Bu yazımızda Deli Dumrul'un hikayesinin olay örgüsünü, kahramanlar ve özelliklerini, mekan ve zaman özelliklerini, temasını, dil ve anlatım özelliklerini, kısacası incelemesini  bulabilirsiniz...

DELİ DUMRUL HİKAYE İNCELEMESİ

1.OLAY ÖRGÜSÜ
  • Deli Dumrul’un kuru çayın üzerine bir köprü yaptırması 
  • Deli Dumrul’un köprüden geçenlerden para alması 
  • Köprünün yamacına bir obanın gelmesi 
  • Obadan bir delikanlının vefat etmesi 
  • Deli Dumrul’un Azrail’e kafa tutması 
  • Azrail’in Deli Dumrul’un karşısına çıkması 
  • Deli Dumrul’un Azrail kapışması ve yenilmesi 
  • Deli Dumrul’un Allah’a bağışlanması için yalvarması 
  • Deli Dumrul’un canı karşı can bulması için annesi ve babasından can istemesi 
  • Deli Dumrul’a eşinin can vermesi 
  • Allah’ın Deli Dumrul’un Anne ve babasının Deli Dumrul yerine canlarını alması 
  • Deli Dumrul ve eşinin ömürlerinin uzaması 
  • Dede Korkut’un gelip dua etmesi 


Olay Örgüsü (Nedenleri)

Deli Dumrul’un egoist, bencil ve Azrail’i tanımayan biri olmasının nedeni onu iyi eğitemeyen ve onun davranışlarından sorumlu olan anne ve babasıdır. Eden bulur denildiği gibi bu hatalarını canlarıyla ödemişlerdir. Deli Dumrul’un başına gelenlerin en büyük sebebi Allah’ın birliğini tanımaması ve O’na karşı saygısızlık yapmasıdır. Başına gelenler Deli Dumrul’un değişiminin en büyük nedenidir. Hikayenin başında Deli Dumrul karşımıza egoist ve maddiata önem veren biri olarak çıkmıştır. Allah’ın yüceliğini ve Azrail’in onun güçlü bir emir kulu olduğunu ölümle burun buruna gelerek öğrenmesi Deli Dumrul’u çok değiştirmiştir. Bunun sonucunda ailesine bağlı, karısına ve çocuklarına ilgi gösteren, maneviyata önem veren biri olmuştur. Ayrıca hiçbir şeyden korkmayan bir efe iken, Allah’a şükretmesini bilen kendinden güçlü olanlardan kormayı öğrenmiş biri haline gelmiştir. Bu değişimler sonucu tanrıya karşı olan tavrı da değişmiştir. Karısının canının yanında ölmeye hazır olması Tanrı'yı etkilemiş ve affedilmesini sağlamıştır.

Metnin Teması: "Canının yerine can bulma" "pişmanlık" "fedakarlık" gibi temalar işlenmiştir.

Ana düşünce: Allah'ın büyüklüğü ve duanın gücü

Temanın evrensel olup olamayacağı...

Metnin teması evrenseldir. Çünkü bu temalar farklı milletlerin edebi ürünlerinde de işlenen bir temadır.

2.HİKAYEDEKİ KİŞİLER VE ÖZELLİKLERİ:

1.Kişi Çözümleme

Deli Dumrul:
Güçlü kuvvetli, gözü pek biridir. İnanç noktasında biraz zayıftır. Azrail’e kafa tutabilir. Ama yaptıklarından pişman olup kusurlarını da gören biridir. Deli Dumrul’un üzerinden kahramanlık ve pişmanlık kavramları verilmeye çalışılmıştır.

Azrail: Melek, Deli Dumrul’a Allah’ın gönderdiği kişi, Deli Dumrul’u yenip ona ders vermek için gönderilmiş vazifeli.

Deli Dumrul’un eşi: Vefalı, kocası için canını vermekten çekinmeyen biri.

Deli Dumrul’un annesi –babası: Kendi canlarından oğulları için vazgeçemeyen kişilir.

KİŞİ KARŞILAŞTIRILMASI
Çatışmalar
Deli Dumrul – Azrail -Güç çekişmesi
Öldürmek – Bağışlamak - Fikir çatışması
Can sevgisi – Eş sevgisi - Fikir çatışması
Can sevgisi – Oğul sevgisi -Fikir çatışması
Mal sevgisi (değersiz) – Can sevgisi (değerli) - Fikir çatışması

İnsan – Zaman – Mekan
Destanda Deli Dumrul zaman ve mekan yüzünden yiğit ve asi bir karaktere sahip olmuş. O zamanlarda ancak kaba kuvvetle ayakta kalınabildiği için Dumrul da böyle yetiştirilmiş. Eş ve aile sayesinde değişken bir anlayış yaratılmış.

Atasözleri Niteliğindeki Sözler
Prof. Dr. Muharrem Ergin’in “Dede Korkut Kitabı” ndaki “Duha Koca Oğlu Deli Dumrul” adlı destanda atasözü niteliğinde hiçbir deyiş ve söz bulunmamaktadır.

Akım Özellikleri
Hikayenin genelinde idealist, romantik ve metaryalist bir dünya görüşü hakimdir. Tanrı'ya saygısızlık ve itaatkarsızlık büyük bir suç olarak görülmekle, bu akımda biri için can feda etmek herşeyin üstünde tutulmaktadır. Hikayede, Allah’ın en büyük günahları bile affedebileceği gibi İslamiyeti kabul ettirici özellikler kullanılmıştır. Ayrıca bu efsaneyle İslamiyet’i yeni yeni kabul eden Oğuzlara, İslam’ın Şamanizm gibi şekilci bir din olmadığı anlatılmıştır. Hikayede İslam dininde, Şamanizm’in tam tersine Tanrı ile kul arasına birinin giremeyeceğinin de üstüne basılmıştır. Hikayenin temelinde Oğuzların sosyolojik hayatı yatmaktadır. Bu efsanele insanlara ders vermeye çalışılmış ve Oğuzlardaki ideal alp tipi insan yaratılmıştır.

Eserin Diğer Eserlerle Karşılaştırılması
Deli Dumrul Destanı’nda da Boğaç Han Destanı’ndaki gibi yiğitlik, mertlik ve kahramanlık ön planda tutulmuştur. Her iki destanda da saygısızlık kötü bir unsur olarak işlenmiştir. Boğaç Han destanında da aile içi karışıklıklar söz konusudur. Deli Dumrul’un hikayesinde annesi ve babası tarafından yapılan nankörlükle, Boğaç Han Destanı’nda Dirse Han’ın içinde bulunduğu davranışlar ve oğlunu vurması, birbirine benzetilebilir. Deli Dumrul Destanı’nda bir ana karakterin bir evrim geçirmesi söz konusu iken, Boğaç Han Destanı’nda ana karakterin sadece gerçekleri öğrenmesi söz konusudur.

Eserdeki Dil ve Anlatım Özellikleri
Deli Dumrul Destanı hikaye halindeyken destana dönüştürülmek istenmiş; bu yüzden yarı nesir, yarı nazım halinde kalmış. Destan eski Türkçe ile günümüz Türkçe’sinin bir senteziyle yazılmış. Olay içinde kullanılan sıfatlar ve benzetmeler doğadan seçilmiş. Örnek olarak “Kaza benzer kızımın gelinimin çiçeği oğul” mısrası gösterilebilir. Burada Deli Dumrul’un annesi gelinini kaza, oğlunu da onun çiçeğine benzetmiştir. Ayrıca hikayenin genelinde tezatlarla ve secilerle süslenmiş akıcı bir anlatım kullanılmış. Yarı Türkçeleşmiş tamlamalar da yazı içinde yer almaktadır. Örneğin “akça göğsüm” tamlamasında “akça” kelimesi eski Türkçe’den, “göğsüm” kelimesi ise günümüz Türkçesinden gelmektedir.

Cümle Yapısı ve Anlatım Yolları
Deli Dumrul Destanı’nın genelinde, “uçup geldi, sen ona var” gibi kısa eylem cümlelerinin yanında, en fazla 6-7 kelimeden oluşmuş kullanılmış. Ayrıca mecazlı anlatımlara da yer verilmiş. İyi kurgulanmış yapısından dolayı Dede Korkut hikayeleri diğer Türk edebi eselerinden daha üstün ve ağır gösterilmiştir.

Şiirsel Söyleyişler ve Ahenk Unsurları
Yazının bir kısmı şiir formatıyla yazıldığından dolayı, uyak gibi şiirsel unsurlar ön planda.

Parçanın genelinde kullanılmış olan uyaklar ilk seferde göze batıyor ve kulağa hoş geliyor. Ayrıca genelde ikilemeler de bolca kullanılmış. Düz yazı bölümlerinin içinde akıcılığı sağlayan seciler dikkat çekiyor.


DEDE KORKUT VE DEDE KORKUT HİKÂYELERİ
Korkut destanı veya hikâyeleri Orta Asya'da şekillenmeye başlamış; Türklerin Müslüman olmalarından ve Anadolu'ya gelmelerinden sonra din ve çevre motiflerine göre bazı değişikliklere uğramıştır. Dede Korkut'un hikâyeleri, parça parça ve değişik versiyonlarda Anadolu'nun çeşitli yerlerinde yaşamaktadır. Bugün Türkiye'de en yaygın olarak bilinen ve en geniş Dede Korkut hikâyeleri, 15-16, yüzyıllarda meçhul biri tarafından kâğıda geçirilmiştir. "Kitab-ı Dede Korkut" adlı bu eser, Azerbaycan ve doğu Anadolu'daki Oğuz Türklerinin arasında yaşayan Dede Korkut hikâyelerini kaydetmiştir.

Dede Korkut simgesi, hikâyelerin değişmeyen motifidir. Oğuz boylarının başı derde girdiğinde veya sevinçli bir durumu olduğunda "Oğuz bilicisi" Dede Korkut'a danışır; o ne derse o yapılırdı. Çocuklara ad konulacağı zaman Dede Korkut çağrılırdı.

Büyük Türk destanının yaratıcısı Dede Korkut'un kişiliği üzerinde bilgilerimiz yetersiz kalıyor. Korkut-Ata adıyla da tanınan Dede Korkut, söylentilere göre Oğuzların Bayat Boyundan Kara Hoca’nın oğludur.

Onun, IX. ve XI. yüzyıllar arasında Türkistan'da Sir-Derya nehrinin Aral Gölüne döküldüğü yerde doğduğu, Ürgeç Dede adında bir oğlu olduğu, Oğuz Türklerinden büyük saygı gördüğü, bu bölgelerde hüküm süren Türk hakanlarına akıl hocalığı ve danışmanlık ettiği destanlarından anlaşılmaktadır.

Dede Korkut'un Türkler arasında, ağızdan ağıza, dilden dile dolaşan destan niteliğindeki hikâyeleri XV. yüzyılda Akkoyunlu'lar devrinde Dede Korkut Kitabı adıyla bir kitapta toplanmış, böylelikle sözden yazıya dökülmüştür. Destan derleyicisi, Dede Korkut kitabının önsözünde Dede Korkut hakkında şu bilgileri verir ve onun ağzından şu öğütlerde bulunur:

(Bayat Boyundan Korkut Ata derler bir er ortaya çıktı. O kişi, Oğuz'un tam bilicisi idi. Ne derse olurdu. Gaipten türlü haber söylerdi...)

(Korkut Ata Oğuz Kavminin her müşkülünü hallederdi. Her ne iş olsa Korkut Ata'ya danışmayınca yapmazlardı. Her ne ki buyursa kabul ederlerdi. Sözünü tutup tamam ederlerdi...)

(Dede Korkut söylemiş: Lapa lapa karlar yağsa yaza kalmaz, yapağılı yeşil çimen güze kalmaz. Eski pamuk bez olmaz, eski düşman dost olmaz. Kara koç ata kıymayınca yol alınmaz, kara çelik öz kılıcı çalmayınca hasım dönmez, er malına kıymayınca adı çıkmaz. Kız anadan görmeyince öğüt almaz, oğul babadan görmeyince sofra çekmez. Oğul babanın yerine yetişenidir, iki gözünün biridir. Devletli oğul olsa ocağının korudur...)

(Dede Korkut bir daha söylemiş: Sert yürürken cins bir ata namert yiğit binemez, binince binmese daha iyi. Çalıp keser öz kılıcı namertler çalınca çalmasa daha iyi... Çala bilen yiğide, ok'la kılıçtan bir çomak daha iyi. Konuğu olmayan kara evler yıkılsa daha iyi... Atın yemediği acı otlar bitmese daha iyi. İnsanın içmediği acı sular sızmasa daha iyi...)

Dede Korkut'un kitabında bir önsüz ile on iki destansı hikâye vardır. Bu destanlar, Türk dilinin en güzel örnekleri olduğu gibi, Türk ruhuna, Türk düşüncesine ışık tutan en açık belgelerdir. Bunlar:

1. Dirse Han Oğlu Boğaç Han
2. Salur Kazan'ın Evi Yağmalanması
3. Kam Büre Bey Oğlu Bamsı Beyrek
4. Kazan Bey Oğlu Uruz'un Tutsak Olması
5. Duha Koca Oğlu Deli Dumrul
6. Kanlı Koca Oğlu Kantural
7. Kazılık Koca Oğlu Yegenek
8. Basat'ın Tepegöz'ü Öldürmesi
9. Begin Oğlu Emren
10. Uşun Koca Oğlu Segrek
11. Salur Kazanın Tutsak Olup Oğlu Uruz'un Çıkarması
12. İç Oğuz'a Taş Oğuz Asi Olup Beyrek Öldüğü

Dede Korkut, Oğuz Türklerini, onların inanışlarını, yaşayışlarını, gelenek ve göreneklerini, yiğitliklerini, sağlam karakteri ve ahlâkını, ruh enginliğini, saf, arı-duru bir Türkçe ile dile getirir. Destanlarındaki şiirlerinde, çalınan kopuzların kıvrak ritmi, yanık havası vardır.

Dede Korkut destanlarının kahramanları, iyiliği ve doğruluğu öğütler. Güçsüzlerin, çaresizlerin, her zaman yanındadır. Hile-hurda bilmezler, tok sözlü, sözlerinin eridirler. Türk milletinin birlik ve beraberliğini, millî dayanışmayı, el ele tutuşmayı telkin eder.

Yüzyıllar boyu, heyecanla okunan bu eserdeki destanlar, Doğu ve Orta Anadolu'da, çeşitli varyantları ile yaşamıştır. Anadolu'nun birçok bölgelerinde, halk arasında söylenen, kuşaktan kuşağa aktarılan hikâye ve destanlarda Dede Korkut'un izleri ve büyük etkileri vardır.

Millî Destanımızın ana kaynağı olan Dede Korkut Kitabı’nın bugün elde, biri Dresden'de, öteki Vatikan'da olmak üzere, iki yazma nüshası vardır. Bu yazma eserlere dayanarak Dede Korkut Kitabı, memleketimizde birkaç kez basıldığı gibi, birçok yabancı memleketlerde çeşitli dillere de çevrilmiştir.

Yazıya Tepkini Göster!

8 Yorumlar

YORUM YAPARAK SORU SORABİLİR veya KATKIDA BULUNABİLİRSİNİZ...

1) Yaptığınız yorum biz onayladıktan sonra görülecektir.
2) Yazım kurallarına mümkün olduğunca dikkat ediniz.
3) Kullandığınız üslubun kişiliğinizi yansıttığını unutmayınız.
4)Yorumunuza gelecek cevabı takip etmek beni bilgilendir kutucuğunu işaretleyebilirsiniz.

Yorum Gönderme

YORUM YAPARAK SORU SORABİLİR veya KATKIDA BULUNABİLİRSİNİZ...

1) Yaptığınız yorum biz onayladıktan sonra görülecektir.
2) Yazım kurallarına mümkün olduğunca dikkat ediniz.
3) Kullandığınız üslubun kişiliğinizi yansıttığını unutmayınız.
4)Yorumunuza gelecek cevabı takip etmek beni bilgilendir kutucuğunu işaretleyebilirsiniz.

Daha yeni Daha eski

Reklam

Reklamlar