9 Şub 2014

SÖZDE KIZLAR ROMAN ÖZETİ,KİŞİLER,YER VE ZAMAN...(GENİŞ İÇERİK)

Reklamlar



1.1 >PEYAMİ SAFA/ SÖZDE KIZLAR>


1.2 Olay Örgüsü,Özeti
Mebrure küçük yaşta annesini kaybetmiş hayatta en sevdiği yakını babasına ve namusuna düşkün bir genç kızdır. Tuhafiyeci İhsan Efendi küçük bir mağazada kendisi ve tek varlığı olan kızı için çalışan bir ticaret adamıdır. Yunanlılar babasını casus diye yakalamak isteyince kimseye haber vermeden mağazasını bırakmış ve kızını arkadaşlarına emanet ederek ortadan kaybolmuştur.

Mebrure babasını bulma umuduyla Bursa’dan ayrılır. İstanbul’a gider. Orada uzaktan akrabaları olan Nazmiye Hanım’ın köşküne sığınır. Nazmiye Hanım’ın köşkü herkes tarafından kötü bilinen, içinde bulunan kızlara "sözde kızlar" diye hitap edilen bir köşktür.

Mebrure köşke girdiği ilk günden itibaren Nazmiye Hanım’ın oğlu olan Behiç’in dikkatini çeker. Behiç onu beraber olduğu kızlar gibi sandığından kendi yöntemleriyle elde etmeye çalışır. Behiç’in kız kardeşi Nevin, Mebrure’ye yardım eder. O günlerde yapılacak eğlence için Mebrure’yi hazırlar. Bu eğlence Nevin’in doğum günüdür. Hem de köşkün klasikleşmiş eğlence günlerindedir. Nevin’in sevdiği Siyret, Behiç’e aşık olan Belma ve ağabeyi Salih, Naciye Hanım ve onların sınıfından olan diğerleri köşkte davete katılır.

Mebrure için bu köşk büyükten küçüğe, kadından erkeğe kadar hep sefih, zevk düşkünü, hafif meşrep insanlarla doludur.

Nevin yirmi beşine yaklaşan bir genç kız, fakat gözlerini dolayan çürüklü boşluklarla adeta beş çocuk doğurmuş bir kadına benzemiş. Cerahpaşa’da oturan ve Behiç’e aşık olan Belma ve ağabeyi Salih ve Nevin’in aşık olduğu Siyret ve diğer arkadaşları ve arkadaşlarının aileleri eğlencede bulunan kalabalık bir gruptur. Mebrure bütün bu insanların bu köşkte yalnız birbirlerine eğlence ve heyecan vermek için yan yana gelen İstanbul’un bu iğrenç ailelerden bahsedildiğini çok işitmiştir.

Ertesi gün eğlencede tanıştığı ve babasını bulmak için ona yardım etmek için söz veren Nadir’le Muhacirin’de buluşurlar. Muhacirin müdürüne gerekli bilgiler verildikten sonra büyük bir heyecan ve umutla oradan ayrılır. O gün Nadir’in annesi Hayriye Hanım ve Fahri ile tanışırlar. Mebrure ve Fahri birbirlerinden etkilenirler .

Asıl adı Hatice olan Belma ve ağabeyi Salih’in babası Mustafa Efendi mahallede açık fikirliliği ile tanınmış, hovardalığı müsrifliği, dik kafalılığıyla meşhur biriydi. Ayrıca evlatlarının terbiyesine karşı ilgisizliği onları pek serbest bırakması evinde çalgı dernek yapması Mustafa Efendi’nin şöhretini artırmıştı. Mustafa Efendi eğlence yüzünden eve gelmeyen Belma ve Salih’i azarlamak ister, ama ikisi de babasını yumuşatır ve konuşmaları her zaman istedikleri ev değiştirme konusunda anlaşarak tatlıya bağlanır.

Mebrure’yi kendi yöntemleriyle elde edemeyeceğini anlayan Behiç kendini değiştirmiş gibi göstermeye çalışır. Çünkü Mebrure’yi yaşadığı hayat tarzı olan "kumar oynayan, herkesin çok iyi anlamış herkesi gülünç ve manasız görebilmiş kendi arzularına göre yaşamanın sırrını keşfetmiş bir mahluk, sahtekar, yalancı, nankör" kişiliğiyle elde etmesi mümkün değildi. Kendini tamamen değiştirmiş gibi göstermeye çalışır. Bu plana Nevin ve annesi Nazmiye Hanım da yardımcı olur.

Nevin’in aşık olduğu Siyret’in partide Güzide ile beraber olduğu öğrenilir. Güzide henüz 16 yaşındadır. Annesi bu durumun temizlenmesi için evlenmeleri gerektiğini söyler. Aksi taktirde Siyret’i itibarına leke sürmekle tehdit eder. Siyret buna hiç itiraz etmeden kabul eder. Çünkü zaten Güzide’nin annesinin istediği kızına zengin bir kocadır. Evlenmezse her türlü rezaleti çıkaracağını bilir. Evlendikten hemen sonra boşanacağını söyleyerek Nevini de rahatlatır. Böylece olay örtbas edilmiş olur.

Nadir Mebrure’ye babasının izini bulduğunu söyler. Fakat oradan da ayrıldığını öğrenir. O gün Nadir ve Mebrure Fahri’ye giderler. Sohbet esnasında köşk konusu da geçer. Köşktekiler için "sözde kızlar" ismini verdiği Nadir onları "serbest kaldıkları zaman hiçbir şey yapmaktan çekinmeyen mahluklar koca aramaya başlayınca da sıkılgan, utangaç” varlıklar olarak niteler.

Mebrure’nin kafası karışıktır. Behiç, eski Behiç değildir. Mebrure’yi elde etmeye çalıştığından olmadığı gibi namuslu, erdemli, dürüst bir insan rolü oynamaktadır.

Belma ve Salih, iki kardeş kötü günler geçirmeye başlarlar. Zaten konaktan da ellerini eteklerini çekmişlerdir. Salih delirmiştir. Çünkü Belma yataklara düşecek derecede hastadır.

Nadir, Mebrure’yi Belmaların yaşadığı eve götürür. Mebrure’nin öğrenmesini istediği bazı şeyler vardır. Belma, Mebrure’ye başından geçen her şeyi anlatır. Belma, Behiç’ten hamile kalmıştır. Behiç, Belma istemese de çocuğun öldürülmesinden yanadır. Çocuk doğar. Behiç çocuğu canlı canlı gömer. İşte bundan sonra Belma artık ölümcül derecede hastalanmıştır. Bunu öğrenen Salih delirir. Belma tüm gerçekleri görür. Behiç ve ailesinin kötü insanlar olduklarını anlar. Tek korktuğu Mebrure’nin de bu ailenin içerisinden tükenmesidir. Belma, Mebrure’ye bunları anlattığı sırada zehir içmiştir ve ölür.

Artık konakta hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır. Behiç tevkif edilecektir. Sözde kızların yuvasına bu son olay büyük bir darbe indirecektir.

Mebrure babası İhsan Efendi’yi bulur. Birbirine kavuşan baba kızın tek arzusu buralardan gitmek, ait oldukları Anadolu topraklarına geri dönmektir. Baba kızın yanında bir de Fahri olacaktır.


1.3 Tez

Sözde Kızlar romanının tezi; batıya, zenginliğe, gösterişli bir hayata özenmenin
insanları felaketlere sürükleyeceğidir. Buna özenen insanlar kendilerine yanlış dostlar seçerler ve sonu kötü olan hatta sonunun kestirilemeyeceği bir hayatın içinde kendilerini bulurlar. Tez hakkında şöyle de diyebiliriz Türk ve Müslüman cemiyetinin batıya yaklaşmaya çalışması memlekete dolayısıyla kişilere hazin bir son getirecektir.

Sözde Kızlar romanında yanlış batılılaşma, belki de batılılaşma eleştirilmektedir. Bilinen, bilinmeyen her şeyin sadece görüntüsü güzel olduğu için hayata sokulması toplumda bir bozukluk yaratır. Bu, doğunun bazı eksikliklerinin giderilmesine yardımcı olmaz. Çünkü her beğenilenin hayata sokulması yamalı bohça misali kötü bir görüntü yaratır. Bir Türk’ün bu durumda olması ise Safa için ayrı bir felakettir. Sözde Kızlar romanının kahramanlarından Belma ölmeden önce kesik kesik şu sözleri söyler: “Gelmesin... İstemem... hem... olsun... ben... dedim... artık... artık... ben müslüman... Türk... kız... Allah...” (s.174) Belma’nın gerçek ismi Hatice’dir. O, tam manasıyla bir Hatice olamadığı için öylesine kötü bir hayata sürüklendiğini düşünür. Ölmek üzere iken hayatı boyunca ismini ağzına almadığı Allah’tan bahseder.

Fahri ise Behiç ve ailesi için şunları söyler: “ ... Siz benden değilsiniz, Türk ve Müslüman cemiyetinden değilsiniz, bu memlekete, izini belli etmeyen kör yılanlar gibi sokulmuşsunuz...”(s.186) Fahri bir Türk ve Müslüman’ın iyi bir insan olacağına inanır. Kötü olan batıdır.

Yukarıdaki konuşma örneklerini çoğaltabiliriz. Buna benzer pek çok konuşma vardır, hepsini buraya eklemek gereğini duymuyorum. İşte bu konuşmalar yazarın konuşmalarıdır. Roman içerisinde sessiz kalan, sadece kahramanlarını kendi karakterleri ile konuşturan yazar, romanın sonunda artık susamaz. Yazar, sadece Fahri iken, Belma olur.


1.4 Kahramanlar
Nazmiye Hanım : Behiç ve Nevin’in annesidir. Kötü karakterli bir kadındır. Çocuklarının yaptığı uygunsuz davranışlara göz yumar. Behiç’in Mebrure’ye tecavüz girişimine, Siyret ve Güzide’nin birlikteliğine göz yumar. Eğlenceye düşkündür. Yalnızca bu dünyaya aittir, nefsine hakim olmamaktadır.

Behiç : Behiç’in anlamı “şen, güler yüzlü adam”dır. Evet, Behiç şendir. O da annesi gibi eğlenceye, kadına, bu dünyaya hayli düşkündür. Kötülükleri kolayca yapabilecek bir karakterdedir.

Nevin : Nevin “yeni olma” anlamına gelmektedir. Nevin kötü batılılaşmanın sembolü gibidir. Batılılaşmayı sadece biçimce gerçekleştiren bu genç kadın da annesi ve kardeşi gibi kötü karakterdedir.

Mebrure : Mebrure “hayırlı, makbul, beğenilmiş” anlamlarına gelmektedir. Mebrure erdemli bir kızdır. Bu dünyaya, maddiyata bağlı değildir. Behiç ve ailesinin içinde bile namusunu korumayı başarmıştır. Anadolu’dan babasını aramaya gelen Mebrure başına gelen pek çok kötü olaydan sonra bile bu amacından vazgeçmeyecek kadar kararlı bir Türk kadını olarak gösterilir. Tek amacı babasını bulmak olan Mebrure’nin parası yoktur. Bu amacından vazgeçmemek uğruna, karakterinin düzeldiğine inandığı Behiç ile evlenmeyi bile düşünür. Buna iki açıdan da bakabiliriz.

• Mebrure babasını öyle sevmektedir ki, onu bulabilmek için sevmediği bir adamla
evlenmeyi bile düşünebilecek kadar erdemli bir insandır. Sevdikleri uğruna kendisini ateşe atmaktan korkmaz.

Ya da,

• Mebrure babasını çok sevmektedir. Bu doğru. Onu bulabilecek, seyahat edecek
parası yoktur. Behiç ona aşık olduğunu söylemektedir ve Behiç’in karakteri hayli düzelmiştir. (Bu Behiç’in bir oyunudur fakat Mebrure bunu gerçek zannetmektedir.) İşte babasını bulmak uğruna, kendisine aşık olan bir adamın parasını kullanacak kadar hırslı bir kadındır da diyebiliriz.

Fakat sanırım yazarın yaratmak istediği durum ilk bahsettiğimizdir. Çünkü romanın
genelinden bu anlaşılmaktadır. Fakat Mebrure’nin tuttuğunu koparan ve hırslı bir kadın olduğunu da kabul etmekle beraber, bunun onu kötü karakterli yapacak bir özellik olduğunu da düşünmemekteyim.

Fahri : Fahri “şeref, onur için, parasız, maaşsız, aylıksız, ücretsiz görülen iş” anlamlarına gelmektedir. Anlamı ile Fahri’nin karakteri ilintilidir. Fahri Mebrure için karşılıksız olarak her iyiliği yapmaya hazırdır.

Nadir : Nadir “seyrek, az bulunur” anlamındadır. Nadir, Mebrure’nin babasını bulmasına karşılık beklemeksizin yardım eden ender insanlardandır. Ayrıca Nazmiye Hanım’ın konağına girip çıkan neredeyse tek iyi insandır. Fakat Nadir’de bir sorun görmekteyim. Nadir’in, Nazmiye Hanım ve ailesini “sözde kızlar” olarak nitelerken onların evine girip çıkması ve onlara karşı olan tavrını pek belli etmemesi nedeniyle bir parça riyakar olarak düşünmekteyim. Yazarın böyle düşünmediğinden de eminim.

Belma : Belma “faydasız, iri, kaba şey” anlamlarındadır. Kendi adı olan Hatice’yi beğenmeyen kadın kendisine bu ismi seçmiştir. Belma da serbest yaşayan bir kadındır. Behiç’in kurbanlarındandır. Belma aslında kötü bir kadın değildir. Sadece kötü bir hayat yaşayan kadındır. Behiç’i maddi veya manevi bir varlığı için kullanmaz sadece ona aşıktır. Behiç’in ona yaptığı kötülükten sonra aklı başına gelen kadının, Mebrure’yi kurtarmak istemesi de erdemli bir düşüncedir. Belma ne Nazmiye Hanım ve ailesi gibi tümüyle kötüdür ne de Fahri, Nadir ve Mebrure gibi tümüyle iyi olarak gösterilmiştir. Belki de en gerçek karakterdir.

Salih :
Salih “dinin emrettiği şeylere uygun harekette bulunan” anlamındadır. Babası Mustafa Efendi Salih’e bu ismi koymuştur fakat oğlu tam zıttı bir hayat sürmektedir. O da kardeşi gibi zengin, gösterişli bir hayata özenirken, kız kardeşinin başına gelen felaketlerden sonra delirir. Delirmeden önce iyi ve kötüyü ayıramazken, delirdikten sonra bu kabiliyeti gelişir.

Güzide : Güzide “seçkin, seçilmiş, beğenilmiş” anlamlarındadır. Güzide küçük bir kız çocuğudur. Siyret’in kurbanıdır. Kötü bir oyunun içerisindedir fakat olayların farkında değildir. Siyret’ten hamile kalınca onunla evlenir. Siyret bu evliliği gerçekleştirir fakat amacı bir süre sonra Güzide’den boşanmaktır. Güzide iyiyi ve kötüyü içinde barındıran gerçek insan karakterine uygun bir kadındır. Evlilik dışı hamile kalması olumsuz tek davranışıdır diyebiliriz. O da bir kurbandır. Fakat romandaki en silik karakterlerden biridir. Romanda çok az yeri olan Belma ve Salih’in babası Mustafa Efendi’nin bile karakteri daha belirgin olarak çizilmiştir.

Siyret : Siret “bir kimsenin içi, hali, tavrı, gidişi, ahlakı” anlamlarındadır. Siyret, Behiç’e bir hayli benzemektedir. O da kadına, zenginliğe, gösterişe bir hayli meraklıdır. Aynı Behiç’in Belma’nın hayatını mahvetmesi gibi, Siyret de Güzide’nin hayatını mahvetmiştir.


1.5 Mekan

Sözde Kızlar romanında genel mekan İstanbul’dur. Kötü olayların tümü İstanbul’da gerçekleşir. Anadolu bir kurtuluş mekanı gibi gösterilmektedir. Mebrure babasını İstanbul’da bulacak ve yaşaması gereken asıl yer olan Anadolu’ya gidecektir. Mebrure İstanbul’da çöküşü görür.

Roman Pangaltı’da başlar. İstanbul’u bilmeyen Mebrure, bir at arabası ile Şişli’deki Nazmiye Hanım’ın köşküne gider. Romanda alt mekan olarak ev de önemlidir. Bundan dolayı romanda ev içi tasvirleri de bulunur fakat çok büyük yer taşımaz. Yazar Nazmiye Hanım’ın köşkü için Mebrure’nin gözünden şöyle der: “Burası yeni mefruşatla döşenmiş, zarif bir yatak odası. İlk bakışta göze iki büyük resim çarpıyor. Üniformalarını giymiş, bir ferikin divan halinde fotoğrafisi ve yağlı boya bir baş...”(s.10)

Annesi ile yaşayan Fahri ve Nadir’in evleri ise çok mütevazidir. Nadir’in evi neredeyse eşyasızdır, Nadir çok fazla mobilyayı sevmediğini söyler. Çünkü o, gözü gönlü tok bir insandır. Yazarın buradaki tesbiti doğrudur. Maddeye çok önem vermeyen insanlar evlerini eşya ile doldurmaktan uzak dururlar.

Romanda Çamlıca da yer alır. Fahri ve Mebrure Çamlıca’ya giderler fakat bu gezi ayrıntılı olarak anlatılmaz.

Sözde Kızlar romanında Anadolu büyük bir önem taşır. Fakat o, ulaşılamayan bir hayal beldesi gibidir. Özellikle Mebrure ve Fahri Anadolu’ya dönme isteği içerisindedir. Babası İhsan Efendi’ye kavuşan Mebrure, Fahri’yi de yanına alarak Anadolu’ya, o cennet beldeye geri dönecektir.


1.6 Zaman


Olayların yaşandığı zaman Birinci Dünya Savaşı sonrası Mütareke dönemine denk düşer. Romanda zaman çok önemlidir. Mebrure’nin babasını kaybedişi savaş yüzündendir. Mutlu bir hayat yaşayan baba kızın hayatına savaş büyük bir darbe indirir. Yunanlıların kendisini casus olarak yakalayacaklarını anlayan İhsan Efendi ortadan kaybolur ve roman bu olayın üzerine kurulmuştur. Mebrure ve babası vatanperver insanlardır. Savaştan yara almışlar, birbirlerinden ayrı kalmak durumunda kalmışlardır.

Nazmiye Hanım ve ailesine bakarsak savaştan en ufak bir yara bile almamışlardır. Suya sabuna dokunmayan insanlardır. Milli duyguları yok gibidir. Bunun en büyük nedenlerinden biri de asıl büyük savaşın Anadolu’da olmasıdır. Bundan dolayı Mebrure Anadolu’ya gitmek isteğini bir rüya gibi anlatırken, Behiç bu rüyaya bir anlam verememektedir.

TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ÖĞRETMENİ
HANDAN ULUSOY AY -

Artikel Terkait

20 yorum

Anlatim gayet başarılı. Istifade ettim. Teşekkür ederim.

Aynen süperrrr....anlatlmş!!!

Çok güzel ödevime yapmamda yardımcı oldunuz çok sağolun :)

Güzel yazmışsın gardaş

bu kitaba yeni basladm güzel gibi beğenirim inşallah

ÇOOK BEYENDİM HER KESE TAFSİYE EDERİM

öncelikle sade ve yalın bir dille anlatıldığı için çok teşekkür ederim yazarımıza. çok güzel bir kitap daha en başından çok etkilendim :d PELDA BİNGÖL :)

kitap kızlarda ahlakın batılaşma hevesi yüzünden bir bebeğin hayatına mal olmasından başlayıp yine köklü bir ailenin çöküşünü anlatıyor.
başlıca kahraman olan Mebrure ise bunlara bu batılaşma çabasına karşı bir direnişi temsil etmektedir. kıtabı tavsıye ediyorum

Çok güzel yazmışsınız. Teşekkür ederim.

Çok güzel anlatmışsınız tebrikler

Superrrrrrrr^:-):-):-)

Elinize sağlık,gerçekten güzel bir tahlil olmuş.

kitap, konu itibariyle, sürükleyiciliğiyle çok güzel . Ancak farklı olarak müthiş bir psikolojik tahlil sunan Peyami Safa bu özelliğini YALNIZIZ adlı romanında zirveye çıkarmıştır. kesinlikle onu ta tavsiye ederim.

Öneriniz için teşekkürler ;) Kesinlikle öyle ...

gayet güzel bir kurgusu var

gayet güzel bir kurgusu var

Her türk kızının okuması gereken roman...

YORUM YAPARAK SORU SORABİLİR veya KATKIDA BULUNABİLİRSİNİZ...

1) Yaptığınız yorum biz onayladıktan sonra görülecektir.
2) Yazım kurallarına mümkün olduğunca dikkat ediniz.
3) Kullandığınız üslubun kişiliğinizi yansıttığını unutmayınız.
4) Yorumunuza emoji eklemek için "Emoticon" butonuna tıklayın.
5)Yorumunuza gelecek cevabı takip etmek beni bilgilendir kutucuğunu işaretleyebilirsiniz.


EmoticonEmoticon