Türk siyaset adamı ve tarihçi. Kazan’da doğmuş, küçükken babasını kaybetmiş, İstanbul‘a annesi tarafından getirilmiş ve 1896’da Harbiyeyi bitirerek, erkan-ı harp (kurmay) sınıfına ayrılmıştır. Jön Türkler hareketine katıldığı için, askerlikten çıkarılarak Trablusgarp‘a sürülmüştür. Fakat oradan kaçıp Paris’e gitmiş, orada Siyasal Bilgiler Okulunda öğrenimini tamamladıktan sonra Rusya’ya dönerek gazetecilik ve öğretmenlik yapmıştır. Meşrutiyetin ilanından sonra İstanbul‘a gelmiş, Harp Akademisi ile Darülfünun (üniversite) siyasî tarih hocalığına tayin edilmiştir. Daha sonra Türk Yurdu dergisini çıkararak; Türkçülük akımını desteklemiştir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi hükümetinin kuruluşundan sonra Anadolu’ya geçerek görev almış, 1923′te İstanbulmebusluğuna seçilmiştir. 1925’de açılan “Ankara Adliye Hukuk Mektebi”nde siyasi tarih hocalığına tayin edilen Akçura, 1931’de Atatürk’ün Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti’ni kurmakla görevlendirdiği kişiler arasında yer almış ve 1932’de bu cemiyetin başkanlığına seçilmiştir. 1933’te İstanbul Üniversitesi’nin ıslahatında siyasi tarih profesörlüğüne getirilmiş, Kars mebusu iken ölmüştür. Akçura‘nın tarihe ait birçok basılmış eserleri vardır.
KISACA ÖZET BİLGİLER :
TÜRKÇÜLÜK AKIMIN ÖNDE GELEN DÜŞÜNÜR VE TARİHÇİSİDİR.
Türk Tarih Kurumu başkanlığı yapmıştır...
1904 yılında Mısır’da (Türk adlı bir gazetede) yayımladığı "Üç Tarz-ı Siyaset" adlı makalesi onu Türk siyasal hayatında önemli bir isim haline getirdi.
Türkçülük akımının manifestosu kabul edilen bu makalede Akçura, Osmanlının toparlanabilmesi için üç ana görüşün (Osmanlıcılık, Türkçülük, Batıcılık) bulunduğunu ve bunlar arasında en uygununun Türkçülük olduğunu savunmuştur.
Eserleri :
Ulum ve Tarih (Bilimler ve Tarih)
3 Haziran Vak’a-i Müessifesi
Üç Tarz-ı Siyaset
Mevkufiyet Hatıraları
Rusya’daki Türk-Tatar Müslümanların Şimdiki Vaziyeti ve Emelleri
Şark Meselesine Ait Notlar
Muasır Avrupa’da Siyasi ve İçtimai Fikirler ve Fikir Cereyanları
Türk Yıllığı, Osmanlı İmparatorluğu’nun Dağılma Devri
Ahmet Kabaklı Kimdir, Eserleri, Hayatı, Edebi Kişiliği Kısaca
AHMET KABAKLI ( 1924-2001)
Cumhuriyet devri yazarlarındandır
1924 yılında Harput'ta doğdu. 1931 yılında Elazığ Numune mektebine girdi,ilk ve orta öğrenimini tamamladı.
Elazığ Lisesi'nden 1944 yılında mezun oldu ve Edebiyat Fakültesine kayıt yaptırdı.
İstanbul Yüksek Öğretmen Okulu Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nü (1948), lise öğretmenlikleri sırasında da Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni (1959) bitirdi. İstanbul Eğitim Enstitüsü’ndeki edebiyat öğrefrnenliğini (1958-1969) daha sonra Yüksek Öğretmen Okulu’nda sürdürdü
• İlk yazısı “Yunus Emre mi Haklı Gölpmarlı mı?” 1947’de Son Saat gazetesinde yayımlandı. Dergilerde şiirleri de yayımlandı (1948 – 1955). Tercüman gazetesinin bir fıkra yarışmasında (1956) birincilik kazanarak fıkra yazarlığına geçti, önce aralıklı yazdı (1957-1960), sonra her gün yazdı (Tercüman, 1961-86, Yeni Haber 1986-87 ve yeniden Tercüman 1987).
• Edebiyat tarihimizi başlangıcından 1965’lere kadar getiren ve birkaç kere basılmış, üç büyük ciltlik bir eser çıkardı: Türk
'Tahsin Yücel (17 Şubat 1933, Ötegeçe öyü, Elbistan, Kahramanmaraş - 22 Ocak 2016, İstanbul ), Türk akademisyen, öykü ve roman yazarı, denemeci, eleştirmen ve çevirmendir.
Fransız Dili ve edebiyatı profesörü olan Tahsin Yücel, göstergebilim alanında çalışmıştır. Türk edebiyatında deneme ve roman alanındaki eserleri ve eleştirmen kimliği ile tanınır.
Tahsin Yücel, çalışmalarına öykücülükle başladı. İlk öyküsü olan ¨Dert Çok, Hemdert Yok!¨, bir derlemede (Yeni Hikâyeler 1950) yayımlandı. Varlık, Seçilmiş Hikâyeler, Yeryüzü, Beraber ve Mavi gibi dergilerde öyküleri yayımlanmaya devam etti.
Bu dönemlerde kullandığı yalın dil, kullandığı modern sözcükle, Anadolu insanına yaklaşımındaki tutarlılık ve anlatımındaki ustalık dikkat çekti. Edebiyatımızın en ağır başlı, en kişilikli yazarlarından oldu.
Uçan Daireler, Haney Yaşamalı ve Düşlerin Ölümü adlı öykü kitaplarında otobiyografik parçalar kullandı. Bu kitaplar karamsar bir bakışı içerir. (Bu bakış daha sonra Peygamberin Son Beş Günü, Mutfak Çıkmazı, Bıyık Söylencesi gibi romanlarında ironik alaysama bir dile dönüştü.)
1970'li yıllarda Yaşadıktan Sonra ve Dönüşüm, Vatandaş, Ben ve Öteki kitaplarıyla yazarlık anlayışında dış dünyadan çok iç dünyaya yöneldi.
Komşular adlı kitabı, insanların politika hakkındaki görüşlerinin eleştirisiydi. Fethi Naci, bu kitabındaki bir öyküsünü bir başyapıt olarak değerlendirdi.
Tahsin Yücel romanları Peygamberin Son Beş Günü, Mutfak Çıkmazı, Bıyık Söylencesi genel olarak, toplumu, onu oluşturan bireyi, halkı eleştirir.
Öykü ve roman dışındaki eserlerine bakıldığında, Yazın, Gene Yazın ve Tartışmalar adlarında iki deneme kitabı görülür. Bunlardan ilki, genellikle kendi hayatından alıntılar içerirken, ikincisi, dilsel konuları alan polemikleri konu alır. Aynı zamanda, Türkiye'ye göstergebilimi tanıttığı çalışmaları da var.
Yurt içi ve yurt dışında ses getiren yazınsal incelemelerinin yanı sıra, dünya edebiyatından onlarca önemli çeviri kitapları vardır. Öykülerinden bazıları, İsveççe ve Fransızca'ya çevrildi.
Arkadaşlarıyla beraber çıkardığı Nokta adlı dergi şiirinin yeni bir evreye giriş dönemine rastlar.Bu dergi genç şair ve yazarlarla tanışmasına olanak vermiştir.
İlk kitabından yedi yıl sonra yayımlamadığı Dirlik Düzenlik'te kendine özgü bir şiir evreni kurduğu görülür.Bu kitaptaki şiirlerde düşünceyi dil içinde ertimeye yönelen özlü söyleyiş ve çarpıcı biçim arayan toplumsal eleştiri için mizah aracını kullanan bir tutum sergilemiştir.
Sürekli yazan , yayımlayan bir şair olarak 30 yıl boyunca ilgileri hep üstünde tutmuştur , şiirlerinin yanı sıra şiir stüne söyledikleri de tartışma konusu olmuştur
Şiiri; hissedilen düşünülen ama başkalarına aktarılması kolay olmayan şeyleri anlatma çabası olarak görmüştür.
1950’lerden başlayarak varoluşçuluk (egzistansiyaslizm) akımı etkisinde, kişinin sınırlı, tekdüze dünya kargaşasında yerini araştıran şiirden, düşünce payı ağır basan şiire geçmiştir.
Bu yüzden II. Yeniciler arasında düşünce şairi olarak nitelendirilir.
Bir ara şiirde yeni arayışlara yönelmiş ve tiyatrodan esinlenen diyaloglar kullanmıştır.
Türk öykü yazarı ve çevirmen. İngiliz Kız Ortaokulu'nda, şimdiki adı Robert Kolej olan Arnavutköy Amerikan Kız Koleji'nde eğitim gördü (1961). İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'ne bağlı Gazetecilik Enstitüsü'nü bitirdi (1963).
HİLMİ YAVUZ KISACA HAYATI , EDEBİ KİŞİLİĞİ VE ESERLERİ Hilmi Yavuz 14 Nisan 1936’da İstanbul’da doğdu. Kabataş Erkek Lisesi’ni bitirdi. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ndeki eğitimini yarıda bıraktı. İngiltere’ye gitti. BBC’nin Türkçe bölümünde çalıştı. Londra Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’ne bağlı University College Felsefe Bölümü’nde yüksek öğrenimini tamamladı
. Türkiye’ye döndükten sonra çeşitli yayınevleri ve ansiklopedilerde görev aldı. Cumhuriyet, Milliyet, Yeni Ortam gazeteleri ve çeşitli dergilerde “Ali Hikmet” imzasıyla inceleme, eleştiri ve denemeler yazdı. Mimar Sinan Üniversitesi, İstanbul Teknik Üniversitesi ve Boğaziçi Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olarak çalıştı, Uygarlık Tarihi ve Felsefe okuttu. Halen Zaman gazetesinde kültür yazılarına ve Bilkent Üniversitesi, Türk Edebiyatı Bölümü’nde öğretim üyesi (senior lecturer) olarak çalışmaya devam etmektedir.
EDEBİ KİŞİLİĞİ :
Şiire lise yıllarında başladı ve ilk şiirleri Kabataş
Çoğumuz Ahmet Haşim’i edebiyat ders kitaplarındaki şiirleriyle ve üniversite hazırlık kitaplarındaki çoğu maddeler halindeki edebi kişiliğini anlatan bilgilerle tanırız.Bir şairi bütün özellikleriyle tanımak onu ve şiirlerini anlamlandırmada çok önemli bir etkendir.Çünkü pek çok şair yaşadığı dönemden içinde bulunduğu ruhsal durumlardan etkilenmiş bunları az veya çok eserlerine yansıtmıştır...
Nurettin Topçu, 1909 yılında İstanbul’da doğdu. Asıl adı Osman Nuri Topçu’dur. Nurettin Topçu’nun babası Topçuzâde Ahmet Efendi Erzurum’lu, annesi Fatma hanım ise Eğinli (Erzincan’ın Kemaliye ilçesinin eski adı) ’dir. Topçu ailesi Topçuzâdeler diye tanınmaktadır. Dedesi Osman Efendi, Erzurum’un Ruslar tarafından işgali sırasında Türk ordusunda topçuluk yapmıştır, bu lâkap da oradan gelmektedir.
Eğitimi
Nurettin Topçu, öğrenim hayatına altı yaşında Bezmiâlem Velide Sultan Mektebi’nin ana kısmında başladı. İlkokulu Büyük Reşid Paşa Numûne Mektebi’nde okudu.İlkokuldan sonra Vefa İdadisi’nde öğrenimini sürdüren Nurettin Topçu, birinci sınıfta iken babasını kaybetmiştir. Lise tahsilini İstanbul Lisesi’nin Edebiyet Bölümü’nde pekiyi derece ile tamamlamıştır. (1927-28) Mehmet Akif’in medeniyet telakkisini kavramış ve ilmini almak için Akif’in oğlu Asım’ı niçin Batı’ya göndermiş olduğunu idrak etmiş olan Nurettin Topçu, daha iyi bir eğitimalabilmek için Avrupa’da tahsil görmek gerektiğinin farkındaolarak liseyi bitirdikten sonra kendi imkanlarıyla Milli EğitimBakanlığı’nın açmış olduğu Avrupa imtihanlarına girmiş vekazanmıştır. Fransa’nın Türkiye’deki liselerin denkliğinikabul etmemesinden dolayı Topçu buradaki eğitimineParis’teki Bordeaux Lisesi’nde başlamıştır. İki sene sonraStrazbourg’a giden (1930) Topçu, burada üniversite tahsilinebaşlamış; psikoloji ve güzel sanatlar, genel felsefe ve mantık,çağdaş sanat tarihi, sosyoloji ve ahlak, ilk zaman sanat vearkeolojisi dersleri almıştır. Strazbourg’da tamamladığıdoktorasını 1934 yılında Sorbonne Ünivesitesi’nde vermiştir.Sorbonne Üniversitesi’nde okuyan ilk Türk öğrenci olmuştur.Çalışması Sorbone Üniversitesi Felsefe Jürisi tarafından yılın en başarılı doktora tezi seçilir.Üniversitenin geleneklerine göre birinci olan öğrenciler mutlaka ödüllendirilir. Bununüzerine yetkili Profesör, Nurettin Topçu’nun yanına gelerek durumu anlatır ve ödülolarak neyi istediğini sorar:
- Efendim, bir altın saat mi? Amerika veya Kuzey Avrupa’ya bir mavi yolculuk mu?
Hangisini tercih edecekseniz onu alacaksınız veya o ülkeye ziyarete gideceksiniz!
Nurettin Topçu, kararlı ve gayet kendinden emin bir şekilde bu soruya şöyle cevap verir:
- Hiçbiri değil!
- O zaman ne istiyorsunuz?
- Sorbonne Üniversitesi’nin giriş ve çıkış kulelerinde yirmi dört saat ay-yıldızlı Türk
bayrağının dalgalanmasını istiyorum!
- Derhal bu isteğiniz yerine getirilecektir!
Nurettin Topçu kendine yapılan teklife verdiği cevabı duyan herkes hayret ve hayranlıkiçinde kalmıştır. Vatan ve bayrak sevgisinin gurbet illerde okuyan bir öğrencinin yüreğindeböylesine yüceldiği az görülmüştür. Ayrıca bu olay, onun düşünce yapısını, vatan vemillet sevgisi ile hayat felsefesini yansıtan önemli bir ayrıntıdır.
-"Garip Akımı"na öncülük etmiş ve bu yolda ilginç buluşlara dayanan nükte ve yergi ağırlıklı şiirler yazmıştır.
-1954'ten sonra, toplumsal sorunlara ilgi duyan, doğa olayları karşısında düşünen, duygulanan şair, Oktay Rifat'ın aksine soyut şiire ilgi duymamıştır. - Mecazlı söyleyişten kaçmış , sade bir söyleyişi benimsemiştir. - Bazı dergilerde Yaşar Telli Dede ,Niyaz Niyazioğlu , Gani Girgin ,Vecdi Velet gibi takma isimlerle yazıları yayımlanmıştır.
Orhan veli ve Melih Cevdet'le aynı yıllarda ün kazanan şair, "Garip Akımı''nın öncülerinden olmuştur.
Başlangıçta, yeni bir hava içinde, güçlü aşk şiirleri; toplumcu sanat ilkesinden hareketle halk deyimi ve söyleyişlerinden masal ve tekerlemelerden faydalanarak başarılı taşlamalar; sosyal şiirler yazdı. Perçemli Sokak adlı kitabıyla birlikte şiir anlayışında büyük değişiklik olmuş soyut şiire kaymıştır.
Son şiirlerinde öz ve biçim yoğunlaştırmalarıyla estetik planda yeni ve güçlü bir şiir estetiği yakalamıştır.
Türk Şiiri’nin en büyük isimlerinden birisi kabul edilir. Orhan Veli ve Melih Cevdet’le birlikte Garip Akımı’nın kurucularındandır. 1955 yılından itibaren İkinci Yeni adlı şiir akımına yönlenmiştir. Şiir dışında roman ve oyun türlerinde de çok başarılı eserler vermiştir.
edebi kişiliği, sanat anlayışı ,eserleri1. 1919’da Balıkesir’in Bandırma ilçesinde doğdu.
2. Garip ve İkinci Yeni akımlarını kendine göre yorumlayarak uzaktan izledi.
3. Şiirlerinde halk şiirine yaklaşan bir söyleyiş yöntemine ulaştı.
4. Yalın üslûbu, hoşgörülü konu seçimleri ve ince alaylı yaklaşımıyla, kendine özgü farklı bir yerde bulundu.
5. Asıl ününü 1970’lerde peş peşe yayınlanan “denemelerle” kazandı.
6. Kahveler Kitabı, Ah Beyoğlu Vah Beyoğlu, Boğaziçi Şıngır Mıngır, Sergüzeşt-i Nono Bey, Elmas Boğaziçi ve İstanbul - Paris kitaplarında eski İstanbul’u, Beyoğlu ve sanat çevrelerini anlatmıştır.
HALİKARNAS BALIKÇISI (1886-1973) 1. Asıl Adı Cevat Şakir Kabaağaçlı olan yazar yurt içinde ve yurt dışında özel öğrenim görmüş, hayatının ilk dönemlerinde gazetecilik yapmıştır.
2. Bir hikâyesinde halkı savaş aleyhine kışkırttığı gerekçesiyle Bodrum’a sürülmüş cezasını çektikten sonra da burada yaşamıştır.
3. Hikâye ve romancılığımızda deniz çığırını açan sanatçımızdır.
4. Eserlerinde tam bir denizci gibi yaşayarak denizi, deniz insanlarını, ömrünü verdiği Bodrum’u, kıyıları, Ege Denizi’nin efsanelerini başarıyla anlatmıştır.
5. Sosyal konulu romanlarının anında konusunu tarihten alan romanları da vardır.
6. Anadolu’yu ve mitolojiyi iyi bilir.
7. Coşkulu şiirli diline güvenerek üslup ve tekniğe pek önem vermemiş yer yer konu dışı bilgiler vermiştir.
8. “Heyamola” gibi denizcilik ile ilgili sözcükleri dilimize kazandırmıştır.
ÖYKÜ: Ege Kıyılarında, Merhaba Akdeniz, Ege’nin Dibi, Yaşasın Deniz, Gülen Ada
ANI: Mavi Sürgün
ROMAN: Aganta Burina Burinata, Ötelerin Çocuğu, Uluç Reis, Turgut Reis
1. Edebiyatımızda deneme ve eleştiri türleriyle tanınmıştır. 2. Sanat, estetik, resim, felsefe konularında eser verdi, Birçok dergide bu konularda yazılar yazdı. 3. Sanat ve edebiyat konuları üzerinde özel görüşleriyle düşüncelerini, kesin yargılara, kurallara bağlanmaksızın duygulu bir biçimde belirtir. 4. Açık ve özlü bir anlatımı vardır. ÇEVİRİ: Dünya Edebiyatının Üç Tipi: Hamlet-Don Kişot-Faust (J. Calvet) Seçme Yazılar (Andre Gide)
DENEME:Edebiyat Konuşmaları, Edebiyat Üzerine, Günlerin Götürdüğü, Şiir Üzerine Düşünceler, Düş’ün Payı, Yokuşa Doğru, Denemeler...