Bu yazımızda Sergüzeşt romanının konusunu, özetini, temel çatışmalarını, temel iletisini, roman kişileri ve özelliklerini, zihniyet unsurlarını, dil ve anlatım özelliklerini kısaca ayrıntılı incelemesini bulabilirsiniz...

Kitabın Adı: Sergüzeşt
Yazarı: Sami Paşazade Sezai

ROMANIN KONUSU:
Eserde vurgulanan en önemli konu esarettir. Hayatı boyunca satılan, ezilen, oradan oraya fırlatılan bir taş misali görülen, bir insan olarak duygu ve düşüncelerine değer verilmeyen bir esirin dramı konu edilir.
Yazar insanın hayvan gibi alınıp satılamayacağını, esir dahi olsa her insanın duyguları hayalleri ve en önemlisi de bir kalbi olduğu gerçeğini ön plana çıkarır.
Romanda Osmanlının batılılaşmış burjuva sınıfının eleştirili esaret kurumuna bakış açısı ve yaşlı kuşakla genç kuşağın çatışması verilir. Asaf Paşa ve Zehra Hanım, sosyal münasebetlerde ve evlilikte zenginliği öne çıkarır. Oğulları Celal Bey ise zenginliğin önemli olmadığını, asıl olanın güzellik, namus olduğunu belirtir.

Günümüz genç kuşağının ilgi çeken bir yönünü ele alan eser o günkü toplumda da bugüne bilgi vermektedir.
Konusu gerçek hayattan alınmış bu romanda genel manada esir ticareti, sosyal sınıflar arasındaki dengesizlik, terbiye meselesi, geleneklerin sosyal hayata tesirleri başlıca unsurlardır. Ayrıca kader fikri Sergüzeşt romanında çok öne çıkmaktadır.

ÇATIŞMALAR:  Kuşak çatışması: Romanda sosyal sınıfların Romanda Osmanlı üst tabakasının cariyelik ve esarete bakış açısı eleştirilmiş, yaşlı ve genç kuşakların çatışmaları da ele alınmıştır. 
Ayrıca sosyal sınıflar arasındaki çatışmalar da yer almaktadır.

TEMASI: Romanın teması "esaret sorunu"dur.

TEMEL İLETİSİ: Eserde mal gibi alınıp satılan köle gibi çalıştırılan esir kızların büyük acılar yaşadıklarını vurgulayıp esaretin ne büyük bir kötülük olduğunu, bundan vazgeçilmesi gerektiği iletisi veriliyor. edebiyatfatihi.net

ROMAN ÖZETİ:

Kafkasya’nın bir köyünde Dilber adında küçük bir kız esircilerin eline düşer. İstanbul’a getirilir. Dokuz yaşındaki güzel kız, Mustafa Efendi adında bir memura satılır. Evin hanımı serttir, kötü huyludur. Dilber’e çok eziyet eder. Kızcağız bütün ağır işleri yüklenir, gücünün üstünde çalışır, böyle olduğu halde  sık sık dövülmekten, aşağılanmaktan kurtulamaz.

Mustafa Efendi Erzurum’a bağlı bir ilçeye atanır. Dilber’i götürmek istemediğinden bir esirciye satar. Dilber sıkıntılı yıllar geçirir. Ona müzik, okuma, ev işleri öğretilir. Dilber bir süre sonra Asaf Paşa konağına satılır.

Asaf Paşa’nın ailesi görgülü ve bilgilidir. Dilber burasını çok sever, ilk kez rahat eder. Ailenin oğlu Celal Avrupa’da okumuş, resim çalışmış, kültürlü ve yakışıklı bir gençtir. Neşeli ve iyi kalpli bir insandır.  Dilber’i model olarak kullanır, iki genç zamanla birbirlerine yakınlık duyarlar. Sevişirler. Anne baba durumu sezince telaşa kapılırlar. Çünkü bir halayık parçasıyla oğlunun evlenmelerine asla razı değillerdir. Oğullarının haberi olmadan Dilber'i  bir esirciye satarak konaktan uzaklaştırırlar. Celal olup bitenleri öğrenince üzüntüden yatağa düşer.

Dilber’in yeni sahibi Mısırlı bir zengindir. Kızı haremine kapamak amacındadır. Bunun için onu Mısır’a götürür.

Genç kız hareme girmek istemediğinden üst katta karanlık bir odaya kapatılır. Harem ağası Cevher kıza acır, onu kurtarıp İstanbul’a kaçırmak ister. Geceyarısı odaya ip atarak yukarı tırmanır, önce Dilber’i aşağı indirir. Arkadan kendisi de inerken dengesini kaybeder, düşerek ölür. 

Dilber yalnız ve çaresiz kalır. Tek başına İstanbul’a gidemeyeceğini anlar. Kendini Nil ırmağma atarak intihar eder.


ROMANIN ŞAHIS KADROSU:

KİŞİLER VE ÖZELLİKLERİ:

Romanda şahıs kadrosu olarak karşımıza iki grup çıkar: Köleler ve asiller. Dilber, Cevher Ağa, Teravet kölelik kavramını vermek için seçilmiş tiplerdir. Celal Bey, Hacı Ömer, Mustafa efendi ve karısı ise aydın ve varlıklı kesimi temsil eder.

DİLBER: Dönemin trajik bir sahnesini yani esirliği anlatmaya çalışan ve bu çalışmasında güzel bir eser ortaya çıkararak çalışmasında başarıyı yakalayan Samipaşazade Sezai, Dilber karakterini yazıya iyi bir biçimde dökmüştür.
Dilber’in küçük yaşında esirciye satılması, yaıılar sonra güzelleşip alımlılaşması akıcı bir dille anlatılmıştır.
Bu güzel ve talihsiz kız kendisi için imkansız bir sevdaya tutulmuş ve sonu hüsranla biten bir yaşam sürmüştür. Romanın asıl kahramanıdır. Merkez şahıs ve devrini temsil ettiği için önemli bir tiptir.
Namusuna düşkün, ölümü pahasına da olsa namusu için, odalık olma gibi kötü bir şeyi reddetme cesaretine sahip ulvi bir insandır. O, hayatta en fazla namusuna önem verir. Ve namusu için yaşar. Güzeldir ve bu güzellik onun başına hep sorunlar açmıştır.

CELAL BEY: 
Romanın ikinci önemli şahsiyetidir. Paris’te yurt dışı eğitimi gördükten sonra ressam olarak ülkesine döner ve model olarak kendisine Dilber’i seçer. Bu sırada da Dilber'in namusuna aşırı düşkünlüğü dikkatini çeker ve elinde olmadan Dilber’e aşık olur.
Zenginlik içinde bir yaşam süren Celal Bey rahat bir ortamda yetişmiştir. İstediği zaman istediği şeyi yapabilme rahatlığı ona verilmiştir. Bu zenginliği onun için bir şey ifade etmez çünkü, önemli olanaın maddi zenginlik deği, gönül zenginliği olduğunu savunan nadide insanlar arasındadır.

ZEHRA HANIM: Celal Beyin annesidir.  Oğlunun evdeki bir köleyle evlenmesini kabullenemez. Kötü kalpli bir insandır.

ASAF PAŞA: Celal Beyin babasıdır, o da eşi gibi oğlunun Dilber'le evlenmesini istemez. Varlıklı bir adamdır. 
Hacı Ömer: Bir esircidir merhametsiz, duygusuzdur.

Mustafa Efendi: Memurdur. Görevini kötüye kullanan ve rüşvet yiyen bir adamdır.

Teravet: Mustafa Efendi ve eşinin evinde Arap bir halayıktır. Kötü yürekli ve gaddardır. Dilber'e yaptığı işkenclerle ön plana çıkar.

Latife ve annanesi: Latife Dilber'in dert ortağı iyi ve merhametlidir. Anneannesi de aynı şekilde iyi ve merhametlidir.Yaşlı kadın ve latife yardımseverdir.

Cevher Ağa: Harem ağasıdır. Cesur, iyi yürekli, Dilber'i seven ve onun için ölümü göze alan bir kişidir.

MEKÂN VE ÖZELLİKLERİ:

İlk olarak anlatıma esirciye sayılacağı yerin tasviri ile başlanır. Buralar ise: Tophane Meydanı, Çakmakçılar Yokuşu, Beyazıt Meydanı, Aksaray gibi.
Daha sonra yazar Dilber’in satıldığı evin tasvirine geçer. “odada bir hücrenin içinde bir küçük şilteden ve bundan 50–60 yıl evvel yapılmış bir hücrenin içinde Çanakkale testisi ile bir bardaktan başka bir şey yoktu.”
Asaf Paşa’nın Moda’daki konağı da bir hayli geniş bir tasvirle anlatılmıştır. “Avrupai binanın deniz tarafındaki manzarayı göstermesine karşılık kara tarafındaki çınarı kestane, zeytin gibi insanı düşündüren ve esirlik içindeki hayale, lacivert göğü gösteren yüksek ışıkları, güneşin ışığını dalgalandırarak uzun gölgeleri ve hoşlukları hiçbir tarafla bağlantısı olmayan bahçeye ruhun aradığı rahat ve huzuru veriyordu…” (15 s)
Bu mekân tasviri Halid Ziya’dan önce Türkçe’de rastlamadığımız en güzel örnektir. Sezai’nin bütün ömrü Avrupai tarzda dekore edilmiş köşklerde geçtiğinden yazar, güzel ve rahat bir üslupla okuyucuyu sıkmadan en küçük ayrıntıyı bile ihmal etmez.
Dekor para ve yaşayış tarzı ile yakından ilgilidir. Avrupai bir hayat tarzını, bütünü ile benimsemiş olan Asaf Paşa ailesi, dekorda da Batılı tarza önem vermiştir.



ZAMAN: 

Roman Dilber'in Kafkasya'dan yedi yaşında kaçırılmasıyla başlar Nil Nehri'ne kendini atarak boğulmasıyla son bulur. Romanda kronolojik bir zaman sıralaması gözlenmiştir.
Olaylar 19. yüzyılda geçmektedir. Yaşanam zamanı bilinmemekle birlikte yazıldığı dönemde yaşanmış olabilir.

BAKIŞ AÇISI VE ANLATICI:

Roman müşahit anlatıcıya ait bakış açısı ile kaleme alınmıştır. Yazar, esir ticareti yapanlar ve Dilber gibi esarete mahkûm olanlar arasındaki tutumunu dengeleyememiş. Her iki tipteki insana belli bir mesafeyle bakamamıştır.
Yazar romanda kendi kimliğini gizleyememiş, zaman zaman araya girerek kendi düşüncelerini de eklemiştir. Ara sıra konu dışına çıkmış. Esirlik kurumunu acındıracak etki sağlamaya çalışmıştır. Yazar kendi düşüncelerini belirttiği bir bölümde “ Ağlamak, uğradığımız felaketlere karşı vücudumuzda kalan kuvvet kalıntılarının bir feryadıdır.”(s.31) diyerek yorumda bulunmuştur.
Dram öğelerini yer yer kullanarak eserin coşumcu bir yapıta çevirmiş. Mesela eserin 23. sayfasının ikinci paragrafında; “Aferin! Bu Kafkasyalı küçük çocuğun muzdarip kalbine ki kendisine ait olanlardan başka bir şeyi kabul etmeyerek ve bohçasını koltuğun altına alarak oda kapısından dışarı çıktı.” Demiştir.
Yazar yine başka bir bölümde de okurun acındırma duygularını uyandırmak ister: “Zavallı Çocuklar! Sizin o mini mini elleriniz, eski Asya vahşetini kullandığı ve birkaç yüzyıldan beri insanlığın zorbalık yükü altında inlediği esirlik zincirlerini kırmak için değil, belki kendiniz gibi küçük kuşları, güzel çiçekleri okşamak içindir.” Der.

YAZARIN SÖZÜNÜ EMANET ETTİĞİ KİŞİ

Sergüzeşt romanı 1889 yılında yazılmıştır. Bir insanın hemcinsi olan başka bir insanı kul edinmesi, hiçbir şekilde tasvip edilecek bir durum değildir. Ancak tarih boyunca doğuda ve batıda bir realite olarak yaşanmıştır. Dolayısıyla romanın gerçeği ile hayatın gerçeği birbirine yakındır. Eserde o dönemin esaret anlayışına ait birçok iz bulabiliriz. Mesela eserde eserlerin duygularına yer verilmemesi, bir insan olarak değil de iş yapmak için yaratılmış bir mahlûk olarak bakılması gibi bölümlere rastlarız.

Dilber ve cevahiri romanda yazarın sözünü emanet ettiği kişilerdir. Geçmişinde esirlerin bulunduğu konaklarda bulunan Sezai, bu gerçekleri Dilber ile yaşamıştır.

Dilber, tip olarak bir Çerkez kızıdır. Karakter olarak da devrin ve dönemin yaşantısını yansıtır.
Romanda bir sınıfın trajik durumu Dilber ile öne çıkarılmıştır. Ferdi, sosyal konulara değinilmiştir. Bu konuları çok etkili, vurgulu ve eleştirel bir biçimde anlatılmıştır. Romantizminde konu edildiği bölümlere rastlamak mümkündür.
Eserde yazarın sözünü emanet ettiği kişi Dilber’dir. Söylemek istediklerini onun ağzı ile bize aktarmıştır. Dilber yazarın düşünce ve fikirlerinin sembolüdür.
Vakanın gözleme dayanması, ruh çözümlemelerinin tabiiliği, mekân tasvirlerinin olayın gelişmesine paralel ve kahramanların ruh halleriyle ilişkili olarak realist akımı benimser. Ancak Sezai’nin zaman zaman Namık Kemal ve Ahmet Mithat romantizminden gelen bir tavırla kahramanlarına karşı duygularını gizlemediği görülür. Mesela Cemil Bey’i beğenir; Dilber, esir kızlar, Cevher gibi kahramanlara acır; esirci Hacı Ömer, Harputlu Mustafa Efendi’nin Hanımı gibi kahramanlarına kızar. Bütün bu duygularını saklama ihtiyacı duymaz.
Tanzimat dönemi Türk romanının “asıl örgüsünü teessüri mevzuların yaptığını” belirten Tanpınar, bunu on dokuzuncu asır sonlarında , “romantizmin serpintisi” olarak değerlendirir. Sergüzeşt ‘te de “ bu hissi unsura henüz çok mütereddit bir realizm arzuyla, kibar ve satkarene hatta Avrupalıca bir hayatı aksettirmek endişeleri karışır”der. Sergüzeşt ‘ten önce romantizm tecrübesini yaşayan Türk romanı Sergüzeşt’le realist tavrın örneğini sunar. Tanpınar “henüz çok müterreddid bir realizm “söz grubuyla bu tavrın, edebi eserde yansıması biçimine işaret eder. Ancak Sezai, bir taraftan realist tavrı benimserken, bir taraftan da Namık Kemal ‘in üslubunu sürdürür.

DİL VE ÜSLUP

Sergüzeşt’in dili ve üslubu sade ve tabiidir. Kuş ve renk isimleri her fırsatta kullanılmıştır. Kuş, özgürlüğün sembolüdür. Mekan tasvirleri çok iyidir. Okuyucunun hayal dünyasına uygundur. Samipaşazade Sezai’nin ilk ve son romanı olması itibariyle diğer romanlarıyla karşılaştırma gibi bir şansımız bulunmamaktadır.
Başarılı bir eser ortaya çıkaran Sezai, okuyucun bir solukta bitirebileceği bir kitap vücuda getirmiştir. Anlatım akıcı ve sürükleyicidir. Kısa ve öz olması da okuyucu için bir avantajdır.
Sergüzeşt romanını esas kahramanı olan Kafkasyalı esir kız Dilber’dir. Romandaki diğer şahısların hepsi ya ona eziyet eden veya onu koruyan ve seven kimselerdir. Romana bütün olarak Dilber’e ıstırap veren insanlar hâkimdir. Romanda, Dilber hemen daima kendisine zıt kimselerle karşılaştığı ve bu kimseler Dilber’le münasebetlerine göre tasvir edilmiştir. Başta Dilber’i Batum’dan İstanbul’a getiren Çerkesler’in insani duyguları yoktur. Kendi ırklarından olan kızları İstanbul’a getirir ve satarlar. Onlara göre insan, değeri para ile ölçülen bir varlıktır. Esir kızları satın alan adam, Hacı Ömer adındaki esirci, Dilber’le taban tabana zıt “iriyarı, çirkin, vahşi, merhametsiz bir insandır. Hayatta iki şeye önem verir: biri duvarda asılı kırbacı, öteki ise evine gelen zayıf mahlûkların kimsesizliğidir. Dilber’i satın alan Harput sabık Mal Müdürü Mustafa Efendi’nin karısı da kendisi gibi çirkindir. Harputlu çirkin, merhametsiz ve saygısız bir adamdır. Sosyal bakımdan Dilber ile aynı durumda olan Harputlu’nun hizmetçisi Arap cariye Taravet de hanımı gibi çirkin ve merhametsizdir. Bunlara karşılık Dilber’i sokakta baygın halde bulan ve gece evine götüren ona annesi gibi bakan yaşlı kadın asil bir çehre ve şahsiyete sahiptir. Edirnekapısı civarındaki harap, korkunç konakta Dilber ile diğer esir kızları çalgı çalan, kitap okuyan ve dertleşirken gösterir. Yazar onları tasvir ederken tatlı çocukluk hatıralarına, acı hayat tecrübelerine yer verir. Dilber Asaf Paşa’nın konağına gele kadar masum, hassas, ezilmiş bir çocuk olarak karşımıza çıkar fakat bu köşkte, ressam Celal Bey’e derin hayranlık, aşk duyguları uyandıran bir genç kız hüviyetine bürünür. Dilber ‘den sonra romanın ikinci mühim kahramanı Celal Bey’dir. Celal Bey, refah içinde büyümüş Paris’te resim tahsili yapmış, sıhhatli, neşeli bir delikanlıdır. Bu romanda Celal bütün dikkat ve ihtirasını sanatına gömmüş gibidir. Bu yüzden sağlıksız bir tiptir. Celal Bey türlü kıyafetlere sokarak Dilber’in resmini yapmaktan hoşlanır.”Asaleti zenginlik ve sosyal mevkide değil güzellik ve kalp saflığı”nda arayan Celal Bey, bu düşünceleriyle geleneksel yapıya tezat teşkil eder. Dolayısıyla sahip olduğu sosyal statüye aykırı bir tablo çizer. Alışılmış olanı değiştirmeye yönelik tavrı, karşısında geleneksel yapıyı şiddetle korumaya kararlı bir güç bulacaktır. Onu değiştirmeye gücü yetmeyecektir. Celal Bey, Dilber’in aşka eğilimli hassas yönünün ortaya çıkmasına hizmet ederken aynı zamanda mevcut sosyal yapıya karşı çıkışında örneğini gösterir. Asaf Paşa ve ailesi son dönem Osmanlı toplumunun tüketim tarzını temsil eder. Celal’in anne ve babası, toplum kurallarını gözetme çabası yüzünden kısıtlı kişilerdir.
Sergüzeşt ‘i üstad-ı has Ekrem’in nihayetsiz kalbine ithaf ile i’lâ etmek istemiştim. Bu eserin bir meziyeti varsa onu da şimdi zir-i zeminde durmuş, fakat bâlâ-yı sermediyette ebedîü’l-halecan olan kalpten almıştır.
Romanın “baştan sona kadar ezilen masum insan ile ezen kötü, anlayışsız insanlar tezadına dayandığını” belirten Mehmet Kaplan “ Sergüzeşt romanında eşya ve mekân tasvirleri, içinde yaşanılan dünyayı kurmada; şiir ve estetik duyguları telkinde önemli rol oynar. Bu bakımdan o, Namık Kemal ve Ahmet Midhat Efendi’den ayrılır” der.

ZİHNİYET UNSURLARI:


Yazıya Tepkini Göster!

104 Yorumlar

YORUM YAPARAK SORU SORABİLİR veya KATKIDA BULUNABİLİRSİNİZ...

1) Yaptığınız yorum biz onayladıktan sonra görülecektir.
2) Yazım kurallarına mümkün olduğunca dikkat ediniz.
3) Kullandığınız üslubun kişiliğinizi yansıttığını unutmayınız.
4)Yorumunuza gelecek cevabı takip etmek beni bilgilendir kutucuğunu işaretleyebilirsiniz.

  1. Elinize sağlık tam performans ödevimin ölçütlerine göre olmuş çok iyi

    YanıtlayınSil
  2. güzel rabia senı sevıyorum

    YanıtlayınSil
  3. çok teşekkürler

    YanıtlayınSil
  4. ASD:SAD:AS:D:SDFHD:

    YanıtlayınSil
  5. mükemmelllllllll perfect :D

    YanıtlayınSil
  6. çk güzel olmuş kitap okuyup özet çıkarmaktan daha kolay ve daha rahat verilen

    YanıtlayınSil
  7. offfffffff süper.d

    YanıtlayınSil
  8. :P mükemmel olmasada iş görür (güzelllii)

    YanıtlayınSil
  9. FEVKALADENİNDE FEVKİN DE :)

    YanıtlayınSil
  10. sağolun gerçekten benim performans ödevimdi

    YanıtlayınSil
  11. tamda ödevime göre çok teşekkür ederim

    YanıtlayınSil
  12. çok sağolun ödevimin %90 ını bu kısımdan yaptım elleriniz dert görmesin :)

    YanıtlayınSil
  13. Serenay senden nefret ediyom

    YanıtlayınSil
  14. Okuyun bu kitabı 1 gununuzu almaz be

    YanıtlayınSil
  15. Guzel ve heyecanliydi

    YanıtlayınSil
  16. tam bi profsnz helal

    YanıtlayınSil
  17. Sınavım vardı bu kitabı okuyamamıştım çok sağolun...

    YanıtlayınSil
  18. @Adsız

    katılıyorum helal sana!!!

    YanıtlayınSil
  19. @Adsızharika çoook sağolun

    YanıtlayınSil
  20. @Adsızben okudum romanı neffis bir roman, herkese tavsiye ederim,Dilberin sonu cidden çok acıklı...

    YanıtlayınSil
  21. seni seviyorum ya anla artık.

    YanıtlayınSil
  22. yorumumu onaylamayın istemiyom

    YanıtlayınSil
  23. görüşürüz sağolun

    YanıtlayınSil
  24. beni boş bi insan sanmayın da bu sergüzeşt ödev olmasa hayatta okumazdım çok zayıf basit bi kitap zaman kaybı

    YanıtlayınSil
  25. Cok iyi ama yine okunmasinden yanayim

    YanıtlayınSil
  26. ya çok saolun yarına sınavım vardı bu kitaptan çok işime yaradı teşekkür ederim :))

    YanıtlayınSil
  27. cok tesekkürler:)))

    YanıtlayınSil
  28. çok iyi teşekkürler

    YanıtlayınSil
  29. Aynen benimde sınavım ın en az kırk puanı

    YanıtlayınSil
  30. Yav daha acik inceleme verdi hoca bize ama burda az sey var yavv

    YanıtlayınSil
  31. Gercekten cok guzel bayildim cok isime yatadi helel sizeeeee dd.

    YanıtlayınSil
  32. Ya yarin sinavim var kitabı okumuştum ama fazla özeti aklimda kalmamisti bu cok iyi oldu tsk mukemel

    YanıtlayınSil
  33. hakkınızı helal edin sınavlardan dolayı ödevi burdan yaptım ve gayet yeterli yazmışsınız teşekkürler..

    YanıtlayınSil
  34. Cok guzel bi ozet olmus yarin sinavim var kitabi bitirememistim burdan tamamladim cok sagolun ellerinize saglik.

    YanıtlayınSil
  35. Performans odevimdi tesekkur ederim :)

    YanıtlayınSil
  36. Tam da sınav zamanı helalsiniz :-d

    YanıtlayınSil
  37. Yarına ödev çok teşekkür ederim size ya çok isime yaradı.

    YanıtlayınSil
  38. abi harikasınızz emeğinize sağlık yarına da ödev vardı Allah razı olsun

    YanıtlayınSil
  39. IAFL TEAME SAYGILAR

    YanıtlayınSil
  40. Ödevime yardımcı oldu. TEŞEKKÜRLERRR (h) tabi daha yapmam gerekn çoook ödev var ;-(

    YanıtlayınSil
  41. 9. sınıf edebiyat sınavından biri ise kitap sınaviydi iki kitaptan birisi buydu . okudum ama burada daha iyi anladım . ellerinize sağlık 😊

    YanıtlayınSil
  42. Diğer sayfalara baktim da bu sayfa kadar aciklayici bir sayfa değildi.. teşekkürler.

    YanıtlayınSil
  43. 10 numara 5 yıldız :) :) :) :) :) sağolun

    YanıtlayınSil
  44. Allah razı olsun!

    YanıtlayınSil
  45. Ne tatlısın, amme hizmeti resmen!

    YanıtlayınSil
  46. Iyi Olmus Bide Intibahla Araba Sevdasina Bakcan Simdi Sinav Var Helal Olsun!!

    YanıtlayınSil
  47. tek kelimeyle harika

    YanıtlayınSil
  48. Cevher iple değil merdivenle tırmanıyor o yanlış olmuş

    YanıtlayınSil
  49. Çok iyi sağolun

    YanıtlayınSil
  50. tesekurler sagolun cok isime yaradi elleriniz dert gormesin

    YanıtlayınSil
  51. tesekurler sagolun cok isime yaradi elleriniz dert gormesin

    YanıtlayınSil
  52. tesekurler sagolun cok isime yaradi elleriniz dert gormesin

    YanıtlayınSil
  53. abi bişey diyim mi siz efsanesiniz ^^ çok iyi

    YanıtlayınSil
  54. Çok iyi tebrikler.

    YanıtlayınSil
  55. Cok güzel ve ayrıntılı. Harika

    YanıtlayınSil
  56. Bu Romanı Okudum bitirdim biraz karışık tı sanki ama özeti daha ayrıntılıymış ellerinize sağlık ( Bizde Afiyet olsun)

    YanıtlayınSil
  57. çok teşekkürler çok işime yaradı

    YanıtlayınSil
  58. Çok beğendim herkese tavsiye ederim

    YanıtlayınSil
  59. Bu romanın türü nedir ?

    YanıtlayınSil
  60. sabri ulker i.h.l
    de tanırlar

    YanıtlayınSil
  61. çok iyi bir özet hali profilinde neden kız fotosu var

    YanıtlayınSil
  62. Merhabalar.Benim birkac sorum olacak bilgi verirseniz cok sevinirim.
    Iki Şehrin Hikayesi,Genc Werterin Acilari ve Siddhartha romanlarinin bakis acilar ve kacinci agizdan yazildiklari hakkinda bilgi verebilir misiniz cok acil.

    YanıtlayınSil
    Yanıtlar
    1. İlahi bakış açısıyla yazılmışlardır bence

      Sil
  63. Uzun yerleri kısaltsanız iyi olur

    YanıtlayınSil
  64. Arkadaşlar özetin bazı yerleri yanlış .Örneğin odaya ip atarak değil merdivenle çıkıyor ancak Dilber aşağı indikten sonra Cevher aşağı inerken dengeyi saglayamiyor ve merdiven uzerine düşüyor ve orada can veriyor.Olayda ip falan yok yani

    YanıtlayınSil
  65. abi her şeyi anladımda olay yok tema yok çatışmada yok bu üçüsü olsa ne kadar güzel olacak

    YanıtlayınSil
  66. abi ellerinize sağlık kitapta 2 yada 3 sayfa var burda yarım sayfa yada 1 sayfa allah sizden ve bunu kimyapmılsa onlarında eline sağlık ödevimdi çok şükürki bitrdim hakkınızı helal edin

    YanıtlayınSil
  67. Anlatmaya gerek yok görüyorsunuz 😂😂😂

    YanıtlayınSil

Yorum Gönderme

YORUM YAPARAK SORU SORABİLİR veya KATKIDA BULUNABİLİRSİNİZ...

1) Yaptığınız yorum biz onayladıktan sonra görülecektir.
2) Yazım kurallarına mümkün olduğunca dikkat ediniz.
3) Kullandığınız üslubun kişiliğinizi yansıttığını unutmayınız.
4)Yorumunuza gelecek cevabı takip etmek beni bilgilendir kutucuğunu işaretleyebilirsiniz.

Daha yeni Daha eski

Reklam

Reklamlar