NESRE (DÜZYAZIYA) BENZEYEN YÖNLERİ NELERDİR ?

MENSUR ŞİİRİN 
ŞİİRE  BENZEYEN ÖZELLİKLERİ 
Ses, söyleyiş ve tema bakımından benzerlik vardır. 

NESRE (DÜZYAZIYA)  BENZEYEN ÖZELLİKLERİ
  •  Mensur şiir düz yazı yapısına sahiptir. Temel birimi cümledir.
  • Düzyazıda olduğu gibi şiire göre sanatçı duygularını ve düşüncelerini daha kolay ifade edebilir.
 EK TABLO:
ŞİİR-MENSUR ŞİİR DÜZYAZI KARŞILAŞTIRMASI

şiir

Mensur şiir

Düz yazı


§  Dize, beyit, bend gibi nazım birimlerinden oluşur.
§  Ölçü, kafiye, redif gibi sınırlayıcı ögeler kullanılır.
§  Farklı nazım biçimleri kullanılır.

§  Temel birimi cümledir
§  Ölçü, kafiye, redif gibi sınırlayıcı ögeler kullanılmaz.
§  Sanatçının duygularını daha rahat ifade ettiği düzyazı yapısı kullanılır.
§  Mensur şiirin düzyazıdan farkı ise iç ahenge ve şiirselliğe sahip olmasıdır.Mensur şiir ses, tema ve söyleyiş bakımından şiire benzer ve şairane bir söyleyişe sahiptir.




§  Temel birimi cümledir
§  Ölçü, kafiye, redif gibi sınırlayıcı ögeler kullanılmaz.
§  Sanatçının duygularını daha rahat ifade ettiği düzyazı yapısı kullanılır.
§  Düz yazıda şairane bir söyleyiş yoktur ve düşünce esas alınır.

MENSUR ŞİİR NEDİR,ÖZELLİKLERİ MADDELER HALİNDE,MENSUR ŞİİR ÖRNEKLERİ

MENSUR ŞİİR 


Sanatlı düz yazı anlamına gelen mensur şiirlerin kaynağı Fransa'dır.Mensur şiir 19.yüzyılda Fransa'da ortaya çıkıp oradan da Türk edebiyatına geçen bir türdür.Bu tür edebiyatımıza Tanzimat döneminden sonra Fransız edebiyatından yapılan şiir çevirileriyle girmiştir.Bu süreç Şinasi ile başlamış Recaizade'nin katkılarıyla devam edtmiştir.EDEBİYATIMIZDAKİ BATILI ANLAMDA MENSUR ŞİİRİN İLK TEMSİLCİSİ HALİT ZİYA UŞAKLIGİL'DİR.Servet-i Fünun sanatçılarının mensur şiirleri de dönemin şiirleri gibi aşırı duygusallıklarını, alınganlıklarını ve karamsarlıklarını yansıtır.Halit Ziya bu türde iki eser vermiştir: Mensur Şiirler: Bu eser, 47 mensur şiirden oluşur ve her birinin konusuna göre adı bulunmaktadır.
 Mezardan Sesler: 12 mensur şiirden oluşur.H.Ziya Uşaklıgil'in ölen annesi için yazdığı şiirlerden oluşan bu eser, Makber'i anımsatır.

MENSUR ŞİİR ÖZELLİKLERİ MADDELER HALİNDE...
  • Temel birimi cümledir 
  • Ölçü, kafiye, redif gibi sınırlayıcı ögeler kullanılmaz. 
  • Sanatçının duygularını daha rahat ifade ettiği düzyazı yapısı kullanılır. 
  • Mensur şiirin düzyazıdan farkı ise iç ahenge ve şiirselliğe sahip olmasıdır.
  • Mensur şiir ses, tema ve söyleyiş bakımından şiire benzer ve şairane bir söyleyişe sahiptir.

MENSUR ŞİİR ÖRNEĞİ: Erenlerin Bağından 
(Mensur Şiir Örneği)
 Yıllar yârlardan, yârlar yıllardan vefasız. Kara baht bir kasırga gibi. Bu ne baş döndürücü iş? Geceler günleri, günler geceleri kovalıyor; cefalar cefaları kolluyor. Saçlarımızda aklar akları, alnımızda çizgiler çizgileri doğuruyor. Kadere boyun eğmek güç, isyan tehlikeli, felek hiç acımayacak mı? Heyhat, aziz dost, onu döndüren kara bahtın kasırgası... "Bahçeler bozuldu, yuvalar dağıldı, yollar silindi, cihan viran oldu." Yaşlı gönül şimdi böyle diyor; her şeyi kendine eş görüyor. Bu da yanlış duygulardan biri... Cihan ne vakit bayındır idi? Bahçelerde ne vakit güller açtı? Ne vakit yuvalarda bülbüller öttü? Yollardan ne vakit yârlar geldi? Umduk, bekledik, düşündük. Hangi şey umduğumuza uygun düştü? Gördüğümüz düşündüğümüze benzedi mi? Gelenler beklediğimize değdi mi? O mutlu ve yüce saat hangi saatti ki, içinde iken "Geçme! Dur!" diye haykırdık? Hiçbiri, aziz dost, hiçbiri! Belki hepsini geçsin gitsin diye bekliyorduk; çünkü onlar birbirin¬den çirkin, birbirinden yararsız saatlerdi. Kimi bir damla gözyaşıyla, kimi tek bir "Eyvah!" ile kimi bir esnemeyle, kimi yalnız susmayla dolup gitti. Onlar birer birer yeniden gelsin ister misin? Hayır, hayır, hayır; değil mi? Şimdi kalbimiz boş, başımız doludur. Ağzımızda zehir, gözlerimizde ateş var; tatsız bir içki sersemliği içindeyiz. Ve artık yolun ortasını geçtik ve saçlarımızda aklar akları ve alnımızda çizgiler çizgileri doğuruyor. Ve ellerimiz, dizlerimiz titriyor ve önümüzdeki ufuklardan yok olma havası esiyor. Söyle, gençliğini ne yaptın? Söyle, gençliğimi ne yaptım?
 Yakup Kadri KARAOSMANOĞLU