SERVET-İ FÜNUN EDEBİYATI (EDEBİYAT-I CEDİDE)
Tanzimat edebiyatının ikinci döneminde, Recaizade Mahmut Ekrem çevresinde toplanan genç yazar ve ozanlarla Muallim Naci çevresinde toplanan eski edebiyat taraftarları arasındaki tartışma "kafiyede sözcüklerin yazımının mı, seslerinin mi esas alınması gerektiği" konusunda şiddetlenir.
Recaizade Mahmut Ekrem, genç yazar ve ozanları, öğrencilerinden Ahmet İhsan'ın çıkardığı magazin nitelikli bir fen dergisi olan "Servet-i Fünun" çevresinde toplar. Bir sanat ve edebiyat dergisine dönüştürülen Servet-i Fünun'un yazı işleri müdürlüğüne Tevfik Fikret getirilir. Böylece, Batı etkisindeki Türk edebiyatının ikinci toplu hareketi, 1896 yılında başlamış olur. "Edebiyat-ı Cedide" diye de adlandırılan bu topluluk, 1901'de Servet-i Fünun dergisinin kapatılmasına kadar sürer.


ÖZELLİKLERİ:

1)  Batı edebiyatı,  özellikle de Fransız yazarları örnek alınmıştır.
2)  "Sanat için sanat" anlayışı benimsenmiş; büyük kentlerdeki aydın azınlığa seslenen bir "salon edebiyatı" meydana getirilmiştir.
3)  Edebiyatın kendine özgü bir dili olması gerektiği ileri sürülerek Tanzimat döneminde başlayan sadeleştirme anlayışından uzaklaşılmış; Fransızcanın ahengini bulabilmek için yeni sözler ve tamlamalar uydurulmuş; ağır ve ağdalı bir dil kullanılmıştır.
4)  Toplumsal sorunlar dışında her şey (aşk, melankoli, doğa görüntüleri, aile...) şiirde konu olarak işlenmiştir.
5)  Şiirde biçim bakımından yenileşme sürmüş,  Divan edebiyatının beyit bütünlüğü bozularak nazım nesre yaklaştırılmıştır. Batı şiirinden alınan "sone, terza rima" gibi nazım şekilleri de kullanılmıştır.
6)  Öykü ve romanda teknik gelişmiş, bu alanda daha yetkin ürünler verilmeye başlanmıştır. Romanların konusu, İstanbul'un zengin çevrelerinden alınmış, çevre be- timlemelerine ve ruhsal çözümlemelere geniş yer verilmiştir. Öykü ve romanda daha çok realizmin etkisi görülmüştür.
7)  Şiirde romantizmin izleri de görülmekle birlikte daha çok parnasizmin ve sembolizmin etkisi görülmüştür.
8)  Siyasal makale ve tiyatro, Tanzimat dönemindeki önemini yitirmiştir. Edebi yazı ve eleştiriler yaygınlaşmıştır.
9)  Servet-i Fünun yazar ve ozanları şunlardır:

Tevfik Fikret, Cenap Şahabettin, Hüseyin Suat, Ali Ekrem, Faik Ali, Süleyman Nazif, Süleyman

 Nesip, Celal Sahir, Halit Ziya, Mehmet Rauf, Hüseyin Cahit, Ahmet Hikmet, Saffeti Ziya...

Servet-i Fünun edebiyatı (Edebiyat-ı Cedide) için şunları da bilmekte yarar var:
  • Servet-i Fünun edebiyatının amacı, Çağdaş Fransız edebiyatına benzer eserler vermek ve bu eserlerde sanat için sanat anlayışına bağlı kalmaktır.

  • Servet-i Fünuncuların örnek aldıkları Fransız yazarları, realistlerle natüralistlerdir. Aynı edebiyatın şiirde

yaptığı yeniliklerde kısmen parnasizm kısmen sembolizm akımlarının izleri vardır.

  • Batılı anlamda ürünler vermek yolunda Tanzimat edebiyatından daha başarılı olmuştur.

  • Servet-i Fünuncular, kendilerinden önceki Avrupai Türk edebiyatını hem ilkel hem yetersiz buluyorlardı.

Onlara göre, Tanzimat edebiyatı: "J. J. Rousseau'dan beş on sayfa, La Fontaine'den birkaç efsane, Vefik

Paşa'nın Moliere adaptasyonları, sayısı onu geçmediği halde sanat bakımından hiç de başarılı

sayılamayacak birkaç hikâye"den ibaretti. Servet-i Fünuncular, Türkiye'ye tam anlamıyla Avrupai bir edebiyat

getirdiklerine inanıyorlardı.

  • Servet-i Fünuncular, herhangi bir halk sınıfına hitap etmekten uzak kalmışlardır. Yurdun, İstanbul dışı

hayatıyla çok az ilgilenmiş, Avrupalılaşmış aydınların hayatından alınmış ve yine onlar için yazılmış bir salon

edebiyatı meydana getirmişlerdir.

  • Eserlerini abartılı bir dille yazmaları, baskı yüzünden hiçbir sosyal hareketin başına geçmek olanağı

bulamayışları; toplumcu olmaktan çok, "sanat için sanat" anlayışı taşımaları, onları daha çok yüksek sanat

eseri oluşturmaya yöneltmiştir.

Genel Özellikleri

Servet-i Fünun Edebiyatında Dil Anlayışı

  • Servet-i Fünun yazarları, Namık Kemal'den çok, Abdülhak Hâmit'in eserlerindeki yeni ve göz alıcı Osmanlı Türkçesini beğenmişlerdir.


  • Yazılarında süslü cümleler kullanarak, zarif, ahenkli, fakat işitilmemiş sözcükler sıralamak hevesindedirler.


  • Onlar, özellikle Farsça sözcüklerin söylenişinde bir alafrangalık buluyor, bunları Fransızca söyleyişleri

andırdıkları ve herkesçe bilinmeyen sözler oldukları için zevk ve hevesle kullanıyorlardı.


  • Fransızcada rastladıkları Neige d'or (altın kar) tamlamasını Farsça, "berf-i zerrîn" biçiminde frisson

iamineux  (ışıklı  titreyiş)  tamlamasını  "lerze-i  rûşen" şeklinde Farsçalaştırmakta özel ahenk buluyorlardı.


  • Servet-i Fünun dili, sade Türkçe bakımından zararlı olmuş, fakat edebiyat sanatının gelişmesine ve daha

 zengin bir ifade aracı bulmasına yardım etmiştir.

  • Fikret'in, Cenap'ın, Süleyman Nazif'in şiir ve düzyazılarında örneklerini gördüğünüz ve Halit Ziya'nın

yazılarında süslü cümleleriyle karşılaştığımız Servet-i Fünun dili, sanatçılarının zevkle, hatta sevgiyle

 kullandıkları bir dildi.

  • Servet-i Fünun edebiyatının en önemli başarısı, edebiyat türlerinde yaptığı yeniliklerde ve bu türlere daha Avrupai bir görüşle bakmasındadır.


Servet-i Fünun (Edebiyat-ı Cedide) için, türlere göre aşağıdaki bilgilere göz gezdirmeniz yararlı olacaktır:


Servet-i Fünun Şiiri
  • Edebiyat-ı Cedide şiiri, gerek dil, gerek şekil, gerek şiir anlayışı bakımından Tanzimat şiirinden epey

 farklıdır. Servet-i  Fünun  şiirinde  her  şeyden  önce  bir  musiki zevki ve kuvvetli bir musiki dili vardır. Bunu

özellikle Tevfik Fikret ve Cenap Şahabettin'de görüyoruz.

  • Servet-i Fünun şairleri, aruzun Türk dili musikisine en uygun kalıplarını özenle seçerek kullanmış, Türkçeyi

 bu vezinlere yerleştirmekte ustalık göstermişlerdir.

  • Edebiyat-ı Cedide şairlerinin nazım şekilleri bakımından yaptıkları değişiklik, Avrupa şiirinin klasik bir

 nazım şekli olan sonnet'i kullanmaları ve yine aruz vezniyle bir serbest nazım hareketi yapmalarıdır.

  • Onların, Divan şiirindeki müstezat şeklini genişleterek yaptıkları bir serbest nazım akımı özellikle Fikret ve
Cenap gibi şairler tarafından başarıyla yürütülmüştür.
  • Kafiye anlayışları da şekilden çok ses benzerliğine dayanır. Servet-i Fünuncular bu anlayışı, Recaizade

Mahmut Ekrem'in, "Kafiye göz için değil, kulak içindir." cümlesiyle ifade ediyorlardı.

  • Divan şiirinde bir dize ya da bir beyitte tamamlanan manzum cümle anlayışı da kesin olarak
Servet-i Fünuncular tarafından değiştirilmiştir. Bir sözün bir beyitte başlayıp, diğer bir -veya birkaç- beyit
boyunca devam ederek, bir başka beytin ortalarında bitmesi biçimindeki serbest söyleyişi,  kesin olarak 
-ve âdeta kendi şiirlerinin tipik özelliği olarak- uygulamışlardır.

  • Edebiyat-ı Cedidecilerin şiirde yaptıkları diğer bir yenilik de, onun konu alanını genişletmiş olmalarıdır.
 Şiirimizde önce Hamit'in eserlerinde başlayan bu çeşitlilik, Servet-i Fünuncuların elinde hızla yayılmış ve
Türk dilini hayatın iyi, kötü, çirkin, güzel, her hali, her duygusu, her düşüncesi, her sesi, her olayı için, şiir
söylemek yolunda bir gelişmeye ulaştırmıştır. Ancak bu çeşitlilik,  şiirleşen  heyecanların  yüceliğine  engel 
 olmamış, Servet-i Fünuncular, adi duyguları, adi sözlerle söyleyip, şiiri bayağılığa düşürmemişlerdir.



Servet-İ Fünun Hikâye ve Romanı
  • Roman, Türk edebiyatında yepyeni bir edebi tür diye karşılanmış, onun, eski ve manzum Doğu öykülerinin yerini aldığı fark edilmemiştir. Bu nedenle, önce çeviri eserlerle başlayan Avrupai Türk romanı, kısa zamanda telif eserlerin yazılmasını özendirecek bir ilgi görmüştür.

  • Servet-i Fünun romancıları arasında ilköğrenimlerinden beri, Avrupa dillerini ve edebiyatlarını öğrenmiş bulunanlar vardı. Bunlar, roman zevkini doğrudan doğruya Batı edebiyatından yine Batı etkisi altında gelişen Tanzimat romanından almış bulunuyorlardı. Yeni romancılar, eski Türk edebiyatına zevk, şekil ve edebi anlayış bakımından bağlı bulunmadıkları için, Türkiye'de Avrupai roman ve öykünün gelişmesi yolunda tam bir cesaretle ve geriye bakmadan çalışabilmişlerdir.

  • Tanzimat'ın hikâye ve romanı, Fransız romantiklerini biraz da realistleri örnek almıştı. Servet-i Fünun
romancıları ise genel olarak realist ve natüralist Fransız edebiyatıyla, yine Fransa'da bir psikolojik roman
 çığırı açan yazarları örnek aldılar.


  • Batı'ya dönüşün kuvvetli oluşu nedeniyle, Servet-i Fünun romanının yalnız kurgusu değişmemiş
, romancılar hayatı ve bulundukları sosyal hayattan bazı güçlü tipleri ve sahneleri işlemişlerdir. Halit Ziya
Uşaklıgil'in Mai  ve  Siyah  romanındaki  Ahmet  Cemil  tipi,  Aşk-ı Memnu'daki Firdevs Hanım, Nihâl ve
Bihter, o devir İstanbul'unda yaşamışlardı.

  • Servet-i Fünun'un küçük öyküsü daha çok, Samipaşazade Sezai'nin devamı durumundadır. Küçük
öykünün yazarlar ve okuyanlar arasında gördüğü ilgi, Servet-i Fünundan sonra da yeni birtakım küçük
öykücülerin yetişmesini sağlamıştır.


ÖRNEK 1
Aşağıdakilerden hangisi, Servet-i Fünun edebiyatının özelliklerinden biri değildir?

A)  Sone, terza-rima gibi nazım biçimlerinin benimsenmesi
B)  Aruz vezninin kullanılması
C) Romanlarda,   olayların genellikle İstanbul dışında geçmesi
D) Nazmın nesne yaklaştırılması
E)  Yabancı sözcüklerle yüklü bir dil kullanılması
(1989 ÖYS)

ÇÖZÜM
Servet-i Fünun romancıları, çevre olarak İstanbul'la sınırlı kaldılar. Bu bakımdan C'de söylenenler doğru değildir. A, B, D, E'de doğru bilgiler verilmiştir.
Yanıt: C

ÖRNEK 2

Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir bilgi yanlışı vardır?

A)  Edebiyat-ı Cedide sanatçıları hikâye ve romanda realizm ve natüralizm,  şiirde parnasizm ve sembolizm akımlarının etkisinde kalmışlardır.
B)  Tanzimat edebiyatının ilk döneminde eser veren romancılarımızda romantizm akımının etkileri görülür.
C) Edebiyat-ı Cedide sanatçıları, şiir, hikâye, roman, fıkra, makale türlerinde eser vermişlerdir.
D) Ömer Seyfettin, hikâyelerinin konularını, günlük hayattaki gözlemlerinden, çocukluk anılarından ve tarihten almıştır.
E)  Türk edebiyatının ilk realist eseri, Recaizade Mahmut Ekrem'in İntibah adlı romanıdır.

(1989 ÖYS)
ÇÖZÜM

A,  B,  C,  D'deki bilgiler doğrudur.  E'de ise Recaizade Mahmut Ekrem'in eserinin adı yanlış verilmiştir. Bildiğimiz gibi Türk edebiyatının ilk realist romanı sayılan yapıt Recaizade Mahmut Ekrem'in "Araba Sevdası"dır. "İntibah" ise Namık Kemal'indir ve romantik anlayışla yazılmıştır.

Yanıt: E






SERVET-İ FÜNUN EDEBİYATININ ÖNEMLİ YAZARLARI VE ŞAİRLERİ



TEVFİK FİKRET (1867-1915)

Gençlik döneminde Divan edebiyatının etkisiyle şiirler yazan Tevfik Fikret, Servet-i Fünun döneminde, bireysel duyarlıkların ozanıdır. Ancak, bu dönemdeki kimi şiirlerinde bile(Balıkçılar, Hasta Çocuk, Ramazan Sadakası...) geleceğin  "toplumcu-yenilikçi"  Tevfik Fikret'ini müjdeleyen söyleyişler görülür.  Tevfik Fikret'e edebiyatımızdaki asıl yerini kazandıran dönem ise, Servet-i Fünun'un kapatılışından sonra yenilikçi, toplumcu, mücadeleci bir ozan olarak ürünler verdiği dönemdir. Bu dönem şiirlerinde, "özgürlük, insanlık, yurt ve ulus sevgisi, uygarlık, ilerleme özlemi" geniş yer tutar: Sabah Olursa, Tarih-i Kadim, Millet Şarkısı,  Rubab'ın  Cevabı,  Han-ı  Yağma...  Fikret; baskıya, zulme karşı çıkan, "hak bellediği yolda yalnız giden", tutarlı ve örnek kişiliğiyle etkisi günümüze kadar süren büyük bir sanatçıdır. Türkçeyi aruza büyük bir ustalıkla uydurmuş, nazmı nesre yaklaştırmış, şiirin biçiminde ve söylenişinde yenilikler yapmıştır. Kimi şiirlerinde parnasizmin etkisi görülür.


Yapıtları: Rubab-ı Şikeste (Servet-i Fünun dönemi şiirleri); Haluk'un Defteri, Rubab'ın Cevabı, Tarih-i

 Kadim ve hece ölçüsüyle yazılmış öğretici çocuk şiirlerinden oluşan Şermin.




ÖRNEK 3

"Hasta Çocuk, Nesrin ve Balıkçılar, günlük hayat izlenimlerinden esinlenerek oluşturulmuş manzum hikâyelerdir. Bu manzumelerde Fikret'in yaptığı şey, konuşma diline yakın bir şiir dilini bulmak olmuştur. Ayrıca aruzla yazılmış dizelerin, öteden beri süregelen bağımsızlığını bozmuş ve manzumeyi dizelerden oluşan bir bütün halinden, basbayağı cümlelerden yapılmış bir yazı haline getirmiştir."

Bu paragrafta Tevfik Fikret'in hangi özelliğinden söz edilmemiştir?

ÇÖZÜM

Tevfik Fikret özellikle "manzum hikâye"lerinde nazmı nesre yaklaştırmıştır. Yine özellikle bu manzumelerinde toplumsal konulara eğilmiştir. Parçanın 3. cümlesinde değinildiği gibi "beyit bütünlüğünü kırması" da söz konusudur. Fikret,  aruzu Türkçeye ustalıkla uygulamıştır kuşkusuz. Ancak, bu ayrıntıya parçada yer verilmemiştir.
Yanıt: D




CENAP ŞAHABETTİN (1870-1934)

Servet-i Fünun edebiyatının ikinci önemli ozanıdır. Sembolist tarzda yazdığı şiirleriyle tanınmıştır. "Edebiyatta güzellikten başka gaye tanımam." görüşünü ve dilin sade- leşmesine karşı olan tutumunu yaşamının sonuna kadar sürdürmüştür.  Şiirlerinde yeni mecazlar ve duyulmamış semboller kullanmıştır.

Yapıtları: Şiirleri kitap halinde basılmamıştır. Hac Yolunda,  Avrupa Mektupları  (gezi notları);  Evrak-ı Eyyam (söyleşi); Nesr-i Harp, Nesr-i Sulh (makaleler); Tiryaki Sözleri (özdeyişler);Körebe (tiyatro)...


HALİT ZİYA UŞAKLIGİL (1866-1945)

Servet-i Fünun edebiyatının önemli öykücüsü ve romancısıdır. Modern romancılığımızın öncüsüdür. Realist romanın batılı ölçülere uygun ilk başarılı örneklerini o vermiştir. Yapıtlarında, alışılmışın dışında, Fransızca cümle yapısını andıran yeni bir sözdizimi görülür. Romanlarında, aydın kişilerle zengin çevrelerin yaşamını başarıyla yansıtan Halit Ziya, öykülerinde daha çok halktan sayılabilecek kişilerin (halayık, dadı, bahçıvan...) yaşamını işlemiştir.
Yapıtları: Nemide, Bir Ölünün Defteri, Ferdi ve Şürekâsı, Mai ve Siyah, Aşk-ı Memnu, Kırık Hayatlar (roman);  Bir  Yazın  Tarihi,  Solgun  Demet,  Bir  Hikâye-i Sevda, Aşka Dair, Kadın Pençesi (öykü); Kırk Yıl, Saray ve Ötesi, Bir Acı Hikâye (anı); Sanata Dair I-II-III (deneme);Mensur Şiirler, Mezardan Sesler (mensur şiir)...




ÖRNEK 4
Edebiyatımızda Realizm'in öncüsü olmuştur. Romanlarında aydın kişileri ve çevrelerini, hikâyelerinde ise halkın yaşayış ve âdetlerini anlatmaya çalışmıştır. Eserlerinde, alışılmış olandan ayrı bir sözdizimi vardır. Batılı roman ve hikâye tekniğine uygun, ilk başarılı örnekler onundur. Romanlarında, ruh çözümlemelerine çok önem vermiştir.

Bu özelliklerin tümüne birden sahip olan yazar, aşağıdakilerden hangisidir?



A)  Nazmı nesre yaklaştırmasından
B)  Şiirlerinde toplumsal konulara da değinmesinden
C) Beyit bütünlüğünü kırmasından
D) Aruzu, Türkçeye ustalıkla uygulamasından
E)  Şiirlerinde yaşanılan gerçekleri yansıtmasından
(1983 ÖYS)

A) Recaizade Mahmut Ekrem
B) Halit Ziya Uşaklıgil
C) Nabizade Nazım
D) Yakup Kadri Karaosmanoğlu
E) Halide Edip Adıvar
 (1985 ÖYS)
ÇÖZÜM
Yöneltme cümlesinden önce verilen bilgilerin tümü Halit Ziya Uşaklıgil'e aittir. Recaizade Mahmut Ekrem,

 edebiyatımızda realist çizgiye yaklaşan ilk romanı yazmışsa da edebiyatımızda realizmin asıl öncüsü ve

roman tekniği bakımından ilk usta romancı Halit Ziya Uşaklıgil'dir.
Yanıt: B

MEHMET RAUF (1875-1931)
Halit Ziya'nın etkisinde kalmıştır. Edebiyatımızdaki ününü ilk ruh çözümlemesi romanı (psikolojik roman)

kabul edilen Eylül romanı ile kazanmıştır. Öbür yapıtlarında aynı başarıyı elde edememiştir.Mensur şiir
türünün ilk örneklerini vererek bu türün yayılıp tanınmasını sağlamıştır.

Yapıtları: Eylül, Ferdâ-yı Garam, Genç Kız Kalbi (roman); Siyah İnciler (mensur şiir); Pençe, Cidal,
 Sansar (tiyatro).



HÜSEYİN CAHİT YALÇIN (1874-1957)
Gözleme dayalı gerçekçi öykü ve romanları yanında gazeteciliği ile de tanınmış bir yazardır. Dili oldukça

sade, anlatımı süsten ve özentiden uzaktır. Özlü ve etkileyici bir anlatımı vardır.

Yapıtları:  Nadide,  Hayal İçinde  (roman);  Hayat-ı  Muhayyel,  Hayat-ı  Hakikiye  Sahneleri,  Niçin

  Aldatırlarmış? (öykü); Kavgalarım (eleştiri); Edebi Hatıralar, Malta Adasında (anı)...



SERVET-İ FÜNUN DÖNEMİNDE BAĞIMSIZLAR

Tanzimat döneminde Ahmet Mithat'ın başlattığı "halk için sanat"  anlayışını,  Servet-i  Fünun  döneminde 

 sürdüren bağımsız sanatçılar vardır. Bunlar, İstanbul halkının ya- şam özelliklerini ve düşüncelerini sade bir

dille yansıtarak geniş bir okuyucu kitlesine seslenmişlerdir. Bu yazarların en önemlileriHüseyin Rahmi

(Gürpınar) ile Ahmet Ra- sim'dir.

HÜSEYİN RAHMİ GÜRPINAR (1864-1944)
Servet-i Fünuncularla çağdaş olmasına karşın Ahmet Mithat  geleneğini  sürdürerek  "halk  için  sanat"  anlayışıyla yazdığı romanlarıyla tanınmıştır. Realizmin ve natüralizmin etkileri görülen bu romanlarda eski İstanbul'un mahalle yaşamı, insanların düşünceleri, inançları, düşünme bi- çimleri kendi konuşma özellikleriyle yansıtılır. Boş inançlar, asılsız söylentiler eleştirilir. Böylece, edebiyat vasıtasıyla halkın eğitimi gerçekleştirilmek istenir.  Yapıtlarını konuşma diliyle ve yalın bir anlatımla yazmıştır.

Yapıtları:  Şık,  Şıpsevdi,  Hakka  Sığındık,  Mürebbiye, Kaynanam  Nasıl  Kudurdu?,  Kuyruklu  Yıldız  Altında Bir  İzdivaç,  Ben  Deli  miyim?,  Gulyabani,  Utanmaz Adam(roman)...


AHMET RASİM (1865-1932)
Ramazanlarıyla, bayramlarıyla, sokak satıcılarıyla eski İstanbul yaşamını anı ve fıkralarında işleyen Ahmet Rasim, halkın kolayca okuyup zevk alacağı ürünler vermiştir. Edebiyat aracılığıyla halkı eğitmeyi amaçlayan bir yazar olarak Ahmet Mithat geleneğini sürdürür. Üçer beşer sözcüklü kısa, hareketli, canlı cümleleriyle döneminin dil ve anlatımından oldukça farklı özellikler gösterir.
Yapıtları: Çeşitli konularda yazılmış yüz kadar yapıtı vardır. Şehir Mektupları, Eşkal-i Zaman, Gülüp

 Ağladıklarım (fıkra); Gecelerim, Falaka (anı); İlk Büyük Muharrirlerden Şinasi (monografi)...

ÖRNEK 5
Halit Ziya Uşaklıgil'le başlayan gerçekçi roman, - - - - ile "psikolojik" yönde gelişir. Böylece Servet-i Fünun (Edebi- yat-ı Cedide) romanı konu ve teknik bakımından "Batılı" bir nitelik kazanır. Bu yazarımızın "Eylül" romanı bizdeki ilk başarılı psikolojik roman sayıla gelmiştir.

Bu parçadaki boş yere aşağıdakilerden hangisi yazıl- malıdır?

A) Mehmet Rauf                    B) Süleyman Nazif
C) Hüseyin Cahit                   D) Cenap Şahabettin
E) Hüseyin Rahmi

ÇÖZÜM
Servet-i Fünun romanına, edebiyatımızın ilk psikolojik romanını yazarak renk katan yazar Mehmet Rauf'tur.
Yanıt: A


ALİ EKREM BOLAYIR (1867-1937)
Namık Kemal'in oğludur.  Sarayda 18 yıl mabeyn kâtipliği, sonra Kudüs mutasarrıflığı; Beyrut ve Akdeniz Adaları valiliği, üniversitede hocalık yaptı. Şair ve yazar olarak pek etkili olamamıştır. Tevfik Fikret'le çatışmıştır. Hece ölçüsünü ilk deneyenlerdendir; ama bunda da başarılı olamamıştır. Servet-i Fünun dergisinde birçok şiiri ve yazısı yayımlanmıştır.  Sonraları Servet-i  Fünun  dergisine  karşı olan Musavver Malumat dergisinde yazmıştır. Yunan savaşı (1897) sırasında yazdığı "Vasiyet" adlı şiiri ünlüdür.

SÜLEYMAN NAZİF (1869-1927)
Diyarbakır doğumlu. Tarihçi Sait Paşa'nın oğludur. Basra, Kastamonu, Trabzon, Musul, Bağdat valiliklerinde bulundu. Devlet görevinden ayrılarak yazarlığı seçti.
İstanbul'un işgali üzerine (1919) "Kara Bir Gün" başlıklı yazıyı yazdı (Hadisat gazetesinde). Bunun üzerine işgal güçlerince Malta'ya sürüldü. Süleyman Nazif'in, Osmanlı düzyazı anlayışıyla yazdığı tarih, eleştiri, anı türünde yazıları vardır. Şiirlerinde de Namık Kemal etkisi ve coşkusu sezilir. Osmanlılığın tutucu bir taraftarıdır.
Gizli Figanlar, Batarya ile Ateş, Firak-ı Irak, Malta Geceleri... yapıtlarından birkaçıdır.


CELÂL SÂHİR (1883-1935)
Annesi de şairdir. Küçük yaşta şiirler yazmaya başladı. İlk şiiri Servet-i  Fünun'da  yayımlandı. Bundan sonra

Sâhir (büyücü)  takma adını kullanarak,  genellikle aşk şiirleri yazdı.
Beyaz Gölgeler, Buhran gibi yapıtları vardır.


AHMET HİKMET MÜFTÜOĞLU (1870-1927)
Öykü ve roman yazarıdır. İlk ürünleri Servet-i Fünun dergisinde yayımlanmıştır.  1908'den sonra yeni Lisan ve Türkçülük akımlarını benimsemiş Türk Yurdu dergisinin ve Türk Derneği'nin kurucuları arasında yer almıştır. Yazarlığı Servet-i Fünun dönemi ve Milli Edebiyat döneminde birbirinden farklı iki çizgide sürmüştür.
Haristan ve Gülistan, Çağlayanlar (öykü), Gönül Hanım (roman) yapıtlarından birkaçıdır.

Yazıya Tepkini Göster!

1 Yorumlar

YORUM YAPARAK SORU SORABİLİR veya KATKIDA BULUNABİLİRSİNİZ...

1) Yaptığınız yorum biz onayladıktan sonra görülecektir.
2) Yazım kurallarına mümkün olduğunca dikkat ediniz.
3) Kullandığınız üslubun kişiliğinizi yansıttığını unutmayınız.
4)Yorumunuza gelecek cevabı takip etmek beni bilgilendir kutucuğunu işaretleyebilirsiniz.

Yorum Gönderme

YORUM YAPARAK SORU SORABİLİR veya KATKIDA BULUNABİLİRSİNİZ...

1) Yaptığınız yorum biz onayladıktan sonra görülecektir.
2) Yazım kurallarına mümkün olduğunca dikkat ediniz.
3) Kullandığınız üslubun kişiliğinizi yansıttığını unutmayınız.
4)Yorumunuza gelecek cevabı takip etmek beni bilgilendir kutucuğunu işaretleyebilirsiniz.

Daha yeni Daha eski

Reklam

Reklamlar