Sayfa
122
1.Hikâye ile Roman Arasındaki Farklar
•
Hikâye anlatım olarak romana benzer; ama aslında onun romandan çok farklı
yanları vardır:
•
Hikâye türü, romandan daha kısadır.
•
Hikâyede temel öğe olaydır. Romanda ise temel öğe karakter, yani kişidir.
Hikâyeler olay üzerine kurulur, romanlar ise kişi üzerine kurulur.
•
Hikâyede tek olay bulunmasına karşılık romanda birbirine bağlı olaylar zinciri
vardır. Romandaki olaylardan her biri hikâyeye konu olabilir.
•
Hikâyede kahramanların tanıtımında ayrıntıya girilmez, kahramanlar her yönüyle
tanıtılmaz. Romanlarda ise kahramanlar ayrıntılı bir biçimde, hemen her yönüyle
tanıtılır. Romandan farklı olarak hikâyede kişiler sadece olayla ilgili
yönleriyle anlatılır. Bu yüzden hikâyelerdeki kişiler bir karakter olarak
karşımıza çıkmaz.
•
Öyküde, olayın geçtiği yer (çevre) sınırlıdır ve ayrıntılı olarak anlatılmaz.
Romanlarda olaylar çok olduğu için olayların geçtiği çevre de geniştir. Bu
çevreler çok ayrıntılı olarak anlatılır.
•
Hikâyeler kısa olduğu için anlatım yalın, anlaşılır ve özlüdür. Romanlarda ise
anlatım daha ağır ve sanatlıdır
2.Size kalmış. Macera, polisiye, aşk...
3.Bir roman kahramanı ait olduğu dönemin sosyal, siyasi, kültürel
özelliklerini yansıtır. Çünkü yazar daha çok gördüğü şeyden yola çıkarak
eserlerini ortaya koyar. Bunda da yaşadığı dönem etkili olacaktır.
4.Romanda yapı:
Romanın Öğeleri
Roman dört temel öğeden oluşur. Romanın kurgusunu oluşturan dört temel
unsur “yer, zaman, olaylar zinciri ve şahıs kadrosu”dur. Bazı romanlarda
bunlara “fikir” unsuru da eklenir.
a- Kişi (Kahramanlar):
Romanların çoğunda geniş bir şahıs kadrosu vardır. Romanda başkarakter ve
yardımcı karakterler bulunur. Romanda şahıslar ayrıntılı olarak tanıtılır.
Roman kahramanının yaşamı, geniş bir zaman çerçevesi içinde baştan sona
anlatılır. Roman kişileri “tip” ve “karakter” olarak karşımıza çıkar.
Tip: Belli bir sınıfı ya da belli bir insan eğilimini temsil eden kişidir.
Tip evrenseldir, genel özelliklere sahiptir. Tipler “sevecen tip, alıngan tip,
kıskanç tip, sosyal tip” gibi, bireysel olmaktan çok; başkalarında da bulunan
ortak özellikler taşıyan ve bu özellikleri en belirgin şekilde temsil eden
şahıs veya şahıs grubudur.
Karakter: Romanda olumlu, olumsuz yönleri ile verilen, belirli bir tip
özelliği göstermeyen kişilerdir. Karakter, kendine özgüdür. Karakterler genel
temsil özelliği göstermez. Karakterler, birden fazla özelliği belirlenmiş tipik
olan birkaç özelliği ile insanın iç çatışmaları ve çıkmazlarını verme görevini
yüklenmiş roman şahıslarıdır. Karakterler çok yönlü olup, değişkenliğe sahip
kişiler oldukları için bunlara “yuvarlak roman kişisi” de denmektedir.
b- Olay:
Romanlar, temel bir olay etrafında gelişen ve iç içe geçmiş çok sayıda
olaydan oluşur. Romanda anlatılan olaylar hayattan alınabileceği gibi,
tarihten, anılardan, okunan kitaplardan ve masallardan da alınabilir. Önemli
olan, konunun gerçeğe uygun olmasıdır. Romanda olaylar her yönüyle ayrıntılı
olarak işlenir. Her olay bir nedene bağlanır. Böylece okuyucu, romanın içine
çekilir.
c- Çevre (Yer):
Romanlardaki kişilerin yaşadığı, olayların geçtiği yerdir çevre. İnsanlar
gibi, roman kişileri de belli bir çevrede yaşar. Bu çevre, okuyucuya betimleme
yoluyla anlatılır. Romanda olayların geçtiği ve kişilerin yaşadığı yerler,
çevre ve diğer mekânlar çok ayrıntılı şekilde verilir.
d- Zaman:
Romanlarda zaman kavramı belirgindir. Olay veya olaylar belirli bir zaman
diliminde yaşanır. Romanlarda fiiller genellikle “-dili geçmiş zaman” kipinde
kullanılır. Klasik romanda zaman “geçmiş, şimdiki ve gelecek zaman” olmak üzere
üç dilimde verilir. Çağdaş romanda bu anlayış etkin değildir. İnsanın hatırlama
yeteneğinden yararlanılarak zamanlar arası geçiş yapılır. İç içe değişik zaman
dilimlerinden söz edilebilir. Birkaç zaman bir arada kullanılabilir. Şuur akışı
tekniğiyle geriye dönüşler veya ileriye gidişler olabilir.
e- Fikir:
Çoğu romanın fikirsel bir yönü de vardır. Romandaki olayların, durumların
ve davranışların nedenleri araştırılır; kişilerin psikolojik tahlilleri yapılır
ve olayların sonuçları üzerinde durulursa romanın ana düşüncesi ve yardımcı
düşünceleri belirlenebilir.
Sayfa
126
1. Servet-i Fünun Döneminde Sosyal ve Siyasi ve Kültürel Ortam
Osmanlı Devleti’nin yıkılma sürecine girdiği yıllarda Avrupa’daki
yenilikler göze çarpmaktadır. Avrupa’da yaşanan yenilikler zamanla dünyada
hızla yayılmaya başlamıştır. Diğer devletleri etkileyen bu değişimler Osmanlı
Devleti’ni de etkilemiştir. II. Abdülhamit döneminde yenilikleri kabullenmek
istemeyen kesimin çoğunlukta olmasından dolayı istibdat dönemi yaşanmıştır. I.
Meşrutiyet, II. Meşrutiyet ve Tanzimat Fermanı ile Osmanlı toplumunda yenileşme
hareketleri hız kazanmıştır. II. Abdülhamit döneminde ortaya çıkan çatışma
sosyal, siyasi ve sanat hayatını büyük ölçüde etkilemiştir.
Servet-i Fünun edebiyatı, istibdat döneminin yoğun olarak yaşandığı
dönemde gelişmiştir. Çağdaş yaşamdan yana olanlar ve Tanzimat döneminde
hürriyetçi fikirleri benimseyenler bu baskı döneminden rahatsız olmuş. Bunun
sonucu olarak da Servet-i Fünun edebiyatı meydana gelmiştir.
Servet-i Fünun’un ortaya çıkışını sağlayan nedenler ise, Abdülhamit
döneminin sosyal ve siyasi etkileri, Tanzimat devri II. dönem şairlerinin
oluşturduğu geniş doğa ve duygu betimlemeleri, Recaizade Mahmut Ekrem’in şiir
ve edebiyat hakkındaki yeni fikirleri, 1876-1895 yılları arasında faaliyet
gösteren sanatçıların geniş tercüme faaliyetleri, eski ve yeni edebiyat
taraftarları arasındaki romantizm-realizm tartışmalarıdır.
EK BİLGİ: AŞK-I MEMNU ROMANIN AYRINTILI İNCELEMESİ İÇİN TIKLAYINIZ
1.Etkinlik
Aşk-ı Memnu romanının olay örgüsü:
- Adnan Bey’in eşinin bir süre önce ölmesiyle şimdiki hayatlarının
anlatılması.
- Adnan Bey’in Göksu’da sandal gezintisi yapması ve Firdevs Hanım’la
tanışması
- Adnan Bey’in Bihter ile evlenmesi
- Bihter’in konağa gelişiyle yeni bir düzenin konakta başlaması.
- Nihal’in Behlül ile Bihter’in konuşmalarını duyup aralarındaki ilişkiyi
öğrenmesi.
- Beşir’in bütün olup biteni Adnan Bey’e anlatması.
- Bihter’in intihar etmesi.
- Adnan Bey ve Nihal’in yeniden baş başa kalması.
Olay örgüsünü oluşturan parçalar, romanın teması etrafında bir araya
getirilmiş ve birbirini tetikleyen parçalar olarak kurgulanmıştır
*** Olay bile olay örgüsü arasındaki fark: olay bir bütündür. Ana yapıyı
oluşturur. Olay örgüsü ise bu yapını parçalarını oluşturur. Kısacası olay
örgüsü ana olayı ortaya koyan yapıdır.
***Olay örgüsü ile olay zinciri arasındaki fark. Olay zinciri daha
çok öğretici metinlerde olayın bir sıra halinde verilişidir. Olay örgüsü
ise anlatmaya bağlı edebi metinlerde olayın bölümlerini oluşturur.
Sayfa
127
2.a. kitapta verilen bölümler sonuç bölümü ile bu bölüme yakın
kısımlardır.
b. Olay örgüsü metnin temasının somutlaştırılmış halidir. Tema konu ve
yapıyı oluşturan unsurlar ( kişi, zaman, mekan) vasıtasıyla somutlaştırılır.
3. Okunan metne bütünlük kazandıran olay:
- Nihal’in Behlül ile Bihter’in konuşmalarını duyup aralarındaki ilişkiyi
öğrenmesi
- Bihter’in intihar etmesi.
Metne bütünlük kazandıran olayın, romanın olay örgüsündeki yeri: olayın
sonuç bölümlerini oluşturmaktadır.
2.Etkinlik
* Olay örgüsünde kişilerin işlevi olayın ortaya konmasında rol almış
olmalarıdır.
Olay yasak aşktır. Burada Behlül ile Bihter bu yasak aşkı
somutlaştıran unsurlardır.
· Madam Bovary romanındaki
Emma karakteri ile Bihter benzerlik göstermektedir. Madam Bovary aşkta
heyecan aramaktadır. Kocası ise kendini işe vermiştir. Burada Charles Bovary’i
karakteri ile Adnan Bey karakteri de benzerlik gösterir.
· Her iki roman da
hem kurgun hem de kişiler bakımından birbiri ile benzer özellikler
taşımaktadır.
3.Etkinlik
***Romanda geçen tiplere romanın yazıldığı dönemde rastlamak mümkündür.
Osmanlının son dönemlerinde Avrupai tarz yaşam anlayışı hakim olmuş, sosyete
denilen bir topluluk oluşmuştur.
***Günümüzde de basın yayın yoluyla bu tür ilişkilerin varlığı sık sık dile
getirilmektedir. Her ne kadar yakın çevremizde bu tipleri görmesek de toplumda
bu tür ilişkilerin varlığı inkar edilemez.
Daha yakın bir zamanda televizyonda bir habere konu olan olay bunu açıkça
gösteriyordu. Eşini amcasının oğlu ile ilişkisi var diye hapishane ziyaretinden
dönerken silahla öldürdü.
4.Etkinlik
A,b,c.: *** roman kahramanları birer tiptir. Belirli yönleri ön palan
çıkmıştır.
Adnan Bey: Hali vakti yerinde, kırk beş yaşlarında bir İstanbul
beyefendisidir. Eşinin ölümü üzerine Bihter ile evlenmiş ve konağındaki
yaşamına devam etmiştir.
Bihter: Hafif meşrepliği ile tanınan Melih Bey Takımı’nın bir üyesi ve
Firdevs Hanım’ın kızıdır. Sadık kalacağı zengin bir koca bulmak ve mutlu bir
yaşam kurmak arzusuyla Adnan Bey ile evlenir. Fakat ona sadık kalamayarak
Behlül ile bir aşk-ı memnu(yasak aşk) yaşar.
Nihal: Adnan Bey’in masum ve meleksi bir portre olarak sunulan, genç
kızlık dönemine girişinden Behlül ile nişanlanmasına kadar hayatı hep
başkalarının kararı ile yönlendirilen bir kızdır.
Behlül: Adnan Bey’in yeğeni olan ve konağa rahatlıkla girip, çıkabilen,
Nihal ile nişanlanıp Bihter ile yasak bir aşk yaşayan, Beyoğlu’nun sorumluluk
gerektirmeyen günübirlik ilişkilerinden geri kalmayan pragmatik birisidir.
Beşir: Adnan Bey’in konağında çalışan ve yaşanan yasak ilişkiye ve
Nihal’in acıklı durumuna dayanamayıp her şeyi Adnan Bey’e anlatan zenci
köledir.
Matmazel De Courton: Evlenmek için geç kalan, yaşı ilerlemiş yabancı uyruklu
bir kadındır. İffet ve namusunu korumak için İstanbul’a gelen namuslu bir
kadındır. Nihal’in annesiz kalışı onun annelik özlemini ortaya çıkarır. Onun da
gönlünde bir annelik hevesi vardır. Nihal bu boşluğu doldurur. Beyoğlu’nun
seçkin ailelerinden bir Rum ailesine mürebbiye olarak gelmiştir. Adnan Bey’in
yalısı ise mürebbiyelik hayatının ikinci dönemidir.
Peyker: Kısa, kılsız kaşlı, kumral, geniş omuzlu, dolgun vücutlu bir
kadındır. Yirmi beş yaşındadır. Babasına benzemektedir. Kocasına sadık iffetli
bir kadındır. Behlül ona sarkıntılık eder; fakat namuslu Peyker, Behlül’ün
asılmalarına aldırış etmez. Firdevs Hanım’ın büyük kızıdır. Evli bir çocuk
annesidir.
Bülend: Tombul, al yanaklı, ince kumral saçlı sevimli bir oğlandır. Hiçbir
şeyden haberi yoktur. Oyuncağına meraklıdır. Dağınık bir çocuktur. Adnan Bey’in
küçük oğludur. Yatılı okula verilmiştir. Annesi ölmüştür. Üvey annesi Bihter
ile arası iyidir. Ablasını çok sevmektedir.
Nihat Bey: Peyker'in eşi. İstanbul'un üst tabaka yaşamına dahil olmak
için Peyker'le evlenmiştir. Evliliklerinden Feridun adlı bir oğulları olmuştur,
iki yıl sonra da ikinci çocukları dünyaya gelmiştir.
Şakire Hanım: Adnan Bey'in yalısının aşçısı.
Şayeste: Adnan Bey'in yalısında başkalfa.Uşak Süleyman Efendi ile
evlenmiştir. Bu evlilikten Cemile adlı bir kızları olmuştur.
Nesrin: Adnan Bey'in yalısında hizmetçi.
Katiya: Firdevs Hanım'ın hizmetçisi.
Ç. Günümüzde sosyal hayatta bu kişilere rastlanabilir.
5. Etkinlik
Destan , masal ve mesnevi yapıyım oluşturan unsurlar bakımından bu
romanla ortak özellikler gösterir. Destandaki mekan ile romandaki
mekan arasında gerçeklik bakımından benzerlik vardır. Masaldaki mekan ile
romandaki mekân farklıdır. Masaldaki mekan var olan bir mekandan ziyade
olağanüstülüklerin olduğu bir mekandır. Yine zaman bakımından da masal
diğerlerinden ayrılır.
Anlatım açısından ise masalda miş’li geçmiş zaman kullanılır. Romanda
ise hikaye bileşik zamanı ağırlıklıdır. Mesnevi de ise manzum anlatım esastır.
Bu yönüyle diğerlerinden ayrılır.
Sayfa
128
4.Okunanbölümde Nihal Behlül ile Bihter arasındaki ilişkiyi öğrenir. Bihter
yasak aşkının öğrenilmesi sebebiyle ölmekten başka çare bulamaz. Burada
kişiler olayın somutlaştırılmasında bir unsur olarak karşımıza çıkar.
5.Yukarıdaki bölümler kendi içinde bir bütünlük oluşturmaktadır. Roman
kendi içinde bütünlük arz eden birçok bölümün birleşmesinden
oluşur.
6. Etkinlik
Metnin teması: yasak aşktır. Bu tema romanda yaşanan yasak aşkın insan
hayatları üzerindeki etkisi üzerinden anlatılmıştır. Romandaki bu tema, romanın
yazıldığı Servet-i Fünun Dönemi edebiyatçılarının benimsediği “sanat, sanat
içindir” anlayışıyla örtüşmektedir. Çünkü bu anlayış bireyselliği beraberinde
getirir. Kendisinden önceki Tanzimat Döneminin aksine toplum sorunlarına
eğilmek yerine bireysel duyuş, düşünüş ve zevk baz alındığı için böyle bir tema
seçilmiştir. Servet-i Fünun romanlarında sosyal çevre, aile ile
sınırlandırılarak toplum yerine aile fertleri arasındaki olaylar anlatılmıştır.
Servet-i Fünun’un bütün romanlarında “aşk, kötümserlik ve kaçış” üç ana unsur
olarak karşımıza çıkar. Aşk-ı Memnu romanının teması da bu bakımdan romanın
yazıldığı dönemin özelliklerine uyar.
6.a.Eser temayı yansıtıyor.
b. Eserin adı ile teması aynıdır. Zaten başlık temanın bir veya
birkaç sözcükle anlatımıdır.
c. Eserde işlene tema insan özgü bir gerçekliği dile
getirmektedir. Aşk insan unsuru ile ilgili bir kavramdır. Burada yaşanan yasak
aşk toplum yaşamının kabul etmediği bir anlayıştır.
7. Tanzimat’la başlayan Batılı yaşam anlayışı toplumuzdaki
ahlaki değerlerde değişimi de beraberinde getirmiştir. Ahlaki yaşamda meydana
gelen bu değişim Osmanlı toplumunu derinden etkilemiş, aile yapısında yıkımlara
sebep olmuştur. Osmanlı toplumunda sokağa ve eğlence mekanlarına pek çıkmayan
kadın tipi gitmiş yerine eğlencelerin baş konuğu olan, çeşitli etkinliklerde
karşılaştığı erkeklere kur yapan bir kadın modeli gelmiştir.
Bugünkü toplum Batılı yaşam tarzını devam ettiren bir toplum görüntüsü
vermektedir.
7. Etkinlik
Yasak aşk teması toplumda o dönemde nasıl kötü karşılanıyorsa bu dönemde de
öyle karşılanmakta ihanete hoşgörü ile bakılmamaktadır. Günümüzde de birçok
roman bu temayı işlemiştir. Romanlar toplumun aynası durumundadır. İnsanı hedef
alır ve yansıtır.
8. İlahi bakış açısı anlatıcı kullanılmıştır. Anlatıcı olayı dışarıdan
izleyen biridir. Olaya müdahale etmez. 3. Şahıs anlatım kullanılmıştır.
9. Halit Ziya Uşaklıgil, diğer romanlarında olduğu gibi Aşk-ı Memnu'da da
ağır bir Osmanlıca kullanır. Ağır bir dil ve üslup kullanımı, 19. yüzyıl sonu
ve 20. yüzyıl başındaki ana edebiyat akımı olan Servet-i Fünûn dönemi Türk
edebiyatının genel özelliklerindendir. Halit Ziya Uşaklıgil, bu dönemin diğer
yazarları gibi, günlük hayatta kullanılmayan ya da nadiren kullanılan Arapça ve
Farsça kelimelere Aşk-ı Memnu'da sıkça yer verir, bu bakımdan romanın kelime
haznesini şiirlerin kelime haznesine yaklaştırır. Çok belirgin olmasa da,
Fransızca sözdiziminin kimi özellikleri de romanda kullanılmıştır.
9. romandaki olayla metnin yazıldığı dönem aynıdır. Gerçek yaşamdan alınan
bir olay işlenmiştir. Gerçeklik yönünden bakıldığı zaman olayın gerçeğe
uygun olduğu görülür.
8. Etkinlik
Eser servet-i Fünun dönemi anlatmaya bağlı metinlerden roman geleneğine
göre yazılmıştır. Eser hem tema, hem dil ve anlatım hem de gerçeklik
bakımından dönemin özelliklerini yansıtmakladır.
Sayfa
129
9. Etkinlik
Tanzimat romanında toplumsal temalara ağırlık verilmişken Servet- Fünun
romanında ise bireysel temalara ağırlık verilmiştir. Tanzimat romanında dil
servet-i Fünun romanına göre daha sadedir.
Servet-i Fünun romanı teknik bakımdan Tanzimat romanına göre daha
gelişmiştir. Batılı roman anlayışını daha iyi yansıtmaktadır.
10. Aşk-ı Memnu romanı servet-i Fünun edebiyatını en iyi yansıtan
romanlardandır. Batı tarzı roman anlayışını teşkil etmesi bakımından
edebiyatımızda önemli bir yeri vardır.
11. Halit Ziya Uşaklıgil Edebi kişiliği
MADDELER HALİNDE TIKLAYINIZ
Değerlendirme
1.Aşağıdaki cümlelerin başına yargılar doğru ise “D”, yanlış ise “Y”
yazınız.
D
D
Y
D
Sayfa
130
2.
* Tanzimatta… öğretici metinler Servet-i Fünun da …roman türü
….etkili olmuştur.
* …..Mai ve siyah……
* ….. Mai ve Siyah……Aşk-ı Memnu……..
* ………Mehmet Rauf ……….Eylül…….
3. d. Romanlar çoğunlukla Anadolu’da geçer
4.Dönemin baskıcı anlayışından kaynaklana bir özelliktir. Dönemin siyasi
baskıları sanatçıları içe kapanık, hayalci, karamsar bir kişilik
çizmelerine neden olmuştur.
kaynak: testonline.blogcu
YORUM YAPARAK SORU SORABİLİR veya KATKIDA BULUNABİLİRSİNİZ...
1) Yaptığınız yorum biz onayladıktan sonra görülecektir.
2) Yazım kurallarına mümkün olduğunca dikkat ediniz.
3) Kullandığınız üslubun kişiliğinizi yansıttığını unutmayınız.
4) Yorumunuza emoji eklemek için "Emoticon" butonuna tıklayın.
5)Yorumunuza gelecek cevabı takip etmek beni bilgilendir kutucuğunu işaretleyebilirsiniz.
EmoticonEmoticon