kişiler ve özellikleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
kişiler ve özellikleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

19 Ara 2017

Ömer Seyfettin Külah Hikayesinin Konusu, Özeti, Olay Örgüsü, İncelemesi

Ömer Seyfettin Külah Hikayesinin Konusu, Özeti, Olay Örgüsü, Kişiler ve Özellikleri, Yer ve Zaman, Çatışmaları, İncelemesi

Usta öykücü Ömer Seyfettin'in Külah adlı öyküsü zekice kurgulanmış bir "dolandırıcının dolandırılma" öyküsü.   Bu çok keyifli öyküde, kendisini kurnaz zanneden bir dolandırıcının kendisi gibi başka bir dolandırıcı tarafından büyük bir oyun ve hileyle dolandırılması ve ibretlik sonu ince bir yergiyle anlatılıyor. www.edebiyatfatihi.net

Özeti: 

Bulgaristan göçmeni olan öykü kahramanı Mıstık, hayvan ticareti yapan, saf insanlara sürekli  "külah giydirmeye" çalışan yani hile ve kurnazlıkla insanları dolandıran, kendini uyanık zanneden bir tiptir.  En zayıf, çelimsiz hayvanları birazcık bakımla ederinin çok üstünde satar. Ama hayvan pazarında  bir de rakibi  vardır Mıstık'ın. Bu kişi, çevresinde  Molla olarak tanınan Kayserili 45'lik bir sofu(!)dur. Mıstık bu adamla ortak olup onu da dolandırarak yaptıkları işten elde edilen kazancın hepsini cebine indirme niyetindedir.  Ancak finalde külah giydirmeyi düşündüğü Kayserili Molla, ona öyle bir külah giydirir ki Mıstık hem rezil rüsva olur hem de hapsi boylar. Kendisine oynanan oyunu tıkıldığı kodeste anlayan Mıstık'ın feryat etmesi artık boşunadır. edebiyatfatihi.net inceledi

Kişiler:

Asıl Kişiler:

Mıstık: Bulgaristan göçmeni olarak geldiği Anadolu'da insanları dolandıran, kendini kurnaz ve uyanık zanneden bir tiptir.

Molla: Kayserili Molla,  din kisvesi altında  insanları dolandıran oldukça kurnaz ve zeki bir tiptir.  

Mekan: Hikayedeki asıl  olaylar Anadolu'da bir kasabada geçmektedir.

Hikaye Değerlendirmesi:

Ömer Seyfettin zekice kurguladığı ve merak ögesini canlı tuttuğu bu hikayesinde mizahi  bir anlatımla  kendini uyanık zanneden ve saf insanları türlü hilelerle dolandıran tiplerin ibretlik sonunu gözler önüne sermiş. Dindar görünmeye çalışıp her haltı yiyen diğer dolancırıcılara da ince göndermeler yapmış.

Ömer Seyfettin Kimdir? Edebi Kişiliği ve Eserleri


6 Tem 2015

Haldun Taner Gülerek Ölmek kitabının özeti , kişiler ve özellikleri ,tahlili


GÜLEREK ÖLMEK (HALDUN TANER) ÖYKÜ İNCELEMESİ
Kitap Adı : Haldun Taner Bütün Hikayeleri – 3
Yayınevi: Bilgi Yayınevi
Baskı Tarihi : Mart 2013 Onuncu Basım
Sayfa Sayısı : 184

Cumhuriyet dönemi edebiyatımızın önemli yazarlarından biri olan Haldun Taner modern hikâye tarzının temsilcilerindendir, özellikle tiyatro eserleri ve öyküleriyle tanınmıştır. Yazar öykülerinde “insan ve insani değerler, doğa, yaşam, zaman, psikolojik durumlar, insanların seçme yetisi, seçicilik özelliği, fetişizm, anormallik” (Yalçın, 1995: 92-200) gibi konuları işlemiştir. Haldun Taner öykülerini dönemsel akımlardan ve yazınsal gruplardan etkilenmeden bağımsız olarak yazmaya çalışmıştır. Yoğun olarak öykülerini yayımladığı dönem olan 1950’ler ülkemizde Varoluşçu-Gerçeküstü anlayışa sahip öykülerin hâkim olduğu bir zaman dilimidir ve o dönemde diğer bir akım da sosyal gerçekçiliktir. Haldun Taner ise “herkesin anlayabileceği halkçı bir üslup” (Tosun, 2011: 11) benimsemiştir.

Haldun Taner, “Gülerek Ölmek” adlı öyküsünde Ankara’da bir şirkete başmühendis olan ayrıca yüzmeyi iyi bilen, havalı bir kişiliğe sahip olan Sekban Bey’i ve Akçakoca’ya yapacağı üç günlük tatilini, oradaki insan tiplemelerini, ölüm korkusunu Sekban karakteri üzerinden anlatmış ve insanın zayıf yanlarını ortaya koymuştur. Öykünün ana karakteri olan Sekban Bey planlı, programlı bir insandır. Yazar burada Sekban Bey arayıcılığıyla diğer öykülerinde olduğu gibi ( Onikiye Bir Var – Haldun Taner ) zaman kavramı üzerinde durmuştur. Öykünün geçtiği yer Akçakoca’da bir oteldir. Otelde bulunan kişiler yüksek mevkilerde bulunan, zengin kimselerdir. Bu kişiler okuyucuya batı özentisi, kendi toplumunu beğenmeyen kişiler olarak yansıtılmıştır. Yazar öyküsünde çeşitli çatışmalara da yer vermiştir. Sekban Bey’in denizin dalgalı olduğu bir zamanda yüzmek istemesine otelde kalan müşterilerin karşı çıkması ve Sekban Bey’i korkutmaya çalışmaları birey toplum çatışmasına ve Sekban Bey’in dalgalarla boğuşması insan-doğa çatışmasına örnek gösterilebilir.
Öyküde olaylar 3. tekil şahıs yani tanrısal bakış açısıyla anlatılmıştır. Yazar öyküde diğer öykülerinde de olduğu gibi sade bir dil kullanmıştır (Tosun, 2011: 11), ayrıca Sekban Bey karakterinin üzerinden birçok betimlemeye yer vermiştir. Bu betimlemeler arayıcıcıyla yazar Akçakoca halkının yaşam biçimi hakkında bilgi edinmemizi sağlamıştır. “Hava somurtuktu. Gökyüzü raporu da ilerisi için pek iyimser görünmüyor. Çoğunluğu kurşuni ama birkaçı da bayağı yüklü siyah bulutlar, bir yere geç kalmışlar gibi telaşlı telaşlı güneye doğru uçuşuyorlar. ” (s.158) öykünün bu bölümünde yazar kişileştirme sanatını kullanmıştır. Öyküdeki olaylar birbirini takip etmektedir, dolayısı ile öyküde öyküleyici anlatımda kullanılmıştır. Örneğin “ Sekban ilerledi. Soldan önüne bir deniz topu yuvarlandı. Sekban, sol ayağını topun üstünden aşırıp kalan sağ ayağının içi ile topa dokundu” (s. 161) . “ “Dün hava güzeldi. Ama yine denize giremedim” dedi siyah süveterli, siyah pantolonlu Ankaralı hanım. “ Mandalar banyo yapıyorlardı plajda. Bir koku bir koku” ” cümlesiyle yazar istiare sanatını kullanmıştır. Öyküde dikkat çeken önemli noktalardan biri de yazarın çeşitli alıntılar yapmasıdır. “Hep aynı fikre bağlılığı taassup haline getirmedim. Ben gerçek arayıcısıyım. Bir konu üzerinde, o an ne düşündümse, onu söylemeliyim. Aynı konuda daha önce ne söylemiş olduğumu hiç hesaba katmadan (Gandhi - Hayat Yolundaki Tecrübelerimin Hikâyesi) ” (s. 169 ), “ “Faraziyenizi çok yanlış önyargılara oturtuyorsunuz Sayın Miss Websters” diyordu. “Sakin bir deniz, sadece şairane bir imgedir. Aslında deniz durmadan huzursuzluk içindedir. Her an bir fırtına patlayabilir. Hem de en umulmadık zamanda” (Agatha Christie - Hercules Poirot’un Tatili ” (s.170 ) Bu alıntılar ile Sekban Bey karakterinin başına gelecekler okuyucuya hissettirilmiştir.
Sonuç olarak Haldun Taner Sekban Bey karakteri üzerinden çeşitli insan tiplerini incelemiş, çatışmalara yer vermiş, söz sanatlarını kullanmış ve açık bir dil kullanmıştır.

YAZAR HAKKINDA ÖZLÜ BİLGİLER VE TÜM ESERLERİ .
..TIKLAYINIZ
HALDUN TANER HAYATI, EDEBİ KİŞİLİĞİ VE ESERLERİ MADDELER HALİNDE
yazı kaynağı: http://facedemia.blogspot.com.tr

KAYNAKÇA


Yalçın, Sıddıka Dilek Haldun Taner'in Hikayeleri ve Hikayeciliği, (1995) Ankara: Bilgi Yayınevi
Tosun, N. (2011). “Bir Hayat Projesi Olarak Mutluluk”, Türk Edebiyatı, (451): 10-13.
Taner, Haldun (2013) Bütün Hikayeleri – 3 ; Bilgi Yayınevi
Mustafa Enes Şahin

27 Haz 2015

Fatma Aliye Hanım Muhadarat roman özeti , konusu ,ana teması , kişiler ve özellikleri , (geniş içerik )

FATMA ALİYE HANIM - MUHÂDARÂT 
ÖZETİ , KONUSU , ANA TEMASI, KİŞİLER VE ÖZELLİKLERİ, DEĞERLENDİRMELER ,İLGİLİ MAKALELER

www.edebiyatfatihi.net yayın ekibi derledi..
GENEL BİLGİLERDEN ÖNCE MUHÂDARÂT NE DEMEK BAKALIM... Kelimenin anlamı TDV İslam Anikloedisinde öyle açıklanıyor...
MUHÂDARÂT

(المحاضرات)

Edebî, dinî, kültürel bilgilerin aktarıldığı edebî bir tür.
Sözlükte “bir topluluğun huzurunda bilgi ve birikimlerini aktarmak, onlarla ilmî tartışmada bulunmak” gibi mânalara gelen muhâdara kelimesinin çoğulu olan muhâdarât, terim olarak başkasına ait sözlerden muhataba veya okuyucuya uygun alıntılar halinde aktarmalar yapmayı ve bu nitelikteki sözleri toplayan edebî eser türünü ifade eder. Bu türe muhâdara adının verilmesinin sebebi, bunun, ileri gelen devlet ricâliyle büyük âlimlerin huzurunda düzenlenen meclislerde karşılıklı soru-cevap şeklinde sohbet ve tartışmalar halinde başlamış olmasıdır. İki âlim arasında gerçekleşen sohbet ve münakaşalar belli bir tarihten itibaren derlenerek kitap haline getirilmiş, bu eserler de muhâdarât veya mecâlis adıyla anılmıştır.

16 Nis 2015

Halime Kaptan kitabının konusu,özeti,olay örgüsü,kişiler ve özellikleri...

RIFAT ILGAZ HALİME KAPTAN ESERİ 

KONUSU: Batı Karadeniz’de Kurtuluş Savaşı’na katılan denizcilerin, kaptanların hayatı anlatılır. Denizcilik terimleri ve yerel ağız kullanılır. Rıfat Ilgaz kadın, genç ve çocukların yararlı oluşunu örnekler.

KİŞİLER /KARAKTERLER ve ÖZELLİKLERİ

HALİME KAPTAN: Cesur, namuslu, becerikli, köy kadını. Bütün gün ineğe, ev ve bahçe işlerine bakar. Güçlü, dayanıklıdır.

TEMEL REİS:
Cide’nin köyünde yaşayan 65 yaşında, tecrübeli kaptan. Halime’nin kayınbabası. Sandalıyla İnebolu’ya yük götürüp getirir. Romatizma ağrılarından rahatsızdır. Uyuyamaz

MEMİŞ: Halime’nin oğlu. Küçük. Dürüst. Sarı saçlı. Oyunu çok sever. Annesi de eve geç gelmesine kızar ve tokat atar
BEKİR:
Temel Reis’in sandalında görevli becerikli genç.”Pantolonu da şalvar biçimiydi, uçkurluydu. Ceket dar geldiği için iki düğmesini iliklememişti.” (s.15)
ZEYNEL:
HALİT:
HARUN REİS: Karadeniz kıyılarında zorba gemici.
TEĞMEN:Türk milleti için çalışır.
SABRİ: Halime’nin kocası, askerdedir
MUHTAR: Güvenilir ve yetkili.

OLAY DİZİSİ

ÖZET: 
On bir bölüm.

1.Temel Reis, köydeki yoksulluğu, yiyeceksizliği düşünür. Lodos kesilince üç gençle İnebolu’ya yük götürmeyi planlar. Gelini Halime ile sandalın satılmasını tartışır.

2.Bekir, teyzesi Halime’nin yanına gelir. Reis Dede’nin sandalıyla sefere çıkacaktır. Temel Reis Bekir’e denizcilik kurallarını öğretir. Bekir ile Halime yolculukta gerekli araç ve yiyeceklerin konduğu zembili, torbayı hazırlar. Muhtar Ali Efendi de onlara yardım için kıyıdadır. Zeynel, Halil öteki iki tayfadır. Halime ile oğlu Memiş de sandalın denize indirilmesi için yardım ederler. Temel Reis hareket etmeden önce gelini Halime’ye şunları söyler: