Bu yazımızda Cumhuriyet Dönemi Türk Romanındaki Anlayışlar/Yönelimler konusu özlü bir biçimde yer alıyor. Dilerseniz bu özet ders notunu yazı altındaki bağlantıdan pdf. olarak indirebilirsiniz...
Roman anlayışları/eğilimleri


CUMHURİYET DÖNEMİ TÜRK ROMANINDAKİ ANLAYIŞLAR/YÖNELİMLER

Roman türü, Cumhuriyet Dönemi’ndeki siyasi, sosyal, ekonomik ve diğer gelişmelere bağlı olarak gelişim göstermiştir. Bu dönem sanatçılarının roman anlayışları şunlardır:

a. Milli ve Dini Duyarlılıkları Yansıtan Sanatçılar

Özellikleri ve Temsilcileri

  • Milli Edebiyat akımının devamı gibi algılanabilecek bu eserlerde Anadolu, Anadolu köylüsü, savaş yılları, geleneksel değerler, milli motifler, ahlaki yozlaşma, yanlış Batılılaşma gibi konular işlenmiştir.
  • 1930’lara kadar Millî Edebiyat etkisinde gelişen romanda eskiye karşı yeni değerlerin yüceltilmesi işlenmiştir. Bu dönemde Reşat Nuri Güntekin, Halide Edip Adıvar, Yakup Kadri Karaosmanoğlu gibi romancılarımız eser vermiştir.
  • Aydın-köylü çatışması (örneğin Yaban romanı) Doğu-Batı çatışması (örneğin Yaprak Dökümü) işlenmeye devam etmiştir. ➘edebiyatfatihi.net
  • Bu anlayışla yazılan bazı romanlarda Osmanlı'nın son dönemleri ve Cumhuriyet'in ilk yılları ele alınmıştır.
  • Realist bir bakış açısıyla gerçekçi gözlemler yapılmıştır.
  • Mekânlar gerçekçi bir biçimde betimlenerek coğrafyanın yoksulluğu göz önüne serilmiştir.
  • Atatürk ilke ve inkılapları da eserlere yansıtılmıştır.
  • 1950-1980 arası dönemde Hüseyin Nihal Atsız, Mustafa Necati Sepetçioğlu, Bahaeddin Özkişi, Münevver Ayaşlı, Emine Işınsu, Sevinç Çokum millî ve dinî duyarlılıkları yansıtan romanlar yazmışlardır…
Temsilcileri
Halide Edip Adıvar
Yakup Kadri Karaosmanoğlu
Reşat Nuri Güntekin
Mithat Cemal Kuntay
Hüseyin Nihal Atsız
Mustafa Necati Sepetçioğlu
Bahaeddin Özkişi
Münevver Ayaşlı
Emine Işınsu
Sevinç Çokum

b. Bireyin İç Dünyasını Esas Alan Sanatçılar

Cumhuriyet Dönemi Türk romanında bazı sanatçılar bireyin iç dünyasını esas alan eserler vermişlerdir. Bu sanatçıların en tanınmış olanları şunlardır:


Temsilcileri:  Peyami Safa, Ahmet Hamdi Tanpınar, Tarık Buğra, Sâmiha Ayverdi, Abdülhak Şinasi Hisar

  • Bu sanatçılar, olaylardan ve insanlardan hareketle bireyin iç dünyasını yansıtmaya çalışmışlardır.
  • İnsan gerçeği toplumsal açıdan değil psikolojik açıdan ele alınır.
  • Bireyin bunalım, sıkıntı, yabancılaşma ve yalnızlıklarını ele almışlardır.
  • Psikoloji ve psikiyatriden faydalanmışlar; çağrışımlara açık, sanatlı bir dille ruh çözümlemelerine yer vermişlerdir.
  • Peyami Safa’nın 1930 yılında yayımladığı “Dokuzuncu Hariciye Koğuşu” bu anlayışla yazılan ilk romandır. Bu roman, kurgusu ve özellikle başarılı psikolojik tahlilleriyle Türk romanında önemli bir aşama oluşturur.
  • Ahmet Hamdi Tanpınar’ın “Huzur”, Tarık
  • Buğra’nın “Küçük Ağa” romanları bu anlayışla yazılan romanlardandır
c. Toplumcu Gerçekçi Anlayışla Yazan Sanatçılar
  • Türk romanının tarihî seyri açısından öne çıkan bir başka gelişme 1930’lu yıllarda toplumcu gerçekçi bir anlayışla eserler verilmesidir.
  • Sabahattin Ali “Kuyucaklı Yusuf’”, Sadri Ertem “Çıkrıklar Durunca”, Memduh Şevket Esendal “Ayaşlı ve Kiracıları” romanlarıyla bu anlayışın ilk örneklerini verirler.
  • Toplumcu gerçekçi roman anlayışı özellikle 1950’lerden 1980’e kadar Türk romanındaki ana eğilimlerinden biri olarak gelişimini sürdürür

Toplumcu-Gerçekçi Sanatlar:

Sadri Ertem, Sabahattin Ali, Kemal Tahir, Aziz Nesin, Orhan Kemal, Yaşar Kemal, Necati Cumalı, Samim Kocagöz, Kemal Bilbaşar, Mahmut Makal, Talip Apaydın, Fakir Baykurt, Faik Baysal, Dursun Akçam, Abbas Sayar, İlhan Tarus, Muzaffer İzgü, Orhan Hançerlioğlu, Rıfat Ilgaz, Attila İlhan, Tahsin Yücel, Oktay Akbal, Vedat Türkali, Tarık Dursun Kakınç…

  • Toplumcu gerçekçi bu yazarlar, toplumsal sorunlar ve çatışmalar ile köy gibi küçük yerleşim yerlerinin sorunları üzerinde yoğunlaşmışlar; eserlerini ağa-köylü, öğretmen-imam, halk-yönetici, zengin-fakir, güçlü-güçsüz, aydın-cahil çatışması üzerine kurmuşlardır.
  • Toplumcu gerçekçilerin eserlerinde üzerinde durdukları bir başka konu da büyük şehirlere göçün ortaya çıkardığı problemler ve şehrin kenar mahallerindeki hayat olmuştur.
  •  "Sanat toplum içindir." anlayışıyla eser verilmiştir.
  • Bu anlayışla yazılan romanların birçoğu belirli görüşleri anlatmak, belirli bir siyasi anlayışı savunmak için bir araç olarak kullanılmıştır.
  • Toplumcu gerçekçi yazarlar, genellikle, kendi ideolojik söylemlerini eserlerine yansıtmışlardır.
  • Marksist ve sosyalist düşünceden etkilenilmiştir.
  • Eserlerde, realizm ve natüralizm akımlarının etkisi görülür.
  • Yapıtlar konuşma diliyle yazılmıştır, dil sadedir.
  • Kahramanlar bölgesel (yöresel) ağızlara göre konuşturulmuştur.
  • Güçlü tasvirler yapılmıştır.
  • Anlatım tekniklerinden çok anlatılan şey (içerik) önemli görülmüştür.
  • Halk kültüründe yer alan birçok unsura yer verilmiştir.
ç. Modernizmi Esas Alan Sanatçılar
Türk edebiyatında dış gerçeklikten iç gerçekliğe yönelen, yabancılaşmış bireyi işleyen, farklı kurgusu ve tekniğiyle Türk romanına farklı bir çehre kazandıran modernist roman anlayışı 1950’lerden itibaren örneklenmeye başlar.

Temsilcileri: Adalet Ağaoğlu, Ferit Edgü, Yusuf Atılgan, Rasim Özdenören, Vüsat O. Bener, Füruzan, Bilge Karasu, Oğuz Atay, Demir Özlü, Nezihe Meriç modernizmi esas alan önemli sanatçılardır.
  • Bunlar, geleneksel roman anlayışından farklı olarak geriye dönüş tekniği ile romandaki kronolojik zaman anlayışını ve neden-sonuç ilişkisini ortadan kaldırmışlardır. Bu yüzden modernist eserlerde iç içe geçmiş zaman ve olaylardan oluşan bir hikâye görülür.
  • Modernist yazarlar; kahramanların anılarını ve bilgilerini, kafalarından neler geçtiğini, dillerinden dökülmeyip kalplerine gömdüklerini okuyucuya aktarabilmek için bilinç akışı, iç konuşma ve iç diyalog gibi farklı anlatım tekniklerini kullanmışlardır.
  • Geleneksel anlatımın dışına çıkarak yer yer alegorik anlatımdan yararlanmışlar, sözcüklerin çağrışım gücünden yararlanarak şiirsel bir dil kullanmışlardır.
d. Postmodernizmi Esas Alan Sanatçılar
  • Türk romanında 1960 sonrasında ortaya çıkan, 1980’den sonra yaygınlaşan anlayışlardan biri de postmodernist romandır.
  • Postmodernizm; roman türünün temelini oluşturan olay örgüsü, şahıs kadrosu, zaman, mekân, bakış açısı, dil kurgusu ve tematik kurgu gibi unsurları değişikliğe uğratmakla kalmaz; metinlerarasılık ve üstkurmaca gibi birtakım yeni anlatım tekniklerini kullanır.
  • Postmodernist romanlarda yüzyıllarca kabul gören ve kanıksanan roman yapısından farklı bir yapı meydana geldiği görülür. Kuralsızlık bu anlayışın temel özelliğidir.
  • Orhan Pamuk’un “Kara Kitap”, “Beyaz Kale”, “Benim Adım Kırmızı”; Bilge Karasu’nun “Gece”; Hasan Ali Toptaş’ın “Bin Hüzünlü Haz” adlı eserleri Türk edebiyatındaki önemli postmodern romanlardır.
e. Gelenekçi Roman Anlayışına Sahip Sanatçılar
Toplumun kültürel değerlerini kurmacanın dünyasına taşıyan romanlara “gelenekçi roman” denir. Türk edebiyatında gelenekçilik, toplumun kültür değerlerine ilişkin farkındalık oluşturmaya yöneliktir. Sanatçılar; millî ve İslami duyarlıktan beslenir; tarihten, yaşama tarzından, inançlardan gelen unsurları eserlerinde işlerler. Bu anlayışla yazılan romanlarda genellikle klasik olay kurgusu, kronolojik zaman ve ilahi (hâkim/tanrısal) bakış açışı görülür.


Yazıya Tepkini Göster!

Bir Yorum Yaz

YORUM YAPARAK SORU SORABİLİR veya KATKIDA BULUNABİLİRSİNİZ...

1) Yaptığınız yorum biz onayladıktan sonra görülecektir.
2) Yazım kurallarına mümkün olduğunca dikkat ediniz.
3) Kullandığınız üslubun kişiliğinizi yansıttığını unutmayınız.
4)Yorumunuza gelecek cevabı takip etmek beni bilgilendir kutucuğunu işaretleyebilirsiniz.

Daha yeni Daha eski

Reklam

Reklamlar