17. Yazar, makalesinin ilk bölümünün son
paragrafında sözleşmenin yenilenmesi gerektiğini söylüyor. Bunu niçin
istemektedir?
Sözleşmenin eskimiş
olduğunu http://edebiyatfatihi.blogspot.comifade ediyor.Sözleşmenin yenilenmemesi
durumunda devletin ve hilafetin zarar görebileceği endişesini dile getiriyor.
18. “Şeyh, halife, padişah” gibi ifadelerle
“seçim, hürriyet, hak, istifa” gibi kelimelerin aynı metinde kullanılmasını
nasıl değerlendiriyorsunuz? Düşüncelerinizi aşağıya yazınız.
Bu kelimelerin
kullanılmasıhttp://edebiyatfatihi.blogspot.com eski ile yeninin bir arada gittiğini göstermektedir.
O dönemde hem padişahlık devam ediyor hem de demokratikleşme yolunda adımlar
atılıyor.
19. Metin, hangi geleneğe bağlı kalınarak
yazılmıştır?
20. Okuduğunuz metinden somut ifadelere
örnekler veriniz. Yazarın, bu ifadelerden nasıl yararlandığını açıklayınız.
kitap, padişah, vali,
http://edebiyatfatihi.blogspot.com mahalle, köy, tarla, mera, dağ, kasaba, Çakır
Ali.... Yazar bu somut ifadeleri hak ve görevlerin kapsamı ile ilgili konular
olarak kullanmış.
SORU: Muallim Naci ile Recaizade Mahmut Ekrem
arasında geçen tartışmalar ve Tanzimat
Dönemindeki “eski-yeni” çatışması ile ilgili
araştırma sonuçlarını arkadaşlarınızla paylaşınız.
Recaizâde
Mahmut - Muallim Naci" Tartışması
Serveti-i Fünûn Edebiyatının doğmasında Muallim Naci ile Recaizâde
arasındaki "eski-yeni" tartışması
çok önemli bir rol oynamıştır.
Muallim Naci, eski edebiyata karşı daha "ılımlı" duruyordu. Yeni edebiyata geçişin
yavaş ve doğal bir süreçte olması gerektiğini savunuyordu. O, "eski-yeni sentezi"nin
gerçekleştirilmesi amacıyla, eski edebiyatın üstün yönlerine de sadık kalınması
gerektiğine inanıyordu. Yerli ve millî niteliklerle donanmış bir yeni edebiyat
düşüncesini dillendiriyordu. Türk edebiyatının kökten değil, kısmî bir şekilde
modernleştirilmesine taraftardı. Ortada durup, iki tarafın da güzelliklerinden
yararlanılması gerektiğini düşünüyordu. Ancak "yeni"ye daha
hoşgörülü davranan sanatçıları eleştirmekten de geri kalmıyordu. Recâîzâde
Mahmut Ekrem ve Abdülhak Hamit'in edebiyatta "biçimi" ve "sağlam üslubu" pek
umursamayan yaklaşımlarını eleştiriyordu. Bu nedenle, rakipleri tarafından
"eski edebiyatın temsilcisi" olarak algılandı.
Bazı genç sanatçılar da eski edebiyatın savunucusu zannettikleri
Muallim Naci'ye karşı, yeni edebiyatın kesin ve sert bir savunucusu olarak
görülen Recaizâde'nin tarafını tutuyordu. Bunda Recâîzâde'nin, kendisini yeni
edebiyatın üstadı görmesinin de büyük etkisi vardı. Recaizâde Mahmut Ekrem,
Naci'nin şiirlerini, sadece estetiği öne çıkardığı gerekçesiyle ağır şekilde
eleştiriyordu.
Bu tartışmada, her ikisinin de etrafında geniş birer halka oluşmuştu.
"Muallim", eski edebiyata dair köklü bilgisiyle; "üstad"
olarak görülen Recaizâde ise sanatın ne olduğu konusundaki dikkate değer
fikirleriyle çevrelerindekileri etkileri altında tutuyorlardı.
Bu dönemde "eski" edebiyatın
kesin savunucusu ise Elhac (Hacı) İbrahim Efendi ve onun etrafındaki sanatçılardı.
Şeyh Vasfı, Halil Edîp, Faik Esat (Andelîb), Müstecâbilizâde İsmet, Mehmet
Celâl, Ahmet Rasim, Sâmih Rıfat gibi sanatçılar "Hazine-i Fünûn",
"Resimli Gazete", "Musavver Malûmat", "Musavver Fen
ve Edeb", "İrtika" gibi dergi ve gazetelerde Servet-i Fünûn'a
karşı sert eleştiriler yönelttiler.
Edebiyatta eskiyi savunanlarla ılımlılar, geleneksel yaşam tarzını
sürdürmüşlerdir. Yeniyi savunanlar ise Batılı yaşam biçimine uymaya
çalışmışlardır.
Yeniyi savunanlar, Recaizâde Mahmut Ekrem'in teşvikleriyle
Servet-i Fünûn dergisi etrafında birleştiler. Fransızca başta olmak üzere
çocukluk yıllarında Batı dillerini öğrendiler. Batı edebiyatı zevkiyle
yetiştiler, istanbul'da Batılı bir yaşam biçimi sürdürmeye eğilimli oldular.
Edebî yazı ve etkinliklerini Tevfik Fikret'in başkanlığı altında
gerçekleştirdiler. Böylece Recâîzâde ile Naci arasındaki çekişme, Servet-i
Fünûn edebiyatının doğmasını sağladı.
Edebiyatımızda ''kafiye
göz için mi kulak için mi tartışması'' ,
(ABES-MUKTEBES
TARTIŞMASI)
abes (
"abes" kelimesinin sonundaki "s" harfi Arap
alfabesinde "peltek s" ile; "muktebes" kelimesinin
sonundaki "s" ise "sin" ile yazılmaktadır. Bu tartışma bir
anlamda bu şekilde bir kafiyelendirme yapılıp yapılamayacağı tartışmasıdır.
Recaizade Mahmut Ekrem'le (ZEMZEME), Muallim Naci (DEMDEME),
tartışmanın taraflarıdır.
Demdeme ve Zemzeme adlı eserlerde cereyan etmiştir. Eski-yeni
edebiyat tartışması da denir.
Zemzeme sözlük anlamı: Şırıltı; mecazî anlamda ise nağmeli ve
uyumlu söz anlamına gelmektedir.
Demdeme sözlük anlamı: Hoşa gitmeyen sözler; hiddetli gürültülü ses.
Demdeme sözlük anlamı: Hoşa gitmeyen sözler; hiddetli gürültülü ses.
Zemzeme, Recaizade Mahmut Ekrem tarafından yazılmış 3 ciltlik şiir
serisidir. Recaizade Mahmut Ekrem, Zemzeme eserini yazdıktan sonra eski-yeni
çatışmasında yenilikçi tarafı seçmiştir.Zemzeme kitabının önsözü Servet-i Fünun akımının öncüsü olarak
da görülür. Eski şiir anlayışının (Divan şiiri) takipçisi olarak bilinen
Muallim Naci, Zemzeme'ye karşılık olarak Demdeme adlı eserini yazar.
Zemzeme-Demdeme çatışması ve etrafında gelişenler edebiyat çevrelerini uzun süre meşgul etmiştir.
Eski>>> kafiye göz için: Muallim Naci
Yeni>>> kafiye kulak için: Recaizade Mahmut Ekrem
Yeni>>> kafiye kulak için: Recaizade Mahmut Ekrem
a. Tanzimat Dönemi
gazeteleri ile ilgili olarak kitabınızın 14. sayfasındaki “3. ODE” nin a, b ve
c maddeleri doğrultusunda yaptığınız araştırma sonucu edindiğiniz bilgileri
hatırlayınız.
b. Makale ve sohbet
gibi öğretici metinlerin gazete aracılığıyla halkla buluştuğu; tiyatro, hikâye,
roman örneklerinin öncelikle gazetelerde yayımlandığı Tanzimat Döneminde
gazetelerin önemini gözden geçirerek yeniden değerlendiriniz.
· Halkın bilgilendirilmesinde ve
eğitilmesinide bir araç olmuştur.
· Basılan kitaplar ve oynanan
tiyatrolarla ilgili haber vermişlerdir.
· Roman ve tiyatro eserlerinin yazı dizisi halinde (tefrika)
yayımlanması sağlanmıştır.
· Edebi yapıtlarda halkın sorunlarının
işlenmesine araç olmuştur.
· Toplumun haberlerden ve
yeniliklerden haberdar olmasını sağlamıştır.
· Dilin sadeleşmesinde önemli
katkıları olmuştur.
· Geniş insan topluluklarına
ulaşılması gazete sayesinde olmuştur.
21. Eserden hareketle
yazarın fikrî ve edebî yönü hakkında çıkarımlarda bulunarak eser-yazar
ilişkisini belirleyiniz.
Tanzimat'tan sonraki Türk fikir
hayatının önde gelen şahsiyetlerinden olan Mizancı Murad, gerek Mekteb-i
Mülkiyye'deki hocalığı gerekse Mîzan gazetesindeki yazılarıyla hürriyet ve
meşrutiyet özlemi çeken genç nesle önderlik yapmış, onlara tarih bilinci
kazandırmış bir aksiyon adamıdır. Hayatı boyunca fikir ve hayallerinin
doğruluğuna inanmış, bu şuur onda giderek kendi kendini idealleştirme duygusu
meydana getirmiştir. Bundan dolayı kendini daima örnek bir idealist olarak
görmüş, çevresini ve yaşanan olayları kolayca değiştirebileceğini sanmış, ancak
hep çatışma halinde ve sonunda yalnızlık içinde kalmıştır. Bir müddet fiilen
aralarında bulunmasına, hatta liderliklerini bile yapmasına rağmen rejim
meselesinde Jön Türkler'den çok farklı düşünen Mizancı Murad bu konuda daha çok
Yeni Osmanlılar'a yaklaşır. Mısır'da iken yayımladığı "Fırkamızın Hatt-ı
Hareketi" başlıklı yirmi bir maddelik reform projesi onun diğer Jön
Türkler'den ayrılan taraflarını göstermektedir. Mizancı Murad, devlet yönetimi
için ileri sürdüğü meşveret usulünün şeriatın gerektirdiği bir sistem olduğunu
savunur. Ona göre devletin resmî ideolojisi Osmanlılık, kültürel anlamdaki
ideolojisi de ittihâdı İslâm olmalıdır. Osmanlı Devleti'nin siyasî ve coğrafî
bütünlüğüne zarar vermeyecek millî bir politika izlenmesini isteyen Mizancı
Murad bunun için dış politikada muvazeneden yanadır.
Mizancı Murad'ın hemen hepsi
gazete sayfalarında kalan makalelerinde devrine göre oldukça yeni ve modern
sayılabilecek görüşlere sahip olduğu dikkati çeker. Onun çıkardığı Mîzan bir
haber gazetesi olmaktan ziyade fikir politikacılığı organı niteliğindedir.
Burada gerek dış gerekse iç politika konusunda çok sayıda fikir yazısı yazmış.
"İç Siyaset" başlığı altında devlet, rejim meselesi, yöneticiler, iktisat,
maliye, eğitim Öğretim ve sanayi konulan ile fakirlere yardımdan fuhşun
yasaklanmasına kadar dönemin hemen bütün sosyal meselelerini ele almıştır.
Bir romanı, bir piyesi.
“Mebâhis-i Edebiyye" ve "Üdebâmızm Numûne-i İmtisalleri"
başlıklı yazılarıyla aynı zamanda edebî bir hüviyeti oian Mizancı Murad'a göre
edebiyat bir milletin maddî ve manevî hayatının ifadesidir. Bir milleti millet yapan bütün değerler o milletin
edebî eserlerindedir. Geçmişte yazılı bir edebiyatı olan milletler çeşitli
sebeplerle yeryüzünden silinseler bile adlan, hayat maceraları, fikirleri ve
medeniyetleri edebiyatları sayesinde yaşamaya devam eder. Bir toplumun ahlâkı,
düşünceleri, gayeleri, bütün değer hükümleri ve medeniyet seviyesi de edebî
eserlerinde görülebilir. Edebiyat toplumların hem aynası hem de gelişme
vasıtasıdır; bu önemli rolü yerine getirebilmesi için belli bir ahlâk
anlayışına bağlı olmalıdır. Mizancı Murad'a göre şiir, roman ve tiyatro
türündeki eserlerin esas amacı mensup olduğu milletin ahlâkî güzelliğini geliştirmeye
çalışmaktır. Bu görüşlerini edebiyata uygulayan Mizancı Murad eski Türk
edebiyatını "iki üç yüz senelik hâb-ı gaflet" olarak nitelendirir.
Yeni Türk edebiyatında ise güzel eserler ortaya konulmaktadır, fakat bunlar
henüz Batılı eserler seviyesinde değildir. Türk edebiyatının gerçek anlamda
millî ve Avrupaî olmasını önleyen iki önemli zaafı vardır: Taklitçilik ve
ahlâkî edebiyata önem vermemek. Körü körüne Doğu'yu veya Batı'yı örnek almak
aynı derecede zararlıdır. Nâmık Kemal gibi divan edebiyatını müstehcen ve gayri
ah*lâkî bulan Mizancı Murad, edebî eserlerde ele alınan konu ve şahısların
mutlaka topluma örnek teşkil etmesi gerektiği üzerinde ısrarla durur. Ona göre
bir şiirde mâkul ve dengeli olmak şartıyla hem hayal hem fikir bulunmalıdır. Ahlâkî
edebiyatın bir türü olan şiirin gayesi de "tehzîb-i ahlâk"tır. Roman
ve piyeslerde anlatılan konu ve olayların pek fazla önemi yoktur, çünkü bunları
çok defa yazarlar uydurur. Fakat olay ve konuların mutlaka millî terbiyeye ve
genel âdaba uygun olması gerekir. Mensup olduğu milletin duyuşlarını ve
görüşlerini aksettirmeyen eserler okuyucuda gerçeklik duygusu uyan-dıramaz. Bir
edebî eserin mükemmelliği üslûp ve ifadesinin sade ve düzgün olması yanında
okuyucuya bir ibret dersi vermesine bağlıdır. Bir toplumun hayata bakış
tarzını, manevî değerlerini en veciz şekilde aksettiren atasözlerine de ayrı
bir önem verilmelidir. Felsefeleri olmadığı iddiasıyla eleştirilen Türk
milletinin sadece atasözlerine bakmak bile bu tenkidin yanlışlığını gösterir.
Bu sebeple Mizancı Murad, yazarların tasvirlerinde Ölçülü olmak şartıyla
atasözlerini kullanmalarını hayata bakış tarzlarını göstermesi bakımından
gerekli görür.
Mizan gazetesinde Nâmık
Kemal'in Vatan yahut Silistre, Recâizâde Mah-mud Ekrem'in Vuslat piyesiyle Sâmipa-şazâde
Sezai'nin Sergüzeşt romanı hakkında "Üdebâmızın Numûne-i İmtisalleri"
başlığı altında yayımlamış olduğu yazılar, Tanzimat devrinde Türk edebiyatın*da
uygulamalı tenkit türünün ilk örnekleri kabul edilmektedir. Turfanda mı Yoksa
Turfa mı? adıyla kaleme aldığı tek romanında yazılarında teorik biçimde İleri
sürdüğü fikirleri somut örneklerle ortaya koymuştur. Mizancı Murad, bu eseriyle
Türkiye'de ilk defa sosyal kalkınma ve ilerlemenin ilkokuldan başlamak
suretiyle yukarıya doğru gerçekleştirilebileceği görüşünü ele almıştır.
Tarihçiliği ilmî olmaktan ziyade ideolojik olan Mizancı Murad'ın hâtıraları ise
hem kendisi hem içinde yaşadığı devir açısından önem taşımaktadır. Devr-i
Hamîdî Âsân da Türk kütüphanecilik tarihi bakımından dikkate değer bîr eserdir.
Sayfa 30:
SORU: Metinde “hürriyet”le
ilişkilendirilen kavramları tespit edip defterinize yazınız
Edebiyat Fatihi :
CEVAP:
Vatan,yurt,halk,hak, egemenlik,ilerleme,iyilik,bilgi,kültür,eğitim…
SORU:Yazar, medeni üstünlüğe sahip ülkelerin her
alanda gelişmesinin sebebini neye bağlıyor?
Edebiyat Fatihi :
CEVAP:Yönetim
anlayışlarındaki geniş ve sağlam prensiplere dayanan hürriyet anlayışına…
SORU:Metinde uygarlık tarihinin çeşitli dönemlerinden
söz edilmiştir.Bu dönemlerle ilgili bilgiler neyi örneklemek veya ispat etmek
amacıyla verilmiştir?
Edebiyat Fatihi :
CEVAP: Medeniyet
tarihinde özgürlüğün ne kadar önemli olduğunu ispat etmek amacıyla…
SORU:Yazar göre halkın çektiği sıkıntıların sebepleri
nelerdir?
Edebiyat Fatihi :
CEVAP:Bilgi ve kültür
eksikliği, eğitim yetersizliği……
SORU: Eserin yazılış amacı nedir, yazarın hedeflediği
okuyucu kitlesi kimler olabilir?
Edebiyat Fatihi :
CEVAP: Eserin yazılış
amacı bilgi vermek,aydınlatmak ve öğretmektir. Hedef kitle halktır.
SORU: Metnin tamamında yazarın iletmek istediği ana
düşünce nedir?
Edebiyat Fatihi :
CEVAP: Özgürlük, bir
ulusun sadece hakkı değil insanlığın var oluşunun ve bütün mutluluklarının
kaynağıdır.
SORU: Hak sorumluluk ve özgürlük kavramları Tanzimat
dönemi eserlerinde ve günümüzde de ele alınıyor mu?
Edebiyat Fatihi :
CEVAP: Bu kavramlar
Tanzimat döneminde de günümüzde yazılı ve görsel basında işlenmektir.
SORU: “Hürriyet” adlı metnin ana düşüncesini ele alan
farklı türde metinler yazılabilir mi? Günümüz eserlerinde de aynı düşünce ele
alınıyor mu?
Edebiyat Fatihi :
SORU : Metinde dil hangi işlevde kullanılmıştır?
Edebiyat Fatihi :
CEVAP: Ağırlıklı
olarak göndergesel işlevde kullanılmıştır.
SORU: Metinde yer alan “hürriyet,iyilik,güzellik…”
gibi kelimeler daha çok ilk anlamlarıyla mı yan anlamlarıyla mı kullanılmıştır?
Edebiyat Fatihi :
CEVAP: Metin öğretici
metin olduğu bu kelimeler daha çok ilk (gerçek) anlamlarıyla kullanılmıştır.
SORU: Metindeki ifadeler ne ölçüde açık ve kesindir?
Edebiyat Fatihi :
CEVAP: Metin öğretici
metin olduğu için ifadelerin açık,net ve kesin olmasına gösterilir.Bu metinde
yazar buna dikkat etmiştir.
SORU: Metnin anlatım türü nedir?
Edebiyat Fatihi :
SORU: Metinde özgürlüğü hak eden halka hakkını teslim
etmesi için kime çağrıda bulunuyor?
Edebiyat Fatihi :
CEVAP: Devlet
yönetimine,idarecilere…
SORU: Halkın hürriyeti hak edişi konusunda ileri
sürülen görüşleri ve bunların nedenlerini söyleyiniz.
Edebiyat Fatihi :
CEVAP: “Halkın bilgi
ve kültür bakımından henüz özgürlüğü hazmedemeyecek bir seviyeye gelmediği
,halka özgürlük verilirse bunun büyük tehlikeler doğurabileceği “ ileri sürülen
düşüncelerdendir.
SORU: Metnin anlatımını açıklık,kesinlik, yalınlık
duruluk bakımından değerlendiriniz.
Edebiyat Fatihi :
CEVAP: Metin açık
anlatımın özelliklerine sahiptir.
SORU: Yazar, günlük hayattan alınan kelimelerle kavram
ve terimleri niçin bir arada kullanmıştır?
Edebiyat Fatihi :
SORU: Metinde geçen Tanzimat’ın getirdiği özgür
ortamla dile getirilebilen yeni kavram,terim ve ifadeleri sıralayınız.
Edebiyat Fatihi :
CEVAP: “Hürriyet,
hak,hükümet, kamuoyu, ilerleme, egemenlik…”
SORU: “Halife,padişah” gibi ifadelerle “hükümet
merkezi,hak,kamuoyu” gibi kelimelerin aynı metinde kullanılmasını makalede bir
bendi verilen Fransız bir subayın şiirinin çevirisinin aruz ölçüsüne uygun
yapılmasının İslam medeniyeti ve Batı uygarlığının yenileşme hareketleri
üzerindeki etkisini değerlendiriniz.
Edebiyat Fatihi :
“Halife, padişah” gibi
sözcüklerle bir Fransız subayın şiirinin şarkı sözüyle nitelendirilmesi ve bu
şiirin aruza uygun çevrilmesi “eski” ; “hükümet merkezi, hak, kamuoyu” gibi
sözcükler ise Batılı özellikler taşımaktadır.Bu durum Tanzimat dönemindeki
ikilemi yansıtmaktadır.Eski-yeni çatışması diye de adlandırılabilecek bu durum
dönemin aydınlarını ikileme düşürmüştür.Tanzimat döneminde klasik edebiyatın
etkisi devam etmiş,dilde sadeleşmek taraftarı olunmak istense de Arapça-Farsça
kelime ve tamlamalar kullanılmaya devam etmiştir.
SORU: Tanzimat Dönemindeki eski-yeni çatışmasıyla
ilgili bilgiler nelerdir?
Edebiyat Fatihi :
CEVAP: Tanzimat dönemi
sanatçıları Doğu ile Batı kültür dünyası arasında kesin bir tavır belirleyemiş,
ikili bir anlayış içinde dönüp durmuştur. Tanzimat Dönemi Edebiyatı öğretici
metinlerinde ikilik yani eski-yeni, yerli-Batılı çatışması temada, dilde
(Arapça, Farsça kelime ve kavramlarla–yeni kavramlar) ifade biçimlerinde
varlığını hissettirmiştir.Tanzimat Döneminde yeninin yanında eskinin de devam
etmesi anlayışı Tanzimat şiirlerinde de görülmüştür.Aruz eski hakimiyetini
devam ettirmiş,Divan şiirinin şekilleri ve sanatları da tamamen atılamamıştır.
SORU: Tanzimat dönemi eserlerinde görülen ikiliğin (
eski-yeni)bu metnin dil ve ifade biçimi üzerindeki etkileri nasıldır?
Edebiyat Fatihi :
CEVAP: Tanzimat Dönemi
Edebiyatı öğretici metinlerinde bu metinde olduğu gibi ikilik yani eski-yeni,
yerli-Batılı çatışması temada, dilde (Arapça, Farsça kelime ve kavramlarla–yeni
kavramlar) ifade biçimlerinde varlığını hissettirmiştir.Metinde Arapça ve
Farsça kelime ve tamlamalar kullanılmıştır.
SORU: Metin hangi geleneğe bağlı kalınarak
yazılmıştır?
Edebiyat Fatihi :
CEVAP: Öğreti metin
geleneğine
SORU: Tanzimat döneminde gazetelere verilen önemi
açıklayınız.
Edebiyat Fatihi :
• Halkın
bilgilendirilmesinde ve eğitilmesinde bir araç olmuştur.
• Batıya ait edebiyat ürünlerinin tanınmasında yayımlanmasında en önemli araç gazetedir.
• Basılan kitaplar ve oynanan tiyatrolarla ilgili haber vermişlerdir.
• Roman ve tiyatro eserlerinin yazı dizisi halinde (tefrika) yayımlanması sağlanmıştır.
• Edebi yapıtlarda halkın sorunlarının işlenmesine araç olmuştur.
• Toplumun haberlerden ve yeniliklerden haberdar olmasını sağlamıştır.
• Dilin sadeleşmesinde önemli katkıları olmuştur.
• Geniş insan topluluklarına ulaşılması gazete sayesinde olmuştur.
• Batıya ait edebiyat ürünlerinin tanınmasında yayımlanmasında en önemli araç gazetedir.
• Basılan kitaplar ve oynanan tiyatrolarla ilgili haber vermişlerdir.
• Roman ve tiyatro eserlerinin yazı dizisi halinde (tefrika) yayımlanması sağlanmıştır.
• Edebi yapıtlarda halkın sorunlarının işlenmesine araç olmuştur.
• Toplumun haberlerden ve yeniliklerden haberdar olmasını sağlamıştır.
• Dilin sadeleşmesinde önemli katkıları olmuştur.
• Geniş insan topluluklarına ulaşılması gazete sayesinde olmuştur.
SORU:Eserden hareketle yazarın fikri ve edebi yönüyle
ilgili çıkarımlarda bulununuz.
Edebiyat Fatihi :
• İmparatorluğun
baskıcı yönetimine karşı çıkan, sürekli muhalif bir aydın olarak Ebuzziya
Tevfik daha çok siyasî kimliğe sahiptir.
• Hürriyetin medeniyetlerin ilerlemesindeki rolünü iyi bilmektedir.
• Halkı bilinçlendirmek, eğitmek gibi amaçları vardır.
• Gazete ve dergiciliğe çok önem vermiştir.
• Hürriyetin medeniyetlerin ilerlemesindeki rolünü iyi bilmektedir.
• Halkı bilinçlendirmek, eğitmek gibi amaçları vardır.
• Gazete ve dergiciliğe çok önem vermiştir.
DEĞERLENDİRME SORULARININ CEVAPLARI:
Edebiyat Fatihi :
1) Aşağı cümlelerin
başına yargı doğru ise D yanlış ise Y yazınız.
(Y)
(D)
(D)
(Y)
2)
• bilgi vermek,aydınlatmak,açıklamak, ikna etmek, kanıları değiştirmek
• açık,kesin,sade(yalın)
• Atatürk ilke ve inkılapları
4) A gazete
5) - Toplumsal konulara ve sorunlara yer verilmiştir.
- Hürriyet eşitlik kanun bilim ve teknikle ilgili Batılı kavramlar konu olarak işlenmiştir.
- “Sanat toplum içindir.” anlayışı benimsenmiştir.
- Öğretici metinler toplum için toplumun anlayacağı bir dille yazılmıştır.
- Tanzimat Dönemi Edebiyatı öğretici metinlerinde ikilik yani eski-yeni yerli-Batılı çatışması temada dilde (Arapça Farsça kelime ve kavramlarla–yeni kavramlar) ifade biçimlerinde varlığını hissettirmiştir.
(Y)
(D)
(D)
(Y)
2)
• bilgi vermek,aydınlatmak,açıklamak, ikna etmek, kanıları değiştirmek
• açık,kesin,sade(yalın)
• Atatürk ilke ve inkılapları
4) A gazete
5) - Toplumsal konulara ve sorunlara yer verilmiştir.
- Hürriyet eşitlik kanun bilim ve teknikle ilgili Batılı kavramlar konu olarak işlenmiştir.
- “Sanat toplum içindir.” anlayışı benimsenmiştir.
- Öğretici metinler toplum için toplumun anlayacağı bir dille yazılmıştır.
- Tanzimat Dönemi Edebiyatı öğretici metinlerinde ikilik yani eski-yeni yerli-Batılı çatışması temada dilde (Arapça Farsça kelime ve kavramlarla–yeni kavramlar) ifade biçimlerinde varlığını hissettirmiştir.