10 Tem 2014

AHMET RASİM ŞEHİR MEKTUPLARI KONUSU,ÖZETİ,GENEL BİLGİ...

Reklamlar

ŞEHİR MEKTUPLARI 
KİTAP HAKKINDA:
ÖNSÖZ:
Ahmet Rasim bir istanbul yazarıdır. Onun kitapların-da şehrin nabzını, ruhunu, rengini, kokusunu buluruz. Ahmet Rasim'in istanbul'u bu kadar içerden ve ayrıntılı gözlemleyip aktarabilmiş olmasında yetişme ve yaşama biçiminin de doğrudan etkisi vardır. Sokakta, halkın içinde büyüyen Ahmet Rasim, insana ve şehre ait gözlemlerini çocukluğundan son yıllarına kadar çok canlı tablolarla kaydetmiştir. Böylece bir yandan çocukluk arkadaşları, aile çevresi, iş arkadaşları, girip çıktığı okullar, gazeteler, gezdiği mekânlar, semtler ile kendi özyaşamını aktarırken bir yandan da insanları, doğal dokusu, gelenekleri, idari yapısı ile dönemin istanbul'una dair önemli bilgiler bulabileceğimiz zengin bir doküman oluşturmuştur. (...) Edebiyatımızda yaşadığı çevreyi, şehri, gündelik hayatı yazıya dökme alışkanlığı yaygın olmadığı için Ahmet Rasim'in Şehir Mektuplarındaki tanıklığı daha da değer kazanıyor. Ancak bu mektupların hem yayımlandığı günlerde hem edebiyat tarihi içinde kazandığı ünde Ahmet Rasim'in dilinin de büyük payı olduğunu söylemeliyiz. Sokağın, devlet dairelerinin, gazete idarelerinin, eğlence mekânlarını, ev içlerinin, çocuk oyunlarının dilini bütün renkleriyle yakalayıp aktarabilen bu canlı ve kıvrak dille Ahmet Rasim, "gördüklerini anlatmayı" ve en sıradan olayların hikâyesini bile "tatlı tatlı dinletmeyi" bilir.

Doç. Dr. Handan İnci


Türü: Mektup
Sayfa Sayısı: 140
Baskı Yılı: 2006
Dili: Türkçe
Yayınevi: Say Yayınları
Ahmet Rasim Şehir Mektupları GENEL BİLGİ:
Ahmet Rasim 1927- 1932 yıllarında İstanbul Milletvekili olarak Ankara’da yaşadı. Bunun dışında ömrü İstanbul’da geçti. İstanbul’u çok seven ve İstanbul’u çok yazan yazarlardandır. Toplam 140′ı bulan eserleri içinde Şehir Mektupları onun ününü yaygınlaştıran başyapıtlar oldu.
Şehir Mektupları’nın ilk basımı 4 cilt olarak 1896 yılında yapıldı. İkinci basımı 1912- 1913 (1328- 1329) tarihinde, yeni harflerle ise ilk kez, 1. -2. cilt birarada, tek cilt olarak 1971 yılında MEB tarafından gerçekleştirildi. Üçüncü basım, tam metin halinde 1.2 cilt 1. kitap, 3. 4. cilt 2. kitap olarak 1992 yılında Nuri Akbayar’ın hazırladığı metin olarak Arba Yayınları arasında çıktı ..
Ahmet Rasim’in doğup büyüdüğü İstanbul’u tüm yönleriyle anlattığı Şehir Mektupları’nın ilk cildinde 58+58 =116 mektup var. İkinci cilt 117. mektuptan başlıyor (3, 4 birarada) 217. Mektup’la sona eriyor.
Çelik Gülersoy’un Muzaffer Gökman’ın kaleme aldığı İstanbul’u Yaşayan ve Yaşatan Adam :Ahmet Rasim kitabının önsözünde belirttiği gibi, İstanbul’un “Yaşanmış, ama yazılmamış bir şehirli olduğu bu mektuplara yansıyor.
Ahmet Rasim, her mektubunda ortaya koyduğu İstanbul tablosu, bilinçli bir İstanbul sevgisi kültürü oluşturuyor. Şehir Mektupları, genel olarak hepsi İstanbul’u anlatmaktadır. Bu mektuplar Ahmet Rasim’in izlenimleri ve özlemleridir. İçinde Ahmet Rasim’in yaşadığı dünyayı algılayan, yorumlayan duygu ve düşünce dünyası vardır. Sohbet üslubuyla kaleme alınmış, mektuplarda özel bir başlık bulunmuyor, numara yer alıyor. Her birinde okura seslenilirken, bir fıkra
ile onları güldürmek ya da bir anıyla anlatılan konuyu renklendirmek başvurulan vazgeçilmez yöntemlerden. Örneğin;
1. Mektup, bahardan, Adalar’dan, Şirket-i Hayriye Vapuru’ndan, Bakırköy Belediye Bahçesi’nden, çiçeklerden, Yenibahçe’den, akşamları yapılan gezintilerden, vişneden söz ediyor.
2. Mektup, Boğaziçi’nden, mesirelerden, Haliç’ten, Sadabad’dan, Kağıthane’den, Göksu’dan, söz ediyor, Göksu gecelerini anlatıyor. 3. Mektup’un konusu misafirlik. Yazar bir dostuyla misafirliği konuşuyor. Sonra da onunla ilgili bir anısını aktarıyor: “Geçen gün, sevdiğim dostlarımdan biri ile Köprü’ye geldik. Dostum, yeleğinin cebinden saatini çıkararak:
-Vapura yirmi dakika var, bana müsaade! deyince:
-Vay! Boğaziçi’ne mi? dedim. Aldırmaz bir tavırla cevap vererek:
- Erenköy tarafına.
- Bu yıl orada mısınız?
- Hayır, misafirliğe gidiyorum. Bu gece orada kalacağım, çoluk-çocuk da beraber.
- Pekala, Allahaısmarladık.
Ayrıldık. Ertesi sabah, matbaaya erken geldiğim için, kimseyi bulamadım. Köprü üstündeki gazinolardan birine gidip bir nargile tellendirmek istedim. Birinci gazinoyu geçtim. İkincisine oturmak istedim. Ta Ada kahvesine kadar gittim. Haydarpaşa vapuru da geldi. Merak bu ya kimler var diye çıkanları seyrederken sözünü ettiğim dostum çıkmasın mı? Beni gördü. İkimizde bir şaşkınlık!
Çaresiz arkadaşım, kızamığa uğramış gibi, cılk kızıl. Kızı, geceden beri ettiği feryatlara doyamamış, hala hıçkırmak için bahane arıyor. O da kıpkırmızı. İkisi de habire kaşınıyor. Hemen anılarını sordum. Birdenbire dedi ki: Senin mekteplinin, sivrisinekle tahtakurusunu gece hayvanlarından (!) saydığında hakkı varmış. Bize sabaha kadar hora teptirdiler. Uyumak değil, durmak bile imkansız. “
4. Mektup’ta “İspor” konusunu işler. Anlamı için koşu, yarışma, güreş ve buna benzeyen eğlence ve oyunların tümünü anlatan ingilizce bir sözcük olduğunu söyler. Bu arada değindiği konulardan biri de bisiklettir:
“İki ayaklı, iki tekerlekli olan bu gezici mahlukları gördükçe, “Haftalık Malumat” ın seyyar yazıcısı hatırıma geliyor. Geçenlerde yazdığı bir Mektup’ta sinir illetine tutulduğu için, sürekli gezip dolaşma içinde bulunduğunu bildiriyordu. Sorup öğrendiğime göre velosipet, asap düzelmesine, deniz hamamlarından daha fazla hizmet ediyormuş. Bizim yazıcı için bunun kadar iyi, lezzetli bir ilaç olamaz. Bir tane alsın. Zaten tabanları, yaya gitme ve hareket yorgunluklarına alışkın; bir taraftan gezer, hastalığın zorladığı şeylere uymuş olur, bir taraftan da kendisini tedavi eder. İkinci olarak, her ay başı vereceği potin parasından kurtulur. Üçüncüsü ise, her yere vakti vaktine yetişir. Hele dördüncü olarak, Malumat’ın seyyar yazıcısı velosipetlidir, diye gazetesine şöhret aldım. Sanırım ki, bu velosipet merakı bizim müvezzilere de sirayet edecek. Eski müvezziler ihtiyar, halsiz, koşamaz, bağıramazlar. Biraz gençleri de eskileri taklide mecbur olduklarından, gazete satarak geçinen birtakım çığırtkan çocuklara yetişememektedirler. Benim fikrime kalırsa müvezzilerimiz, o baldırı çıplaklarla rekabet için, mutlaka velosipet kullanmalıdırlar. Çünkü hem rahat, hem de faydalı.”
Ahmet Rasim 5. Mektup‘ta göz ağrısı ve hekimin tedavi biçiminden söz eder. Gözlük kullanmak gerekir derken, gözlük fıkrası anlatır: Şehir Mektupları, İstanbul’u tüm güzelliği zenginliğiyle yaşayan ve bunu mektup yoluyla okurlarda da paylaşmak isteyen Ahmet Rasim’in engin kültürünü, deneyimlerini ve halkı aydınlatan çeşitli bilgilerini içeren kitaplardır.
17. Mektup’tan

Ben zaten, ümmetin oruçlularından olduğum için, Rama-zan’dan pek rahatsız olmam. Bildiklerimden pek çok kişi de benim gibidir. Ne olacak? Günde beş kuruşa işkembe çorbasıyla, yarım baş suyuna salınmış söğüş ile beslenen mideler açlık elemine alışmış demektir. Fakat ne hâldesiniz? Burasını anlamak isterim. Acaba, evde mama dadıya bir parça bir şey saklatıp güzelce yedikten ve akşama kadar sürecek katlanma gücünün dozunu düşürmemek için birkaç bardak su içtikten sonra ele teşbih alarak mı çıkıyorsunuz? Dünyada bu riyacı tavrı yutmayanlardan biri de bizim Ayazağa mektupçusudur. Ha, göreyim seni! Deyin. Size, oruçsuz olup da kendisini halka niyetli gösteren ne kadar bey, efendi, ağa, hanım varsa hepsini birer birer seçip ayırır. Bu ustalığı ne şekilde edindiğini sorduğumda dedi ki:
- Bundan kolay bir şey yok. Bir kere çehresine bakarım: Eğer yazar çehreli ise oruçlu, direktör simasında ise oruçsuzdur. Çünkü bu ikiden biri senenin her gününde mutlaka aç, öteki muhakkak toktur.

30. Mektup'tan

Çocukluk Hatıralarına Dair
Yer altında babam bıyığı! Nedir o, bil, diye küçük iken dadınız veya komşu Habibe Molla’nın söylediği bilmeceyi halletmek İçin ne kadar zahmet çektiğinizi hatırlıyor musunuz? Eski kadınlar, çocukların zihinlerini bilemek için bu gibi muammalara başvururlardı. Ah! Şimdi, o kadınlar nerede? Hele, o zeki çocuklar ne oldular? O çocuklar ki bilmece söylenir söylenmez kaşını çatarak, parmaklarına bakarak, birden bire:
- Pırasa, derler ve orada bulunanları fevkalade dehalarına hayran ederlerdi. Şimdi onların hepsi büyüdüler, bıyıklı, sakallı oldular, başka bilmecelerle uğraşıyorlar. Ah! Ah! İnsan, buna nasıl üzülmez? O zekâlar söndü de fitili kalmamış lambaya döndü. Hele yer altında kınalının havuç; yer üstünde babam başının lahana; kapısını örttüm güm dedi, içeriye girdim bum dedinin hamam; masal masal matı tas, kaynanamın başı daz, çukura düştü çıkamaz, pır pır eder uçamazın pire; gidi gidiver, şu gidiyi tutuver, ne tatlıca eti var, tutulmaya niyeti varın balık; ben giderim o gider, önümde tın tın ederin sakal; yer altında kazan kaynarın karınca; çat burada, çat kapı arkasındanın süpürge; ne yerdedir ne gökte, cümle alem içindenin ayna; sürdüm kustu, çektim küstünün kahve; bir küçücük fıçıcık, içindedir turşucuğun limon olduğunu bilenler yaşça hayli ilerlediler.

46. Mektup'tan

Bayılırım. Hayalimden geçtikçe İçim titrer: Küçük bir oda, ufak bir soba, pufa yatak, yumuşak yorgan, içinde ben! Dışarıda lapa lapa kar. Ağzımın suyu akar. Hiç durma yorgana sarıl, yat! Denilen hava, dünyada ancak bu kadar şirin olur. Rüzgârın camları zıngırdatması, ninni gibi tesir eder. Sobanın çatırtısı gıdıklar. Fakat, mangaldan fırlayan ‘çıt’ı sevmem. Hani ya insan bazan dalar da mangalın kenarına çöker, garip garip düşünürken, mesela, alt dudağının sol bıyık ucuna doğru ‘çıt’ diye bir şey yapışır, acı acı yalanır. Hoşuma gitmez. Böyle günlerde, biraz da midenin hoş edilmesi gibi şeyler de düşünülür. Ben böyle olsam başka şeyler de düşünürdüm a! Herkesin kalbi bir olmaz. Baba Yaver tarhana çorbasına, latif şiş kebabına, paça böreğine, saçlı sakallı yassı kadayıfla birlikte yenilmek üzere hurma tatlısına, tavuk suyuna, nohutlu pilava dayanamaz.

Artikel Terkait

Yorumları Göster
Yorumları Gizle

1 yorum var

eksik değilmi

YORUM YAPARAK SORU SORABİLİR veya KATKIDA BULUNABİLİRSİNİZ...

1) Yaptığınız yorum biz onayladıktan sonra görülecektir.
2) Yazım kurallarına mümkün olduğunca dikkat ediniz.
3) Kullandığınız üslubun kişiliğinizi yansıttığını unutmayınız.
4) Yorumunuza emoji eklemek için "Emoticon" butonuna tıklayın.
5)Yorumunuza gelecek cevabı takip etmek beni bilgilendir kutucuğunu işaretleyebilirsiniz.


EmoticonEmoticon

Edebiyat yazılılarında başarınızı artırın, kanalımıza abone olun!