Nazım Hikmet Yaşamaya Dair Şiirinin Teması, Ahenk Unsurları, İmgeleri ve Söz Sanatları, Açıklaması

Nazım Hikmet’in yaşama tutunmasında, hayatındaki onca düzensizlik ve karmaşaya rağmen  “yaşamı ve dünyayı” iyi tanıyıp sevmesinin de önemli bir yeri vardır.

Yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı, 
yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin, 
           hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil, 
           ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için, 
                                      yaşamak yanı ağır bastığından. 

 Ondaki yaşama tutkusu hiçbir beklentiye girmeden , karşılık beklemeden bazen fedakarca ve büyük bir ciddiyetle yapılması gereken bir eylemdir.  Bu yazımızda "Yaşamaya Dair" şiirinin ahenk özelliklerini, imgelerini, söz sanatlarını ve şiirin yorumunu bulabilirsiniz...



YAŞAMAYA DAİR 
 
1
Yaşamak şakaya gelmez,
büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın
                       bir sincap gibi mesela,
yani, yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden,
                       yani bütün işin gücün yaşamak olacak.
Yaşamayı ciddiye alacaksın,
yani o derecede, öylesine ki,
mesela, kolların bağlı arkadan, sırtın duvarda,
yahut kocaman gözlüklerin,
                        beyaz gömleğinle bir laboratuvarda
                                    insanlar için ölebileceksin,
                        hem de yüzünü bile görmediğin insanlar için,
                        hem de hiç kimse seni buna zorlamamışken,
                        hem de en güzel en gerçek şeyin
                                      yaşamak olduğunu bildiğin halde.
Yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı,
yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin,
           hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil,
           ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için,
                                      yaşamak yanı ağır bastığından.

                                                                                     1947 
inceleme: edebiyatfatihi.net
AHENK UNSURLARI

Nazım Hikmet denince akla öncelikle ölçüsüz, yerine göre sık ve seyrek uyaklar, uzun dizelerin ardından gittikçe kısalan kırık dize kümeleri gelir.

Bu şiirde serbest nazım özelliklerini görüyoruz. Şiirde belli bir ölçü ve uyak düzeni yoktur. Ahenk kafiye ve rediflerden daha çok kelime ve cümle tekrarları (..hem de... hem de; yaşamayı ciddiye alacaksın... vb) aliterasyon ve asonanslarla sağlanmıştır.

İkinci ve üçüncü birimde "in" sesleri kafiyeyi oluşturan seslerdir.

TEMA: Yaşama sevgisi

SÖZ SANATLARI:

"büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın  bir sincap gibi mesela" dizelerinde teşbih (benzetme) sanatı vardır.
  "hem de yüzünü bile görmediğin insanlar için /hem de hiç kimse seni buna zorlamamışken,/hem de en güzel en gerçek şeyin" dizelerinde "hem de "bağlacının tekrarıyla tekrir sanatı yapılmıştır.


AÇIKLAMASI:

(Şiirin açıklaması S.İrem Akın'ın "Nazım Hikmet-Yaşamaya Dair" başlıklı yazısından alınmıştır.)
Nazım Hikmet-­‐Yaşamaya Dair

‘’Yaşamak, şakaya gelmez büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın.’’

Ne kadar olağan yaşamak aslında .Çünkü şöyle bir bakınca etrafımıza, herkes yaşıyor-­‐en azından biz
öyle sanıyoruz. Yaşamak tanımını nefes almaktan daha geniş bir kavramla açıklamayanlar için
yaşıyor elbet herkes.

Oysa yaşamayı bir de gözlerinden yaş gelene kadar gülmek, utanmadan hıçkıra hıçkıra ağlamak, savunduğu bir şey için kendini feda edebilecek güce sahip olmak olarak tanımlayın bir de. İşte o zaman yaşıyor dediğimiz, ama öyle kolayca değil, hakkını vere vere yaşıyor, her duyguyu içindeki her hücrede hissederek yaşıyor dediğiniz insanların sayısının ne kadar azaldığını fark edeceksiniz.
Öyle ki‘’yaşadım’’demek, her nefes alan insanın sahip olabileceği bir lüks değil. ‘’Yaşadım’’demek yaşanılan her anı hissetmekle ve anlamlandırmakla mümkün ancak.

‘’Yani, yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden’’

Ne çok beklentisiz ne de beklentilerle dolu bir hayat sürmemeli insan. Beklentisi ise olaylara veya kişilere bağımlı olmamalı. Soyut olaylar oluşturmalı listeyi. Mutluluk, huzur, dostluk gibi olgular
eğer beklentiler arasındaysa kişi hem yaşamak için bir neden bulmuş hem de diğer somut beklentiler gibi sürekli bir şeyin olmasını bekleme durumundan kurtulmuş olur. 

Ve bazen sadece yaşandığı için bir an bir kişi için çok değerli olabilmelidir. Çünkü  yaşamayı
somut olaylarda değil de soyut olgularda bulan insan, artık yıllar boyu beklediği‘mutluluk’ otobüsünün ona gelmesini veya getirilmesini beklemez.

O anda durağını terk eder ve gideceği yere kadar kendisi yürümeye kararlıdır bundan sonra.

Yazıya Tepkini Göster!

Bir Yorum Yaz

YORUM YAPARAK SORU SORABİLİR veya KATKIDA BULUNABİLİRSİNİZ...

1) Yaptığınız yorum biz onayladıktan sonra görülecektir.
2) Yazım kurallarına mümkün olduğunca dikkat ediniz.
3) Kullandığınız üslubun kişiliğinizi yansıttığını unutmayınız.
4)Yorumunuza gelecek cevabı takip etmek beni bilgilendir kutucuğunu işaretleyebilirsiniz.

Daha yeni Daha eski

Reklam

Reklamlar