ömer seyfettin hikaye tahlili etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
ömer seyfettin hikaye tahlili etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

15 Şub 2017

Bir Temiz Havlu Uğruna Hikayesinin Konusu,Özeti,Olay Örgüsü,İncelemesi

ÖMER SEYFETTİN'İN Bir Temiz Havlu Uğruna Hikayesinin Konusu,Özeti,Olay Örgüsü,İncelemesi
ÖZETİ
Sıcak bir İstanbul günü.. Balık istifi denecek kadar kalabalık şirket vapuru… Yolculuk esnasında arada karşılaşıp selamlaşan üç eski okul arkadaşı vapurun bir kenarına çökmüş sohbet etmektedir. Sohbetleri başta babalarının sefasını sürdüğü eski güzel İstanbul üzerinedir. Kahramanın arkadaşlarından şişman, kumral olanı eski İstanbul’da yaşamak istediğini belirtir. İsmini tam hatırlayamadığı Gülhane Rüştiyesinden tanıştığını düşündüğü diğer arkadaşı da bu muhabbeti onaylayarak devam ettirir. İki arkadaş eski İstanbul un doğa güzelliği boğazın eğlencelerine imrenmektedirler.

Kahramanımız bu muhabbete dışarıdaki mutsuzluğun evde aile ortamında unutulabileceğini belirterek katılır ve onlarında aslında onaylamasını beklerken arkadaşlarından biri mutsuz evliliğinden yakınmaya ve mutsuzluğunun nedenini anlatmaya başlar.

2 Haz 2016

NİÇİN ZENGİN OLMAMIŞ HİKAYE KONUSU,ÖZETİ,İNCELEMESİ

İNCELEME : www.edebiyatfatihi.net 

ÖMER SEYFETTİN "NİÇİN ZENGİN OLMAMIŞ?" HİKAYE İNCELEMESİ 
Usta öykücümüz Ömer Seyfettin kısacık acıklı  hayatında(BURADAN okuyun) kabına sığmaz zekâsı ve millî ruh ve heyecanıyla pek çok hikâye yazmıştır. (yaklaşık 151 tane )www.edebiyatfatihi.net 

5 Şub 2016

ÖMER SEYFETTİN KURUMUŞ AĞAÇLAR HİKAYESİNİN KONUSU,ÖZETİ,KİŞİLER,YER VE ZAMAN,İNCELEMESİ

ÖMER SEYFETTİN
KURUMUŞ AĞAÇLAR ÖYKÜSÜNÜN ÖZETİ:
inceleme: www.edebiyatfatihi.net

11 Eyl 2014

ÖMER SEYFETTİN BOMBA HİKAYE ÖZETİ,KONUSU...TAHLİLİ...


BOMBA-Hikayenin Özeti
            Olaylar 1900’lü yıllarda Makedonya’nın bir kasabasında geçer. Milliyetçiliğin ve bu akımın önem kazandığı yıllarda İslav halkı bağımsızlığını kazanma arzusundadır. Bir kargaşa ortamı mevcuttur. Bu ortam da komitacıların üremesine müsait bir ortam teşkil etmektedir. Komitacılarda kendi egemenliklerini kurup halkı hem maddi hem de manevi yönden sömürmeye ve ezmeye başlarlar. Komitacılar halkı kendi davalarına hizmet etmeye çağırırlar..

ÖMER SEYFETTİN BİR KAYIŞIN TESİRİ ÖYKÜ ÖZETİ,KONUSU VE İNCELEMESİ...

BİR KAYIŞIN TESİRİ ÖYKÜSÜNÜN KONUSU :    Mahmut  Beyin bir kayışın tesiri ile Türklüğünü unutup sahte bir Çerkez’e dönüşümüdür.

BİR KAYIŞIN TESİRİ ÖYKÜSÜNÜN ÖZETİ:  Anlatıcı ve bir zabit arkadaşı bir yerde oturur.  Hemen yanlarındaki masada ise iri , palabıyıklı Çerkez şivesiyle konuşan bir adam etrafındakilere bir şeyler anlatmaktadır.  Anlatıcı kişi bu adamın Kafkasya’dan yeni gelmiş olabileceğini zannederek arkadaşına Karadeniz yollarının açılmış olduğunu söyler. Arkadaşı onun söylediklerinden bir şey anlamayınca anlatıcı da yan masadaki iri adamı gösterir. Arkadaşı gülmeye başlar ve o adamın Çerkez olmadığını insanlara Çerkez olduğunu inandırmak için böyle davrandığını söyler. Anlatıcı kişi bu olaya pek bir anlam veremeyince arkadaşı anlatmaya başlar. Bu adamın kendisinin idadiden sınıf arkadaşı olduğunu söyler. Bu adamın isminin Mahmut Bey olduğunu ve onun halis muhlis Türk olduğunu söyler. Bir Ramazan tatilinde bir arkadaşı Mahmut Beye Karamürsel’den zarif bir Çerkez kayışı getirir. O kayışı taktığından beri Türklerle muhabbetini keser, Çerkezlerle dost olur. Mahmut Bey Harp Okuluna geçtiğinde tamamen Türkçeyi  unutur.  Ama Çerkezceyi de öğrenemez. Öğrendiği  aslında Çerkez şivesidir. Anlatıcı sahte Çerkez’e bakıp arkadaşına bu adamın Çerkez bir akrabası olup olmadığını sorar. Arkadaşı yeminler ederek olmadığını söyler ve Mahmut Bey’in bir kelime bile Çerkezce   bilmediğini  de  ekler. O kayış sanki tılsımlıdır ve Mahmut onu taktığı günden beri Çerkezlik sevdasına düşmüştür ve bu yolda servetini harcamıştır. Anlatıcı  Mahmut Bey’in bu hikayesini dinleyince kendi kendine Türklerin kendilerine böylesine gönüllü millettaş kazandıracak önemsiz bir kayışlarının bile olmadığını düşünür.
KİŞİLER:
MAHMUT BEY: İri, palabıyıklı babayiğit ve mert bir görüntüsüne rağmen son derece korkak ,  bir hediye yüzünden benliğini unutan ve Çerkez gibi yaşamaya başlayan ve bu yolda babasının servetini yiyen askerlik yapan bir adamdır.
ANLATICININ ARKADAŞI: Mahmut Bey’in idadiden arkadaşıdır. Hakkında zabit olduğundan başka bir şey bilemiyoruz.
Anlatıcı : Hikayenin anlatıcısıdır.
YER VE ZAMAN : Belirsiz zaman ifadeleri kullanılmıştır.
ANLATICI : 1.tekil şahıs tarafından anlatılıyor.
Bakış Açısı: Kahraman bakış açısıdır.

HAZIRLAYAN:Beyza Nur BALCI...Teşekkürler...

28 Ağu 2014

ÖMER SEYFETTİN-ACIKLI BİR HİKAYE öyküsünün konusu ve özeti...

HİKAYENİN ADI: Acıklı Bir Hikaye

HİKAYENİN YAZARI: Ömer Seyfettin

HİKAYENİN KONUSU:Bir serçe kuşunun başından geçen kısa ve hazin bir hikaye.

 HİKAYENİN ÖZETİ:
Müthiş bir kış, her taraf kar içindedir.Dereler, tepeler donmuş, ağaçların yaprakları da dökülmüştür. Kar her tarafı beyaz bir keçe gibi örtmüştür. Toprak kardan dolayı gözle görülmeyecek durumdadır.Yeryüzü böyle iken bir bahçenin ortasında bir ağacın üzerinde minnacık bir serçe. Soğuktan donmak üzeredir. Üstelik acıkmıştır. Etrafa bakınıyor bir çocuk geçse de elindeki ekmek parçasından bir parça düşürse diye. Zavallı serçecik ölmek üzeredir.

Tam umudunu yitirmişken uzaktan bir atlı geçer. Kırmızı kuyruklu at oradan geçerken taze bir gübre bırakır.Ve bunu gören serçe gübrenin başına gelerek içindeki buğdayları teker teker ayırır. Bunu biriktirmek için değil boş olan kursağını doyurmak için yapar.

Serçe bir damın üzerine çıkar  ve tüm sesiyle ötmeye başlar.Bunu duyan bir çocuk tüfeğini kaptığı gibi kuşu vuruverir.


DİKKAT : DİĞER TÜM ÖMER SEYFETTİN ÖYKÜ ÖZETLERİ VE İNCELEMELERİ İÇİN TIKLAYINIZ

15 Tem 2014

ÖMER SEYFETTİN- NÂDAN ADLI HİKAYENİN İNCELEMESİ (nette ilk kez)

HİKAYENİN ADI                     : NÂDAN
KİTABIN YAZARI                  : ÖMER SEYFETTİN
YAYIN EVİ                               : TÜRK EDEBİYATI VAKFI
BASIM YILI                             : 2005


yazı kaynağı ve İNCELEME : www.edebiyatfatihi.net


ÖZETİ:

Hikayedeki olay Osmanlı Devleti zamanında Topkapı Sarayı’nda geçmektedir. Devlet zor durumdadır, yeniçeriler kazan kaldırmakta ordu içinde karışıklıklar boy göstermektedir. 

Padişah devleti bu kötü durumdan kurtarmak için eski bir devlet çalışanı olan Köse Vezir’e sadrazamlık teklifinde bulunur. Köse Vezir, işlerin başına geçmesi için padişahın kendisine yaptığı teklifi artık devlet işleriyle uğraşmak istemediğinden ve geri kalan ömrünü ibadet ve duayla geçirmek arzusunda olduğundan bedeli ölüm bile olsa geri çevirir. Aldığı bu tavırdan dolayı “sarık odasına” hapsedilen Köse Vezir, ahdında kararlıdır. Padişah günlerce Köse Vezir’i ikna etmenin yollarını arar ,derin düşüncelere dalar. Hayalinde simasını tanımadığı biri “Nâdanla (bilgisiz,kaba,cahil kişi) sohbet etmek âkile (akıllıya) cehennem ateşinden beterdir..” şiirini söyler.

Padişah, Köse Vezir’i ikna etmenin yolunu bulur. Bendelerine çok cahil birinin bulunmasını emreder. Bulunan adam köyünde kendisine “Eşek Hasan” denilen son derece kaba, görgüsüz, huysuz, cahil bir adamdır. Bu cahil adamı Köse Vezir’in yanına koyarlar, on gün, yirmi gün hiç konuşmazlar. 

Bir sabah Köse Vezir, Eşek Hasan’ın hüngür hüngür ağladığını görür, dayanamaz ve ona bunun sebebini sorar. Adam önce Köse Vezir darılır diye ağlamasının sebebini söylemek istemez. Sonunda Köse Vezir’in sakalını, sürüsünün önünde giderek onlara kılavuzluk yapan koça (kösemene) benzettiğini ve ona her baktıkça aklına o hayvanın geldiğini söyler ve ağlaması bir anda kahkahalarına karışır. Bu cahil adamla aynı yerde kalmaya daha fazla dayanamayan Köse Vezir padişahın teklifini kabul eder; ama bir sene sonra padişaha suçu olmadan hapsedilen köylünün özgürlüğüne kavuşması için ahdini bozduğunu söyler… edebiyatfatihi.net