Milli Edebiyat Dönemi Hikâyelerinde Yapı:
Genellikle Maupassant tarzı hikâyeler (olay hikâyeleri) yazılmıştır. Hikâyelerde "serim-düğüm- çözüm" bölümleri vardır. Hikayelerde özellikle Tanzimat Döneminde görülen teknik kusurlar yavaş yavaş ortadan kalkmıştır. Teknik olgunluğa erişilmeye başlanmış; olay, zaman, mekân, kişi ve anlatım bir bütünlük içerisinde verilmiştir.
Milli Edebiyat Dönemi Hikâyelerinde Tema:
Millî Edebiyat sanatçıları, hikâyelerde genelinde toplumsal temaları işlemişlerdir. Osmanlıcılık, Türkçülük, Batıcılık akımları; temaların belirlenmesinde ana etken olmuştur. Sanatçılar, özellikle Türkçülük akımının etkisiyle eserler vermişlerdir. Anadolu insanının yaşam koşulları, savaş yıllarında çekilen sıkıntılar, bağımsızlık, yanlış Batılılaşma, geçmişteki kahramanlıklar, vatan sevgisi... tema olarak işlenmiştir. Millî Edebiyat Dönemi hikâyelerinde -geri planda da olsa- aşk maceraları unutulmamış ve bireysel temalara da yer verilmiştir.
Milli Edebiyat Dönemi Hikâyelerinde Kişiler:
Millî Edebiyat Döneminde yazılan hikâyelerdeki kişiler, önceki dönemlere göre büyük farklılık göstermektedir. Çocuklar, askerler, memurlar, işçiler, yoksullar, ihtiyarlar, zulme uğrayanlar, tarihteki kahramanlar, kısacası toplumun her kesiminden insanlar bu dönemdeki hikâyelerin şahıs kadrosunu oluşturmuşlardır. Bu kişiler, hikâyelerde genelde fiziksel (biçimsel) görünüşleriyle ve davranış özellikleriyle anlatılmışlardır.
Milli Edebiyat Dönemi Hikâyelerinde Dil-Anlatım: Bu dönemde yazılan hikâyelerin en belirgin özelliği dilin sade olmasıdır. Ömer Seyfettin, "Yeni Lisan" makalesinde Millî edebiyatın millî dille oluşabileceğini savunmuştur. Bu düşüncesi teoride kalmamış, hikâyelerinde sade bir dil kullanmıştır. Bu dönem sanatçıları Osmanlı'nın en zor dönemlerinde yaşamış, pek çok savaş görmüş kişilerdir. Sanatçıların çoğu İstanbul dışına çıkmış, gerek Balkanlarda gerekse Anadolu'nun farklı yerlerinde bulunmuşlardır. Halkla iç içe olan sanatçılar, Anadolu'yu ve Anadolu insanını gözlemlemişler ve tanımışlardır. Eserlerinde gözlemlerini yansıtmışlardır. Gözlemle birlikte gelen tasvir, hikâyelerde kusursuzca uygulanmıştır. Bu dönem hikayecileri; gözlemlerini gerçekçi bir bakış açısıyla yansıtmışlar, realist bir tutum sergilemişlerdir. Hatta bazı sanatçılar, bir adım daha ileri giderek eserlerini naturalist bir yaklaşımla yazmışlardır.
Yorum Gönderme
YORUM YAPARAK SORU SORABİLİR veya KATKIDA BULUNABİLİRSİNİZ...
1) Yaptığınız yorum biz onayladıktan sonra görülecektir.
2) Yazım kurallarına mümkün olduğunca dikkat ediniz.
3) Kullandığınız üslubun kişiliğinizi yansıttığını unutmayınız.
4)Yorumunuza gelecek cevabı takip etmek beni bilgilendir kutucuğunu işaretleyebilirsiniz.