10.sınıf dil ve anlatım konu anlatımı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
10.sınıf dil ve anlatım konu anlatımı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

27 Şub 2017

Destansı anlatımda yararlanabilecek metin türleri nelerdir ?

Destansı anlatımda yararlanabilecek metin türleri nelerdir ?
Destansı anlatımda yararlanabilecek metin türleri nelerdir ?

Destansı anlatımda 
  • şiir 
  • roman 
  • hikaye 
  • tiyatro 
  • destan

 gibi metin türlerinden yararlanılabilir.

Kerem ile Aslı , Leyla ile Mecnun gibi halk hikayeleri destansı anlatıma örnek olabilir mi ?

Kerem ile Aslı , Leyla ile Mecnun gibi halk hikayeleri destansı anlatıma örnek olabilir mi ?

Kerem ile Aslı , Leyla ile Mecnun , Ferhat ile Şirin gibi halk hikayeleri destansı anlatıma örnek olabilir . 

  • Bu hikayelere geçen hayal unsurları
  • Olağanüstü ögelerin yer alması  
  • Coşku ve heyecanın ön planda olması  gibi nedenler destansı anlatıma örnek olmasını sağlar...


22 Şub 2017

Destansı anlatımla oluşturulmuş kısa metin örnekleri

Destansı anlatımla oluşturulmuş metin örnekleri 

DESTANSI ANLATIMIN ÖZELLİKLERİ ,KISACA MADDELER HALİNDE...TIKLA

ÖRNEKLER

MUSTAFA KEMAL'İN KAĞNISI
Yediyordu Elif kağnısını,
Kara geceden geceden.
Sankim elif elif uzuyordu, inceliyordu,
Uzak cephelerin acısıydı gıcırtılar,
İnliyordu dağın ardı, yasla,
Her bir heceden heceden.

Mustafa Kemal'in kağnısı derdi, kağnısına
Mermi taşırdı öteye, dağ taş aşardı.
Çabuk giderdi, çok götürürdü Elifçik,
Nam salmıştı asker içinde.
Bu kez yine herkesten evvel almıştı yükünü,
Doğrulmuştu yola önceden önceden.
(....)
Fazıl Hüsnü DAĞLARCA

ÖRNEK-2

OĞUZ KAĞAN DESTANI'NDAN O çağda, o yerde bir ulu orman vardı. Bu ormanda dereler, gözeler çoktu. Buraya gelen avlar, uçan kuşlar da çoktu. Ormanın içinde bir de büyük bir canavar vardı: Yılkıları, insanları yiyen, çok büyük yaman bir canavar! (metinde gergedan olarak geçiyor). Bu canavar, halkı ağır bir eziyetle ezmiş, sindirmişti.

Oğuz Kağan çok cesur yiğitti. Bu canavarı avlamak istedi ve günlerden bir gün ava çıktı. Kargı, yay, ok, kılıç, kalkanla atlandı (ve canavarı bulmak için ormana gitti).

7 Şub 2017

Belgisiz zamirlerle belgisiz sıfatların farkları nelerdir ?

Belgisiz zamirlerle belgisiz sıfatların farkları nelerdir ?

Belgisiz zamirler isimlerin yerini belirsizlik yoluyla tutan zamirlerdir. Çekim eklerini alır. Belgisiz sıfatlar ise isimleri belirsizlik yoluyla belirtir , belgisiz zamirler isimlerin yerini tutar.

ÖRNEK :

Kimi insanlar çok duyarlıdır. (belgisiz sıfat , insanlar ismini belirtmiş)
Kimileri çok duyarlıdır . (belgisiz zamir , insanlar isminin yerini belirsizlik yoluyla tutmuş)

Hiçbir filmi beğenmedim ( Belgisiz sıfat)
Hiçbirini beğenmedim (belgisiz zamir )

12 Oca 2017

Coşku ve heyecanın hakim olduğu nesir türleri nelerdir ?

Coşku ve heyecanın hakim olduğu nesir türleri nelerdir ?

Tiyatro , roman , hikaye vb...

6 Oca 2017

Coşku ve heyecan uyandıran kısa metin örnekleri

Coşku ve heyecan uyandıran kısa metinler

Lirik yani coşku ve heyecan uyandıran metinlerde amaç herhangi bir duygunun okurda ya da dinleyicide en yoğun şekliyle hissedilmesini sağlamaktır.Aşağıda çok beğendiğimiz lirik metinleri derledik.edebiyatfatihi.net

 Aşk Mönüsü

“Sen sabahlar ve şafaklar kadar güzelsin
Sen ülkemin yaz geceleri gibisin
Saadetten haber getiren atlı kapını çaldığında
Beni unutma
Ah! saklı gülüm
Sen hem zor hem güzelsin
Şiirlerimin ılıklığında açılmalısın
Sana burada veriyorum hayata ayrılan buseyi
Sen memleketim kadar güzelsin
Ve güzel kal” 
NAZIM HİKMET 
**********************************

Hasret 

“Yüz yıl oldu yüzünü görmeyeli,
belini sarmayalı,
gözünün içinde durmayalı,
aklının aydınlığına sorular sorular sormayalı,
dokunmayalı sıcaklığına karnının.
Yüz yıldır bekliyor beni 
                    bir şehirde bir kadın.
Aynı, daldaydık, aynı daldaydık
Aynı daldan düştük ayrıldık.
Aramızda yüz yıllık zaman,
                          yol yüzyıllık.”
NAZIM HİKMET 
*****************************************************
BEKLENEN
Ne hasta bekler sabahı,
Ne taze ölüyü mezar.
Ne de şeytan, bir günahı,
Seni beklediğim kadar. 

NECİP FAZIL 


BİR BAYRAK RÜZGAR BEKLİYOR


Şehitler tepesi boş değil,
Toprağını kahramanlar bekliyor!
Ve bir bayrak dalgalanmak için;
Rüzgar bekliyor!
Destanı öksüz, sükûtu derin meçhul askerin;
Türbesi yakışmış bu kutlu tepeye
Yattığı toprak belli,
Tuttuğu bayrak belli,
Kim demiş meçhul asker diye? ...
ARİF NİHAT ASYA

********************
Dünya’nın eksen eğikliği kadar eğilsem sana,
yine dönmezsin etrafımda bilirim.
senin ateşin bana,
karanlığın bana,
tutulman o’na.
bilirim.
İRFAN KURUDİREK


CAN YÜCEL
bağlanmayacaksın bir şeye, öyle körü körüne.
“o olmazsa yaşayamam.” demeyeceksin.
demeyeceksin işte.
yaşarsın çünkü.
öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki.
çok sevmeyeceksin mesela. O daha az severse kırılırsın.


5 Ara 2016

SIFATLARIN METNİN OLUŞUMUNDAKİ İŞLEVİ NEDİR ?

SIFATLARIN METNİN OLUŞUMUNDAKİ İŞLEVİ NEDİR ?
Sıfatların metindeki işlevi betimlenen varlıklarla ilgili genel ve özel yönleri ,nitelikleri ve bu niteliklerin duyularımız üzerinde yaptığı etki verilerek anlatımın daha estetik ve ahenkli olmasını sağlar.

4 Ara 2016

BETİMLEME PARAGRAFLARI

BETİMLEME PARAGRAFLARI

BETİMLEYİCİ ANLATIM ÖRNEKLERİ
DERLEME : www.edebiyatfatihi.net
KİŞİ BETİMLEMESİ (PORTRE)
Şakaklarından, ensesinden sarkan düz, parlak, koyu siyah saçlar altında sarı, süzgün, küçük yüzüne: genişlememiş kemikleri üstünde donuk esmer rengiyle zayıf izdüşümleri görülen kaslarına; yırtık gömleğiyle paçaları parçalanmış pantolonunun içinde ince bir değnek gibi du­ran narin vücuduna bakılsa belki daha küçük zannedilirdi. Fakat ince yay gibi kaşlarının altında daima uyanık bir zekâ parlaklığıyla gülümser, bütün sokak çocuklarında vaktinden önce ortaya çıkan hayat tec­rübesi ile görmekte, anlamakta düşünce gücünü gösterir gözleri, belki on iki yaşından daha büyük ola­bileceğini zannettirirdi.
Bütün sokaklar onundur; bu büyük şehir onun için bitmez tü­kenmez koridorlardan, hollerden, avlulardan meydana gelen geniş bir evdir; onun içinde istediği gibi -ellerini içi yırtılmış ceplerine sokarak daima kesilmeye muhtaç saçlarının tepesinde ıslana ıslana bozul­muş püskülsüz fesiyle, çorapsız ayaklarına daima büyük gelen yırtık potinleriyle- bu geniş evin dehlizle­rinde, avlularında, sofalarında dişlerinin arasından ıslık çalarak rüzgârların önüne düşer; bir öz güvenle etrafı seyrederek gezerdi!.


RUHSAL BETİMLEME 
Grandet’nin davranışları açık ve yalındı. Söyleyecek az şeyi vardı. Genellikle düşüncelerini kısa cüm­lelerle açıklar, alçak sesle söylerdi. Devrim zamanından yani bir yerde halkın adamı olarak görülmeye başlandıktan beri, hazret uzunca bir konuşma yapmak ya da bir tartışmaya katılmak zorunda kaldı mı yorgun bir havayla kekeliyordu. Bu kekeleme, ne dediğinin belirsizliği, düşüncesini boğduğu sözcükle­rin akışı, mantıki bir kanıt üretmedeki çarpıcı beceriksizliği hep eğitimin yetersizliğine veriliyordu. … Monsieur Grandet’nin topu topu dört cümleciği vardı, üstelik bunlar cebir formülleri gibi her durumda kullanılır, günlük hayatta ve iş hayatında karşılaşılan her sorunu çözerlerdi. “Bilmiyorum.” “Yapamam.” “Bunun­la ilgili bir şey yapmayı düşünmüyorum.” “Bakalım.” Hiçbir zaman açıkça “Evet.” “Hayır.” sözcüklerini söylemez ve yazılı hiçbir şey vermezdi. Eli çenesinde sesini çıkarmadan dinler, kendisiyle konuşulduğu zaman öbür eli dirseğinin altında, tartışılan iş her ne ise bir kere bu konuda görüşü belirlendi mi, asla onu açıklamazdı. Hasmı konuşmayı üst perdeden bir tavırla yürüttükten sonra artık onu avucuna aldı­ğını düşünerek bu kez kendisi Grandet’ye kararının ne olduğunu sorunca beriki oldukça sakin “Karım­la konuşmadan hiçbir şeye karar veremem.” derdi. Bütünüyle emir kulu durumuna indirgediği karısı iş­lerinde de en elverişli perdeydi.

MEKAN BETİMLEMESİ

Taşkent’te sıcak bir öğle sonu millî kızların kucak kucak sunduğu çiçekler arasın­da ve çiçek demetleri gibi Özbek kıyafetleri içinde uçağa bindik. Hava açık,yolculuk son derece rahat. Üzerinde uçtuğumuz arazi alabildiğine değişikmanzaralı. Yer yer sulama kanalları görülüyor. Uçsuz bucaksız tarlalar görülüyor. Renk renk bahçeler görülüyor. Zaman zaman kasabala­rın ve köylerin üzerinden geçiyoruz. Sonra çöl başlıyor. Kırış kırış çöl. Küme küme kum tepe­cikleri, kıvrım kıvrım gölgeler meydana getiriyor. Yeşil yeşil ve çizgi çizgi düzlükler altımız­dan âdeta geriye kayıyor. Tepecikler, tepeciklerin üstüne binmiş… Renkler, renklerin içine girmiş. Mor, morumtrak; kırmızı, kırmızımtrakrenkler. Sarılı yeşilli ve aşı boyası rengi gölgeler. Ne şehir ne köy ne de medeniyete ait en ufak bir belirti var. Saatlerce uçuyoruz ve nihayet Baküüzerindeyiz.
Yol boyu coşkun halk. Kadınlı erkekli, gençli ihtiyarlı, on binlerce insan yollara dökül­müş. Ağlayanlar var, yer yer alkışlayanlar var mahzun mahzun, çekingen çekingen duranlar var.

1 Ara 2016

GÖZLEM VE GÖZLEM YAPMA NEDİR ?


GÖZLEM :Bir olayın, bir gerçeğin ya da bir nesnenin niteliklerini öğrenmek, bilmek amacıyla, onun özenli, planlı ve dikkatli bir biçimde ele alınıp, gözetlenip incelenmesi işidir.
Gözlem yapma  ise bir olayı bir gerçeği ya da nesneyi dikkatlice inceleme işidir.
Gözlem özellikleri:
  • Gözlem, “iç gözlem’ ve “dış gözlem” olmak üzere iki şekilde olur. Kişinin kendi duygu, düşünce ve davranışlarını incelemesi iç gözlemdir. Bizim dışımızdaki varlıklara yönelik gözlemlerimiz ise dış gözlem sayılır.
  • Gözlem sırasında ayrıntılar belirlenmeli, gerekli notlar alınmalı ve düşünce ile bağ kurularak değerlendirme yapılmalıdır.
  • Gözlem, sadece gözle yap­ılmaz; akıl, hayaller ve diğer duyu organları da gözlem yapmada önemlidir.
  • Gözlem, bilgi toplama ve ana düşünceyi geliştirme yollarının kaçınılmaz bir boyutudur. Ancak gözlem “bakma” değil “inceleme”dir. Gözlem yapacak bir kişi, konuya ilişkin ön bilgiye sahip olmalıdır.
  • Öykü, roman, tiyatro gibi olay ağırlıklı türlerle makale, fıkra gibi düşünce ağırlıklı türlerde gözlemden yararlanılır.
  • Gözlem sonucunda görünen her şeyin nakledilmesi, okura verilmesi gereksizdir. Bu yüzden genel fikir vermek için seçici davranmalı. Bir korku duygusu verilmek isteniyorsa daha çok kötü duygular anımsatan nesneler ve objelere dikkat çekilmelidir.
  • Yazar, gözlem sonucunda dış dünyadan duyu organlarıyla edindiği intibaları kendi evreninde canlandırır ve dil vasıtasıyla okura sunar. Okuyucu görmediği bu evrenin içine girer ve onunla özdeşleşir, bu evrenin kendine özgü gerçekliğine katılır.

28 Kas 2016

ÖYKÜLEYİCİ ANLATIMA ÖRNEK KISA METİNLER

Sevgili takipçilerimiz , tasarlanan, gözlemlenen ya da yaşanan bir olayı yer, zaman ve kişi ögelerine bağlayarak anlatan anlatım biçimine öyküleme denir.

Öyküleyici anlatım tekniğinde yazarın amacı, okuyucuyu bir olay içinde yaşatmaktır.Olaylar birbiri üzerine gelişir ve zaman durmadan geçer.Öykülemelerde amaç, okuyucuyu olayların içinde yaşatmaktır.Genellikle haber kipleriyle çekimlenmiş yüklemler kullanılır. 

Aşağıda öyküleyici anlatımla oluşturulmuş kısa metin örneklerini bulabilirsiniz...





25 Kas 2016

İSİMDEN İSİM YAPAN EKLERLE TÜRETİLMİŞ TAM 9597 KELİME 😮

İSİMDEN İSİM YAPAN EKLERLE  TÜRETİLMİŞ TAM 9597 KELİME 

İsimden isim yapım eki isim soylu sözcüklerin üzerine gelerek onlardan tekrar isim soylu sözcük türeten ek türlerine verilen addır.
Aşağıdaki bağlantıda bu eklerle türetilmiş 9597 kelimeyi bulabilirsiniz...
👇👇👇👇👇👇👇👇👇👇👇👇👇👇

5 Kas 2016

Öyküleyici anlatımı oluşturan ögeler nelerdir ?

Öyküleyici anlatımı oluşturan ögeler olay örgüsü , kişiler, yer ve zaman , anlatıcıdır...edebiyatfatihi.net 

ÖYKÜLEYİCİ ANLATIM ÖZELLİKLERİ MADDELER HALİNDE...TIKLAYIN

4 Kas 2016

BAĞDAŞIKLIK ÖRNEKLERİ

BAĞDAŞIKLIK ÖRNEKLERİ

Dil öğelerinin (ek, kelime ve kelime grupları) aralarında oluşturdukları anlam bağıntılarına bağdaşıklık denir.

www.edebiyatfatihi.net hazırladı

BAĞDAŞIKLIKTAN KAYNAKLANAN ANLATIM BOZUKLUKLARI
Cümle düzeyinde anlatılmak istenenlerin açık ve anlaşılır biçimde ifade edilememesi sağlıklı bir anlaşmanın gerçekleşmemesinden ortaya çıkan yanlışlıklara, ifade bozukluklarına anlatım bozukluğu denir.

ÖRNEKLER :
"Atatürk’ün yaptığı yenilikçi devrimler, sosyal ve siyasal yaşamımızı kökünden değiştirmiştir." cümlesi bağdaşıklık ilkesine aykırıdır ; çünkü gereksiz sizcük kullanılmıştır.Doğrusu şöyle olmalıydı :
(Atatürk’ün yaptığı devrimler, sosyal ve siyasal yaşamımızı kökünden değiştirmiştir.)
ÖRNEK -2
Yatmadan önce dişlerini fırçalamayı unutma.    
(Yatmadan dişlerini fırçalamayı unutma.)
ÖRNEK -3
Giyimlerinde, konuşmalarında ve davranış biçimlerinde bir gariplik yoktu.
(Giyimlerinde, konuşmalarında ve davranışlarında bir gariplik yoktu.)

BAĞLAŞIKLIK ÖRNEKLERİ

BAĞLAŞIKLIK ÖRNEKLERİ 
www.edebiyatfatihi.net
 Cümledeki kelimeler arasındaki dilbilgisi bakımından ortaya çıkan bağıntılara bağlaşıklık adını veriyoruz.

Örneğin; cümle ögeleri arasında özne - yüklem uyumu, fiillerin çekiminde ise kişi ve zaman uyumu vardır.

31 Eki 2016

Emredici anlatımın hangi tür metinlerde ağırlıklı olarak kullanılır ?

 Emredici anlatımın hangi tür metinlerde ağırlıklı olarak kullanıldığını açıklayınız.
Emredici anlatım birçok metinde kullanılır.
Kanun, tüzük, yönetmelik, genelge, yönerge gibi mevzuat metinlerinde

ANLATIM TÜRLERİ NASIL SINIFLANDIRILIR ?

Anlatımın gerçekleşmesinde iletişime katılan öğelerin, anlatımın amacı, alıcıda uyandırılmak iste­nilen etki ve anlatıcının anlatılan husus veya obje karşısındaki tavrı anlatım türünü belirler. İçinde yer alacağı, kendisinden daha geniş metnin varlık sebebi ve özellikleri, anlatımın gerçekleşmesinde izle­necek yolun belirlenmesinde rol sahibidir. Anlatım türleri şunlardır : 
  • öyküleyici 
  • betimleyici 
  • coşku ve heyecana bağlı (lirik) anlatım 
  • emredici
  • destansı
  • öğretici
  • açıklayıcı 
  • tartışmacı
  • kanıtlayıcı 
  • mizahi
  • söyleşmeye bağlı  gibi anlatım türleridir. 

Bir metinde bunlardan bir ya da birkaçı kullanılabilir.

30 Eki 2016

BAĞDAŞIKLIKTAN VE BAĞLAŞIKLIKTAN KAYNAKLANAN ANLATIM BOZUKLUKLARI, ÖRNEKLER

ANLATIM BOZUKLUKLARI
BAĞDAŞIKLIK
BAĞLAŞIKLIK
(Sözcüklerin anlam özelliklerine göre anlatım bozukluğu)
(Cümle düzeyine göre anlatım bozukluğu) (Dilbilgisi)
1.    Gereksiz Sözcük Kullanılması
2.    Sözcüğün Yanlış Yerde Kullanılması
3.    Mantık, Sıralama ve Karşılaştırma Hatası
4.    Anlamca Çelişen Sözcüklerin Birlikte Kullanılması
5.    Sözcüğün Yanlış Anlamda Kullanılması
6.    Deyimler ve Atasözleriyle İlgili Yanlışlar
7.    Anlam Belirsizliği
1.    Tamlama Eksikliği
2.    Öge Eksikliği
3.    Ek Eylem Eksikliği
4.    Yardımcı Fiil ve Eylemsi eksikliği
5.    Çatı Uyumsuzluğu
6.    Eklerin, Eksik ya da Gereksiz Kullanılması


BAĞDAŞIKLIK
(SÖZCÜKLERİN ANLAM ÖZELLİKLERİNE GÖRE ANLATIM BOZUKLUĞU)
Cümle düzeyinde anlatılmak istenenlerin açık ve anlaşılır biçimde ifade edilememesi sağlıklı bir anlaşmanın gerçekleşmemesinden ortaya çıkan yanlışlıklara, ifade bozukluklarına anlatım bozukluğu denir.
Şimdi bu konuyu iki ana başlıkta inceleyebiliriz.
A) BAĞDAŞIKLIK (Sözcük Düzeyinde Anlatım Bozuklukları)
1. Gereksiz Sözcük Kullanılması
Bir sözcük aynı anlamı karşılayan başka bir sözcükle ya da sözle aynı cümlede kullanılmışsa biri gereksizdir.
ÖrnekDescription: el
"Bugün işe başvuruda bulundu."
("Başvurduk" denmeliydi, "bulunmak" sözcüğü gereksizdir.)

"Söz verdiğiniz vaatlerin hiçbirini yerine getirmediniz."
("Söz verdiklerinizin hiçbirini yerine getirmediniz." denmesi yeterlidir. "Vaat" zaten söz vermek demektir.)

Description: 9
Bir sözcük aynı cümlede bu sözcüğün anlamını ya da görevini karşılayan bir ekle kullanılmışsa sözcük gereksizdir.

ÖrnekDescription: el
"O, İngilizce ve Almanca dillerini çok iyi konuşurdu."
("Dillerini" sözcüğü gereksiz kullanılmıştır. İngilizce ve Almanca kelimelerindeki "-ce" eki dilleri kelimesini karşılamaktadır.)

Description: 9
Cümleyi oluşturan sözcüklerin anlamı ya da mantığı gereği cümlede geçen bazı sözcükler gereksizdir.
ÖrnekDescription: el
"Söylenenleri duyar duymaz oturduğu yerden ayağa fırladı."
"Kazan yapan arabada maddi hasar meydana gelmiş."

Description: 9
Bir sözcük cümleden çıkarıldığında cümlenin anlamında bozulma ya da daralma olmuyorsa o sözcük gereksiz kullanılmıştır.

2. Sözcüğün Yanlış Yerde Kullanılması
Sözcüğün yanlış yerde kullanılması, anlamı belirsizleştirir ya da değiştirir bu durum anlatımı bozar.
ÖrnekDescription: el
"Alkollü araç kullanan sürücülerin dikkatine!"
("Alkollü" sözcüğü "araç kullanan" sözünden sonra gelmelidir.)

"Başbakan üç günlüğüne petrol üreten ülkelere ziyarete gidecek."
("üç günlüğüne" sözü "petrol üreten ülkelere" sözünden sonra gelmelidir.)

Description: 9
Yanlış yerde kullanılan sözcükler genellikle sıfat ya da zarfın yanlış kullanımıdır. Sıfatın nitelediği ya da belirttiği isimden önce; zarfın belirttiği fiil, fiilimsi, sıfat ya da zarf olan sözcükten önce gelmesi gerektiği unutulmamalıdır.

3. Mantık, Sıralama ve Karşılaştırma Hatası
Bazı cümlelerde mantık hatalarının bulunması, ifadenin bozuk olması ve kavramların önem sırasına dikkat edilmeden cümlede kullanılması anlatım bozukluğuna neden olur.
ÖrnekDescription: el
"Yaşlı adam beline kadar uzamış sakallarıyla dervişi andırıyor."
(Mantık yanlışlığı)

"Kararname 110'a karşı 100 oyla kabul edildi."
(Sıralama yanlışlığı)

"Köpek beslemeyi, Sevil'den daha çok severim."
(Karşılaştırma yanlışlığı)

4. Anlamca Çelişen Sözcüklerin Birlikte Kullanılması
ÖrnekDescription: el
"Köy bu yola yaklaşık tam olarak bir km uzakta."
("yaklaşık" olasılık bildirir, "tam olarak" kesinlik bildirir.)

"Yiğitcan ödevini ağır ağır yapıverdi."
("yapıverdi" sözcüğündeki "-(ı)ver-" eki tezlik belirtir.)

5. Sözcüğün Yanlış Anlamda Kullanılması
Anlamları farklı olduğu hâlde aynı anlamdaymış gibi birbirilerinin yerlerine kullanılan sözcükler sözün anlam inceliğini bozmaktadır.
ÖrnekDescription: el
"Otobüs fiyatlarının arttığını öğrenince dolmuşa bindik."
("fiyat" sözcüğü yerine "ücret" sözcüğü kullanılmalıydı.)

"Yapılan bu eylemleri azımsamamalıyız."
("azımsama" sözcüğü yerine "küçümseme" sözcüğü kullanılmalıydı.)

"Uçağın keşfedilmesiyle, uzaklar yakınlaştı."
("keşfedilmesiyle" sözü yerine "icadıyla" sözü getirilmelidir.)

Description: 9
Bazı sözcüklerin yanlış eyleme bağlanması da sözcüğün yanlış anlamda kullanılmasından kaynaklı anlatım bozukluğuna girer.
ÖrnekDescription: el
"Onun desteği bu duruma gelmemize sebep oldu."
("Sebep olmak" olumsuz durumlar için kullanılır. "...bu duruma gelmemizi sağladı." olmalıydı.)

6. Deyimler ve Atasözleriyle İlgili Yanlışlıklar
a) Deyimdeki kişi ekinin gereksizliği anlatımı bozar.
ÖrnekDescription: el
Gözü açım git-
---gözüm açık gidecek.         (doğru)
---gözü açık gideceğim.        (doğru)
---gözüm açık gideceğim.     (yanlış)


b) Deyimi oluşturan sözcüklerin değiştirilmesi anlatımı bozar.
ÖrnekDescription: el
"Bugün onun yüzünden dökülen bin parçaydı."
("dökülen" sözcüğü yerine "düşen" olmalıydı.)

"Nasıl bir insan anlayamadım, yangına kürekle gidiyor."
("kürekle" sözcüğü yerine "körükle" sözcüğü olmalıydı.)


c)  Deyimin yanlış anlamda kullanılması anlatımı bozar.
ÖrnekDescription: el
"O, eğitime gönül koymuş başarılı bir öğretmendir."
("gönül koymuş" sözü yerine "gönül vermiş" sözü kullanılmalıydı.)

"Masada ne varsa yedi. Onun kadar maymun iştahlısını görmedim."
("Maymun iştahlı" deyimi çabuk vazgeçmek anlamındadır. Bu deyim yerine "aç gözlü" deyimi kullanılmalıdır.)

7. Anlam Belirsizliği
Cümlede, bazen virgülün kullanılmaması bazen de cümlede "kendi, senin ve onun" zamirlerinin kullanılmaması anlatım bozukluğuna neden olur.
ÖrnekDescription: el
"Küçük (,) çam ağacının arkasına saklandı."
(Bu cümlede virgül "küçük" sözcüğünden sonra kullanılmazsa çam ağacının küçük olduğu anlamı çıkar.)
"Bu bölgenin elması ünlüdür."
(Bu cümlede "elması" sözcüğü "elma'sı" şeklinde belirtilmelidir. Maden anlamında kullanılacaksa "elmas'ı" şeklinde belirtilmelidir.)

Description: 9
Sınavda "Aşağıdaki cümlelerin hangisinde anlam belirsizliğinden kaynaklı anlatım bozukluğu vardır?" diye sorulmadığı sürece anlam belirsizliği olan seçenekleri dikkate almayınız!


B) BAĞLAŞIKLIK (Cümle Düzeyinde Anlatım Bozuklukları)
1. Tamlama Eksikliği
a) Tamlama Eklerinin Yanlış ve Eksik Kullanılması
Belirtili isim tamlamasında tamlayan ekinin (-in, -ın) kullanılmaması ve tamlayan ekinin gereksiz ve eksik kullanılması anlatım bozukluğuna yol açar.
ÖrnekDescription: el
"Murat Bey derneğimizin üye ve ikinci başkanıdır."
("üyesi" denmelidir.)
"Çocuklardan hepsi derste yaramazlık yaptı."
("Çocuklardan" sözcüğündeki "-dan" tamlayan eki çokluk içinden birkaçı seçildiğinden kullanılır. "Çocuklardan biri" denmeliydi.)
"Yaşlıların çocuklar gibi ilgiye ve sevgiye muhtaçtır."
("Yaşlıların" sözcüğündeki "-ın" tamlayan eki gereksiz kullanılmıştır.)
"Dengeli beslenmesini bilmezseniz kilo alırsınız."
("beslenmesini" sözcüğündeki "-sini" iyelik eki yerine "-yi" ekini kullanmak doğru olacaktır.)

b) Farklı Görevdeki Sözcüklerin Ortak Tamlanana Bağlanması Anlatımı Bozar.
Bu tür tamlama yanlışlıklarında sıfat ve isim tamlamaları aynı tamlanana bağlıdır.
ÖrnekDescription: el
"Derste hece ve serbest ölçüyü işledik."
("hece ölçüsünü" olmalıdır.)

"Bu aralar klasik ve sanat müziğine merak saldım."
("klasik müziğe" olmalıdır.)

"Pembe güller ve ağaçlar arasında gezindik."
(Bu cümlede "pembe - ağaç" tamlaması yanlış olmuştur.)

c) Tamlamada Görülen Tekillik - Çoğulluk Uyumu
Bazı belirtisiz sıfatlardan sonra gelen isimler çoğul eki almaz. Alırsa anlatım bozukluğu olur.
ÖrnekDescription: el
"Hayatı boyunca yüzlerce insanlar onu arkasından vurmuştu."
("yüzlerce insan" olmalıdır.)

"Pek çok öğrenciler bu duruma üzüldü."
("pek çok öğrenci" olmalıdır.)


I. Olumluluk ve Olumsuzluk Bakımından Uyuşmazlık
"Hepsi, herkes" sözcükleri cümlede özneyse yüklem olumlu, "hiçbiri, hiç kimse, kimse" sözcükleri cümlede özneyse yüklem olumsuz olur. Bazı cümlelerde aynı özne farklı iki yüklemle bağlandığında olumluluk - olumsuzluk açısından anlatım bozukluğu olur.
ÖrnekDescription: el
"Kimse soru sormasın, kendisi yapsın."
("Herkes kendisi yapsın.")

"Hepiniz başınızın çaresine bakın, benden yardım isteyin." olmalıdır.)
("Hiçbiriniz benden yardım istemeyin." olmalıdır.)

II. Kişi Uyuşmazlığı
Özne I. ve II. tekil kişiyse yüklem I. çoğul kişi olur.
ÖrnekDescription: el
"Ben ve sen burada yine buluşursun."
("buluşuruz" olmalıdır.)

Özne II. ve III. tekil kişiyse yüklem II. çoğul kişi olur.
ÖrnekDescription: el
"Canan ve sen bu durumu kabulleneceksin."
("kabulleneceksiniz" olmalıdır.)

Description: 9
Belgisiz zamirlerin I. çoğul kişi iyelik ekini alarak özne olduğu için cümlelerde yüklem III. tekil ya da I. çoğul kişi olur.
ÖrnekDescription: el
"Hepimiz bu konu hakkında görüş bildirdik."

"Çoğumuz sınavlara katılmayı düşünmedi."


III. Tekillik - Çoğulluk Uyuşmazlığı
Özne çoğul ve insansa yüklem tekil ya da çoğul olabilir.
ÖrnekDescription: el
"Öğrenciler tebeşirleri etrafa fırlattı(lar.)"

Özne çoğul ve insan dışında canlı ve cansız varlıksa yüklem genellikle tekil olur. Bu kurala uyulmazsa anlatım bozukluğu olur.
ÖrnekDescription: el
"Günler günleri, aylar ayları kovaladı(lar.)"
("kovaladı" olmalıdır.)
"Tozlar havada uçuştu(lar.)"
("uçuştu" olmalıdır.)

Description: 9
İnsan dışındaki varlıklar kişileştirilerek özne olurlarsa yüklem tekil de çoğul da olur.
ÖrnekDescription: el
"Kuşlar, hep bir ağızdan şarkı sözylüyor(lar.)

Sayılarla belirtilmiş öznelerin yüklemleri genellikle tekil olur.
ÖrnekDescription: el
"Yanımdan iki adam geçti."

Description: 9
Üç silahşörler
Yedi cüceler
Kırk haramiler
Kalıplaşmış sözlerdir. Bu şekilde kullanılması yanlış değildir.
Özne çoğul anlamlı belgisiz zamir ya da belgisiz sıfatlarla oluşturulmuş sıfat olduğunda yüklem genellikle tekil olur.
ÖrnekDescription: el
"Birçoğu, bu fikirleri beğenmedi."
"Birkaç iyi adam gidiyorduk kızlara."

a) Tümleç Eksikliği
Yüklemlerin bir ögeyi ortak almasından kaynaklanan anlatım bozukluğudur.

I. Nesne Eksikliği
Genellikle sıralı cümlelerde görülür. Sözcük birinci cümlede nesne haricinde herhangi bir ögeyken ikinci cümlede sözcüğün nesne olmasına rağmen kullanılmaması anlatım bozukluğuna neden olur.
ÖrnekDescription: el
"Yasalara göre paranın üzerine yazı yazmak, yırtmak yasaktır."
("parayı yırtmak" olmalıdır.)
"Gençlerin sorularını yanıtlayarak, yönlendirirdi."
("gençleri yönlendirirdi" olmalıdır.)

II. Dolaylı Tümleç Eksikliği
ÖrnekDescription: el
"Arkadaşının sıkıntı çektiğini biliyor, her konuda yardımcı olmaya çalışıyordu."
("ona her konuda---" şeklinde olmalıdır.)

"Sahile yaklaşıyor muyuz uzaklaşıyor muyuz?"
("Sahilden uzaklaşıyor muyuz?" olmalıdır.)

b) Yüklem Eksikliği
Sıralı cümlelerde her iki cümleyi de karşılamadığı hâlde yüklemin ortak kullanılması anlatım bozukluğuna neden olur.
ÖrnekDescription: el
"Mercimek çorbasına tuz ve limon sıkmış."
("tuz atmış" olmalıdır.)

"Ben ona abla, o bana kardeşim derdi."
("abla derdim" olmalıdır.)

3. Ek Eylem Eksikliği
Sıralı cümlelerde ek eylemin kullanılmaması anlatım bozukluğuna neden olur.
ÖrnekDescription: el
"Söylediklerinde kararlı ama ısrarcı değildi.
("kararlıydı" olmalıdır.)

"Oyuncular başarılı ama yetenekli değildi."
("başarılıydı" olmalıdır.)

4. Yardımcı Fiil ve Eylemsi Eksikliği
Bazı cümlelerde kullanılması gerektiği hâlde, yardımcı fiillerin ve fiilimsilerin kullanılmaması ya da aynı görevde kullanılan fiilimsilerin farklı eklerle türetilmesi anlatım bozukluğuna neden olur.
ÖrnekDescription: el
"Sınırları çizilmiş ve kuralları belirlenen bir program."
("çizilmiş" sözcüğü "çizilen" ya da "belirlenen" sözcüğü "belirlenmiş" şeklinde düzeltilmelidir.)

"Yaşlı ve hasta kişilere yardım eder ve onların dertleriyle ilgilenirdi.
("yardım eder" olmalıdır.)


5. Çatı Uyumsuzluğu
Birleşik ya da sıralı cümlelerde yan cümleciklerin yüklemleri ile temel cümlenin yüklemi çatı bakımından aynı olmalıdır. Bu kurala uyulmazsa anlatım bozukluğu olur.
ÖrnekDescription: el
"Bütün bunlara çözüm bulunarak sonuca ulaşmalıdır."
("ulaşılmalıdır" olmalıdır.)

"Sözlere kulak verilmişse de bir şey anlaşılamamış."
("kulak verilmişse" olmalıdır.)