NAZIM HİKMET  (1901-1963)
EDEBİ KİŞİLİĞİ-SANAT ANLAYIŞI
  • Nâzım Hikmet, hece vezniyle yazdığı ilk şiirlerini Yeni Mecmua, İnci, Ümit ve Celal Sahir (Erozan)’ın çıkardığı Birinci Kitap, İkinci Kitap vb. dergilerinde yayımlamıştır.
  •      Serbest nazmın ve toplumcu şiirin öncüsüdür.
  •       Günümüzün pek çok şairini bu yönüyle etkilemiştir.
  •         Fütürist akımın Türk edebiyatındaki temsilcidir.
  •        Şiirlerini siyasi düşüncelerini yaymada araç olarak kullanmıştır.
  •         İlk şiirlerinde hece ve aruz ölçüsünü kullanmakla beraber sonraki dönemde içerik ve biçim bakımından özgün şiirler yazmıştır.
  •         Türkçenin ses özelliklerinden yararlanarak serbest nazıma geçişinde gelecekçi Rus şair Mayakovski'nin etkisi olmuştur.
  •         Sanatı yalnız aydınlara yönelik bir etkinlik olarak görmeyip halka yaklaştırmıştır.
  • Divan ve Halk şiiri söyleyişlerini çağdaş bir anlayış içinde eritmiştir.
  • Nazım Hikmet denince akla öncelikle ölçüsüz, yerine göre sık ve seyrek uyaklar, uzun dizelerin ardından gittikçe kısalan kırık dize kümeleri gelir.
  • Genellikle ilk dize büyük harfle başlar sonraki dizeler büyük harfle başlamaz.Kimi zaman sözcükler bölünerek uyak oluşturulur.
  • Nâzım Hikmet, Moskova’da ölmüştür. (3 Haziran 1963). 
  • Nazım Hikmet’in mezarı Moskova’da bulunmaktadır.
Şiir Kitapları: Jokond ile Sİ-YA-U (1929); 835 Satır (1929),Varan 3 (1930), 1+1 =1 (Nail V.Çakırhan ileI930), Sesini Kaybeden Şehir (1931), Benerci Kendini Niçin Öldürdü (1932), Gece Gelen Telgraf (1932), Taranm Babu'ya Mektuplar (1935), Portreler (1935), Simavna Kadısı Oğlu Bedrettin Destanı (1936). Kurtuluş Savaşı Destanı (1965), Memleketimden İnsan Manzaraları (1966), Saat 21-22 Şiirleri (1965), Dört Hapishane'den (1966), Rubailer (1966).

Oyunları: Kafatası (1932), Bir Ölü Evi Yahut Merhumun Hanesi (1932), Unutulan Adam (1934), Ferhat İle Şirin (1965) En_yi (1965), İnek (1965), Sabahat (1966), Ocak Başında Yolcu (1966), Yusuf ile Menofis (1967), Demokles'in Kılıcı (1974).

Roman: Kan Konuşmaz (1965), Yaşamak Güzel Şey Be Kardeşim (1967).

Fıkra: İt Ürür Kervan Yürür(1936), Milli Gurur (1936),

Mektuplar: Kemal Tahir' e Hapishaneden Mektuplar (1968), Oğlum Canım Evladım Memedim (1968), Va-nulara Mektuplar (1970), Nazım ile Piraye (1977).

EK BİLGİLER:
Nazım Hikmet, Kara Harp Okulu öğrencileri arasında propaganda yaptığı iddiasıyla yargılanmış, Harp Okulu Askeri Mahkemesi’nce 15 yıl, ardından Donanma içinde faaliyette bulunduğu iddiasıyla da Donanma Komutanlığı Askeri Mahkemesi’nce 20 yıl olmak üzere toplam 35 yıl hapis cezasına çarptırılmış, cezası Tük Ceza Kanunu’nun 68 ve 77 maddeleri uyarınca 28 yıl dört aya indirilmiştir (1938). Demokrat Parti’nin iktidara gelmesinden sonra çıkarılan af yasası (1950) kapsamına alınması için aydınlar tarafından açılan büyük bir kampanyanın ardından, hukukçular yasal yollara başvurmuş, bu arada Nâzım Hikmet’de hapishanede açlık grevine başlamıştır. Sonunda Nâzım Hikmet’in geri kalan cezası affedilmiş ve şair 13 yıl hapislikten sonra özgülüğüne kavuşmuştur.

Serbest bırakıldıktan sonra iş bulamayan Nazım Hikmet, kitap çıkaramayan şair için bu kez askerlik kararı alınmış, 50 yaşında ve hasta olan Nâzım Hikmet çok zor durumda kalmıştır. Öldüülmekten korkan şair, kendisine hayran olan Refik Erduran (sonranın ünlü oyun yazarı ve gazetecisi)’ın önerisini kabul etmiş, onun yardımıyla bir motorla Karadeniz’de seyreden Romanya bandıralı bir gemiye binerek Tükiye’den ayrılmıştır.

Nâzım Hikmet, Moskova’da ölmüştür. (3 Haziran 1963). Nazım Hikmet’in mezarı Moskova’da bulunmaktadır.

Yıllardır tartışma konusu olan Nazım Hikmet’in vatandaşlık meselesi, 5 Ocak 2009 günü Nâzım Hikmet Ran’ın Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığından çıkartılmasına ilişkin Bakanlar Kurulu kararının yürürlükte kaldırılmasına ilişkin önerge Bakanlar Kurulu tarafından imzaya açılır.

Bakanlar Kurulu’nun 05.01.2009 tarihinde aldığı bu karar, 10.01.2009 tarihinde Resmi Gazete‘de yayınlandı ve Nâzım Hikmet Ran, 58 yıl sonra yeniden Türk vatandaşı olur.


TAHİRLE ZÜHRE MESELESİ
Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da
Hatta sevda yüzünden ölmek de ayıp değil,
Bütün iş Tahirle Zühre olabilmekte
Yani yürekte.
Mesela bir barikatta dövüşerek
Mesela kuzey kutbunu keşfe giderken
Mesela denerken damarlarında bir serumu
Ölmek ayıp olur mu?
Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da
Hatta sevda yüzünden ölmek de ayıp değil.

Nazım Hikmet Ran

«
Next
Sonraki Kayıt
»
Previous
Önceki Kayıt

6 yorum:

  1. süper bilgiler, maddeler halinde şahane olmuş...

    YanıtlaSil
  2. aynn ya çok işime yaradı .. .

    YanıtlaSil
  3. Çok teşekkür ederim, gayet faydalı bilgiler...

    YanıtlaSil
  4. Süper bilgiler teşekkür ederiz

    YanıtlaSil
  5. harika ,süper, gayet özlü ve net bilgiler...

    YanıtlaSil
  6. bilgiler gayet güzel tesekkurler

    YanıtlaSil

Yorumunuz için şimdiden teşekkürler...Blogger'da bir hesabınız yoksa ''Anonim'' veya ''Adı/Url'' bölümünü seçerek kolayca görüşlerinizi belirtebilirsiniz...