1 Şub 2016

11.SINIF İNKILAP TARİHİ DERSİ DERS NOTLARI,ÖZET,KISA NOTLAR

Reklamlar


11. SINIF İnkılap Tarihi Özeti
T.CİNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK
Atatürk'ün Öğrenim Hayatı
Mustafa Kemal, Haziran 1887'de başladığı ilköğrenimine bir süre annesinin arzusu­na uyarak Hafız Mehmet Efendi'nin mahalle mektebinde devam etti.Fakat çok geçmeden babasının isteği ile Selanik'te Batılı tarzda eğitim veren Şemsi Efendi Mektebi'ne geçti ve ilkokulu burada bitirdi.
Manastır Askeri İdadisi
İstanbul'da Harp Okulu
5 Şubat 1905 tarihinde Suriye bölgesinde Şam'a atandı.

OSMANLI DEVLETİ’NİN DAĞILMASINI ÖNLEME ÇABALARI

Osmanlıcılık: Osmanlı topraklarında yaşayan herkesi din, dil ve ırk ayrımına tabi tutmadan, eşit haklar vererek, devletin bütünlüğünü korumayı amaçl amışlardır. Osmanlıcılık düşüncesini gerçekleştirmek için;
           Tanzimat Fermanı ilân edildi. (1839)
           Islahat Fermanı ilân edildi. (1856)
           Kanunuesasi'nin ilânı (1876) ile Meşrutiyet yönetimine geçildi.
Bu fikir akımı Balkan Savaşları sonunda uygulanabilirliğini kaybetmiştir.
İslamcılık: Hangi milletten olursa olsun bütün Müslümanların halifenin etrafında toplanılması gerektiğini savunmuştur. Hicaz ve Yemen Cephelerinde Arapların Osmanlı'ya karşı İngilizleri desteklemesi ile uygulanabilirliğini kaybetmiştir.
Türkçülük: Bu fikir akımını savunanlar devletin ancak dini, dili, soyu ve ülküsü bir olan topluma dayanarak ayakta kalabileceğini ileri sürmüşlerdir.
Batıcılık: XVIII. yüzyıl ıslahatlarında bu fikir akımının varlığı görülmektedir. Bu yüzyılda daha çok askeri ıslahatlarda kendini göstermiştir. 1909 II. Meşrutiyet'le birlikte bir düşünce akımı hal ine gelmiştir. Bu düşünceye göre devlet ancak batılılaşarak kurtulabilir. Batıcılık İttihat ve Terakki Cemiyeti tarafından dış politikada uygulanmıştır.Batıcılık yeni Türk Devleti'nin de temel ideolo­jisinden birisidir.
Ademimerkeziyetçilik: Merkezi hükümetin yetkilerinin azaltılarak yerel güçlerin yetkilerinin arttırılmasını savunmuşlardır. Bu akım Liberal ekonomi modelini savunmuştur. Önemli savunucusu Prens Sebahattin'dir.
Fikir akımlarının başarısız olmasında milliyetçiliğin gelişmesi ve halkın bu fikirleri sahiplenmemesi etkili olmuştur.
Milliyetçilik Osmanlı Devleti'nin dağılmasını hızlandırırken, Cumhuriyetin kurulmasında ve Türk Kurtuluş Savaşı'nın kazanılmasında önemli etken olmuştur.
II.         MEŞRUTİYET’İN İLANI (23 Temmuz 1908)
Terakki Cemiyeti'dir. İttihatçıların temel amaçları;
             Osmanlı Devleti'nin dağılmasını önlemek
             II. Abdülhamit'in baskıcı yönetimine son vermek
             Reval görüşmesinin sonuçlarını etkisiz ha le getir­mek
             Avrupa Devletlerinin Osmanlı Devleti'nin iç işlerine karışmasını engellemek
II.             Meşrutiyet'in ilanı ile,
             Halk padişahın yanında yeniden yönetime katıldı.
             Padişahın anayasal hakları sınırlandırıldı.
             Çok partili seçimler yapıldı. Yapılan seçimleri İtti­hat ve Terakkiciler kazandı.
             Demokratikleşme süreci başladı. II. Meşrutiyet'in ilanı sürecinde olumsuz gelişmeler de yaşandı.
             Avustuya, Bosna-Hersek topraklarını ilhak etti.
             Bulgaristan bağımsızlığını ilân etti.

31 MART OLAYI (13 NİSAN 1909)
             İttihatçıların mevcut sorunları çözememesi
             Şeriat yanlılarının eleştirileri
             Ahrar Fırkası'nın muhalefeti
             Jön Türkler arasındaki fikir ayrılıkları
             Yeni toprak kayıplarının engellenememesi
             Ülkenin çeşitli yerlerinde ayaklanma lar çıkması
             Mebusan Meclisi II. Abdülhamit'i tahttan indirerek
V.         Mehmet Reşat'ı tahta çıkardı.
             İttihat ve Terakki yönetimi baskı yoluna gitti.
             Ülkedeki karışıklıklardan yararlanan Ermeniler birçok yerde isyan çıkardı.
Hareket Ordusu'nun komutanı Kurmay Başkanı Mustafa Kemal Paşa'dır. Mustafa Kemal ilk defa tarihi bir olayda kamu­oyu önüne çıkmıştır.

Trablusgarp bugünkü Libya'nın adıdır. Osmanlı Devleti'nin bu tarihte kuzey Afrika'da kalan son toprak parçasıdır.
Trablusgarp Savaşı’nın kaybedilmesinin nedenleri
             Anavatan'dan yardım gelememesi
             İtalyanların Ege'deki On İki Ada'yı işgal etmeleri. Çanakkale Boğazı'nı ablukaya almaları
I. Balkan Savaşı'nın başlaması
Osmanlı Devleti savaşa hazırlıksız yakalandı. Bu durumdan yararlanan Arnavutluk bağımsızlığını ilan etti.
Osmanlı Devleti’nin Başarısızlık Nedenleri
             Ordudaki subaylar arasındaki siyasi çekişmeler (İttihatçı ve İttihatçı olmayan)
             Ordunun bir bölümünün terhis edilmesi
             Haberleşme ağının yetersizliği
             Lojistik unsurların yetersizliği
II.Balkan Savaşı (30 Haziran 1913)
Nedenleri
             I. Balkan Savaşı sonucunda Bulgaristan'ın toprak olarak en büyük payı alması. Bu durumdan rahat­sız olan Yunanistan ve Sırbistan'ın aralarında anlaşması
             Romanya'nın I. Balkan Savaşı'na katılmaması ve Bulgaristan'dan toprak talep etmesi
Osmanlı Devleti durumdan yararlanarak Edirne ve Kırklareli'ne asker soktu ve geri aldı.
II.Balkan Savaşı Sonunda Osmanlı Devleti’nin
İmzaladığı Antlaşmalar
Bulgaristan’la Yapılan İstanbul Antlaşması
Yunanistan’la Yapılan Atina Antlaşması
Sırbistan’la yapılan İstanbul Antlaşması
Balkan Savaşları’nın genel sonuçları;
               Osmanlı Devleti: Bal ı Trakya, Makedonya, Arna­vutluk, Ege Adaları ve On İki Ada'yı kaybetti.
               Balkanlarda Türkler azınlık durumuna düştü ve Batı Trakya Türkleri sorunu başladı.
               Balkanlardan gelen Türk göçleriyle Anadolu'daki Türk nüfusu arttı.
                Ege Adaları ve kıta sahanlığı sorunu çıktı.
                Osmanlı Devleti'nin Balkanlar ve Ege Denizi'ndeki egemenliği sona erdi.

I. DÜNYA SAVAŞI (1914-1918)
Savaşın Genel Nedenleri
             Ekonomik yayılma, sömürge edinme
             Sanayi İnkılabının ortaya çıkardığı hammadde ve pazar arayışı
             Fransız İhtilalinin ortaya çıkardığı ulusalcılık ve rasyonalizm.
             Hızlı silahlanma,
             Bloklaşma

  1. Savaşa katılan İtilaf Devletleri

  1. Rusya İmparatorluğu
  2. Fransa
  3. İtalya
  4. ABD
  5. Romanya
  6. Sırbistan
  7. Yunanistan
  8. Belçika
  9. Portekiz
  10. Karadağ
  11. San Marino
  12. Britanya İmparatorluğu

  1. Savaşa katılan İttifak Devletleri

  1. Alman İmparatorluğu
  2. Avusturya-Macaristan
  3. Osmanlı İmparatorluğu
  4. Bulgaristan Krallığı

İtalya savaş başlamadan önce İttifak Gru­bu’ndaysa da savaş başladıktan sonra; Avus­turya ile çıkarları çatıştığı, Almanya’dan beklediği başarıyı bulamadığı, isteklerine İtilaf Grubu’nda ulaşacağına inandığı ve Gizli Antlaşmalar’la kendi­sine yapılan teklifleri cazip bulduğu için 1915’den itibaren İtilaf bloğuna geçmiştir.

Almanya’nın Osmanlı Devleti’ni Yanına Çek­mek İstemesinin Nedenleri
Osmanlı Devleti’nin jeopolitik konumundan faydalanarak;
1.Savaşı Ortadoğu’ya kaydırarak Avrupa’da ra­hatlamak
2.Rusya’nın dikkatini Avrupa dışına çekmek
3.İngilizlerin sömürge yollarını kesmek (Süveyş Kanalı...)
4.Rusya ile İtilaf Devletleri’nin bağlantılarını kes­mek
Osmanlı Devleti’nin Savaşa Giriş Nedenleri
1.Son dönemlerde kaybettiği toprakları geri al­mak.
2.Siyasi yalnızlıktan kurtulmak (İtilaf grubu savaş esnasında Osmanlı’nın yükünü çekmemek ve Rusya’yı küstürmemek için Osmanlı’yı yanlarına al­mamışlardır.)
3.İttihat ve Terakki Partisi’nin; Alman hayranlığı ve Alman desteğiyle ülkenin kalkınabileceği düşüncesi
4.Kapitülasyonlar ve dış borçlar nedeniyle artan İngiliz ve Fransız baskısından kurtulmak.
 
Osmanlı Devleti’nin Savaşa Girmesi
· İngilizlerden kaçan Goben ve Breslav adlı Alman gemileri Osmanlı Devleti’ne sığınmıştır. Osmanlı Devleti bu gemileri satın aldığını açıklamış ve ge­milere Yavuz ve Midilli isimlerini vermiştir.
· Bu ge­milerin Rusya’nın Sivastopol ve Odesa li­manlarını bombalamaları üzerine Osmanlı Devleti savaşa girmek zorunda kalmıştır.
Osmanlı Devleti’nin Savaşa Girmesinin Sonuçları
1.Yeni cepheler açılmıştır.
2.Savaş daha geniş alana yayılmış ve uzamıştır.
3.Almanya ve müttefikleri avantaj sağlamıştır.
 
Osmanlı Devleti’nin Savaştığı Cepheler
Kafkas Cephesi:
Cephenin Açılma Sebepleri:
Başlamış olan Rus taarruzunu durdurmak
Cephenin Özellikleri:
1.Osmanlı’nın savaştığı ilk taarruz cephesidir.
2.Osmanlı, mağlup olduğu halde, bu cephede toprak kazandı.
Osmanlı askeri, Rusya’nın teknik üstünlüğü ve bölgenin ağır kış şartları karşı­sında büyük bir mağlubiyet aldı.
Brest-Litovsk Antlaşması (3 Aralık 1918)
Rusya Kafkas cephesini terk ederek Kars, Arda­han ve Batum’u Osmanlı’ya geri verdi.
Kanal Cephesi
Cephenin Açılma Sebepleri: İngiltere’nin Hint sömürge yolarını kontrol altına almak. Osmanlı’nın ikinci taarruz cephesidir.
Irak Cephesi
Açılma Sebepleri:
1.İngilizler, Hint Deniz yolunun güvenliğini sağla­yarak bölgedeki Alman tehlikesini ortadan kaldır­mak istemiştir.
2.İngilizler Musul-Kerkük petrollerini ele geçirmek ve Ku­zeye çıkarak Rusya’ya yardım etmek iste­miştir.

Çanakkale Cephesi
İtilaf devletleri tarafından açılmıştır.
Açılma nedenleri:
1.İstanbul ve boğazları ele geçirerek Osmanlı Dev­leti’ni saf dışı bırakmak
Çanakkale Zaferi’nin Sonuçları:
1.Birinci Dünya Savaşı uzadı.
2.Rusya’ya yardım götürülemediğinden dolayı Rusya’da artan ekonomik kriz Bolşevik İhtilâli’ne zemin hazırlandı.
3.İngiltere ve Fransa itibar kaybetti ve büyük zarar gördü.
Hicaz ve Yemen Cephesi

Osmanlı Devleti; bu cephede kutsal yerleri koru­mak için savaşmış; ancak Arapların İngilizlerle beraber hareket etmesinden dolayı başarılı olama­mıştır.

 

Filistin ve Suriye Cephesi

Kanal harekâtının başarısız olması üzerine karşı taarruza geçen İngilizler Kudüs’ü Osmanlı’dan almıştır. İngiliz ilerleyişi Mustafa Kemal Paşa tara­fından Halep’in kuzeyinde durdurulmuştur.

Galiçya-Makedonya-Romanya Cepheleri

Osmanlı Devleti, bu cephelerde müttefiklerine yardım etmek ve Makedonya üzerinden geçen ve Al­manya ile kara bağlantısını sağlayan demiryolunun güvenliğini sağlamak için savaşmıştır.

ABD’nin Savaşa Girmesi ve Savaşın Sona Ermesi

             Almanya'nın hammadde temini amacıyla deni­zaltı savaşlarına yönelmesi Atl as Okyanusu'nda İti laf Devletlerine hammadde taşıyan ABD ticaret gemilerine saldırmasına neden oldu.

             Savaşın başında tarafsızlığını ilân eden ABD'nin Almanya'nın tulumu nedeniyle 2 Nisan 1917'de Almanya'ya savaş ilân etmesine neden oldu.

WİLSON İLKELERİ (8 Ocak 1918)

Buna göre;

             Yenen devletler, yenilenlerden savaş tazminatı ve toprak almayacaktır.

             Devletlerarası gizli diplomasi yapılmayacaktır.

             Dünya barışı için uluslararası bir örgüt kurulacak­tır. (Cemiyetiakvam)

             Her ulus kendi geleceğine kendisi karar verecek­tir.

             Karasuların dışında, (savaşta ve barışta) uluslararası sularda dolaşım serbest olacaktır.

Wilson İlkeleri'nin hükümleri zor durumda olan İttifak Devletlerinin ateşkes imzalamasını kolaylaştırmıştır.

I. Dünya Savaşı’nı Bitiren Barış Antl aşmaları

Paris Barış Konferansı (18 Ocak 1919)

Yenen devletler savaşın bitiminde yapılacak barış antlaşmalarının esas l arını görüşmek üzere bir araya gelmişlerdir.

Konferansın sonucu

             Almanya, Bulgaristan, Avusturya ve Macaristan'la yapılacak antlaşmalar imzalandı.

Osmanlı Devleti ile yapılacak antlaşma gündeme gelmesine rağmen topraklarının paylaşımında sorunlar çıkması nedeniyle ileri bir tarihe bırakıldı.

Barış Antlaşmaları

1.Versailles / Versay Antlaşması (28 Haziran 1919)

Versay Antlaşması, Almanya ile imzalanmıştır.

2.Saint Germain Antlaşması (10 Eylül 1919)

Bu antlaşma, Avusturya ile imzalanmıştır.

3.Neuilly (Nöyyi) Antlaşması (27 Kasım 1917)

Bu antlaşma Bulgaristan ile imzalanmıştır.

4.Trianon (Triyanon)Antlaşması (6 Haziran 1920)

Macaristan’daki rejim değişikliği nede­niyle bu antlaşmanın imzalanması gecikmiştir.

Barış Antlaşmalarının Özellikleri:

1.Yeni devletler kuruldu

2.Askeri ve ekonomik sınırlamalar getirildi

3.Sınırlar değiştirildi.

 

 

 

Birinci Dünya Savaşı’nın Genel Sonuçları

Osmanlı ve Avusturya-Macaristan İmparatorluğu parçalanmış; Çarlık Rusya’sı yıkılmıştır.

Cemiyet-i Akvam kurulmuştur(1920).

Sömürgecilik yerini manda ve himayeye bırakmıştır.

Sivil savunma düşüncesi ortaya çıkmış; böylece cephe gerisindeki sivil halkın korunması amaçlan­mıştır.

Barış Antlaşmaları devletlerin eşitliği ilkesine aykırı olduğu için sürekli bir barış ortamı sağlanamamış, bu yüzden İkinci Dünya Savaşı çıkmıştır.

Birinci Dünya Savaşı’nda ilk defa tank ve kimyasal silah kullanıldı.

Mondros Ateşkes Anlaşması (30 EKİM 1918)

             Boğazlar açılacak, bu bölgedeki kaleler (istihkam­lar) Anlaşma Devl etlerine tesl im edil ecek.

             Anlaşma Devletleri güvenliklerinin tehlikeli oldu­ğunu düşündükleri yerleri işgal edebilecek (7. madde)

             Vilayetisitte (Altı Vilayet; Van, Bitlis, Erzurum, Diyarbakır, Elazığ ve Sivas)'de bir karışıklık çıkar­sa Anlaşma Devletleri bura ları işgal edebilecek (24. madde)

             Tüm haberleşme istasyonları (Telsiz, telgraf ve kablo) Anlaşma Devletlerinin kontrolüne verilecek

             Osmanlı ordusu terhis edilecek. Sadece sınırların korunması ve iç güvenliğin sağlanması için az sayıda Jandarma birliği bulundurabilinecek

             Donanma ve ordu cephaneleri Anlaşma Devletle­rine tesl im edil ecek

             İran ve Kafkasya'ya giren Türk orduları geri çeki­lecek

Mondros Ateşkesi, Osmanlı Devl eti'nin kayıtsız şartsız teslim olduğu antlaşmadır. Mondros'a ilk tepkiler Anadolu ve Rumeli'de Müdafaihukuk Cemiyetleri kurul arak gösterilmiştir.

İşgaller Başlıyor.

İngiltere; 3 Kasım 1918'de Musul'u işgal etti. (ilk işgal edilen yer), İskenderun, Urfa, Antep, Maraş, Kars, Batum'u işgal etti. Samsun, Merzifon, Eskişe­hir, Afyon'a asker sevk etti.

Fransa; Adana, Mersin (Misis) Hatay Dörtyol ve Afyon İstasyonu'nu işgal etti.

İtalya; İtalyanlar önce pasif kaldılar. Ancak Yuna­nistan'ın lehine gelişmelerin yaşanması harekete geçmesine neden oldu. Antalya

İzmir’in işgalinin sonuçları

             İzmir'de kısmende olsa direniş gösterildi. Bunun üzerine Yunan askerleri savunmasız halka ve karşı koymama emri almış olan memur ve askerlere kar­şı katliama giriştiler. İki günde birçok Türk öldürüldü.

Amiral Bristol Raporu (11 Ekim 1919)

        Yunan iddiaları gerçeksizdir. (Türkler Rumları katletmemiştir.

        Mütareke'den sonra İzmir ve çevresinde Hristiyan halkın güvenliği tehlikeye düşmemiştir.

        İşgalden sonra bölgedeki katliamlardan Yunanlılar sorumludur.

        İzmir ve çevresinin milliyetler prensibine göre Yunanistan'a ilhakı söz konusu olamaz. Bölgede Türk nüfusu ekseriyettedir. (Çoğunluktadır.)

MİLLİ VARLIĞA YARARLI CEMİYETLER Amaçları

Trakya Paşaeli Cemiyeti

Edirne'de kurulmuştur.

İzmir Mudafaihukukumilliye Cemiyeti

Şark Vilayetleri (Doğu Anadolu Mudafaihukuk Cemiyeti)

Trabzon Muhafazaihukukumilliye Cemiyeti

Kilikyalılar Cemiyeti

Amacı Çukurova Bölgesinin Fran­sız işgalinden kurtarılması ve Ermenilerin eski Kilikya Devletini yeniden kurma çabalarının engellenmesidir.

Sivas Kongresi'ne kadar bağımsız ve bölgesel hareket eden cemiyetler birleştirilmiştir. Böylece Milli Mücadele “Anadolu ve Rumeli Müdafaihukuk Cemiyeti” adıyla tek çatı altında birleştirilmiştir.

MİLLİ VARLIĞA ZARARLI CEMİYETLER

1-Sulh ve Selamet-i Osmaniye Cemiyeti:
Özellikleri:
Kurtuluşun padişahın emirlerine bağlı kalmakla mümkün olacağını savunmuştur.



2-Teali İslam Cemiyeti:
Özellikleri:
Kurtuluşun halifenin emirlerine ve İslamın prensiplerine uymakla mümkün olacağını savunmuştur.
3-İngiliz Muhipleri Cemiyeti:
Özellikleri:
Kurtuluşun İngilizlerin himayesi ile mümkün olacağına inanıyordu
Bu cemiyet hükümet tarafından da desteklenmiştir.

4-Wilson Prensipleri Cemiyeti:
Özellikleri:
Bu cemiyetin taraftarları Wilson ilkelerinden ilham almıştır
Kurtuluşun ABD mandasına girmekle mümkün olacağına inanmışlardır.

5-Kürt Teali Cemiyeti:
Özellikleri:
Bu cemiyetin taraftarları Wilson Prensiplerine da-yanarak; halifeye bağlı olarak bir Kürt devleti kur-mayı planlamışlardır.

6-Hürriyet ve İtilaf Fırkası:
Özellikleri:

1911 yılında İttihat ve Terakki Partisine karşı kuruldu
1918’den itibaren yönetimde etkili olmaya başladı
Anadolu hareketini İttihatçıların hareketi olarak gören parti Kurtuluş Savaşına karşı gelişin liderliğini üstlendi.

AZINLIKLARIN KURDUĞU CEMİYETLER

1-Mavri Mira:
Özellikleri:
Fener Rum patrikhanesi tarafından kuruldu
Bizans İmparatorluğunu yeniden canlandırmayı ve Ege’de ilerleyen Yunanlılara yardım ederek Batı Anadolu ve Trakya’yı Yunanistan’a katmayı amaçlıyordu. (megale idea)
Yunan Kızılhaçı, Göçmenler Komisyonu ve Rum izcilik kuruluşları bu cemiyetin alt kollarıydı

2-Pontus Rum Cemiyeti:
Özellikleri:
1904’de Merzifon’da Amerikan kolejinde kuruldu
Batum’dan Sinop’a kadar uzanan ve merkezi Samsun veya Trabzon olabilecek bir Rum devleti kurmayı amaçlıyordu.
Açıklama: MÖ281’de kurulan Pontus Devleti’ni MS 63’de Romalılar yıktı. 1204’de tekrar kurulan Pontus Devleti’ni 1461’de Fatih yıktı.


3-Kardos Cemiyeti:
Özellikleri:
Bu cemiyet Rum göçmenlerine yardımcı olmak görüntüsü altında Pontus Cemiyetine yardımcı oluyordu.

4-Etnik-i Eterya Cemiyeti:
Özellikleri:
Bu cemiyet bağımsız Yunanistan’ı oluşturmak için 1814 yılında Filiki Eterya adıyla kurulmuştur.
I. Dünya Savaşından sonra ise Yunanistan’ı büyütmek ve Bizans Devletini kurmak için çalıştı

5-Hınçak ve Taşnak Sütyun Cemiyetleri
Özellikleri:
Doğu Anadolu toprakları, Çukurova toprakları ve Kara Deniz bölgesinin bir kısmını Ermenistan’a katmak için çalıştılar.

6-Makabi-Alyans İsrailit Cemiyetleri:
Özellikleri:
Yahudi devleti kurmak için çalışmışlardır.
Ekonomik çıkarlarının korunması ön planda olmuştur.

7-Rum-Ermeni Birlik Komitesi:
Özellikleri:
Rum ve Ermeni cemiyetleri arasındaki koordinasyonu sağladı.

Kuvayımilliye Ruhu ve Teşkilatlanması

Az sayıdaki askeri birliklerin komutanları olup bitenlere tahammül edemeyen yurtsever halk milis güçlerini kurarak direnişe geçtiler. Bu direnişin ortak amacı vatanı işgal ettirmemekti. İşte bu ruha “Kuvayımilliye ruhu” adı verilmiştir. Bu kuvvetlere de “Kuvayımilliye kuvvetleri” denmiştir.

Kuvayımilliye’nin Yararları

1.             Dünya kamuoyunda, Türk halkının Yunan işga­lini sessizlikle karşıladığı kanısının yerleşmesi­ni önlemek ve Yunan Başbakanı Venizelos'un bu hususta büyük devletlere verdiği güvenceyi çürütmek;

2.             Yunan ordusunun, ilk zamanlarda Anadolu'da rahatça ilerlemesine engel olmak;

3.             Yunan işgal kuvvetlerini her yerde rahatsız ve tedirgin etmek, kayıp verdirmek;

4.             Türk köylerini, Rum ve Ermeni çetelerinin baskın­larından korumak, bu çeteleri temizlemek;

5.             Ordunun örgütlenmesine olanak ve zaman kazandırmak;

HAVZA GENELGESİ    (28       Mayıs   1919)

             İşgallere protesto ve mitinglerle tepki gösterilmeli­dir.

             Gösterilerde asayiş ve düzene dikkat edilmeli ve Hrıstiyan halkın can ve mal güvenliğine zarar verilmemelidir.

AMASYA GENELGESİ (20-22 Haziran 1919)

Amaç: Milletin bağımsızlığını sağlamaktır.

Gerekçe : Vatanın bütünlüğü ve ulusun bağımsızlığı­nın tehlikeye girmesi İstanbul Hükümeti'nin görevini yerine getirememesi

Yöntem: Ulusal bağımsızlığı milletin azmi ve kalan kurtaracaktır. Milli kurullar vasıtasıyla halk örgütlene­cek ve bu kurul milletin işini üstlenecektir.

ERZURUM KONGRESİ (23 Temmuz - 7 Ağustos 1919)

             Vatan ve istiklalin korunmasını İstanbul hüküme­ti yerine getiremezse bunu yerine getirmek için Anadolu'da geçici bir hükümet kurulacaktır.

             Kuvayımilliye'yi etkili ve İradeimilliye'yi etkin kıl­mak esastır. (Bundan kasıt milletin bağrından çıkacak mil l i bir kuvvettir.)

             Hristiyan azınlıklara siyasi hakimiyetimiz ve sos­yal dengemizi bozucu imtiyazlar verilemez.

             Manda ve himaye kabul edilemez.

HEYETİTEMSİLİYE

Erzurum Kongresi, tüzüğü gereğince bir Heyetitemsiliye seçti.

 

 

BALIKESİR KONGRESİ (26 - 31 Temmuz 1919)

İzmir'in 15 Mayıs 1919'da Yunanlılar tarafından işgali ve işgalin Ege bölgesine yayılmaya baş laması üzeri­ne bölgenin yurtsever halkı kurdukları direnme örgüt­leri ile Yunanlılara karşı koymaya başlamıştı.

Sivas Kongresi’nde alınan kararlar ve önemi

 Erzurum Kongresi kararları bazı değişiklik ve ila­velerle kabul edilmiştir.

  Erzurum      Kongresi kararları bütün ulusa mal edildi.

 Manda ve Himaye fikri kesin olarak reddedildi.(İngiltere ve ABD'nin korumacılığı)

Temsili Heyetin yetkileri bütün yurdu ilgilendirir

hale getirildi. Üye sayısı 9'dan 15'e çıkarıldı.

             Ulusal direnmeyi gerçekleştirecek güçler “Anado­lu ve Rumeli Müdafaaihukuk Cemiyeti” adı altında birleştirildi.

             Devletin ve ulusun bağımsızlığı zedelenmemek şartıyla yabancı devletlerden yardım alınabileceği kabul edildi.

             Gayrimüslimlerin her türlü hakları korunacaktır. Ancak siyasal egemenliğimizi kısıtlayıcı haklar verilmeyecektir.

             Osmanlı Mebusan Meclisi'nin toplanması için çalışmaların devam etmesi kararı alındı.

             Heyetitemsiliye hükümet gibi çalışmaya başlamış Ali Fuat (Cebesoy) Paşa Batı Cephesi Komutanlı­ğına atanmıştır. (Yürütme gücü)

             Heyetitemsiliye, “İradeimilliye” adında bir gazete çıkarmaya başladı. Amacı yaptığı çalışmayı hal­ka duyurmaktı.

AMASYA GÖRÜŞMELERİ

Amasya görüşmesinde Alınan Kararlar:
1-Hiçbir vilayet terk edilmeyecek, himaye kabul edilmeyecektir. Bütünlük ve istiklal korunacaktır.


2-Azınlıklara siyasi hakimiyetimizi zedeleyici ve sosyal dengemizi bozucu ayrıcalıklar verilmeyecektir.
3-Anadolu ve Rumeli Müdafa-i Hukuk Cemiyeti İstanbul hükümeti tarafından tanınacaktır.
4-Meclis-i Mebusan toplanmalıdır.
5-Meclis-i Mebusan İstanbul dışında toplanmalıdır.

Amasya görüşmesinin Önemi:
Milli mücadele, Heyet-i Temsiliye ve Anadolu ve Rumeli Müdafa-i Hukuk Cemiyeti İstanbul hükümeti tarafından hukuken tanındı.

SON OSMANLI MEBUSAN MECLİSİ’NİN TOPLANMASI (12 Ocak 1920)

Misakı Milli

1-Milli sınırlar içinde vatan bir bütündür bölünemez.
Açıklama:
Bu madde Erzurum ve Sivas Kongresinin de ilk maddesidir.
Ülkeyi bölmek isteyenlere karşı bir tepkidir.
Kurtarılacak vatanın sınırları belli olmuştur.
2- İşgal altındaki Arap topraklarının geleceği bölge halkının vereceği oylara göre belirlenecektir.
3-Kars, Ardahan ve Batum’un geleceğinin belirlenmesi için halk oylaması yapılacaktır.
4-Batı Trakya’nın geleceğinin belirlenmesi için halk oylaması yapılacaktır.
5-İstanbul ve Marmara Denizi her türlü tehlikeden uzak tutulursa; Boğazların dünya ticaret ve ulaşımına açılması mümkündür.
6-Azınlık hakları komşu ülkelerde Müslüman azınlığa verilen haklar kadar olacaktır.
7-Siyasi, iktisadi ve hukuki gelişmemizi engelleyen sınırlamalar (kapitülasyonlar) kabul edilemez.

Misak-ı Millinin Önemi:
1-Milli mücadelenin hedefi kesin olarak belli oldu
2-Milli sınırlar meclis onayından geçti
3-Milliyetçilik anlayışının yerleştiği görüldü
4-Meclis kapitülasyonlara ilk ciddi tepkiyi gösterdi.
5-Milli mücadele için meclisin desteği alındı
6-Kurtarılacak vatan belli oldu
7-Türk halkının temel hakları dile getirildi.
8-Ulusal devlet anlayışı kabul edildi
9-Alınan kararlar Turancılığın benimsenmediğini gösterdi
10-Ümmetçiliğin yerini ulusçuluk aldı
11-Mustafa Kemal’in askerlik hakları iade edildi
12-Misak-ı Milliyi öfkeyle karşılayan İtilaf Devletleri İstanbul’u resmen işgal etti.
13-Tam bağımsızlık ilkesi benimsendi

İSTANBUL’UN RESMEN İŞGALİ (16 Mart 1920)

TBMM’NİN AÇILMASI

             Ankara'da ulusun işlerini yapacak olağanüstü yet­kilere sahip bir meclis toplanacaktır.

             Üyelerin seçimi milletvekili ile ilgili yasal hükümle­re uyacaktır.

             Sancaklar seçim bölgesi olacaktır.

             Her liva'dan beş kişi seçilecektir.

TBMM’nin Aldığı İlk Kararlar

        Hükümet kurmak zorunludur.

        Geçici de olsa bir meclis başkanı veya padişah kaymakamı kabul edilemez.

        TBMM'nin üstünde bir güç yoktur.

        Yasama ve yürütme yetkileri mecl ise aittir.

        Meclis yürütme işini icra vekilleri heyeti (hükümet) eliyle yapar.

        Egemenlik kayıtsız şartsız ulusa aittir.

        Türkiye devleti TBMM tarafından yönetilir ve hükümeti TBMM Hükümeti adını alır.

        Meclis Başkanı, hükümetin de başkanıdır.

        Padişah ve halifenin durumu ileride meclisin vereceği karara bırakılacaktır.

TBMM’nin İlk İcraatları

 Genelkurmay Başkanlığı kuruldu ve yürütme organına katılması kabul edildi. (27 Nisan 1920)

Hıyanetivataniye Kanunu kabul edildi (29 Nisan 1920)

Yasama, yürütme ve yargı görevi meclise aittir.

YENİ TÜRK DEVLETİ’NİN İLK ANAYASASI (1921 TEŞKİLATIESASİYE KANUNU)

23 Nisan 1920'de açılan I. TBMM yaklaşık dokuz aylık bir çalışmadan sonra ilk Anayasa'sını hazırladı. Bu Anayasa I. İnönü Zaferi'nin kazanılmasından son­ra tartışılmaya baş l andı. 20 Ocak 1921'de mecliste kabul edildi. Teşkilatı esasiye Kanunu adı ver ilen bu Anayasa 23 madde ile geçici bir bölümden oluşu­yordu.

1921 Anayasa’sının Önemi

             1921 Anayasası yeni Türk Dev l etinin kuruluş bel­gesidir.

             Yapılan bu Anayasa TBMM'ye kurucu meclis nite­liği yükl emiştir.

              Olağanüstü şartlar ve savaş durumu kişi hak ve hürriyetlerinin kısıtlanmasına neden olmuştur.

             Egemenlik kayıtsız şartsız millete aittir, denilerek millet egemenliği kabul edilmiştir.

TBMM’YE YÖNELİK AYAKLANMALAR (İÇ İSYANLAR)

Sebepleri

1. İst. Hük. ile İtilâf Devletleri’nin kışkırtmaları.
2. Kuvay-ı Milliye’nin disiplinsiz davranışlarıve baskıları.
3. Siyasal ve dinsel tutuculuk.
4. Bölgesel bağımsızlık istekleri.

Not: Damat Ferit Hükümeti 4 Mayıs 19120’de M. Kemal ve arkadaşlarının idam edilmesi kararını aldı.

 İstanbul Hükümeti Tarafından Çıkarılan Ayaklanmalar

1. Anzavur Ayaklanması : Susurluk, Biga, Gönen, Ulubat bölgesinde başlayan isyanı Çerkez Ethem birlikleri bastırdı. Tekrar isyan eden Ahmet Anzavur’u ikinci kez Ali Fuat Paşa bastırmıştır.
2. Kuvay-ı İnzibatiye Ayaklanması: Halifelik ordusu da denilen bu birlikler Geyve bölgesinde ayaklandı. Ancak başarılı olamadı.
• Bu ayaklanmaların boğazlara yakın yerlerde çıkarılmasının nedeni Kuvay-ı Milliye’nin bu bölgelerde teşkilatlanmasını engellemektir.

b) İşgalci Devletlerin Ve İst. Hük.’nin Kışkırtmaları İle Çıkan Ayaklanmalar

1. Bolu, Düzce, Hendek Ayaklanmaları: İngilizlerin kışkırtmaları ile çıkarılmıştır.
...... 2. Yozgat Ayaklanması: Çerkez Ethem tarafından bastırılmıştır.
3. Afyon Ayaklanması:Yunan ajanlarının kışkırtmalarıyla çıkmıştır.
4. Konya Ayaklanması: Kuvay-ıMilliye birlikleri tarafından bastırıldı.
5. Milli Aşireti Ayaklanması:Urfa’da Fransızların kışkırtması ile çıktı.
6. Ali Batı Ayaklanması: Mardin ve Nusaybin’de İngilizlerin kışkırtması ile çıkmıştır.
.......

c) Azınlıkların Çıkardığı Ayaklanmalar

1. Doğu Anadolu’daki Ermeni Ayaklanmaları : Kazım Karabekir tarafından bastırıldı.
2. Güney Bölgesindeki Ermeni Ayaklanmaları: Adana, Antep, Maraş, Urfa bölgelerinde Fransızların da desteğiyle çıkan ayaklanmalardır.
3. Doğu Karadeniz’de Rum Ayaklanmaları:TBMM’yi en çok uğraştıran ayaklanma olmuştur.
4. Batı Anadolu’da Rum Ayaklanması: Düzenli birlikler tarafından bastırıldı.

d) Kuvay-ı Milliye Birliklerinin Ayaklanmaları

1. Demirci Mehmet Efe Ayaklanması: Düzenli orduya katılmak istememiştir.
2. Çerkez Ethem Ayaklanması: Düzenli orduya katılmak istememiştir.

Ayaklanmalara Karşı Alınan Önlemler

1. Hıyanet-i Vataniye Kanunu çıkarıldı. 29 Nisan 1920
2. İstiklal Mahkemeleri kuruldu.
3. Ankara Müftüsü Rıfat Börekçi’den fetva alındı.
4. İst. Hük. ile resmi haberleşme kesildi.
5. Düzenli birlikler kuruldu.

SEVR ANTLAŞMASI (10 Ağustos 1920)

Sınırlar
1. Doğu Trakya ve BatıAnadolu Yunanistan’a verilecek.
2. Bütün Suriye, Mardin, Urfa, Antep Fransa’ya
3. Rodos ve 12 ada İtalya’ya, diğer adalar Yunanistan’a
4. Arabistan, Musul ve Irak İngiltere’ye
5. Güney batı Anadolu İtalya’ya
6. Doğu Anadolu’da Ermeni ve Kürt devleti kurulacak
7. Osmanlı Devleti’ne Tokat, Ankara ve İstanbul arası bırakılacak.
Siyasi
8. İstanbul başkent olarak kalacak ama oda alınabilecek.
9. Hicaz bağımsız bir devlet olacak.
10. Boğazlar bütün devletlere savaş zamanında bile açık olacak. Boğazlar Komisyonu kurulacak.
11. Azınlıklar vergi vermeyecek, askerlik yapmayacak.
Askeri
12. Mecburi askerlik kalkacak.
13. Osmanlı ordusu 50700 kişiden oluşacak, ağır silah olmayacak.
14. Deniz gücü 13 gemiyi geçmeyecek, denizaltı olamayacak.
Ekonomik
15. Osmanlı Devleti ağır bir tazminat ödeyecek.
16. Kapitülasyonlardan bütün devletler yararlanabilecek.
17. Osmanlı devleti maliyesi İtilâf Devletlerinin komisyonuna bırakılacak.


Antlaşmaya Tepkiler

- İtilâf Devletleri doğu sorununu çözdüklerini düşündüler.
- Osmanlı Hükümeti kendini kurtardığını düşündü.
- TBMM bunu imzalayan herkesi vatan haini ilan etti.

 

KURTULUŞ SAVAŞI'NDA CEHPELER

DÜZENLİ ORDUNUN KURULMASI

Kuvayımilliyenin Kaldırılmasının Nedenleri

             Düzenli birl ikler olmamaları

             Yunan ilerl eyişi karşısında tam başarı elde edi le- memesi

             Genelkurmay'dan ge len emirl ere uymamaları ve yalnız kendi şefl erini dinlemeleri

             Ayaklananları kanun hükmü değil kendi kuralları­na göre cezalandırmaları

             Halktan bazen zorla para ve malzeme topl amaları

             Adam kaçırma ve si lah zoruyla baskınlar yapma­ları

             Düzenli ordu kurulması fikrine birçoğunun karşı çıkması

 

KURTULUŞ SAVAŞI'NDA CEHPELER

1.DOĞU CEPHESİ :

TBMM açıldığı sırada Ermeniler saldırılarını artırmış, bunun üzerine Doğu Cephesi komutanlığına getirilen Kazım Karabekir Paşa’ya hareket emri verilmiştir.

Gümrü Antlaşması (3 Aralık 1920) :

Ermenistan TBMM’nin onaylamadığı hiçbir anlaşmayı imzalamayacak
* Doğu Anadolu’da Ermeniler’in çoğunlukta olmadığı kabul edilecektir.

Önemi : TBMM’nin ilk askeri ve siyasi zaferidir.

Notlar :
* Sevr’in geçersizliği ilk kez belirtilmiştir.
* Misak-ı Milli kısmen gerçekleştirilmiştir.
* Doğu sınırı belirlenmeye başlanmıştır.

2.GÜNEY CEPHESİ :

Not-1: Güney Cephesindeki başarılar bir şehir halkının düzenli orduya karşı kazandığı başarılardır. Bu cephede düzenli ordu kurulamamıştır.

Not-2: Fransa , Ankara Antlaşması ile TBMM’yi tanıyan ilk itilaf devleti olmuştur.

4.BATI CEPHESİ :

I. İNÖNÜ SAVAŞI (6 – 10 OCAK 1921)
Yunanlılar :

Sonuçları :
* TBMM’nin kurduğu düzenli orduların ilk zaferidir.
* Düzenli ordu çalışmaları sona ermiş milli birlik ve bütünlük sağlanmıştır.
* Halkın kendisine ve düzenli orduya duyduğu güven artmıştır.

LONDRA KONFERANSI (23 ŞUBAT – 12 MART 1921)
TBMM’nin arka arkaya aldığı başarılar özellikle de I. İnönü zaferinden sonra İtalya ve Fransa’nın ısrarıyla Londra’da bir konferans toplanarak Sevr’in yeniden gözden geçirilmesine sebep olmuştur.

İkilik çıkarmak amacıyla hem İstanbul Hükümeti hem de TBMM davet edilmiştir.

TBMM’nin Amaçları :
* Misak-ı Milli’yi dünya kamuoyuna duyurmak
* Savaş taraftarı olmadıklarını göstermektir.

Not-1 : Londra Konferansı’nın önemi TBMM’nin varlığının İtilaf Devletleri tarafından resmen tanınmış olmasıdır.

Not-2 : Milli mücadelenin savaş meydanlarında kazanılacak başarılardan sonra gerçekleşebileceği anlaşılmıştır.

Not-3 : İtilaf devletleri arasındaki görüş ayrılığı artmıştır.

Not-4 : İtilaf devletlerince Yunanlılar’a bir şans daha tanınarak taarruz emri verilmiştir.

İSTİKLAL MARŞI’NIN KABULÜ (12 MART 1921)
TBMM’nin açtığı ödüllü yarışmaya istemeyerek de olsa katılan Mehmet Akif “Kahraman Ordumuza” hitaben yazdığı şiirle birinci gelmiştir.

AFGANİSTAN İLE DOSTLUK ANTLAŞMASI (1 Mart 1921) : 
Moskova’da Ruslar’la görüşmeler sürerken, Afganistan ile bir dostluk antlaşması imzalanmış, birbirlerini tanımışlar ve yardımlaşma sözü vermişlerdir.
Not : TBMM’yi tanıyan ilk Müslüman Asya devletidir.

MOSKOVA ANTLAŞMASI (16 Mart 1921) : Ortak düşman karşısında yalnızlık politikasından da kurtulmak isteyen Sovyet Rusya ve TBMM birbirlerine yakınlaşmışlar ve Moskova Antlaşması imzalanmıştır.

Önemi : İlk kez bir Avrupa Devleti tarafından TBMM ve Misak-ı Milli tanınmıştır.

Not-1: Kapitülasyonların kaldırılması ilk kez Sovyet Rusya tarafından kabul edilmiştir.

Not-2 : Doğu sınırımız büyük ölçüde çizilmiştir. (Kesin olarak Kars’ta belirlenmiştir.)

II. İNÖNÜ SAVAŞI (23 MART – 2 NİSAN 1921)

Sonuçları :
* Fransızlar Zonguldak’ı, İtalyanlar Güneybatı Anadolu’yu boşaltmaya başlamışlardır.

 

KÜTAHYA – ESKİŞEHİR MUHAREBELERİ (10 – 24 TEMMUZ 1921) :

II. İnönü Savaşı’ndan sonra taarruz için yeterli gücü olmadığı anlaşılan Türk ordusuna karşı, iyi donatılmış ve üstün sayıda bir kuvvetle saldırılması durumunda başarılı olacaklarına inanan Yunanlılar, taarruza geçerek Afyon, Kütahya ve Eskişehir’i ele geçirmişlerdir.

Sonuçları :
* Yunanlılar Sakarya Nehri’ne kadar olan yerleri işgal etmiş
* Halkta ve mecliste bir panik başlamış
* Meclisi Kayseri’ye taşıma ve yeniden Kuvay-ı Milliye’ye dönme tartışmaları başlamış.
* Mustafa Kemal’e karşı muhalefet güçlenmeye başlamış
* 5 Ağustos’ta “başkomutanlık Yasası” çıkarılmış
* 8 Ağustos’ta Tekalif-i Milliye emirleri çıkarılmış.
* İstiklal mahkemeleri yeniden kurulmuştur.

BAŞKOMUTANLIK YASASI (5 Ağustos 1921)
Mustafa Kemal işleri daha hızlı yürütmek ve kötü gidişe son vermek amacıyla meclisten geniş yetkiler istemiş, 3 aylığına başkomutanlığa atanmıştır.

TEKALİF-İ MİLLİYE EMİRLERİ (8 Ağustos 1921)
Orduyu Sakarya Savaşı’na hazırlamak amacıyla halktan son bir kez fedakarlık istenmiş, elinde bulunan yiyecek ve giyecek maddelerinin yük ve binek araçlarının bir kısmını, silah ve cephane olarak ne varsa hepsini orduya istemişlerdir.

SAKARYA MEYDAN MUHAREBESİ (23 Ağustos – 13 Eylül 1921)
Yunanlılar Sakarya Nehri’nin doğusuna geçerek taarruza başlamışlar, Türk savunma hattını yer yer aşarak Ankara yakınlarına kadar gelmişlerdir. Mustafa Kemal’in “Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır...” sözüyle uyguladığı yeni taktik başarıyla uygulanmış, Yunanlılar durdurulmuş, sonra Sakarya Nehri’nin batısına atılmışlardır. Taarruz gücüne ulaşmamış olan Türk ordusu daha ileriye gitmemiştir.

Sonuçları
* Bir dönüm noktası niteliğindedir. 1683 II. Viyana kuşatmasından beri devam eden geri çekilme son bulmuştur.
* Son savunma savaşıdır.
* Yunanlılar’ın taarruz gücü kırılmış, savunmaya çekilmiştir.

KARS ANTLAŞMASI (13 Ekim 1921)
Sakarya’dan sonar Kafkas Cumhuriyetleri ile (Ermenistan, Azerbaycan, Gürcistan) imzalanmıştır. Buna göre; Moskova Antlaşması şartları tekrar edilmiş ve Doğu sınırımız kesinlik kazanmıştır.

ANKARA ANTLAŞMASI (20 Ekim 1921)
II. İnönü’den sonra TBMM ile anlaşmak için Ankara’ya elçiler gönderen Fransa, Kütahya – Eskişehir yenilgisinden sonra bekleme yoluna gitmiş, Sakarya Savaşı kazanılınca Ankara Antlaşması imzalanmıştır. Buna göre :
* Fransa işgal ettiği toprakları boşaltacak
* Boşaltılan topraklarda genel af ilan edilecek
* Hatay’daki Türklere geniş haklar tanınacak ve Hatay özerk bir bölge olacak
* Fransa TBMM ve Misak-ı Milli’yi tanıyacak

Not-1: TBMM’yi ve Misak-ı Milli’yi tanıyan ilk itilaf devleti Fransa’dır.
Not-2 : Bu durum itilaf devletleri arasındaki görüş ayrılığını arttırmıştır. Güney cephesi kapanmış, buradaki askerlerimiz batıya kaydırılmıştır.
Not-3: Batum’dan sonra Hatay’ın Fransa’ya bırakılması Misak-ı Milli’den verilen ikinci tavizdir.

BÜYÜK TAARRUZ (26 Ağustos – 18 Eylül 1922)Mustafa Kemal’in başkomutanlığındaki Türk ordusu 1 yıl kadar hazırlık devresi geçirmiş, sürenin uzaması bir ara muhalefetin yoğunlaşmasına sebep olmuştur. 26 Ağustos’ta taarruza geçilmiş, (Afyon üzerinden) 4 günde Yunan savunma hattı aşılmış, Dumlupınar mevkiinde 20 Ağustos’ta Başkomutanlık Meydan Muharebesi ile Yunan ordusu büyük ölçüde imha edilmiştir. “ Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz’dir. İleri” emriyle harekete geçen Türk ordusu 9 Eylül’de İzmir’i kurtarmış, 18 Eylül’de bütün Batı Anadolu Yunanlılar’dan temizlenmiştir.Türk ordusu kuzeye, Marmara, İstanbul ve Boğazlar’a doğru yönelmiş, İngilizler’le savaş durumu ortaya çıkmıştır. Fakat iki taraf da savaşı göze alamadığı için Mudanya Ateşkes Antlaşması imzalanmıştır.

MUDANYA ATEŞKES ANTLAŞMASI (11 EKİM 1922)

Notlar :
* Kurtuluş Savaşı’nın askeri safhası sona ermiş, siyasi safhası başlamıştır.
* Savaşılmadan Doğu Trakya, Marmara ve İstanbul çevresi kurtarılmıştır.
* Mudanya’da TBMM’yi temsil eden İsmet Paşa bu başarısından dolayı Lozan’a baş temsilci olarak gönderilmiştir.
*Osmanlı Devleti hukuken sona ermiştir.
*TBMM’nin varlığı İtilaf Devletleri tarafından tanınmış, Misak-ı Milli büyük ölçüde gerçekleştirilmiştir.

 

 

SALTANATIN KALDIRILMASI (1 Kasım 1922)

Not-1 : Osmanlı Devleti resmen sona ermiştir.
Not-2 : Laikliğin ilk aşaması gerçekleşmiştir.
Not-3 : Milli egemenlik yolunda önemli bir adım atılmıştır.

LOZAN BARIŞ ANTLAŞMASI (20 Kasım 1922 – 4 Şubat 1923, 23 Nisan 1923-24 Temmuz 1923)

Maddeleri :
**Sınırlar :
* Yunanistan ile sınır Mudanya’da olduğu gibi Meriç nehri olacak
* Bulgaristan ile sınır İstanbul ve Nöyyi Antlaşmaları’na göre olacak
* Bozcaada ve Gökçeada dışındaki Ege adaları Yunanlılar’a verilecek, özellikle sınırlarımıza yakın olan adalar silahlandırılamayacak
* 12 ada İtalyanlar’a bırakılacak
* Türkiye-Suriye sınırı Ankara Antlaşması’na göre belirlenmiştir.
* Türkiye-Irak sınırı ilgili devletlerin (Türkiye, İngiltere) ikili görüşmelerine bırakılmış, Musul sorunundan dolayı anlaşma sağlanamamıştır.
* Türkiye-İran sınırı 1639 Kasr-ı Şirin Antlaşması’ndaki gibi kalmış, Zağros Dağları sınır kabul edilmiştir.
* Doğu sınırımız, Moskova ve Kars antlaşmalarına göre belirlenmiştir.

*Boğazlar : Boğazlar Türkiye’nin başkanı olduğu bir komisyon tarafından idare edilecek, her iki yakası askerden arındırılacaktır.


**Kapitülasyonlar : Kesin olarak kaldırılmıştır.


**Savaş Tazminatı : Savaş tazminatı olarak Yunanlılar’dan Karaağaç kasabası alınmıştır.

**Azınlıklar : Türkiye vatandaşı kabul edilerek ayrıcalıkları kaldırılmıştır.


**Nüfus Mübadelesi : İstanbul’daki Rumlar ile Batı Trakya’daki Türkler haricinde kalan nüfus karşılıklı değiştirilmiştir.

**Patrikhane :
 Bütün çabalara rağmen patrikhane yurt dışına çıkarılamamıştır. Ancak yabancı kiliselerle irtibat kurması yasaklanmıştır.(Okuyucunun dikkatine...Bu link i izleyerek patrikhane sorunu hakkında bilinçlenmek ulusal bir görevdir.)


**Dış Borçlar : Osmanlı’dan kalma dış borçların ödenmesi isteğimize göre çözülmüş, borçlar Osmanlı’dan ayrılan devletler arasında paylaştırılmış, payımıza düşen kısım kağıt para olarak taksitle ödenmiştir. Duyun-i Umumiye kaldırılmıştır.


**Yabancı Okullar : Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlanmış, bu konuda yabancı devletlerin müdahalesine izin verilmemiştir.

**İstanbul’un Boşaltılması : Lozan’ın onayından sonra 6 hafta içinde gideceklerdir.

Not-1: I. Dünya Savaşı’nın en son imzalanan barış antlaşması Lozan’dır.
Not-2 : Uluslar arası bir anlaşmadır ve geçerliliğini günümüzde de korumaktadır.
Not-3 : Yabancı okullar, dış borçlar, nüfus mübadelesi, boğazlar, Musul meselesi ve Hatay sorunu sonradan tekrar gündeme gelmiş ve çoğu lehimize çözülmüştür.
Not-4 : Sevr’in geçersiz olduğu kabul ettirilmiştir.
Not-5 : İtilaf Devletleri Misak-ı Milli’yi ve Türk Devleti’nin bağımsızlığını kabul etmişlerdir.
Not-6: Musul meselesi Lozan’da çözülemeyen ve sonraya bırakılan tek meseledir.
Not-7: Türk isteklerine en fazla direnen devletler İngiltere ve Fransa’dır.
Not-8 : Türk Kurtuluş Savaşı sömürge altındaki milletlere örnek olmuştur.

Atatürk’ün İnkılapları

Atatürk İnkılaplarının Hedefi;

             Türkiye' yi çağdaş Batı uygarlıkları düzeyinin üze­rine çıkartmak.

             Avrupa ile bütünleşmek.

             Osmanlı döneminden kalma, yeni ihtiyaçlara cevap veremeyen kurumların yerine çağa uygun kurumlar ve sistemler getirmek.


 

  • Saltanat kaldırılmıştır (1 Kasım 1922).
  • Ankara, başkent yapılmıştır (13 Ekim 1923).
  • Cumhuriyet ilan edilmiştir (29 Ekim 1923).
  • Halifelik kaldırılmıştır (3 Mart 1924).

 

 

Çok partili rejime geçiş denemeleri yapılmıştır:

Cumhuriyet Halk Partisi. 

 

 

 


Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası. 


 

 

 

 


Serbest Cumhuriyet Fırkası.


 

 

 
1) 23 Nisan 1920 I. TBMM’nin açılması. Ulusal egemenliğe dayalı ilk meclis açılmıştır. Böylece milletin geleceği hakkında karar verme yetkisi tamamen milletin eline geçmiştir.

2) 20 Ocak 1921 Teşkilat-ı Esasiye Kanunu’nun (1921 Anayasası) kabulü. Ulusal egemenliğe dayalı yeni bir Türk devletinin kurulduğunu göstermektedir.

3) 1 Kasım 1922 Saltanatın kaldırılması. Osmanlı Devleti resmen sona ermiştir. Ulusal egemenliğin önündeki en büyük engel kaldırılmıştır.

4) 29 Ekim 1923 Cumhuriyetin İlanı. Halkın devlet yönetiminde söz sahibi olduğu ve kendi kendini yönettiği yönetim biçimine geçilmiştir.

5) 3 Mart 1924 Halifeliğin kaldırılması. Laik devlet düzeninin önündeki en önemli engel ortadan kalktı.

6) 3 Mart 1924 Şer’iye ve Evkaf Vekâletinin (Din İşleri ve Vakıflar Bakanlığı) kaldırılması. Bu inkılâpla devletin dini kurallara göre değil akla, bilime ve çağın şartlarına göre yönetilmesi sağlandı.

7) 3 Mart 1924 Tevhid-i Tedrisat Kanunu’nun (Eğitim ve Öğretimin Birleştirilmesi Kanunu) kabulü.

8) Siyasi partilerin kurulması. Ulusal egemenliğin gerçekleşmesi sağlandı ve halkın her kesiminin devlet yönetimine katılmasının önü açıldı.

9) Takrir-i Sükun Kanunu’nun (Sükuneti ve Huzuru Sağlama Kanunu) kabulü.Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve rejimini her türlü tehlikeden korumaya yöneliktir.

10) 20 Nisan 1924, 1924 Anayasası’nın kabulü.

11) 10 Nisan 1928 Anayasa’dan “Devletin dini İslam’dır.” maddesinin çıkartılması.Anayasa Laik hale getirildi.

12) 3 Nisan 1930 Kadınlara belediye seçimlerine katılma hakkının verilmesi.

13) 5 Aralık 1934 Kadınlara milletvekili seçme ve seçilme hakkının verilmesi. Devlet yönetimine katılmada kadınlarla erkekler arasında eşitlik sağlandı.

14) 5 Şubat 1937 Atatürk İlkelerinin Anayasa’ya konması. Türk devletinin ve toplumunun çağdaş uygarlıklar seviyesine erişmesi için izlenecek yol gösterilmiştir.

Hukuk Alanında Yapılan İnkılaplar Şunlardır :

  • İlk anayasamız olan Teşkilat-ı Esasiye yayınlanmıştır (20 Ocak 1921).
  • Cumhuriyetin ilanından sonra 1924 Anayasası kabul edilmiştir (20 Nisan 1924).
  • İsviçre Medeni Kanunu kabul edilmiştir (17 Şubat 1926).
  • İsviçre'den Borçlar Kanunu (8 Mayıs 1928),
  • Almanya'dan Ticaret Kanunu (10 Mayıs 1928),
  • İtalya'dan Ceza Kanunu (1 Temmuz 1928) alınmıştır.
  • Fransa'dan İdare Hukuku alınmış ve bazı değişiklikler yapılarak uygulamaya konulmuştur.
  • Belediye Kanunu ile kadınların belediye seçimlerinde seçmen olmalarına izin verilmiştir (30 Nisan 1930).
  • Kadınlara muhtar seçme ve köy ihtiyar heyetine seçilme hakkı verilmiştir (26 Ekim 1933).
  • Kadınlara milletvekili seçme ve seçilme hakkı verilmiştir (5 Aralık 1934).

Not : 1935 yılında yapılan seçimlerde meclise 18 kadın milletvekili girmiştir.

İsviçre Medeni Kanununun kabul Edilmesinin Nedenleri :

  • İsviçre Medeni Kanunu'nun Avrupa'daki medeni kanunların en yenisi olması.
  • Demokratik olması.
  • Akılcı ve pratik çözümler sunması.
  • Avrupa medeni kanunlarının tümünden yararlanılmış olması.
  • Aile hukukunun kadın-erkek eşitliğine dayanması.



1. Tekke, Zaviye ve Türbelerin Kapatılması – 30 Kasım 1925
2. Kılık- kıyafetin düzenlenmesi – 25 Kasım 1925
• Bu kanunla fes yerine şapka giyilmesi kabul edildi.
• 1934’de dini kıyafetlerin giyilmesi ile ilgili kanun kabul edildi.
• Kadınların kıyafetleri ile ilgili herhangi bir kanun çıkarılmadı.
3. Soyadı Kanunun Kabulü – 21 Haziran 1934
• Nüfus işleri, tapu, alım-satım ve miras işlerinde kolaylık sağlandı.
• Aynı yıl çıkarılan bir başka yasayla ağa, paşa, bey, hacı, hoca vs. gibi unvanlar kaldırıldı.
• 24 Kasım 1934’te M. Kemal’e Atatürk soyadı verildi.
4. Takvim, Saat ve Ölçülerde Değişiklik Yapılması
• Uluslar arası ekonomik işlerde uyum sağlamak için çıkarıldı.
• Hafta sonu tatili Cuma’dan Pazara alındı – 1935


1-TEVHID-I TETRISAT KANUNU 3 MART 1924
Bu kanunla ülkedeki bütün okullar maarif vekaletine bağlandı,
Artık ülkedeki bütün eğitim işlerini bakanlık düzenleyecekti.
Böylece
Bütün eğitim kurumları bakanlığa bağlandı
Azınlık ve yabancı okulların dini, siyasi amaçlı eğitim yapmaları önlendi
Eğitimin laikleşmesi yolunda önemli bir adım atıldı
Eğitimin çağdaş ve batılı olması için bir adım atıldı
Toplumdaki kültür çatışması önlendi

2-MEDRESELERIN KAPATILMASI 1924

Tevhid-i Tetrisat kanunu ile medreseler maarif vekaletine bağlanmıştı.
Bu kurum işlevini kaybetmiş çağdışı kalmıştı.
Sonuçta kapatılmasına karar verildi.
Bunların yerine Ilahiyat ve imam hatipler açıldı.


2 Mart 1926 Maarif Vekaleti Kanunnamesi yayınlandı
Artık hangi amaçla eğitim yapılacağı da belirlenmiş oldu.
Böylece eğitim çağdaş ve modern hale getirildi.

3-YENI HARFLERIN KABULU 1 KASIM 1928
Türkler tarihin akışı içerisinde çeşitli alfabeler kullanmışlardır.
Bunlardan bir tanesi de Müslüman olunca alınan Arap alfabesidir.
Bu alfabe
Okumu yazmasıÂ zordu
Türkçe yi tam ifade etmiyordu
Okur yazar oranını düşürüyordu
Dünya ile uyumu sağlayamıyordu
Işte bu sebeplerden dolayı Atatürk yapılan çalışmalardan sonra Latin alfabesinin Türkçe ye uyum sağladığını gördü ve alfabenin değiştirilmesine karar verildi.
Böylece
Okuma yazma kolaylaştı ve oranı arttı
Türkçe daha iyi ifade edildi
Batıyla uyum kolaylaştı
Çağdaşlaşma ve laiklik konusunda önemli bir adım atıldı

1928 yılında açılan milli mektepler sayesinde bu alfabe millete öğretilmeye çalışılarak okur yazar oranı artırılmaya çalışıldı.


TÜRK TARIH KURUMU 1931
Osmanlı devletinde tarihi incelemeler genelde Islam tarihiyle başlar ve genelde kendi tarihine ağırlık verirdi.
M.Kemal bir milletin geçmişini bilip ondan ders çıkarması gerektiğini bildiği için bu konuya önem vererek Osmanlının bu anlayışını yıktı.
Türk Tarih Kurumunu kurarak onlardan
Türk Tarihini milliyetçilik ve laiklik esaslarına uygun ve bilimsel bir şekilde ele alınmasını istedi.
Türklerin köklerinin araştırılmasını istedi.
Asya medeniyetinin Türkler tarafından oluşturulduğunun ispatını istedi.
Anadolu da yaşayan ilk kavimlerin Türk olup olmadığının incelenmesini istedi.
Türklerin dünya medeniyetine katkılarının bulunmasını istedi.
Türklerin Islam medeniyetine katkılarının bunmasını istedi.

TÜRK DIL KURUMU
M.Kemal milleti millet yapan unsurlardan birinin de dil olduğunu biliyordu.
Türk dili uzun yıllar ihmal edilmişti.
Yeni Türk devleti milliyetçiliği esas almıştı.
zaman dilinde millileşmesi esastı.
Millileşme yapılırken bilimsel ve sistemli olmalıydı.
Türk Dil Kurumu bu işi sistemli bir şekilde yapacaktı.
Bu kurumdan
Türkçe'yi yabancı dillerin (Arapça,Farsça) etkisinden kurtarmasını,
Türkçe'nin gelişimini sağlamasını,
Dilde sadeleştirme ve millileştirmeye gidilmesini,
Bu yapılırken halkın Türkçe sinin esas alınmasını,
Türkçe'nin dünya dilleri arasına sokulmasını,
Türkçe'nin bilim ve kültür dili haline getirilmesini istedi


1. Aşar vergisi kaldırıldı- 17 Şubat 1925
• Köylüyü ağır vergi yükünden kurtarmak ve tarımsal üretimi arttırmak amaçlanmıştır.
2. Tarım Kredi Kooperatiflerinin kurulması.
3. Ankara’da Yüksek Ziraat Enstitüsü’nün kurulması.
4. Devlet Üretme Çiftliklerinin kurulması.

Ticaret Alanındaki Düzenlemeler

1. İş Bankası’nın kurulması – 1924
• İşverenlere kredi sağlamak amacıyla kuruldu.
2. Merkez Bankası’nın kurulması.
• Sermayenin akışı denetim altına alındı ve piyasa güvenliği sağlandı.

NOT : Kabotaj Kanunu, ağırlık, ölçü ve saatlerde yapılan değişikliklerde bu alanda yapılan yeniliklerden sayılır.

Sanayi Alanındaki Düzenlemeler

1. Teşvik-i Sanayi Kanunu’nun Kabulü - 28 Mayıs 1927
• Amaç özel teşebbüsün yatırım yapmasını sağlamaktır.
2. Gümrük vergileri arttırıldı. 1929
• Amaç yerli üreticiyi korumaktır.
3. Birinci Beş Yıllık Kalkınma Planı uygulamaya konuldu. 1933
4. Sümerbank ( 1933 ) ve Etibank ( 1835 ) kuruldu.
• Amaç sanayiciye kredi vererek yeni sanayi tesislerinin kurulmasını sağlamaktır
5. Maden Teknik Arama Enstitüsü kuruldu – 1935

NOT: Üç beyaz ( şeker, un, pamuk ) ve üç siyah ( kömür, demir, petrol ) projesi olarak adlandırılan sanayileşme hamlesi istenilen hızla gerçekleştirilemedi.

Cumhuriyetçilik: Halkın kendisini yönetecek kişileri seçimle iş başına getirdiği yönetim biçimine Cumhuriyet denir. Egemenliğin bir kişiye veya aileye değil, ulusa ait olması düşüncesi Cumhuriyetçiliktir.


Milliyetçilik: Yurt birliği ve ülke bütünlüğü esasına dayanır. Atatürk milliyetçiliği ırkçılığı reddederek, laik, barışçı ve insancıl yaklaşımları ön planda tutar. Bütün ülkelerin karşılıklı olarak birbirlerinin toprak bütünlüğüne saygılı olması gerektiğini savunur.

Halkçılık: Kanun önünde herkesin eşit olmasını öngörür. Devletin bütün vatandaşlarına eşit şekilde davranmasıdır. Çalışması ve yetenekleri ölçüsünde herkesin aynı haklara sahip olmasını sağlar.

Laiklik: Devletin din kuralları ile değil, akılcı ve bilimsel bir şekilde oluşturulmuş hukuk kuralları ile yürütülmesidir. Buna karşın bütün ülke vatandaşlarının hiçbir baskı altına olmadan dini inançlarını özgürce yaşayabilmesidir.

Devletçilik: Atatürk tarafından uygulamaya konulan Ekonomi politikasıdır. Devletçilik anlayışına göre devlet; sosyal, kültürel ve ekonomik kalkınmanın temel faktörünü oluşturur.

İnkılapçılık: Devlet kurumlarının ve Türk Ulusu’nun değişen koşullara göre kendisini yenilemesidir. Değişimi ve modernleşmeyi esas alır. Atatürkçü düşünce sisteminin durağan olmadığını ifade eder.

Bütünleyici İlkeler

Milli Egemenlik: Egemenliğin millet tarafından kullanılmasını esas alır. Cumhuriyetçilik ilkesini bütünler.

Milli Bağımsızlık: Siyasi, ekonomik, iktisadi, adli, kültürel ve askeri açıdan tam bir bağımsızlık ve seferberlik demektir. Milliyetçilik ilkesini bütünler.

Milli Birlik ve Beraberlik: Milli varlığın temelinin milli şuurda ve milli birlikte görülmesidir. Ülkeyi yönetenlerle halkın birlik ve beraberlik içerisinde hareket edebilmesi demektir.

Yurtta Barış Dünyada Barış: Tüm dünyada barışı korumayı ve bütün ulusların bağımsızlığına saygı gösterilmesini temel alır. Milliyetçilik ilkesini bütünler.

Çağdaşlaşma: Taklitten uzak olarak, batının bilim ve tekniğinden yararlanmayı hedef alır. İnkılapçılık ilkesini bütünler.

İnsan ve İnsanlık Sevgisi: Dünyada yaşayan bütün insanların özgürlüğünü ve eşitliğini temel alır. İnsanlara yapılan her türlü baskı ve zulmü reddeder.

Akılcılık ve Bilimsellik: Akılcılık din kurallarını değil, aklın ve mantığın kurallarını temel alır. Bu özelliği ile laikliği bütünler. Bilimsellik ise devamlı yenileşmeyi ve gelişmeyi temel alır. Bu özelliği ile inkılapçılık ilkesini bütünler.

MİLLİ GÜÇ VE UNSURLARI

Milli Güç; siyasi, askeri, ekonomik, nüfus, coğrafi, bilimsel, teknoloji, pisiko - sosyal ve kültürel güçten oluşur. Bunlarda önem ve öncelik sırası yoktur. birbirlerinin tamamlayıcısıdır. Gelişen durum ve değerlere göre bazısı diğerlerinden ehemmiyetli ve öncelikli olabilir.

Atatürk Dönemi Türk Dış Politikası

Nüfus Mübadelesi Sorunu

*Lozan Antlaşması'ndan sonra yeni Türk Devleti'nin dış siyaseti "Yurtta Barış Cihanda Barış" temellerine oturtuldu.
*Lozan Antlaşması'nda Türkiyedeki Rumlar ile Yunanistan'daki Türklerin değiştirilmesi kararı alınmış, İstanbul'daki Rumlar ve Batı Trakyadaki Türkler bu değişimin dışında tutulmuştu.
*Yunanistan, İstanbul'da çok sayıda Rum bulundurmak amacıyla Mondros Ateşkes Antlaşması'nın imzalanmasından önce İstanbul'a gelen Rumların da değişim dışında tutulmasını istedi.
*Türkiye ile Yunanistan arasındaki anlaşmazlık, Uluslar Arası Adalet Divanı'na gotürüldü. Adalet Divanı, 21 Şubat 1925'te verdiği kararla sorunun çözümünde yetersiz kaldı.
*10 Haziran 1930'da Türkiye ve Yunanistan arasında imzalanan antlaşma ile sorun halledildi.

Yabancı Okullar Sorunu

*Lozan Antlaşması'nda, Türkiyedeki yabancı okulların, Türk kanunlarına ve diğer okulların bağlı oldukları tüzük ve yönetmelik hükümlerine uygun bulunmalarına karar verilmişti.
*Lozan Antlaşması'ndan sonra Türk Hükümeti, bu okullarda Türk dili, tarih ve coğrafya derslerinin Türk öğretmenler tarafından denetlenmesi esasını getirdi.
*Ayrıca bu yabancı okulların Türk müfettişleri tarafından denetlenmesi konusunda bir yönetmelik belirlendi.
*Yabancı okulların bu kurallara uymak istememesi üzerine, bu okullar ilgili devletlerin Türkiye'deki elçilikleriyle temasa geçti.
*Türkiye'nin aldığı kararları kabul etmeyen bazı okullar kapatıldı.

Irak Sınırı ve Musul Sorunu

*İngilizler, Mondros Ateşkes Antlaşması'nın 7. maddesi uyarınca Musul'u işgal etmişti.
*1924'te Türkiye ile İngiltere Musul sorununa çözüm bulmak amacıyla İstanbul'da bir araya geldi.
*Ancak antlaşma sağlanamadı.
*Taraflar, 20 Eylül 1924'te Milletler Cemiyeti'ne başvurdu.
*Milletler Cemiyeti Musul'un Irak'a ait olduğu bildirdi. Türkiye bu karara karşı çıktı.
*Türkiye Uluslar Arası Adalet Divanı'na başvurdu.
*Konu burada da çözümlenemedi.
*1925 yılında çıkan Şeyh Sait İsyanı, Musul sorununu aleyhimize sonuçlandırdı.
*5 Haziran 1926'da Türkiye ile İngiltere arasında Ankara Antlaşması imzalanarak Türk - Irak sınırı bugünkü şeklini aldı ve Musul Irak'a bırakıldı.

Türkiye'nin Milletler Cemiyetine Girişi


*Milletler Cemiyeti, 1919'da imzalanan Versailles Antlaşması sonunda kuruldu.
*1947 yılında görevini Birleşmiş Milletler Cemiyeti'ne devretti.
*Türkiye Milletler Cemiyeti'ne 1932'de girdi.
*Türkiye'nin Cemiyet'e geç girmesinin nedeni, Cemiyet'in o yıllarda başta İngiltere olmak üzere büyük devletlerin çıkarlarını koruyan bir organ durumunda olmasıydı.
*Büyük devletler, o yıllarda başta savaş tazminatı alınmaması ilkesi olmak üzere Milletler Cemiyeti'nin hiçbir ilkesine uymuyordu.
*Milletler Cemiyeti, Musul sorununda İngilizlerin etkisinde kalıp yanlı bir tutum sergilemişti.
*Türkiye, önceleri Milletler Cemiyeti'ne girmeyi bağımsızlık ilkesine ters gördü.
*İspanya'nın teklifi ve Yunanistan'ın desteği ile Türkiye 18 Temmuz 1932'de Milletler Cemiyeti'ne üye oldu.

Balkan Antantı (Paktı - 9 Şubat 1934)

*Balkan Antantı, 1930'lu yıllarda artan İtalyan faşizmi ve Alman nazizminin Balkanları tehdit etmesi üzerine kuruldu.
*Antant'a katılan devletler : Türkiye, Romanya, Yugoslavya ve Yunanistan'dı.
*Bulgaristan ve Arnavutluk, Balkan Antantı'na katılmayan Balkan Devletleri'n dendi.
*Antant ile, dünya barışını koruyamayan Milletler Cemiyeti'ne karşı, Balkan devletleri kendi topraklarını korumayı amaçlamıştı.
*9 Şubat 1934'te imzalanan Atina Antlaşması sonunda, Türkiye, Romanya, Yunanistan ve Yugoslavya'nın katılımı ile Balkan Antantı oluşturuldu.
*Bu Antant çeşitli nedenlerden dolayı başarılı olamadı.

Montrö (Montreux) Boğazlar Sözleşmesi (20 Temmuz 1936)
*Lozan Antlaşması ile Türkiye'nin Boğazlar'da silah bulundurması ve Boğazlar'a geçişi düzenlemesi engellenmişti.
*Bu durum, Almanya ve İtalya'nın hızla silahlanması ile Türkiye'yi tehdit edici boyutlara ulaşmıştı.
*Milletler Cemiyeti'nin, Boğazlar üzerindeki güvencesi Almanya ve İtalya karşısında yetersiz duruma düşmüş, Boğazlara muhtemel bir saldırı şüphesi artmıştı.
*20 Temmuz 1936'da yapılan Boğazlar Konferansı'nda, Boğazlar üzerindeki Türk egemenliği kayıtsız şartsız kabul edilerek, Montrö Boğazlar Sözleşmesi imzalandı.

Sadabat Paktı ( 8 Temmuz 1937)

*1930'lu yıllarda İtalyan faşizmi bütün dünyayı tehdit etmekteydi.
*İtalya'nın 1934 yılında Hebeşistan'ı işgal etmesi ve Doğu Akdeniz üzerindeki emellerini açıkça belirtmesi üzerine, Türkiye Orta Doğu'da bulunan devletler ile bir ittifak kurma konusunda harekete geçti.
*8 Temmuz 1937'de Türkiye, İran, Irak ve Afganistan'ın katılımıyla Sadabat Paktı kuruldu.

Hatay Sorunu

*Hatay, Misak-ı Milli sınırlarımız içinde bulunmasına rağmen, Ankara Antlaşması ile, bölgedeki Türk kültürünün korunması şartıyla, Fransız egemenliği altında özel bir yönetime devredildi.
*1936 yılında Fransa'nın Suriye ve Lübnan üzerindeki mandasını kaldırması üzerine, İskenderun ve Hatay Suriye mandasına girdi.
*Türkiye derhal sorunu Milletler Cemiyeti'ne gotürdü.
*Milletler Cemiyeti, Hatay için ayrı anayasa ve statü öngördü.
*Hatay, meclisinin aldığı karar ve yapılan halk oylaması ile, Hatay 2 Eylül 1938'de bağımsız devlet haline geldi.
*Hatay, 29 Haziran 1939 tarihinde kendi meclisinin verdiği karar gereği oy birliği ile Türkiye'ye katılmayı kabul etti.

Artikel Terkait

Yorumları Göster
Yorumları Gizle

YORUM YAPARAK SORU SORABİLİR veya KATKIDA BULUNABİLİRSİNİZ...

1) Yaptığınız yorum biz onayladıktan sonra görülecektir.
2) Yazım kurallarına mümkün olduğunca dikkat ediniz.
3) Kullandığınız üslubun kişiliğinizi yansıttığını unutmayınız.
4) Yorumunuza emoji eklemek için "Emoticon" butonuna tıklayın.
5)Yorumunuza gelecek cevabı takip etmek beni bilgilendir kutucuğunu işaretleyebilirsiniz.


EmoticonEmoticon

Edebiyat yazılılarında başarınızı artırın, kanalımıza abone olun!