SAYFA 185
1.ETKİNLİK
MÜLAKAT ÖRNEKLERİ:
MÜLAKAT ÖRNEKLERİ:
Kendi
uzmanlık alanlarında tanınmış kişilerle hayatları, çalışmaları, eserleri ya da
seçilen herhangi bir konuda sorulu cevaplı olarak karşılıklı konuşmaların
yazıya geçirilmesine mülakat denir.
Türk Edebiyatında mülakat edebiyat fatihi türünün ilk örneği Ruşen Eşref Ünaydın'ın Diyorlar ki (1918) adlı eseridir. Hikmet Feridun Es Bugün de Diyorlar ki, Mustafa Baydar Edebiyatçılarımız Ne Diyorlar, Gavsi Ozansoy Edebiyatımızda Dünküler mi Bugünküler mi Daha Kuvvetli, 40 Yıl Sonra Diyorlar ki, Beş edebiyat fatihi Kuşak Konuşuyor, Tahir Kutsi İç Göç, Halil Aytekin Doğuda Kıtlık Vardı, Abdi İpekçi Liderler Diyor ki, Yaşar Kemal Çukurova Yana Yana, Nurullah Berk Ustalarla Konuşmalar, Fikret edebiyat fatihi Otyam Ha Bu Diyar, Necmi Onur Mezarında Yaşayanlar mülakat türündeki eserler arasındadır.
Özellikleri
- Gazetecilerin bir konuda, bilgilenmek için ilgili
kişiyle yaptığı görüşmelerdir.
- Alanında tanınmış kişiler edebiyat fatihi le mülakat yapılabilir.
- Mülakat metinleri öğretici ve ufuk açıcıdır.
- Söyleşmeye bağlı anlatım biçimi çevresinde oluşan
bir türdür.
- Kurallarını edebiyat fatihi büyük ölçüde
kendisiyle konuşulan kişinin micazı ve kültürünün belirlediği bir türdür.
- Alınan cevapların aynen ve yorumlanmadan
yayımlanması mülakatın ayırcı özelliğidir.
Ø
Okuduğumuz
mülakatta edebiyat fatihi Ahmet Kutsi Tecer ve yaşamı hakkında sorular
sorulmuştur.Dolayısıyla metnin edebiyat fatihi konusu Ahmet Kutsi Tecer’dir.Alanında
tanınmış kişilerle veya konunun uzmanlarıyla mülakat yapılır.
3.ETKİNLİK
Ø
Mülakatlarda
cevaplar aynen ve yorumlanmadan yayımlanır.Metinde değişiklik yapılamaz.
4.ETKİNLİK
Ø
Mustafa
Baydar’ın konu ve edebiyat fatihi mülakat yapılan kişi hakkında hazırlık
yaptığı sorduğu sorulardan bellidir.
Ø
Mülakatlarda
konuşmanın edebiyat fatihi özelliğine göre belirlenen soruların dışına
çıkılabilir.
5.ETKİNLİK
Mülakatlar ünlü kişileri tanıt edebiyat fatihi mak veya toplumu ilgilendiren önemli bir konuyu aydınlatmak için yapılır.
6.ETKİNLİK
GÖNDERİCİ---- Mülakatı
yapan kişi (Mustafa BAYDAR)
|
ALICI ----- A.KUTSİ TECER
|
KANAL -----SÖZ
|
İLETİ -------Sorular
ve cevaplar
|
Dönüt------ CEVAPLAR
|
Bağlam-----MÜLAKAT
|
7.ETKİNLİK
Mülakatın
yapıldığı yerin mülakat yapılan zaman ,mülakatı yapılan kişinin kişinin ve
mülakat yapan kişinin edebiyat fatihi bireysel özellikleri konuşmanın
şekillenmesinde, ufuk açıcı soru ve cevaplarda kişiyi bilinmeyen yönlerini
tanıtmada, mülakatın samimi havada yapılıp yapılmasında oldukça etkilidir. Mülakat
kurallarını büyük ölçüde edebiyat fatihi kendisiyle konuşulan kişinin mizacı ve
kültürünün belirlediği bir türdür.
8.ETKİNLİK:
MÜLAKAY YAPAN KİŞİNİN
ÖZELLİKLERİ
·
Belirlenen
görüşme zamanınına uymalı,
·
Görüşülecek
husus üzerinde ön hazırlık yapmalı;
·
Görüşmenin
gerçekleşmesi anında ölçülü olma;
·
Ziyaret
edilen kişinin ilgisini çekme
·
Sabırlı,
dikkatli ve nazik olmalı,
·
Söz
başka bir konuya atlarsa, tekrar konuyu toparlamalı ve konuya dönmeli,Kültürü
ve becerisiyle karşısındakini konuşmaya ikna edebilecek beceriye sahip olma.
9.ETKİNLİK
·
Metindeki
cümleler akıcı, açık, duru ve yalındır.
·
Mülkatlar
bilgilendirmek, aydınlatmak amacı taşıdığından dil ve anlatım özellikleri açık,
yalın ve akıcıdır.
10.ETKİNLİK:
Mülakatlarda anlatım bozukluklarına sıkça rastlanmasının sebebi sorulan sorulara doğaçlama cevap verilmesidir.
2. Metinde anlam birliğine sahip kümeler metnin iletisi etrafında bir araya gelmiştir.Sözcükler, sözcük gruplarını, sözcük grupları cümleleri, cümleler ise paragrafları meydana getirmiştir.Bu birimleri bir araya getiren metnşn iletisidir.
3) Yazılı ve sözlü anlatım
biçimleri arasında belli başlı dilbilimsel farklılıklar görülür. Bu
farklılıklar şu açılardan ele alınabilir: (KAYNAK : www.bilgicik.com
)
1 – Kod: Sözlü anlatım, sözlü iletişim
kodunu kullanır ve sözlü anlatım bir kişi tarafından söylene, kulağa yönelik
bir iletişim aracıdır. Yazılı anlatım ise grafiksel iletişim kodunu kullanır.
Grafiksel anlatımla yazılmış ve okumaya elverişli bir iletişim türüdür.
2 – Dil kullanımı Açısından Farklar: Konuşma dilindeki her kolaylık,
yazılı dilde bulunmaz. Sözlü dilin çok yakın bir söz dizimi vardır. Kullanılan
sözcük sayısı bakımından çok zengin değildir. Konuşmadaki alıcı – verici
arasındaki ilişkiyi sağlayacak sözcükler sıklıkla kullanılır.
Bitmemiş ya da yarıda bırakılmış tümceler ya
da gereksiz yinelemeler, ana konudan ayrılma, tumturaklı yapılar (şatafatlı
cümleler), sıfat bakımından fakir anlatımlar, sözlü anlatım için geçerli
tanımlamalardır. Verici, doğaçlama biçimiyle metnini oluşturur. Söylediği
cümleyi düzeltme şansı olmayan; ancak aynı bildiriyi bir başka biçimde
yineleyerek düzeltilebilir. Bir cümleye başlamışken, cümleyi yarıda bırakıp,
yeni bir cümle oluşturma biçimi olarak tanımlanan “caymaca” denilen anlatım
biçimleri de sözlü dille ilgilidir.
“Yineleme”, konuşma dilinde daha belirgindir.
Bildiriyi iletebilmek için aynı anlam, farklı cümlelerle aktarılır. Burada
anlamdaş cümlelerden söz edebiliriz. Anlamdaş cümlelerin diziliş biçimleri
farklı olmakla birlikte, anlam olarak özdeşlikleri vardır. Yani sözlü anlatımda
gereksiz sözcükler cümlede sıkça kullanılabilir.
Konuşan, dinleyenin bir çok şeyi bildirdiğini,
konuşmayı izlediğini, duyduğu ifadeleri doğru yorumladığını varsaydığından,
kısacası dinleyenin iletişimsel yetisine güvendiğinden, konuşurken yanlış
başlangıçlar, kurallardan sapmalar, sözcük atlamalar, konuşmanın bir yerinde
başka konulara atlamalar, konuşmayı yarım bırakmalar…gibi sözlü dile mahsus
yanlışlıklar, eksiklikler yapacaktır.
Yazılı dilin bazı kolaylıkları, konuşma
dilinde yoktur. Yazılı anlatımdaki dil kullanımları daha özenlidir. Yazılı
anlatımın oldukça gelişmiş bir söz dizimi vardır. Özellikle yazınsan bir
anlatımda, yazılı anlatım kurallarına en çok uyulduğu söylenebilir. Karmaşık
cümle yapıları, noktalama işaretlerinden yararlanma, ayrıntıların düzenlenmesi,
ad grubu yerine sıfatlaştırma ve adlaştırma kullanılması, yazılı anlatımda daha
çoktur. Yazılı anlatımın zengin bir söz dağarcığı vardır.
Eş
anlamlı sözcükler, kullanım sıklığı az olan sözcükler, metni oluşturma
aşamasında göz önüne koyulur. Konuyu doğru olarak ortaya koyabilmek için uygun
bir söz dağarcığı kullanılır. Yazınsal anlatımlarda kullanılan dil, konuşma
dili gibi, yazım kurallarına, dil kurallarına bir anlamda uyulup uyulmaması,
onu kullanana bağlı bir anlatım biçimidir. Çünkü yazılı anlatımda, sözlü
anlatımın aksine, bilinçli bir sapma söz konusudur. Yani yazar imla ve
sözcükler üzerinde yetki sahibidir.Yazılı anlatımda yazarın metnini oluşturması için yeterli zamanı vardır. Düzeltebilir, ekleme ve çıkarma yapabilir. Hatta yeniden yapabilir. Konu üzerinde düşünme zamanı vardır. Konu istenilen şekilde genişletilebilir. Her yazılı metin özenle hazırlanır diye bir zorunluluk da yoktur.http://www.edebiyatfatihi.blogspot.com/ Bir mektupta, ders notunda veya konferans metninde gerekli özen görülmeyebilir. Ancak daha resmi yazışmalarda sözlü dilden daha uzak bir anlatım biçimi görülebilir. Yani yazılı anlatımda alıcıya ve bulunulan sosyal ortama göre bir dil düzeyi kullanılması söz konusudur.
3 – Sözceleme Durumu: Sözlü anlatımı anlamak için
göndergelerini bilmek; yani “Kim, nerede ve ne zaman bu bildiriyi
üretti?”soruları, sözlü bir bildirinin anlaşılması için gereklidir. Tek bir
bildiride anlaşılmayan eksik bildiriler bulunabilir ya da duruma göre bildirinin
tamamı anlaşılmayabilir.http://www.edebiyatfatihi.blogspot.com/ Ancak bir süreç olarak devam eden karşılıklı durum,
konuşma bağlamı içinde anlaşılabilecektir. Sözceleme sırasında bir söylemdeki
eksiklikler ya da yanlış anlaşılmalar, ses tonuyla, mimiklerle ya da yeniden
söylemelerle düzeltilebilir. Hatta, alıcı, algıladığının doğru olup olmadığını
kontrol yönünde sorular sorarak iletişime yarımcı olabilir.
Yazılı anlatımda, yazınsalhttp://www.edebiyatfatihi.blogspot.com/ metnin
göndergeleri, gerçek dünyaya ait değildir. Onun göndergeleri, kendisi ve kendi
üzerinedir. Yani, “Bugün gelmeyeceğim.” diyen bir anlatı kahramanı, bizim o
metni okuduğumuz zamandaki metinle ilgili bir belirtmede bulunmaz. Söz konusu
olan o metnin içindeki olaya göre bir belirtmedir. Metni kendi içinde
değerlendirmek daha doğru bir yaklaşımdır.
4 – İletişim – Geri Bildirim: Sözlü anlatım için doğrudan
iletişimden söz edilir. Sözlü dilde gerçek anlamda bir alıcı vardır. Verici bu
gerçek alıcıya bağlı olarak bildirimi oluşturur ve sürdürür. Sözlü dilde alıcı
(dinleyici) konuşmanın herhangi bir yerinde konuşmaya katılabilir ya da hiç
karışmayabilir.
Verici
söylevini konuşma durumuna göre ayarlayabilir ya da değiştirebilir. Alıcının
tepkisini görerek konuşmasını geliştirebilir. Karşılıklı bulunmalarından
dolayı, alıcı birçok eksik durumu, konuşma bağlamadan çıkarak deyim yerindeyse
vericinin boşluklarını doldurarak bildiriyi anlamaya çalışır. Yazılı anlatım
için gecikmiş iletişimden söz edilebilir. Yazılı dilde anlamda ve uzamda
(zamanda) sınırlama yoktur. İletişimin sağlanmasında her iki tarafın birbirine
cevap vermesi yazılı anlatım için geçerli değildir.Uzam ve zaman içindeki verici ve alıcı arasındaki farklılığa göre, alıcının yeni bildirimini, verici olan yazar duyabilir ya da hiçbir zaman anlamayabilir. Okuyucunun anlamadığı ya da takıldığı bir şey için, metnin vericisine soru sorarak öğrenme şansı yoktur. Ya da metnin vericisinin “Okuyucu bunları anlamaz.” Diye sonradan metinle ilgili belgeler gönderme şansı yoktur.
5 – Vurgu – Beden Dili: Bir bildiriyi söylerken kişinin
ne yaptığı, söylediği, bildiri kadar önemlidir. Zira söyleme edimini, diğer
göstergelerle (ses tonu, mimik, bedensel davranışlar) destekleme eğilimi,
insanın genel özelliklerindendir. Her anlamlı yapının kullanıldığı bağlama göre
bir değeri vardır. Verici alıcının bu jest ve mimiklerine bağlı olarak
bildirisine yön verebilmekte ya da bildirisini değiştirebilmektedir.
Sözlü dilde farklı biçimdeki titremleme
(coşkulu, heyecanlı) jestlerin kullanımı, vericinin alıcıyla yüz yüze
olmasından dolayı konuşmasına yardımcı fiziki durumdur. Vurgulama, yineleme,
tekrarlama, tonlama, yavaşlatma, yükseltme, alçaltma hatta susma gibi sessel
özellikler dile ait seslemeden doğan anlam yaratıcı yönleri belirtir. Sözlü
anlatımdaki vurgunun yazılı anlatımdaki bıraktığı boşluğu yazarlar yazılı
anlatımda noktalama işaretiyle karşılarlar.
NOT: Yazım kurallarının öğrenimi demek, yazılı
anlatımın öğrenmek demektir.
6 – Kalıcılık: Sözlü dildeki algılama
konuşma ile eş zamanlıdır. Söylenenlerde ilgilendiklerini seçme ve bunları
atlama şansı yoktur.
Yazılı
dil, sözlü anlatımın kalıcı olmasına yönelik bir etkinliktir. Yazılı dilde
okuyucu, istediği yazıyı okuyabilir, erteleyebilir.7 – Mekân ve Zaman (Uzam): Sözlü dilde mekân farklı olsa bile, bildirinin üretim ve tüketimi aynı zaman diliminde olur. Yazılı dilde mekân ve zaman bakımından farklılık söz konusudur. Metnin üretimi ve tüketimi farklı zamanlarda gerçekleşir.
SAYFA 189:
ÖLÇME-DEĞERLENDİRME
http://www.edebiyatfatihi.blogspot.com/1)
·
Sözlü
·
Söyleşmeye bağlı
·
Aynen yayınlanması
·
Ünlü kişileri
tanıtan ve önemli bir konuyu aydınlatan mülakat
·
Konuşulan veya
mülakat yapılan kişinin
2) (Y)
(Y)
(D
(D)
3) B
4) C
5) D
4 yorum
Lütfen nutuğu da yapın.
Hocam, Ekoyay 12.sınıfların dil ve anlatım dersine ait cevapları da görecek miyiz?
189 dan sonrası niye yok lütfen yapın acil...
yaa lütfen nutuk bölümünü de yapın acilll...
YORUM YAPARAK SORU SORABİLİR veya KATKIDA BULUNABİLİRSİNİZ...
1) Yaptığınız yorum biz onayladıktan sonra görülecektir.
2) Yazım kurallarına mümkün olduğunca dikkat ediniz.
3) Kullandığınız üslubun kişiliğinizi yansıttığını unutmayınız.
4) Yorumunuza emoji eklemek için "Emoticon" butonuna tıklayın.
5)Yorumunuza gelecek cevabı takip etmek beni bilgilendir kutucuğunu işaretleyebilirsiniz.
EmoticonEmoticon