9. Sınıf Türk Dili Ve Edebiyatı 5. Ünite Roman Ders Notu, Özeti-PDF



Bu yazımızda 9. sınıf Türk Dili ve Edebiyatı 5. ünitesi olan "roman" ünitesinde yer alan  roman türünün özellikleri, konularına göre roman türleri, yansıttıkları edebi akımlarına göre romanlar, roman türünün gelişimi ve edebiyatımızdaki ilk olma özelliği taşıyan romanlar, romanın yapı unsurları, roman ve hikayenin benzerlik ve farklılıklarını,  romanda anlatmak teknikleri konuları özet bilgiler ve örnek metinlerle bulabilirsiniz...

Dilerseniz 9.sınıf Türk Dili ve Edebiyatı roman ünitesi ders notunu yazı altındaki indirme bağlantısına tıklayarak pdf. şeklinde direkt indirebilirsiniz... Faydalı olması dileğiyle... www.edebiyatfatihi.net


9. Sınıf Türk Dili Ve Edebiyatı 5. Ünite Roman Ders Notu, Özeti-PDF

Roman Nedir?

Olmuş ya da olması mümkün olayları kişi, yer, zaman bağlamında anlatan, hikâyeye göre daha uzun, anlatmaya dayalı edebi bir türdür.

Özellikleri:
  • Roman olay örgüsü, kişiler, yer ve zaman ögelerinden oluşur.
  • Öyküden farklı olarak romanlarda bu öğeler daha ayrıntılı daha kapsamlı bir biçimde ele alınır. 
  • Romanda, kahraman, mekân ve olaylar daha çok ve çeşitlidir. 
  • Romanlarda birden çok anlatıcı ve bakış açısı görülebilir. 
  • Romanlarda betimlemelerin yanı sıra ruhsal çözümlemelere de sıkça yer verilir. 
  • Romanda betimlemelere ve psikolojik tahlillere öyküden daha geniş yer verilir. 
  • Romanda olaylar, roman kahramanlarının karakter özellik­lerinden doğar. 
  • Romanların olay örgüleri olaylar arasındaki neden-sonuç ilişkilerinden doğar. 
  • Romanlar işlediği konulara göre; sosyal roman, serüven (macera) romanı, tarihi roman, egzotik roman, psikolojik roman (tahlil romanı), polisiye, biyografik ve otobiyografik roman gibi türlere ayrılır.
$ads={1}

KISACA ROMAN
a. Uzun b. düzyazı (nesir)
c. olaya ve anlatmaya dayalı ç. Kurmaca gerçeklik


➤Roman türünün ilk örneği İspanyol yazar Cervantes’in Don Kişot adlı eseridir. (17.yy)
➤Türk edebiyatında ise ilk yerli roman Şemsettin Sami'nin yazdığı  Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat'tır.


· Roman Türleri
  • Sosyal roman: Ekonomik bunalımlar, sınıfsal çelişkiler, rejim değişiklikleri, köyden kente göç gibi toplumsal sorunları konu edinen romanlardır: Sefiller (Victor Hugo), Sergüzeşt (Sami Paşazade Sezai), Felatun Bey’le Rakım Efendi (Ahmet Mithat Efendi), Araba Sevdası (Recaizade Mahmut Ekrem)
  • Macera (Serüven) romanları: Kahramanın başından geçen hareketli maceralı olayları anlatan romanlardır. Merak ögesi romana hakimdir: Üç Silahşorler / Monte Kristo Kontu (Aleksandre Dumas), Hasan Mellah/ Dünyaya İkinci Geliş (Ahmet Mithat Efendi)
  • Tarihî roman: Tarihî dönem, olay ve kişileri konu edinen romanlardır: Notre Dame’ın Kamburu (Victor Hugo), Cezmi (İlk tarihî roman, Namık Kemal), Devlet Ana (Kemal Tahir), Osmancık (Tarık Buğra)
  • Psikolojik roman (Tahlil Romanı): Roman kahra­manlarının psikolojisini tahlillerle anlatan romanlardır: La Princesse De Cleves (Madame De Le Fayetteîn yazdığı dünyanın ilk psikolojik roman örneğidir.), Eylül (Mehmet Rauf), Dokuzuncu Hariciye Koğuşu (Peyami Safa)
  • Bilim Kurgu romanı: Gelecekte olabilecek olayları bilimsel bir yaklaşımla, hayal gücünü de kullanarak anlatan romandır. (Ben Robot-Isaac Asimov, Cesur Yeni Dünya – Aldous Huxley, 1984 – George Orwell) 
  • Fantastik roman: Gerçeküstü olay, kişi ve yerleri konu alan romanlardır. 
  • Polisiye roman: Polisiye olayların konu edildiği; aksiyon, gizem, heyecan, korku vb. ögeler içeren roman türüdür. (Sherlock Holmes-Sir Arthur Conan Doyle, Esrar-ı Cinayât (Ahmet Mithat Efendi, İlk Türk polisiye romanı) Cingöz Recai (Server Bedii takma adıyla Peyami Safa), Mike Hammer (Mickey Spillane’in bu romanının yerli versiyonlarını Kemal Tahir kaleme almıştır.))
  • Egzotik roman: Başka ülkelerin doğasını ve insanlarını anlatan romanlardır: Nilgün (Refik Halit Karay), İzlanda Balıkçısı (Pier Loti)
  • Tezli roman: Toplumsal ya da siyasal bir sorunu konu edinen, bir tez (ileri sürülerek savunulan görüş, iddia) içeren roman türüdür. (Yaban- Yakup Kadri)
  • Biyografik Roman: Topluma mal olmuş bir kişinin yaşa­mını, yaptıklarını yaşadığı döneme katkılarını anlatan romanlardır: Bir Bilim Adamının Romanı (Oğuz Atay)
  • Otobiyografik Roman: Yazarın kendi hayatını konu edindiği romanlardır: Tom Savvyer’in Maceraları (Mark Twain), Baba Evi/Avare Yıllar (Orhan Kemal), Dokuzuncu Hariciye Koğuşu (Peyami Safa, psikolojik ve otobiyografik özellikler gösterir.
Yansıttıkları Edebî Akımlara Göre Romanlar

Romanlar, yansıttıkları edebî akımlara göre de sınıflandırılabilir. Edebî akımlar konusu üst sınıflarda işlenecektir.

TÜRK EDEBİYATI’NDA ROMAN TÜRÜ ve İLK’LER

· Türk edebiyatında roman türündeki ilk örnekler Tanzimat Dönemi’nde verilmeye başlamıştır (19.yy) Roman türü önce Batı edebiyatından çevirilerle edebiyatımıza girmiştir, daha sonra ilk yerli örnekler verilmiştir.

· İlk çeviri roman: Yusuf Kâmil Paşa’nın Fenelon’dan çevirdiği Telemak
· İlk yerli roman: Şemsettin Sami’nin yazdığı Taaşşuk-ı Talât ve Fitnat
· İlk edebî roman: Namık Kemal’in yazdığı İntibah
· İlk tarihî roman: Namık Kemal’in yazdığı Cezmi
· İlk köy romanı: Nabizade Nazım’ın yazdığı Karabibik
· Romantizmden realizme geçişin ilk örneği: Sami Paşazade Sezai’nin yazdığı Sergüzeşt
· İlk realist roman: Recaizade Mahmut Ekrem’in yazdığı Araba Sevdası
· İlk psikolojik roman denemesi ve ilk tezli roman: Nabizade Nazım’ın yazdığı Zehra romanıdır.
· İlk polisiye roman: Ahmet Mithat Efendi-Esrâr-ı Cinayet
· İlk post-modern roman: Oğuz Atay-Tutunamayanlar 

· Türk edebiyatında roman türündeki asıl büyük gelişmeler Servetifünun, Millî Edebiyat ve Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı’nda olmuştur. Servet-ifünun yazarı Halit Ziya Uşaklıgil Batılı roman tekniğine uygun olarak kaleme aldığı Mai ve Siyah, Aşk-ı Memnu gibi romanlarıyla modern Türk romancılığının temellerini atmıştır.

$ads={2}

Romanın Yapı Unsurları

Bir romanın temelini oluşturan yapı unsurları şunlardır:

a) Olay Örgüsü:
Romanların merkezinde bir olay yer almaktadır. Aslında tek bir olay etrafında birbirine bağlanan birçok olay örgüsü bulunmaktadır ve bu olay örgülerinin tamamı da merkezdeki olayı desteklemektedir. Olay örgüleri arasında da neden-sonuç ilişkisi altında bir bütünlük mevcuttur.

b) Kişi: Anlatılan olaylar belirli kişiler tarafından gerçekleştirilir ve olaylar sırasında her kahramanın belli bir rolü bulunmaktadır. Roman kişileri kadro olarak eserde oldukça zengin bir şekilde yer almaktadır. Ayrıca eserde yer alan kahramanlar ayrıntılı bir şekilde tanıtılmakta ve betimlenmektedir. Kişiler karşımıza iki şekilde çıkmaktadır: Tip ve Karakter.

Tip: Başka kişilerde de bulunan ortak özellikleri üstünde barındıran, temsil ettiği grubun niteliğini belirgin bir şekilde yansıtan roman kahramanı tiptir. Tip olan kişinin vurgulanan yani temsil ettiği özellik güçlü bir şekilde okuyucuya hissettirilir. Örneğin; Felatun Bey ile Rakım Efendi romanındaki "Felatun Bey" Batı taklitçiliği ve alafrangalığı ile olumsuz tipe, "Rakım Efendi" ise, dürüstlüğü ve çalışkanlığı ile olumlu tipe örnek olarak verilebilir. Çalıkuşu’ndaki “Feride" ise, ideal bir öğretmen ve genç kız tipidir.

Karakter:
Tip özelliği göstermeyip kahramanın kendine özgü davranışları ile başka özellikteki kişilerden ayrılan, çok yönlü davranış gösteren roman kişisidir. Olayların durumuna göre karakterin davranışlarında da değişiklikler gözlenir ve davranışlarını önceden tahmin etmek mümkün olmamaktadır.
Tip ve Karakter Arasındaki Fark Nedir?
  • Tip belli bir zümreyi temsil ederken karakter kendine özgü özellikleriyle ön plana çıkar. Yani tip genel, karakter özeldir denilebilir.
  • Tip genel olduğundan farklı eserlerde de karşımıza çıkabilir fakat karakter özel olduğundan başka eserlerde karşımıza çıkma olasılığı yoktur.
  • Tip tek yönlüyken karakter çok yönlüdür

c) Zaman: Her olayın mutlaka bir gerçekleşme zamanı vardır. Bu nedenle eserde zaman kavramları sıklıkla kullanılabilmektedir. Eserlerde genellikle “-di’li geçmiş zaman” kipi anlatım tercih edilir. Eserde zaman kronolojik bir sırayla verilebileceği gibi geçmişe-geleceğe gidiş şeklinde de aktarılabilmektedir.

d) Mekân (Yer): Anlatılan olayların meydana geldiği yer de yapı unsurlarındandır. Eserde gerçekleşen olaylarla bağlantılı bir şekilde uygun bir mekân yazar tarafından kurgulanır. Bu türde mekân tahlilleri de önemli bir yer tutarken aktarılan olayların yapısına göre mekân tasviri yani betimlemesi de ön plana çıkmaktadır.

Romanda Anlatıcı ve Bakış Açıları: Olay anlatan edebi metinlerin önemli unsurlarından biri de anlatıcıdır. Eserin yazarı ve anlatıcısı aynı değildir. Yazar eserini oluştururken farklı bir anlatıcı kurgulamaktadır. Romanda anlatıcı bakış açıları şu şekildedir:

Kahraman Bakış Açısı:
Olayın merkezinde yer alan kişi ağzından yaşananların bizzat anlatılmasıdır. Birinci tekil şahıs ekiyle ben tarzı bir anlatım kullanılır.

Örnek: Amcamın sesini tanıdım. Donakaldım. Başım, göğsüm sırsıklamdı. Amcam yanaştı:
’’Mahmut sen misin?’’ dedi. (…)’’Burada bu saatte ne yapıyorsun? ‘’ dedi. Ona elimdeki kayığı
verdim. Görmek için batı göğünün alacakaranlığına karşı tuttu onu. ’’Bu gemi değil, salapurya!’’
demesiyle de bizim kalyonu yere çarpıp ayağının altında çatır çutur ezmesi bir oldu. ("Aganta Burina Burinata" romanından)
Gözlemci (Müşahit)Bakış Açısı:
Gözlemci kişinin (o) bakış açısıyla yapılan anlatımda anlatıcı, gördüklerini anlatan bir şahit konumundadır. Bu anlatıcı, anlatıdaki kişilerin aklından geçenleri ve düşüncelerini bilmez, nesnel bir tavır takınır. Olan bitenler okuyucuya kamera sessizliğiyle aktarılır.

Örnek: “Şekercinin kocaman vitrini önündeydiler. Vitrinde boy boy, kutu kutu şekerler, çikolatalar… Çikolatalara bakıyorlardı. Ortadaki topaç gibi oğlanın sağında ablası, solunda yoğurtçunun kızı…” (Çikolata hikayesinden-Orhan Kemal)

İlahi (Tanrısal-Hâkim) Bakış Açısı: Tanrısal bakış açısına sahip anlatıcı gözlemci gibi olayları görür ve izler ancak olayın merkezindeki kişilerin iç dünyasına, duygularına, düşüncelerine de hâkim bir şekilde okuyucuya aktarır.

Örnek: Hüznü doktora da geçmişti. Doktor, Küçük Ağa’nın İstanbullu Hoca olduğunu öğrendikten, daha doğrusu Salih’in sebep olduğu şüphenin doğruluğunu anladıktan sonra ister istemez, bu dramatik havaya kayıyordu. Onun ruh yapısı maceranın insan yönüne, erkeksiz kalan eve, körpe zevceye ve baba yüzü görmeyen çocuğa kayıtsız kalamaz, Küçük Ağa’nın yakıcı özleyişine yakınlık duymadan yapamazdı. (Tarık Buğra-Küçük Ağa romanından)

Tema: Romanın bütünün hâkim olan temel duygu veya düşüncedir. Tema; soyut ve genel bir kavramdır. Örneğin ilk edebi roman İntibah’ın teması yanlış kadın sevmenin doğurduğu yıkımlardır.


Roman ve hikaye farkını şu görselle açıklayabiliriz. Hikayeyi tek katlı bir eve romanı ise çok katlı bir apartmana benzetebiliriz. Romandaki kişi sayısı hikayeye göre daha geniştir. Aynı zamanda romanda hikayeye göre daha çok olay vardır.

Roman ve Hikâye Arasındaki Farklar
  • Roman hikâyeye göre daha uzun bir türdür.
  • Roman birden fazla olay üzerine kurulu iken hikâye tek olay üzerine kurulur.
  • Romanda şahıs (kişi) kadrosu hikâyedekine göre daha geniştir.
  • Romanda zaman hikâyedekine göre daha geniştir.
  • Romanda mekân hikâyedekine göre daha çok ve çeşitlidir.
  • Romanda kişi ve mekân betimlemeleri hikâyedekine göre daha ayrıntılıdır.
Roman ve Hikâye Benzerlikleri
  • Her ikisi de anlatmaya bağlı edebi türdür.
  • İkisi de olay örgüsü, kişiler, yer ve zaman yapı unsurlarından oluşur.
  • İkisinde de ağırlıklı olarak öyküleyici ve betimleyici anlatım türleri sıkça kullanılır.
  • İkisinde de olaylar bir anlatıcı tarafından aktarılır.
  • İkisi de serim, düğüm, çözüm bölümlerinden oluşur.
  • www.edebiyatfatihi.net ➜Özgün ve Kaliteli
ROMANDA ANLATIM TEKNİKLERİ:

1. Anlatım Tekniği (Tahkiye): Anlatma tekniğinde okuyucu ile eser arasına anlatıcı girer. Okuyucu hemen her şeyi anlatıcı kanalıyla görür ve öğrenir. Okuyucunun dikkati anlatıcı üzerinde yoğunlaşır. Anlatma; kişi tanıtımı, olay anlatımı, geriye dönüş, iç çözümleme veya özetleme şeklinde olabilir.

Kişi tanıtımı: Metindeki kişilerle ilgili okuyucuya tanıtıcı bilgiler verilir. Anlatıcı, metindeki kişileri
ayırt edici yönleriyle tanıtır.

Örnek: “Ali Bey, zengin bir ailenin bir tek evladı, yirmi bir, yirmi iki yaşlarında bir delikanlıydı. Anasının babasının bir tanesi olduğundan ve bilhassa babası evlat kadrini gerçekten bilenlerden bulunduğunda İstanbul'da bulunduğunda okuma yazmasına maarifçe en ileri yerlerin seçkileri kadar itina olundu.” (Namık Kemal-İntibah s. 19)

Olay anlatımı: Metindeki olaylar, bir anlatıcı tarafından anlatılır

Örnek: Aksi gibi o gün şirketin en gaileli bir günü idi. Müdürün odası arı kovanı gibi işliyordu. Ali Rıza Bey, sıcağı sıcağına Muzaffer'le görüşemezse cesaretini kaybetmekten korkuyordu. Sonra, tereddüt içinde geçecek gecenin dehşetini gözü önüne getirdi ve icap ederse karanlığa kadar beklemeye karar verdi. (“Yaprak Dökümü” romanından)

Özetleme Tekniği: Daha çok eski klasik eserlerde görülen bu teknikte, varlığı kuvvetle hissedilen anlatıcının olayları, kişileri veya hakkında bilgi vermek istediği herhangi bir şeyi özetleyerek anlatması esastır. Çağdaş romancılar bu işi “bilinç akımı"," veya " iç monolog" tekniklerinden yararlanarak yaparlar.

Örnek-1: "Ali Rıza Bey, Babıali yetişmelerinden bir mülkiye memuruydu. Otuz yaşına kadar Dahiliye kalemlerinden birinde çalışmıştı." (Reşat Nuri Güntekin-Yaprak Dökümü)

Örnek-2: “Karar açıklanırken çok sakinmiş. Kel Ali Eydamm deyince, Hay hay! diyor. İnfaz sırasında da olağanüstü sakin. Bilirim, tanımaz mıyım? Amma orada değişebilir insan, diyordum. Sehpaya sakin sakin yürümüş. Cellat, ipi geçirmek için gözlüğünü almak isteyince kızmış: Bırak gözlüğümü, vazifene bak…” (Ayla Kutlu-Bir Göçmen Kuştu O S.166)

İç çözümleme: İç çözümleme anlatı türleri içerisinde kahramanların iç dünyası, duygu, düşünce ve hayallerinin ifade edildiği bir anlatım tekniğidir. Bu çözümleme tekniği bilinç akışı tekniğiyle karıştırılabilmektedir. Bu teknik roman sanatında çokça kullanılır.

Örnek: “Eve gitse, biliyordu, gece yarısına dek başka bir şey yapamadan, yukarıdakilerin patırtısına sövecekti… Bol gürültülü, bol dumanlı meyhanelerden birine girdi. Tezgâhın önünde bir boş yer bulup oturdu. Yaklaşan garsona, ”Şarap” dedi. Garson, sanki salt onun için buradaymış gibi eğildi. Sanki ötekiler duyacak diye korkuyordu.” (Yusuf Atılgan-Aylak Adam s.40)

Geriye Dönüş: Bir eserde olayların zaman sırasını bozarak geçmiş bir zamana ya da ola­ya dönme yoludur.

Örnek-1: “Emir Bey’e baktı, yüzü gergin ama solukları düzgün. İki yıl önceki yangının son yuttuğu evi hatırladı. Aram Usta’nın oturduğu evi. Az yukarda, üç yol ağzındaydı. Şimdi, arta kalan yığıntıda kuzukulağı, hindiba yetişiyor. Evin tahta perdeyle sokaktan ayrılmış bahçesinden mimoza ve nisan gülü dalları sarkardı dışarı. Küçükken, o köşede oyun oynamaktan korkmuştu hep. Kendinden sonra gelenler de korktular. Daha aşağı inip, Mumhane Sokağının sert bir dönemeçten sonra caddeye doğru uzanan sağ yanında oynadılar. Yumuşak kayalardan oyulmuş eski Mumhanenin önünde. (Ayla Kutlu)

Örnek-2: Gerçi Ali Bey, babasının sağlığında ve hele on dört, on beş yaşına geldikten sonra, dünyada kültürden başka sevilecek, arzulanacak bir şey bulamaz olmuştu. Dünyayı unuturcasına meşgul olduğu şey varsa dersleriydi. Küçük bir maksat için büyük bir fedakârlığı göze almak gerekirse, nüshası pek az bulunan bazı kitapları kırk elli misli fiyatla seve seve satın alırdı.
Hastalanırsa, herhangi bir şey için bahse tutuşup da yenildiği zaman hastalanırdı. Ağlarsa okuduğu kitaplarda zor bir meseleye rastlayıp da onu çözemediğinden dolayı ağlardı.” (Namık Kemal-İntibah s. 20)

Pastiş: Post-modern romanda çeşitli metin türlerinin biçim ve anlatım özelliklerinin taklit edilmesidir.Binbir Gece Masalları’nda ve halk hikâyelerinde anlatıcı, başkalarından dinlediklerini aktarır. Bunu
yaparken de “rivayet ederler ki, derler ki” gibi kalıplaşmış ifadeler kullanır. İhsan Oktay Anar’ın PusluKıtalar Atlası adlı romanında biçim ve anlatım özellikleri açısından aynı tekniği kullanması bir pastiş örneğidir

Parodi: Postmodern romanda daha önce yazılmış bir metnin içerik yönünden örnek alınmasıdır.
Bütüncül ya da kısmi olabilir. Nazan Bekiroğlu’nun Yûsuf ile Züleyha adlı romanı, içerik yönünden divan edebiyatındaki Yûsuf ile Züleyha mesnevilerini örnek aldığından bir parodi örneğidir.
İroni: Post-modern romanda birtakım olguları ya da eserleri alaycı bir anlatımla söz konusu etmektir. Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Saatleri Ayarlama Enstitüsü adlı romanında önemsiz bir kurum olan Saatleri Ayarlama Enstitüsünü asrın en büyük, en faydalı kurumu şeklinde tanıtması bir ironi örneğidir.
Yararlanılan Kaynaklar:

· MEB 9. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı, Ankara-2018
· Mustafa KARABULUT, “Yusuf Atılgan’ın ‘Aylak Adam’ Romanında Anlatım Teknikleri” makalesi
· (http://www.turkishstudies.net/makaleler/855767732_72_karabulutmustafa_t.pdf)



Yazıya Tepkini Göster!

9 Yorumlar

YORUM YAPARAK SORU SORABİLİR veya KATKIDA BULUNABİLİRSİNİZ...

1) Yaptığınız yorum biz onayladıktan sonra görülecektir.
2) Yazım kurallarına mümkün olduğunca dikkat ediniz.
3) Kullandığınız üslubun kişiliğinizi yansıttığını unutmayınız.
4)Yorumunuza gelecek cevabı takip etmek beni bilgilendir kutucuğunu işaretleyebilirsiniz.

  1. Kesinlikle harikasınız. Teşekkürler...

    YanıtlayınSil
  2. bazı yerlerde ı harflerine sitenizin linkini koymanız tıklanma sayısını artırmak amacıyla mı

    YanıtlayınSil
  3. Çok iyi teşekkür ederim 😊

    YanıtlayınSil
  4. konu ile ilgili pdf indirme linkini sayfada bulamadım..yardımcı olurmuusnuz

    YanıtlayınSil
    Yanıtlar
    1. Merhabalar, PDF'leri tekrar yayınlayacağız, takipte kalın lütfen.

      Sil
  5. Siteniz bana çok yardımcı oldu çok teşekkür ederim

    YanıtlayınSil

Yorum Gönderme

YORUM YAPARAK SORU SORABİLİR veya KATKIDA BULUNABİLİRSİNİZ...

1) Yaptığınız yorum biz onayladıktan sonra görülecektir.
2) Yazım kurallarına mümkün olduğunca dikkat ediniz.
3) Kullandığınız üslubun kişiliğinizi yansıttığını unutmayınız.
4)Yorumunuza gelecek cevabı takip etmek beni bilgilendir kutucuğunu işaretleyebilirsiniz.

Daha yeni Daha eski

Reklam

Reklamlar