İNCELEMESİ etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
İNCELEMESİ etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

15 Nis 2017

YENİ TURAN ROMANININ OLAY ÖRGÜSÜ,ÖZETİ,KİŞİLER,YER VE ZAMAN,İNCELEMESİ

HALİDE EDİP ADIVAR'IN "YENİ TURAN"  ROMANININ OLAY ÖRGÜSÜ,ÖZETİ,KİŞİLER,YER VE ZAMAN,İNCELEMESİ

Halide Edip Adıvar 1910 yıllarında Ziya Gökalp, Yusuf Akçura ve Ahmet Ağaoğlu ile birlikte Türk Ocağı'nda çalışmaya başladıktan sonra yazdığı Yeni Turan adlı romanında (1912) yurt sorunlarına eğilir. II. Meşrutiyet döneminde geçen bu ütopik romanda, Yeni Turan adlı idealist bir partinin program ve çalışmalarını anlatırken yeni bir Türkiye'nin hangi sağlam temellere oturtulması gerektiği hakkında o zamanki görüşlerini açıklamak fırsatını bulur.


YENİ TURAN ROMANININ KONUSU: 7 Eylül 1912 tarihinde “Tanin” gazetesinde tefrika edilen ‘Yeni Turan’ romanı, 1908 yılında ilan edilen II. Meşrutiyet sonrası ortaya çıkan siyasî ve sosyal olayları irdeler. 

ROMAN HAKKINDA GENEL BİLGİLER 

II. Meşrutiyet’in getirmiş olduğu hürriyet ve özgürlük sevinci, dönemin diğer sanatçıları gibi Halide Edip Adıvar’ı da derinden etkiler. Bu etkiler, yazarın yazın hayatında değişik şekillerde ifade bulur. ‘Yeni Turan’ romanı da bu etkilerin açık bir şekilde yer aldığı bir eserdir. 

Dönemin siyasî ve sosyal olaylarının siyasî ve ideolojik bir yansıması olan eser, yaşamın siyasete, siyasetin yaşam alanlarıyla ilişkisini kurmaca dünyaya taşır. ‘Yeni Turan’ romanı, isim ve içerik açısından bir bütünlük teşkil eder. Yeni ibaresi, ‘kullanılmamış; oluş veya çıkışından beri çok zaman geçmemiş, en son edinilen, düşünülmemiş, bilinmeyen, daha öncekilerden farklı olan anlamına gelir. Bu açıdan çağrışım değeri olarak başlangıç, doğuş, uyanış gibi değerleri imler. “Turan” kavramı ise dünya üzerinde yaşayan bütün Türklerin bir bayrak altında toplandıkları (ülkü) ülkedir. Yazar, ‘Yeni Turan’ -ülkesinde-ülküsünde, siyasî-politik ve kültürel olarak Türkiye sınırları içinde yaşayan başta Türkler olmak üzere bütün milletleri bir sancak etrafında toplamayı arzular. Böylece ideal insan, toplum ve devlet yaratmayı amaçlar. “Yeni Turan romanı, Ziya Gökalp’ın etkisiyle yeniden ateşlenen milliyetçilik akımını konu edinişi, yazarın sanat hayatında yeni bir dönemin müjdecisi olmuş bir eserdir.” (Acaroğlu 1964: 7). Halide Edip’in siyasî ve sosyal alandaki milliyetçilik düşüncesi ve düşünün kurgusu olan ‘Yeni Turan’ romanında, Ziya Gökalp’ın büyük tesirleri vardır. Ziya Gökalp için; “Onun, başta Yeni Turan olmak şartıyla ilk eserlerimin üzerinde büyük tesiri vardır.” (Adıvar 2008: 189) diyen yazar, Gökalp’ın siyasî ve kültürel fikirlerinin bir kısmını bu eserinde içselleştirir. ‘Yeni Turan’ ülküsü, atalar ruhunu geçmişten günümüze ve günümüzden geleceğe taşımayı amaçlayan yeni bir hayat, yeni bir doğuştur. Bu açıdan romanda ele alınan; yeni hayat, kuruluş ve kurtuluş, sosyal-bireysel yabancılaşma, siyasî-politik ve kültürel çatışma gibi izlekler dönemin meseleleri olarak çağın akışında yankılanır. Romanda yeni ile eski, değişim ile düzen, kuruluş ve kurtuluş arzuları gibi izlekler, kişi, kavram ve simgeler üzerinde verilerek toplumun içinde bulunduğu çıkmazlar, tarihsel gerçeklik içinde irdelenir.

KAYNAK: "Veysel ŞAHİN HALİDE EDİP ADIVAR’IN ‘YENİ TURAN’ ROMANINI YENİDEN ANLAM(LANDIRM)A" adlı makalesi... 

5 Mar 2017

AHMET KUTSİ TECER , "SATILIK EV" OYUNUNUN KONUSU, ÖZETİ,TEMEL ÇATIŞMALARI ,KARAKTERLER VE ÖZELLİKLER ,İNCELEMESİ

AHMET KUTSİ TECER , "SATILIK EV" OYUNUNUN KONUSU, ÖZETİ,TEMEL ÇATIŞMALARI ,KARAKTERLER VE ÖZELLİKLER ,İNCELEMESİ


"SATILIK EV"

TÜRÜ : DRAM 
Oyunun Konusu : Bir ailenin yozlaşma ve çözülüş hikayesi
Teması : Yanlış Batılılaşma  , Kültürel  yozlaşma   
Temel Çatışması : Oyunun temel çatışması , kişilerin yaşadığı kültürel çatışmadır. (DOĞU-BATI) 


"SATILIK EV" TİYATROSUNUN KISA ÖZETİ

İstanbul’un eski konaklarından birinde yaşayan bir ailenin erkeği Fatin Kaya, yorgunluktan hastalanıp bilincini yitirir. Altı ay süren bu hastalık sırasında ekonomik şartları gayet iyi olan aile geçim sıkıntısı çekmeye başlar. Bahçıvan, hizmetçi, kapıcı konaktan ayrılır ve evin tüm işlerini Ferhunde Hanım yüklenir. Ekonomik yönden biraz rahatlamak için, evin üst katı da Amerikalılara yüksek bir ücretle kiraya verilir.

Bilincini kazanan Fatih Kaya bu değişimi çok yadırgar. Hanımı ile çocukları Selma ve Orhan, tam bir Amerikanvari yaşantı içine girmiştir. Bu arada kendisi de İdare Meclisi’nden atılmıştır.
Kültürel değerlerine sıkı sıkıya bağlı olan Fatin Kaya, ne hanımının sürekli dışarı çıkıp para harcamasından, ne de evdeki değişikliklerden memnun değildir. 

Bu arada mümessillik işi olunca ekonomik durumu biraz rahatlamış, hizmetçi Fatma eve gelmiştir. Ancak hanımının bu savurganlığını, evi ipotek ederek aldığı parayla yaptığını öğrenen Fatin Kaya
iyice bunalır. Onun bu sinirli haline tahammülü kalmayan ve gözü kolay yaşantıda olan Orhan, Amerika’ya gider; Selma da bir Amerikalıyla kaçar.

Aklî dengesi bozulan ve bilincini tekrar yitiren Fatin Kaya, bir sağlık
yurduna yatırılır. Konak da, Ferhunde’nin, kin beslediği kardeşi Saide’ye satılır. Ferhunde, kendi evine bir ziyaretçi gibi girmektedir artık...

KARAKTERLER :

Fatin Kaya: Kültürel değerlerine sıkı sıkıya bağlı biri.
Selma : Amerikan tarzı hayat tarzına düşkün , kültürel ve ahlaki yozlaşma yaşayan biri
Orhan : Annesi gibi kültürel yozlaşma yaşayan biri

21 Ara 2016

AŞK VE GURUR ÖZETİ,KONUSU,KARAKTERLERİ,ÖZELLİKLERİ,İNCELEMESİ

Jane AUSTEN - AŞK VE GURUR


GENEL BİLGİLER VE KONUSU:


Aşk ve Gurur, taşralı bir beyefendinin kızı olan Elizabeth Bennett
ile varlıklı ve soylu toprak sahibi Fitzwilliam Darcy
arasındaki çatışmayı anlatır. Gerçi Jane Austen bu iki karakteri
birbirlerinin tuzağına düşmüş kişiler gibi sunar, ama “ilk izlenim”i
tersine çevirmekte gecikmez: Soyluluk ve servetten kaynaklanan
“gurur” ile Elizabeth’in ailesinin soylu olmayışı karşısında beslediği “önyargı”, Darcy’yi mesafeli davranmak zorunda bırakır.
Elizabeth’in davranışında da hem özsaygının uyandırdığı “gurur”,
hem de Darcy’nin züppeliği karşısındaki “önyargı” etkili olur.
Zeki ve coşkulu Elizabeth yalnızca Austen’ın en çok sevdiği kadın
kahramanı değil, aynı zamanda bütün İngiliz edebiyatının
en çok ilgi uyandıran kadın roman kişiliklerinden biridir.

AŞK ve GURUR sıradan insanların günlük yaşamlarını işleyerek romana ilk kez belirgin bir modern nitelik kazandıran Austen’ın en sevilen romanlarından biridir.


GENİŞ ÖZETİ


Jane Austen’in en romantik kitabı. Kitap genç bir adamın kendisine asla yakıştırmayı düşünmediği bir genç kıza nasıl aşık olduğunu konu alıyor.

Bennet ailesi çok varlıklı bir aile olmasına rağmen anne Bennet kızlarının varlıklı birer beyle evlenmesini istemektedir. Çünkü o zamanın yasalarıyla ailenin tüm mal varlığı ailenin erkek evlatlarına kalmaktadır. Bu durumda Bennet’lerin mal varlığı hiç görüşmedikleri amcalarının oğluna kalacaktır. Bunu kendine dert etmiş olan anne Bennet kızlarına kendilerinden daha zengin birer kısmet bulmak için hiçbir baloyu kaçırmamaktadır. Bu sebeple Bennet’ler her baloda boy göstermektedir. Gene böyle bir baloda Bennet’lerin en büyük ve en güzel kızı Jane oldukça varlıklı bir bey olan Bay Bingley’le tanışır. Aralarında büyük bir aşk başlar ancak Bay Bingley’in çok yakın arkadaşı olan Bay Darcy Jane’in sevgisine inanmamaktadır. Çünkü genç kız kendisine bile Bay Bingley’e aşık olduğunu itiraf etmekte utanmaktadır.
Sevgisine inanmadığı için Bay Darcy arkadaşı Bay Bingley’i Jane’den uzaklaştırmaya karar verir ve uzaklaştırır. Gördüğü ilk günden beri Bay Darcy’i kibirli bulan Elizabeth ablasına bu kötülüğü yaptığı için ondan iyice nefret etmeye başlar. Ta ki kuzenin evine gittiği tatilde Bay Darcy’le karşılaşana kadar. Bu karşılaşmada kibirli Bay Darcy Elizabeth’e çok içten davranmaktadır. Bu durum genç kızın kafasını karıştırmakla birlikte gururunu okşamaktadır ama ablasına yaptığı kötülükten dolayı da onu affedememektedir. Bir gün Bay Darcy Elizabeth’e kuzeninin evinde evlenme teklif eder bunu hiç beklemeyen Elizabeth ona ablasına yaptıkları yüzünden kızgın olduğunu söyler ve tartışmaya başlarlar. Bu tartışma sonunda Bay Darcy evi terk eder. Ertesi gün Elizabeth’e bütün bu yaptıklarının açıklamasını içeren bir mektup verir ve ortadan kaybolur. Elizabeth mektubu okuyunca Bay Darcy’e hak verir ve artık Bay Darcy hakkında eskisi gibi düşünmemektedir.
Elizabeth tatilden eve döner. Jane ise Bay Bingley’in bulunduğu şehirde yaşayan dayısına gittiği tatilden henüz dönememiştir.
Birkaç hafta sonra Jane dayısı ve yengesiyle birlikte eve döner. Dayısı ve yengesi küçük bir tatil düşünmektedirler ve bu tatile Elizabeth’i de davet ederler. Elizabeth’in dayısı ve yengesi gittikleri bu yerdeki şatoları gezmektedirler. Gene bir gün bir şatoyu gezerken bu şatonun Bay Darcy’e ait olduğunu öğrenirler. Bunu duyan Elizabeth bir an önce bu gezinin bitmesi için dua eder. Çünkü her an Bay Darcy ile karşılaşmaktan korkar. Ancak kâhyadan evin sahibinin tatilde olduğunu ve birkaç gün sonra döneceğini duyunca rahatlar. Şato gezisi bittiğinde şatodan ayrılmak üzere bahçe kapısına doğru yürürlerken bir atlının onlara doğru yaklaştığını görürler. Atlı iyice yaklaşınca onun Bay Darcy olduğunu gören Elizabeth kalbinin duracağını sanır. Çünkü son konuşmalarından sonra Bay Darcy’nin kendisini görmek istemediğini sanmaktadır. Ama aksine genç adam onu gördüğüne çok sevinmiştir hatta tekrar görüşmek için dayısını yemeğe davet etmiştir. Dayısıyla yakınlık kurmaya başlaması Elizabeth’i hem mutlu etmektedir hem de dayısının anlayacağını korktuğundan tedirgin etmektedir. Bu ilginin farkına varan dayı ve yenge Bay Darcy’nin Elizabeth’e teklif ettiği davetleri kabul etmesi için genç kıza baskı yapmaya başlarlar. Aslında Elizabeth de bu durumdan memnundur
Gene bir gün Bay Darcy onu kaldıkları handan almaya geldiğinde Elizabeth Jane’den kötü haberler içeren bir mektup almıştır ve ağlamaktadır. Mektupta Jane küçük kardeşlerinin bir subayla kaçtığını, aile şereflerini çiğnediğini yazmaktadır. Bu haberi alan Elizabeth bir an önce eve dönmek ister. Mektupta yazılanları da utana sıkıla Bay Darcy’e anlatır. Darcy Elizabeth’den müsaade ister ve yanından ayrılır. Elizabeth Bay Darcy’nin ailesine böyle bir utanç yaşatan kardeşi yüzünden kendisinden uzaklaşmak istediğini düşünür. Ama şu an bunu düşünecek durumda değildir. Hemen eve döner.
Bay Bennet kızını ve o alçak subayı bulmak, ailesinin şerefini kurtarmak için Elizabeht’in dayısına yani Londra’ya gitmiştir. Kısa bir süre sonra onları bulurlar ve nikâh kıyılmasına karar verirler. Böylece Bennetlar nikâha hazırlanmaya başlarlar.
Nikâh hazırlıkları devam ederken bir gün Jane pencereden dışarısını seyretmektedir ve eve Bay Bingley ve arkadaşı Bay Darcy’nin geldiğini görür. Genç kız kırgın olduğu sevgilisini gördüğüne hem mutlu olur hem de kızar.
Bayan Bennet zengin damat adayını yeniden karşısında görünce çok mutlu olur ve tekrar Jane ile aralarını yapmak için akşam yemeğine davet eder. Jane bu duruma içindeki kırgınlıkla mutlu olur ama Bay Bingley’in kendisini unuttuğunu düşünür. Bu yüzden kendisine mesafeli davranır. Ancak yemeğe oturduklarında Bay Bingley Jane’nin yanına oturarak ona mesaj verir
Birkaç gün sonra Bay Bingley Jane’e evlilik teklif eder. Evlenme teklifinin kabul edilmesiyle genç çift evlilik hazırlıklarına başlar. Bu koşuşturma sırasında Bay Darcy de Elizabeth’e evlilik teklif eder. Bay Darcy’nin kendisinden soğuduğunu düşünen Elizabeth büyük bir sevinçle evlenme teklifini kabul eder.
Evlendikten sonra Bayan Jane Bingley ve Bayan Elizabeth Darcy Londra’da birbirlerine yakın şatolarda hayatlarını sürdürürler.



JANE AUSTEN (1775-1817)

* 1775'de İngilterenin güneyinde Steventon, Hamshire'da doğdu.

* Annesi Cassandra Oxford eğitimli bir babanın kızı, babası William George'da Oxford eğitimli bir rahipdi.

* Babasını 300 kişilik bir cemaati vardı ancak rahiplikten geliri iyi olmadığı için öğretmenlikte yapmıştır.

* Altı erkek ve bir kız kardesi vardır. Kendisi sekiz kardeşin yedincisidir.

* Zamanı için iyi eğitimli sayılırdı. Babasının öğretmenlik yapması eğitimini kolaylaştırmıştır. Babası her zaman okumasına ve yazmasına destek vermiştir. Geçmiş döneme ait çok kitap okurdu ve kısa hikayeler yazardı. Yazdığı hikaleri yüksek sesle ailesine okurdu.

* Jane Austen , orta sınıfın para kaygılarını kendi ailesi içinde hep yaşamıştır. Babası erkek çocuklarından yanlızca birini Oxford'da okutabilmştir. Jane'in iyi bir çeyizi yoktu ve mirasıda kayda değer değildi.

* Bu kitabı ilk yazmaya başladığında 21 yaşındaydı ve yaşadığı kasabadan başka biryeri görmemişti. Babası kitabın ilk halini bir yayınevine götürdüysede olumlu bir yanıt alamamıştır.


14 Ara 2016

ÖMER SEYFETTİN "HOROZ" ÖYKÜSÜNÜN ÖZETİ,KONUSU,OLAY ÖRGÜSÜ,KİŞİLER,YER VE ZAMAN,İNCELEMESİ

Usta öykücümüz Ömer Seyfettin'in kadın başkarakterin anlatıcı olduğu tek öykü “Horoz” adını taşımaktadır. Ömer Seyfettin bu öyküsünde yine okuru şaşırtmayı başarıyor , sıradışı konusuyla Horoz ilginç bir öykü...Mutlaka okumanızı öneririz...edebiyatfatihi.net
"HOROZ" ÖYKÜSÜNÜN ÖZETİ
Anlatıcı genç kız  , kocaya varmak istememektedir. Tüm ailesi kendisine çılgın gözüyle bakmaktadırlar. Nedenini sorduklarında genç kız onlara cevap verememektedir. Çünkü kendisine güleceklerini düşünmektedir. Onu bu düşünceye götüren olay kümesteki horoz ile ilgilidir. Evden pek çıkmayan bir ailede yaşayan genç kız sık sık tavukların bahçesindedir. Gözlemlerine göre tavuklar insanları beslemek için yumurtlar, civciv çıkarmak ve onları büyütmek için fedakârlık yapar. Hatta kendilerinden yüz misli büyük bir düşmanın üstüne atlarlar yavrularını korumak için. Ancak başlarında horoz adında bir bela vardır. Horoz tavukları devamlı hırpalamaktadır. Yiyecek bir şey bulunca hemen kendi yutar, yenmeyecek bir şeyi de tavuklara ikram eder. Zalim olduğu kadar da ödlektir. Havadan bir çaylak geçince ödü kopar. 

Genç kız bir gün Pamuk adını verdiği bir tavuğu Horoz onu döverken kurtarır ve ayrı bir yere koyar. Bir ayda hayvan kendini toplar ve semirirken kümesteki diğer tavuklar yoluk tüylü, sıska ve kirlidirler. Genç kız giderek horozun tavrını babasının davranışları ile özdeşleştirir. Horoz kümeste, babası evde hüküm sürmektedir. Annesine babasının davranışlarından şikâyet edince aldığı cevap, “”Dünyanın nizamı böyle kurulmuş. Kadın kadın! Erkek efendi. Namuslu insanlar bu kaidenin dışına çıkmazlar” olur. Bu konuşma sonucu bahçeye çıkan genç kız tavuklardan birini bırakıp birini altına almakta olan, tavukları kovalayan ve tuttuğunu dövmekte olan horozu taşla öldürür. Erkeğin de genç kıza göre horozdan farkı yoktur. Horozsuz bir kümes, yani kocasız, efendisiz, kumandasız, amirsiz, emirsiz bir ev istemektedir. İşte genç kız bu nedenle evlenmek istememektedir. Aynı Pamuk’un geçirdiği mesut, gamsız, rahat, sakin ve tatlı bir hayat istemektedir. Oysa annesi ona “Dünyanın nizamını bozacaksın, her kadına mutlaka bir erkek lazım” demeye devam eder.
www.edebiyatfatihi.net
 https://www.edebiyatfatihi.net/2014/07/basini-vermeyen-sehit-oyksunun.html

10 Ara 2016

NECATİ BEY GAZEL AÇIKLAMASI,İNCELEMESİ,TAHLİLİ

NECATİ BEY GAZEL ŞERHİ,İNCELEMESİ,AÇIKLAMASI,NAZIM BİRİMİ,BİRİMLERİN KONUSU,TEMASI,KAFİYE VE REDİFLERİ,ÖLÇÜSÜ,TAHLİLİ
GAZEL

Tutalum zenbîl ile gökden iner meh-pâreler
A begüm yirden mi çıkdı âşık-ı bî-çâreler

İhtiyat itmez misün andan ki ashâb-ı niyâz
Baş açup zârî kılup yirden göğe yalvaralar

Câm-ı lâ'lünle şarâb-ı nâb hem-reng olmasa
Güvleyüp düşmezdi sâgar üstine âvâreler

Âfitâbum yüzün ağ alnun açıkdur gerçi kim
Sâye-vâr arduncadur bir nice yüzi karalar


Ey Necâtî çıkma yoldan aldanup güzellere
Şem' gibi sanma kim dâim önünce varalar


Necâtî Bey

GÜNÜMÜZ TÜRKÇESİYLE
AÇIKLAMASI VE EDEBİ SANATLARI
  • Diyelim ki ay parçaları (A.İstiare) (sevgililer) gökten zenbil ile inerler. A beyim! Çaresiz âşıklar yerden mi çıktı?
  •  (Ey sevgili!) (Nidâ) Dua edenlerin (âşıkların) baş açıp ağlayarak yerden göğe yalvarmalarından çekinmez misin?
  • Lâ'l (gibi kırmızı) (A.İstiare) dudağının kadehi ile saf şarap aynı renkte olmasa (aşkınla) avare olanlar hücum edip kadehin üstüne düşmezdi. (Hüsn-i Ta‘lil)
  • Güneşim (A.İstiare, Nidâ) (sevgilim)! Gerçi yüzün ak, alnın açıktır ama birçok yüzü karalar (rakipler) gölge gibi ardından gezmektedir. (Teşbih)
  • Ey (Nidâ) Necâtî! Daima mum gibi önünde gideceklerini (yol göstereceklerini) sanıp da güzellere aldanıp yoldan çıkma! (Teşbih)
İNCELEMESİ

Nazım Şekli: Gazel   
Nazım Birimi: Beyit
Ritim ve ahenk: Aruz Ölçüsü "fâilâtün / fâilâtün /fâilâtün / fâilün" kullanılmıştır.
Dil: Arapça, Farsça ve Türkçenin karışımı ağır dil.
Tema: Aşk.
Gelenek: Divan Edebiyatı geleneği.

Birimlerde İşlenen Konular:

1. Birim: Şair, seven bir insanın sitemini anlatmaktadır. Âşığın çaresiz olması, sevdiğine ulaşma konusundaki çabalarının başarısızlığını gösterir.
2. Birim: Şair, aşk acısı çeken âşığın tıpkı dua eden insanlar gibi Allah'a yalvardıklarını belirtmektedir.
3. Birim: Şair, Divan edebiyatındaki güzel anlayışına değinmektedir. Sevgili, kırmızı dudaklıdır, bu sebepten şarabın yanında dudağın kırmızılığı bulunur. Ayrıca, şarap, içenin aklını başından nasıl alıyorsa, sevgilinin bu şekildeki dudakları da seveni sarhoş eder.
4. Birim: Şair sevgilisini güneşe benzetmektedir. Güneş, dünyaya ışık verir, ardından ise karanlık basar. Şair, sevgilisiyle arasına engeller koyan rakibi, "yüzü kara", kötü insanlar diyerek iğnelemektedir.
5. Birim: Şairin adını söylediği gazelin bu bölümüne mahlas beyiti, ya da son, bitiş anlamına gelen makta denir. Şair, sevgiliyle ilgili düşüncelerini bu beyitte değiştirir. Her güzele inanma, onlar seni yoldan çıkarır, der.




9 Ara 2016

KARACAOĞLAN KOŞMASI,ZİHNİYET UNSURLARI,AÇIKLAMASI,TEMASI,KONUSU,TÜRÜ,İNCELEMESİ


Ala gözlerini sevdiğim dilber 
Şu gelip geçtiğin yerler öğünsün 
Kadir mevla'm seni öğmüş yaratmış 
Kısmeti olduğun kullar öğünsün 
 
Huri melek var mı senin soyunda 
Ah-ü zarım kaldı uzun boyunda 
Kadir gecesinde bayram ayında 
Üstüne gölg'olan dallar öğünsün 
 
Huri kızlar sürmelemiş gözünü 
İlin aşiretin çeksin nazını 
Kaldır perçemini görem yüzünü 
Yüzüne dökülen teller öğünsün 
 
Karac'oğlan der ki garibim garip 
Garibin halinden ne bilsin tabip 
Akşamdan soyunup koynuna girip 
Boynuna dolanan kollar öğünsün 
 
KARACOĞLAN


Tüm inceleme : www.edebiyatfatihi.netAÇIKLAMA :

Karacoğlan'a ait bu koşma aşık tarzı şiir geleneğine bağlıdır.
YAPI ,AHENK UNSURLARI , İÇERİK İNCELEMESİ
NAZIM BİRİMİ: Dörtlük
NAZIM BiÇİMİ :Koşma
NAZIM TÜRÜ : Güzelleme
ÖLÇÜSÜ: 11'Lİ HECE ÖLÇÜSÜ 
KAFİYE ÖRGÜSÜ : abcb/dddb/eeeb

TEMASI : AŞK , SEVGİLİ

ZİHNİYET UNSURLARI
Koşmada zihniyet unsurlarını şu kelime ve kelime grupları temsil etmektedir.edebiyatfatihi.net

  • KADİR MEVLAM 
  • NAMAZ
  • HURİ MELEK
  • KADİR GECESİ
  • BAYRAM AYI dini zihniyet unsurlarıdır.


Aşiret ise dönemin sosyal zihniyeti hakkında bilgi vermektedir.

GELENEĞİ : Aşık tarzı halk şiiri


7 Ara 2016

DENİZ HASRETİ ,ÖMER BEDRETTİN UŞAKLI,KAFİYE REDİFLERİ,TEMASI,ÖLÇÜSÜ,YORUMU,İNCELEMESİ

DENİZ HASRETİ
Gözümde bir damla su deniz olup taşıyor
Çöllerde kalmış gibi yanıyor, yanıyorum    

Bütün gemicilerin ruhu bende yaşıyor        
Başımdaki gökleri bir deniz sanıyorum
Nasıl yaşayacağım ey deniz senden uzak     
Yanıp sönüyor gözlerimde fenerin                 
Uyuyor mu limanda her gece sallanarak
Altından çivilerle çakılmış gemilerin?
Sevmiyorum suyunda yıkanmamış rüzgarı
Dalgaların gözümde tütüyor mavi, yeşil…       

İçimi güldürmüyor sensiz ay ışıkları                   
Ufkunda yükselmeyen güneşler güneş değil         
Bir gün nehirler gibi çağlayarak derinden            
Dağlardan, ormanlardan sana akacak mıyım?
Ey deniz, şöyle bir gün sana bakacak mıyım        
Elma bahçelerinden, fındık bahçelerinden?
ÖMER BEDRETTİN UŞAKLI
TÜM İNCELEMESİ : www.edebiyatfatihi.net
AÇIKLAMASI:
Şair , çok sevdiği denizi uzun zamandır görmemesi sebebiyle deniz hasreti çekmektedir.Bu deniz sevgisi ve özlemi o kadar kuvvetlidir ki şairin rüyasına girmektedir.Şair yıllardır deniz görmediği için çok üzgündür.
ŞİİRİN 
NAZIM BİRİMİ: Dörtlük
ÖLÇÜSÜ: 14'LÜ HECE ÖLÇÜSÜ 
KAFİYE VE REDİFLERİ:
KAFİYE ÖRGÜSÜ : abab / cdcd /efef /ghhg
TEMASI : DENİZ HASRETİ
GELENEK: Halk şiir geleneği izleri vardır.

4 Ara 2016

ÖMER SEYFETTİN HAVYAR ÖYKÜSÜNÜN ÖZETİ,KONUSU,OLAY ÖRGÜSÜ,KİŞİLER,YER VE ZAMAN,SES OLAYLARI,İNCELEMESİ

ÖMER SEYFETTİN HAVYAR ÖYKÜSÜNÜN ÖZETİ,KONUSU,OLAY ÖRGÜSÜ,KİŞİLER,YER VE ZAMAN,SES OLAYLARI,İNCELEMESİ
Usta öykücümüz Ömer Seyfettin'den ilginç bir hikaye "Havyar" .Klasik vak'a öykülerinde farklı temalar ve konuları işleyen Ömer Seyfettin'de "kadın" da önemli bir yer tutar. Havyar adlı kısa hikayesinde de  yirmi senedir dul yaşayan zengin Hamude Hanım’ın başına gelenleri anlatır.

ÖYKÜNÜN ÖZETİNİ AŞAĞIDA BULABİLİRSİNİZ...Ömer Seyfettin'in tüm öykülerini okumanızı öneririz. Diğer öykü incelemeleri içinse 👉BURAYI tıklayınız...

"HAVYAR" ÖYKÜ ÖZETİ :
BÜYÜTMEK İÇİN RESMİN ÜZERİNE TIKLAYINIZ


29 Kas 2016

ORHAN KEMAL-HARİKA ÇOCUK ADLI ÖYKÜSÜNÜN OLAY ÖRGÜSÜ,KİŞİLERİ,YER VE ZAMAN,TEMASI,İNCELEMESİ

ORHAN KEMAL-HARİKA ÇOCUK ADLI ÖYKÜSÜNÜN İNCELEMESİ
 Orhan Kemal tarafından kaleme alınan bu eserin türü hikayedir. Toplumcu-gerçekçi bir anlayışla işçi ve köylünün, dar gelirli memurların, işsizlerin, sokaktaki adamın sorunlarını yansıtan
Orhan Kemal "Harika Çocuk"  adlı hikayesinde çalışmak zorunda kalan küçük sevimli bir çocukla ilgili izlenimlerini anlatıyor.edebiyatfatihi.net

TÜM İNCELEME : www.edebiyatfatihi.net

21 Kas 2016

BALKON HİKAYESİNİN ÖZETİ,OLAY ÖRGÜSÜ,KONUSU,TEMASI,KİŞİLER,YER VE ZAMAN,ANA FİKRİ,İNCELEMESİ,ÖMER SEYFETTİN


KİTABIN ADI : İLK DÜŞEN AK
ÖYKÜNÜN ADI : BALKON
ÖYKÜNÜN YAZARI : ÖMER SEYFETTİN
ÖYKÜ SAYFA SAYISI: 9
YAYINEVİ : İNKILAP KİTAPEVİ SANAYİ VE TİCARET AŞ.
YAYIN YILI : 2003

ÖZET:
Ömer Seyfettin'in "İlk Düşen Ak" adıyla İnkılap Yayınlarından çıkan kitaptaki "BALKON" adlı öykünün özeti,kişiler,yer ve zaman,ana fikri,incelemesini aşağıdaki yazımızda bulabilirsiniz...Ömer Seyfettin'in bu şoke edici öyküsünü mutlaka okumalısınız. 


YAZAR HAKKINDA GENEL BİLGİLER:

7 Kas 2016

ORHAN KEMAL'İN "KİTAP SATMAYA DAİR" ÖYKÜSÜNÜN OLAY ÖRGÜSÜ,KİŞİLER,MEKAN VE ZAMAN , KONUSU, TEMASI,İNCELEMESİ

ORHAN KEMAL'İN "KİTAP SATMAYA DAİR" ÖYKÜSÜNÜN OLAY ÖRGÜSÜ,KİŞİLER,MEKAN VE ZAMAN , KONUSU, TEMASI,İNCELEMESİ

Ekmek Kavgası edebiyatımızın usta isimlerinden Orhan Kemal’in 1950 yılında yayımlanmış öykü kitabıdır. Geçim savaşı veren insanların hayatlarını kendine özgü muazzam bir dille anlatan Orhan Kemal Ekmek Kavgası adlı hikaye kitabındaki Kitap Satmaya Dair adlı öyküde işsiz bir adamın eve ekmek götürebilmek  için çok sevdiği kitaplarını satmak istemesi anlatılıyor. Oldukça hüzünlü ve iç burkucu öyküyü mutlaka okumanızı öneririz.edebiyatfatihi.net

"KİTAP SATMAYA DAİR" HİKAYESİNİN

Olay örgüsü:

1 Kas 2016

MENDİL ALTINDA OLAY ÖRGÜSÜ,KİŞİLER VE ÖZELLİKLER,,TEMASI,ZAMAN VE MEKAN,İNCELEMESİ


MENDİL ALTINDA OLAY ÖRGÜSÜ,KİŞİLER VE ÖZELLİKLER,,TEMASI,ZAMAN VE MEKAN,İNCELEMESİ
ÖZETİ VE OLAY ÖRGÜSÜ:

  • Sicil Müdürü Cavit Bey, sıcak bir ağustos gününde yemeğini yedikten sonra minderin üzerine uzanıp biraz uyumak ister. 
  • Köylülerin duvar diplerine uzanıp yüzlerine birer mendil örterek mışıl mışıl uyudukları gözünün önüne gelir. 
  • Ceketinin cebinden beyaz keten mendilini alır, yüzüne örter. 
  • Mendilin altında tüm sıkıntılarından kurtulacağını, rahat rahat uyuyacağını zanneder. 
  • Çocuklarının okul taksitleri aklına gelir. 
  • Karısının para için sızlanışlarını hatırlar.
  •  Maaşlara ne zaman zam yapılacağını merak eder. 
  • Yanlışlıkla işinden olan bir memurun, kendisinin araya girmesiyle yeniden işine dönmesine sevinir. Gerçek hayatta yapamadıklarını hayal eder: Amirlerine fırça atmalar, cesaretinden dolayı diğer memurların gözünde yükselmesi, milletvekili olması. 
  • Bu tatlı düşünceler Cavit Bey’i mendil altında güldürür. 
  • Sonra birden terden, heyecandan boğulacak gibi olur. 
  • Mendili yüzünden çekip fırlatır. 
  • “Bu mendil altında da nasıl uyurlar” diye düşünür. Hizmetçiden bir kahve ister.

    TEMASI :  Bir memurun düşleri


  • KİŞİLER VE ÖZELLİKLERİ
CAVİT BEY : Başkahraman ...Sicil müdürü , çalışmaktan hoşlanmaz, boş oturmaktan canı sıkılır, yemek sonrasında ağırlık çökünce de sanki işte değil de evindeymişçesine uzanıp yatmak ister.Normalde pısırık , ama kendi hayal aleminde cesur ,atılgan ,çalışkan ve başarılı biri...
Diğer kişiler: Müsteşar, Meryem, Cavit Beyin karısı, bir memur, muavin

ZAMAN : Ağustos ayında bir öğle vakti.

MEKAN: Devlet dairesi ...www.edebiyatfatihi.net

HİKAYEDE OLAY , ZAMAN VE MEKAN TEMAYA VE İLETİYE UYGUN BİÇİMDE MANTIKSAL BİR SIRALAMA İÇİNDE BİRLEŞTİRİLMİŞTİR.


12 Eki 2016

DRİNA'DA SON GÜN ROMAN ÖZETİ,OLAY ÖRGÜSÜ,KİŞİLER ,YER VE ZAMAN,İNCELEMESİ

DRİNA'DA SON GÜN ROMANI
FAİK BAYSAL

GENEL BİLGİ: 
Faik Baysal, Pertevniyal Lisesi’nde öğretmenlik yaptığı sırada roman kahramanı Rıza Selmanoviç’in oğlu ve aynı zamanda kendi öğrencisi Kazım Yenerer’den bu hikâyeyi dinleyerek romanlaştırır. Romanın başında yer alan açıklamada da anlatılanların gerçekliğine şöyle dikkat çekilir: “Bu roman gerçekten yaşanmış olan olayların bir yansısıdır; kahramanlarından bir kısmı aramızda yaşamaktadır. Bir kısmı da Tanrı‟nın rahmet ve mağfiretine kavuşmuştur. Adlar değiştirilmemiştir.

6 Eki 2016

SOKAKTA ROMAN ÖZETİ,KİŞİLER,YER VE ZAMAN,İNCELEMESİ,BAHATTİN ÖZKİŞİ

Sokakta
Bahaeddin Özkişi

KONUSU: 1975 Peyami Safa roman yarışmasında başarı
ödülü almıştır. Türkiye’nin son yüzyıl içinde yaşadığı
değişmeleri ele alan, fantastik unsurlar taşıyan
romanda olaylar, cinlerin işlediği varsayılan bir
cinayetin etrafında kurgulanır.

ÖZET:
Sokakta 
1975 yayımladığı Peyami Safa Ödülüne layık görülen “Sokakta” adlı romanı pek de el atılmayan bir konuyu sinesinde barındırır. Kitapta cinler tarafından öldürülen bir kadının yol açtığı hadiseler şaşırtıcı biçimde karşınızı dikilir. Hikaye ile roman arasındaki farkı bilen bir kalem olarak Özkişi hikayenin kaidelerini romana, romanın kaidelerini de hikayeye dayatmamıştır. Romanda dile sırtını tüm ağırlığınca vermenin uygunsuz olacağını sezerek kurguyu öne itmiştir. Kitapta tuhaf tanıklar, tuhaf suç aletleri, tuhaf büyüler, şeytana tapan tuhaf adamlar ve en önemlisi de tuhaf bir sokak vardır. Bu sokağın özelliği cinayetin işlendiği yer olmasıyla sınırlı değildir. O bir mekan olmaktan ziyade, kanlı canlı bir roman kahramanıdır. Onu hissedersiniz, ona dokunuzsunuz, onunla söyleşirsiniz…

1 Eki 2016

LETÂİF-İ RİVÂYÂT ÖYKÜ ÖZETİ,KONUSU,KİŞİLER,MEKAN VE ZAMAN,İNCELEMESİ

LETÂİF-İ RİVÂYÂT ÖYKÜ ÖZETİ,KONUSU,KİŞİLER,MEKAN VE ZAMAN,İNCELEMESİ
LETÂİF-İ RİVÂYÂT
Ahmet Mithat Efendinin edebiyatımızdaki ilk öykü kitabı olan LETÂİF-İ RİVÂYÂT söylenegelen güzel hikayeler demektir.
Tanzimat sonrası Türk öykücülüğünün gelişiminde Ahmet Mithat Efendi'nin önemli yeri vardır. Geleneksel anlatıyla modern öykücülüğün birleşiminden doğan öyküleri, geleneksel öyküden modern öyküye ve hatta uzun öyküden romana geçiş döneminin ürünleridir.
Letâif-i Rivâyât serisinde Ahmet Mithat Efendi, Batı öyküsünden gelen bazı anlatım teknikleri, izlek ve konuları, geleneksel anlatı formuna bilinçli şekilde aşılamak ister.

UYARI; Ahmet Mithat Efendi estetiği, sanatı merkeze almak yerine öğretici ve yararlı olmayı tercih etmiş öncü bir sanatkârdır...

Yazar, halkının büyük çoğunluğunun cahil olduğu bir toplumda sanat değeri yüksek eser vermenin gereğine İnanmaz. Bu sebeple önce halka okuma zevkinin aşılanması gerektiği kanaatindedir. Sanat eseri yoluyla halka ahlak değerlerinin yüklenmesi, bazı davranış kalıplarının kazandırılması gerektiğini düşünür. Bu sebeple öyküyü bilgi aktarmada aracı olarak kullanır.

Ahmet Mithat Efendi, Letâif-i Rivâyât serisinde yer alan öykülerinde meddah tarzı anlatıma bağlı laubali bir üslup kurma yoluna gider. Amacı okuyucuları eğlendirmek, eğlendirirken de eğitmek ve bilgilendirmek olduğu için geniş halk kitlesini bu yolla öykülerinin dünyasına çekmeyi hedefler. Sanat endişesine, yapmacık söyleyişlere düşmez. Karşısında dinleyiciler varmış gibi, sohbet havasında bir ifade tarzı geliştirir. Okuyucularını karşısında bulan bu kıssahan, zaman zaman onlarla diyalog kurar, sorular sorar, şaka ve espriler yapar. Kimi zaman da, tıpkı meddah gibi, olay örgüsünün akışını keserek gerekli gördüğü bir konuda uzun uzun açıklamalarda bulunur, bilgiler aktarır. Verdiği bilgiler bir şekilde olay örgüsüyle ilişkilendirllir. Bu bilgiler ansiklopedist tavırla başka toplumların yaşama tarzları, gelenek ve görenekleri; İcatları ve buluşları içine alır.

Onun öykülerinin gözden kaçırılmaması gereken yanlarından biri de yerli hayatı ayrıntılarıyla konu edinmesidir.

Ahmet Mithat Efendi'nin Letâif-i Rivâyât serisinde yirmi beş kitap içerisinde otuz ayrı eser yer alır. Bunlar arasında 30-40 sayfalık uzun öyküden 200 sayfayı aşan kısa romana ve tiyatroya kadar değişik türlerde kalem ürünlerine rastlanır. Bu eserlerin içerisinde çeviri ve uyarlama olanlar önemli yer tutar. Sayısı on biri bulan çeviri ve uyarlamalar Batı edebiyatlarının Türk edebiyatını ne kadar geniş ölçüde beslediğini ve etkisi altına aldığını gösterir.

UYARI: Onun Letâif-i Rivâyât serisindeki öykülerini Suizan, Esâret, Gençlik, Teehhül, Gönül, Mihnetkeşân, Bir Gerçek Hikâye, Bahtiyarlık, Bir Fitnekâr, Nasip, Bekârlık Sultanlık mı Dedin?, Bir Tövbekar, Çifte İntikam, Esaret, Obur, Para, Kısmetinde Olanın Kaşığında Çıkar, Diplomalı Kız, Emanetçi Sıtkı, Cankurtaranlar, Ana Kız, Bîr Acibe-i Saydîye, İki Hud'ekâr olarak belirlemek mümkündür.

Letâif-i Rivâyât'taki öykülerinde Ahmet Mithat Efendi, değişik konulara yer verir. Evlilik ve aşk başta olmak üzere, kadın, kadının eğitimi, esaret, başkaları hakkında kötü düşüncelere sahip olmanın doğuracağı olumsuz sonuçlar, başkalarını dolandırma ve cezasını görme, alafrangalık, eski örf ve âdetler, eğlence, eğitim, namus, kölelik gibi farklı konular onun öykülerinde yer alır. Yazar, öykülerinde kendisini bir konuyla sınırlandırmaz. Merkeze aldığı konunun yanında ikinci, üçüncü dereceden başka konulara da yer verir. Bağlandığı sosyal fayda (toplumsal yarar) ilkesi çerçevesinde genellikle sosyal konuları ele alır. Halk arasında yaşayan yanlış inanışlara, gelenek ve göreneklere eleştirel bakış getirir.

NOT: Letâif-i Rivâyât serişinde evlilik; Gençlik, Teehhül, Gönül, Mihnetkeşân, Bir Fitnekâr, Nasip, Bekârlık Sultanlık mı Dedin?, Bir Tövbekar öykülerinde asıl konu durumundadır.
♦"Gençlik"te hayatı ve insanları pek tanımayan, gözü açılmamış birinin başlangıçta evliliğe karşı oluşu, sonra yaşadığı gülünç çapkınlığa bağlı olarak bir cariye ile evlendirilişi anlatılır.
♦"Teehhül"de ise Gençlik'te komik olarak ele aldığı evlilik konusunu bu defa dramatik şekilde işler.
♦"Gönül"de Avrupa'da sınıf farklarının kuvvetle yaşandığı bir dönemde halktan bir gençle asilzade sınıfından bir kızın birbirini sevmesi ve aralarındaki sınıf farkının getirdiği engellere baş kaldırarak evlenmeleri" anlatılır.
♦"Mihnetkeşân"da, eğlence hayatına düşkün birinin serbest yaşama tarzını değiştirerek evlenmesi işlenir.
♦"Bir Fitnekâr"da aşk ve evlilik entrikasıyla birlikte yürüyen dolandırıcılık ve soygun, bunun sonucunda kişinin yaptıklarının cezasını görmesi anlatılır.
♦"Nasip", insanının nasibi neyse onun dışına çıkamayacağı şeklindeki görüşü ispatlamak için yazılmıştır.
♦"Bekârlık Sultanlık mı Dedin?" de ve "Bir Tövbekâr"da evlilik konusu, alafrangalık ve bohem hayat tarzıyla birleştirilerek ele alınır.
♦"İki Huda'kâr"ın konusu yabancı bir eserden alınmıştır. Şehirdeki insanların davranışlarının yapmacıklığından ve şehir hayatının sıkıcılığından kaçan biri kız diğeri erkek iki kişinin bir kasabada karşılaşmaları, varlıklı ve soylu olmalarına rağmen yoksul insanlarmış gibi evlenmeleri anlatılır.
Letâif-i Rivâyât'taki öykülerde evlilikle birlikte sıkça ele alınan konulardan biri aşk'tır. Aşkın önemli yer tuttuğu öyküler Bir Gerçek Hikâye, Gönül, Gençlik, Bir Tövbekâr, Teehhül, Emanetçi Sıtkı'dır. Bu öykülerde aşk, romantiklerde olduğu gibi, yüce bir duygu şeklinde anlam kazanır.
♦Bir Gerçek Hikâye'de aşk ve evlilik konusu üzerine kurulur.
♦Emanetçi Sıtkı, bir aşk öyküsüdür. Yüz güzelliğinden ahlak güzelliğinin üstün olduğu tezi üzerine kurulur.
Letâif-i Rivâyât serisinde dikkate değer konulardan biri de ailedir. Gençlerin evlenmesi gerektiği tezine bağlanan yazar, bunun sonucu olarak aileye de öykülerinde önemli yer ayırır. Aile içi dayanışma ve yardımlaşma, bu öykülerdeki önemli sosyal mesajlardan birini oluşturur. Yazar, öykü kişilerini evlilik ve aile hayatı üzerine uzun uzun konuşturur. Böyle bir teknikle okuyucularının da evlilik üzerinde düşünmesini amaçlar.
Onun üzerinde durduğu konulardan biri de kadın'dır. Kadını genellikle namuslu ve yüksek değerlere bağlı bir varlık olarak ele alır. Bu tutumu onun ahlakçı anlayışı yanında modernist anlayışından da kaynaklanır. Genç kızların eğitimine ve evlilikte söz sahibi olmaları gerektiği düşüncesine özellikle vurgu yapar,
♦Diplomalı Kız öyküsü eğitimin önemini göstermek düşüncesini taşır.
♦Suizan'da kötü niyete bağlı yanlış anlama konu edinilir.
Letâif-i Rivâyât'ta yer alan konulardan biri de esaret (kölelik)tir. Yazar, daha sonra roman ve tiyatroda çokça işlenecek olan bu konuyu Esaret adlı öyküsünde ele alır. Esaret'te ikinci dereceden konu olarak aşk ve evlilik yer tutar.
***kölelik konusunu ilk kez işler, köleliği bireysel yönüyle işler.
Romantik özellikler taşıyan öyküde Kafkasya'dan kaçırılan, sonra satılan kız ve erkek çocuklar, olağanüstü karşılaşmalarla buluşan kardeşler, efendi ile cariye arasında tek taraflı aşk, kölelerin uzaklarda kalan memleketlerine özlem duymaları dile getirilir.
Gençlik'te arabada gördüğü bir kadına çeşitli işaretler yapan bir gencin bu hareketlerine karşılık alması, davet edildiği evde işaret ettiği kadının teyzesi çıkması üzerine içine düştüğü komik durum anlatılır.

Obur, doymak bilmeyen, fazla yemek yediği için alay konusu edilen bir kişinin öyküsüdür.
Para'da paranın önemi vurgulanmakla birlikte başkalarının biriktirdiği zenginlik üzerine oturan kişilerin bir gün bu parayı yok edebileceği düşüncesi işlenir. Kısmetinde Olanın Kaşığında Çıkar'ın konusu Fransa'da geçer. Yabancı kişilerden kurulu bir öyküdür.
NOT: Öykü tekniği ve konusu bakımından yenilik getirmez.
Çifte Intikam'ın da konusu Fransa'da geçer. Şaşırtıcı bir sonla bitmesinin dışında kurgusu ve anlatımı yönünden önemli bir özellik göstermez.
Cankurtaranlar, üç ayrı kişinin anlattığı üç farklı olay üzerine kurulur.
Bir Acibe-i Saydiye serinin zayıf kalan öyküsüdür. Öykü anlatmak yerine Afrika'nın coğrafi yapısı hakkında bilgi vermek için yazılmış izlenimi uyandırır.

22 Eyl 2016

İSTANBUL'DA BİR ZÜRAFA KİTAP ÖZETİ ,KİŞİLER, YER VE ZAMAN , İNCELEMESİ

İSTANBUL'DA BİR ZÜRAFA KİTAP ÖZETİ ,KİŞİLER, YER VE ZAMAN , İNCELEMESİ

ÖZETİ: 
WWW.EDEBİYATFATİHİ.NET İNCELEDİ.

2 Haz 2016

NİÇİN ZENGİN OLMAMIŞ HİKAYE KONUSU,ÖZETİ,İNCELEMESİ

İNCELEME : www.edebiyatfatihi.net 

ÖMER SEYFETTİN "NİÇİN ZENGİN OLMAMIŞ?" HİKAYE İNCELEMESİ 
Usta öykücümüz Ömer Seyfettin kısacık acıklı  hayatında(BURADAN okuyun) kabına sığmaz zekâsı ve millî ruh ve heyecanıyla pek çok hikâye yazmıştır. (yaklaşık 151 tane )www.edebiyatfatihi.net 

1 May 2016

FAKİR BAYKURT ONUNCU KÖY ROMAN ÖZETİ,KAHRAMANLARI,YER VE ZAMAN,İNCELEMESİ


ONUNCU KÖYÜN KISA ÖZETİ

Roman Burdur bölgesindeki yoksul köylerde geçer. Köy enstitüsü mezunu bir öğretmenin Damalı köyünün zengini Duranâ ile çatışması ile başlar. Duranâ’nın kızını okula göndermemesi ve köyün merasını ekmesi gibi nedenlerle öğretmen ve öğretmenin önderliğindeki köylü ağa ile mücadeleye başlar. Duranâ öğretmeni ölesiye dövdürür ve politik etkisini kullanarak öğretmeni sürdürür. Bu haksız sürgünü içine sindiremeyen öğretmen bölgedeki bir başka köyde, Ortaköy’de demirciliğe başlar. Ortaköylülerin de köyün verimli tarlalarına beylerin sahip çıktığını gözler. Yine demircinin önderliğinde köylüler beylere aldıkları üründen pay vermeği ret ederler. Politikacıların etkisi ile ilçenin jandarma komutanının demircinin bölgeden ayrılması yönünde baskı yapması üzerine demirci Ortaköy’de kalmasının da zor olacağını görür. Bu arada demircinin bekâr yaşamının zorluğunu gözleyen dostları Gülşen adlı bir köylü kızı ile tanıştırırlar. Gülşen ile demirci kaçarlar ve Yaşarköy’e gelirler. Bu köye de her yıl gökyüzünden sürü halinde kuşların geldiğini ve meydanda bekleşen köylülerin başına konup onların gözlerini oyarak yüzlerini gagaladığını duyarlar. Bu düzenin arkasında da köylüleri “Allah’ın takdiri olan bu acı kaderlerine” katlanmalarını, öteki dünyada kurtulacaklarını söyleyen imam vardır. Öğretmen-demircinin önderliğinde köylüler köy meydanında başlarına konan kuşları öldürürler. Roman büyük bir şölen havası içinde sona erer.

29 Nis 2016

BOĞAZİÇİ ŞINGIR MINGIR ÖZETİ,KONUSU,TÜRÜ,İNCELEMESİ


Bogaziçi Şıngır Mıngır (Salah Birsel)

Kitabın Adı:
Bogaziçi Şıngır Mıngır
Kitabın Yazarı Salah Birsel
Kitabın Yayınevi Türkiye İş Bankası Kültür Yayınlar
Kitabın Basım Yılı 1980
TÜRÜ: DENEME

6 Nis 2016

KOÇYİĞİT KÖROĞLU KONUSU,TEMEL ÇATIŞMASI VE TEMASI,OLAY ÖRGÜSÜ,YER VE ZAMAN ,KİŞİLER,İNCELEMESİ

KOÇYİĞİT KÖROĞLU KONUSU,TEMEL ÇATIŞMASI VE TEMASI,OLAY ÖRGÜSÜ,YER VE ZAMAN ,KİŞİLER,İNCELEMESİ