Nazım Hikmet "Davet" Şiirinin Konusu, Teması, Yapı Özellikleri, Ahenk Unsurları, İmgeleri, Söz Sanatları (İncelemesi)
"Dörtnala gelip Uzak Asya'dan
Akdeniz'e bir kısrak başı gibi uzanan
bu memleket, bizim.
Akdeniz'e bir kısrak başı gibi uzanan
bu memleket, bizim.
Davet şiiri Nazım Hikmet'in sanat anlayışını, söylev üslubunu, bakış açısını yansıtan çok güzel bir örnek... Bu yazımızda Nazım Hikmet'in "Davet" şiirini incelemeye çalıştık. edebiyatfatihi.net
İçerik:
Nazım Hikmet bu şiirinde Türk medeniyetinin yolculuğunu, bu vatanın her şeyiyle bize ait olduğunu, bu topraklar üzerinde yaşayan tüm insanların kimseye kulluk etmeden, eşit haklara sahip özgür bireyler olmasını gerektiği belirtip sosyal eşitliğe ve kardeşçe yaşama vurgu yapıp bunların özlemini çektiğini dile getirmiştir. Şiirde Nazım Hikmet'in özgürlüğe, eşitliğe, kardeşçe yaşamayı paylaşıma daveti vardır.
Yapı: Şiir anlamca ve yapıca kaynaşmış uzun ve kısa dizelerden oluşan dört birimden oluşuyor.
Şiirin birimi dizedir.
Nazım Şekli:
Şiir serbest nazım tarzında yazılmıştır. Dizelerin uzunluk kısalıkları, uyak, redif, uyak düzeni, nazım birimi gibi nazmın bağlayıcı unsurları önemsenmemiştir.
Ahenk Unsurları:Şiirde ahenk her türlü ses benzerliğiyle sağlanmıştır.
Ahenk Unsurları:Şiirde ahenk her türlü ses benzerliğiyle sağlanmıştır.
İlk birimde "-an" sesleri tam uyak
ikinci birimde "-ak" seslerini tam uyağa örnek verebiliriz. Ayrıca her biriminde sonunda geçen " bu memleket bizim/ bu cennet bizim/ bu davet bizim/bu hasret bizim" kafiye ve redif vardır.
Tema: Özgür ve kardeşçe yaşama isteği ve daveti
Söz Sanatları ve İmgeler:
Bir kısrak başı gibi uzanan memleket : Teşbih (benzetme)
İpek halıya benzeyen toprak: Teşbih (benzetme)
Bu cennet, bu cehennem: İstiare
Bir ağaç gibi tek ve hür: Teşbih (benzetme)
Bir orman gibi kardeşçe: Teşbih (Benzetme)
İmgeler:
Akdeniz'e bir kısrak başı gibi uzanan bu memleket
ipek halıya benzeyen toprak
insanın insana kulluğu
Bir ağaç gibi tek ve hür yaşamak
Bir orman gibi kardeşçesine yaşamak
Üslup Özellikleri:
Nazım Hikmet bu şiirinde söylev üslubunu kullanarak okuyucuda coşku ve heyecanı arttırmak, istiyor. Dilin alıcıyı harekete geçirme işlevini kullanarak kalabalıkları harekete geçirmek isteyen bir ifade tarzı kullannmıştır. edebiyatfatihi.net
Şair Hakkında:
NAZIM HİKMET RAN (1902-1963)
Edebi Kişiliği ve Eserleri
Selanik’te doğdu. Moskova’da eğitim gördü. Kara Harp Okulu öğrencileri arasında propaganda yaptığı gerekçesiyle hakkında 15 yıl hapsi istendi.
İlk şiiri “Bir Bahriyelinin Ağzından”adlı şiiridir.
Askere alınması kararı çıkınca ve öldürülmekten korkunca şair, Refik Erduran’ın yardımıyla Karadeniz’de seyreden Romanya bandıralı bir gemi ile Moskova’ya kaçmıştır.
Doğumunun 100. yılında (2002) UNESCO tarafından “Nazım Hikmet Yılı” ilan edildi. 5 Ocak 2009’da Bakanlar Kurulu’nun aldığı kararla vatandaşlığı geri verildi.
Toplumcu-gerçekçi sanat anlayışının edebiyatımızdaki öncüsü ve en önemli temsilcidir.
Hem kendi kuşağını hem 1960 sonrası şairlerimizi derinden etkilenmiştir.
İlk şiirlerinde heceyi kullanmış, geleneksel şiirimizden yararlanmıştır.
1921’de Moskova’ya gidince Rus şiirinin etkisinde kalmış, 1928’de yurda toplumcu şiiranlayışıyla dönmüştür.
Moskova’daki yıllarında fütürizm ve bu akımın önemli isimlerinden Mayakovski’nin etkisinde kalarak hece veznini bırakıp serbest şiire yönelmiştir.
İlk şiir kitabı “835 Satır”la çağdaşlarında çok farklı bir şiir anlayışı ortaya koymuştur. Bu şiirlerinde Rus fütüristlerin özellikle Mayakovski’nin etkisi görülür.
Şiirlerinde biçimsel ögelere değil, içeriğe önem vermiştir.
İçeriği (özü), temel almış, dizeci anlayışı yıkmış, nesnel ve somut şiiri geliştirmiştir.
Harflerin büyük ve küçük kullanımdaki değişikliklerle, satır uzunluklarının ve dizilişlerinin dalgalanmasıyla şiirde biçimsel yenilikler yapmıştır.
Şiirleri basamaklandırmıştır. Uzun dizelerin ardından gittikçe kısalan kırık dize kümleri oluşturmuş, bazen sözcükleri ortasında kesmiş bazen de tek dizeye indirgemiştir.
Şiirlerinde ilk dize büyük, sonrakiler küçük harfle başlar.
1929-1936 arası şiirlerinde doğa, kendi yaşamı, hapishane yılları, toplumsal yergiler ve tarihsel gerçeklikler yer alır.
1950-1963 arsı şiirlerinde memleket özlemi, barış, ölüm, aşk gibi temaları işlemiştir.
“Şeyh Bedrettin Destanı”nda şiirinde epik şiirle birlikte kendi toprağını anlattı.
“Kuvayı Millîye Destanı ve Memleketimden İnsan Manzaraları” eserlerinde senaryo, düz yazı ve şiiri iç içe kullandı. Toplumsal görünümlü şiirlerdir.
“Kurtuluş Savaşı Destanı” yapay destanlarımızın önemli olanlarındandır.
İlk oyunu “Kafatası” ilim adamının çıkarcılar elinde kalışını anlatır.
“Unutulan Adam” oyununda karısı tarafından aldatılan bir doktorun kızını ameliyatta öldürmesi ve kendini ihbar etmesini anlatır.
“İnek” adlı oyununda ise sahiplerine refah getireceği yerde onları sömüren bir ineği sembol olarak kullanır.
Nâzım Hikmet, Moskova’da ölmüştür. (3 Haziran 1963).
Nazım Hikmet’in mezarı Moskova’da bulunmaktadır.
Edebi Kişiliği ve Eserleri
Selanik’te doğdu. Moskova’da eğitim gördü. Kara Harp Okulu öğrencileri arasında propaganda yaptığı gerekçesiyle hakkında 15 yıl hapsi istendi.
İlk şiiri “Bir Bahriyelinin Ağzından”adlı şiiridir.
Askere alınması kararı çıkınca ve öldürülmekten korkunca şair, Refik Erduran’ın yardımıyla Karadeniz’de seyreden Romanya bandıralı bir gemi ile Moskova’ya kaçmıştır.
Doğumunun 100. yılında (2002) UNESCO tarafından “Nazım Hikmet Yılı” ilan edildi. 5 Ocak 2009’da Bakanlar Kurulu’nun aldığı kararla vatandaşlığı geri verildi.
Toplumcu-gerçekçi sanat anlayışının edebiyatımızdaki öncüsü ve en önemli temsilcidir.
Hem kendi kuşağını hem 1960 sonrası şairlerimizi derinden etkilenmiştir.
İlk şiirlerinde heceyi kullanmış, geleneksel şiirimizden yararlanmıştır.
1921’de Moskova’ya gidince Rus şiirinin etkisinde kalmış, 1928’de yurda toplumcu şiiranlayışıyla dönmüştür.
Moskova’daki yıllarında fütürizm ve bu akımın önemli isimlerinden Mayakovski’nin etkisinde kalarak hece veznini bırakıp serbest şiire yönelmiştir.
İlk şiir kitabı “835 Satır”la çağdaşlarında çok farklı bir şiir anlayışı ortaya koymuştur. Bu şiirlerinde Rus fütüristlerin özellikle Mayakovski’nin etkisi görülür.
Şiirlerinde biçimsel ögelere değil, içeriğe önem vermiştir.
İçeriği (özü), temel almış, dizeci anlayışı yıkmış, nesnel ve somut şiiri geliştirmiştir.
Harflerin büyük ve küçük kullanımdaki değişikliklerle, satır uzunluklarının ve dizilişlerinin dalgalanmasıyla şiirde biçimsel yenilikler yapmıştır.
Şiirleri basamaklandırmıştır. Uzun dizelerin ardından gittikçe kısalan kırık dize kümleri oluşturmuş, bazen sözcükleri ortasında kesmiş bazen de tek dizeye indirgemiştir.
Şiirlerinde ilk dize büyük, sonrakiler küçük harfle başlar.
1929-1936 arası şiirlerinde doğa, kendi yaşamı, hapishane yılları, toplumsal yergiler ve tarihsel gerçeklikler yer alır.
1950-1963 arsı şiirlerinde memleket özlemi, barış, ölüm, aşk gibi temaları işlemiştir.
“Şeyh Bedrettin Destanı”nda şiirinde epik şiirle birlikte kendi toprağını anlattı.
“Kuvayı Millîye Destanı ve Memleketimden İnsan Manzaraları” eserlerinde senaryo, düz yazı ve şiiri iç içe kullandı. Toplumsal görünümlü şiirlerdir.
“Kurtuluş Savaşı Destanı” yapay destanlarımızın önemli olanlarındandır.
İlk oyunu “Kafatası” ilim adamının çıkarcılar elinde kalışını anlatır.
“Unutulan Adam” oyununda karısı tarafından aldatılan bir doktorun kızını ameliyatta öldürmesi ve kendini ihbar etmesini anlatır.
“İnek” adlı oyununda ise sahiplerine refah getireceği yerde onları sömüren bir ineği sembol olarak kullanır.
Nâzım Hikmet, Moskova’da ölmüştür. (3 Haziran 1963).
Nazım Hikmet’in mezarı Moskova’da bulunmaktadır.
Şiir Kitapları: Jokond ile Sİ-YA-U (1929); 835 Satır (1929),Varan 3 (1930), 1+1 =1 (Nail V.Çakırhan ileI930), Sesini Kaybeden Şehir (1931), Benerci Kendini Niçin Öldürdü (1932), Gece Gelen Telgraf (1932), Taranm Babu'ya Mektuplar (1935), Portreler (1935), Simavna Kadısı Oğlu Bedrettin Destanı (1936). Kurtuluş Savaşı Destanı (1965), Memleketimden İnsan Manzaraları (1966), Saat 21-22 Şiirleri (1965), Dört Hapishane'den (1966), Rubailer (1966).