fıkra etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
fıkra etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

11 Eki 2016

HAKLAR SÖYLEMİNDE ÇEVRE EĞİTİMİNİN YERİ

HAKLAR SÖYLEMİNDE ÇEVRE EĞİTİMİNİN YERİ VE TÜRKİYE’DE ÇEVRE EĞİTİMİNİN ANAYASAL DAYANAKLARI

ELİF ÇOLAKOĞLU 
Çevre eğitimi, çevrenin korunmasında, iyileştirilmesinde ve geliştirilmesinde çağdaş çevre yönetiminin önemli araçlarından biri olarak kabul edilmektedir. Çevre sorunlarının ortaya çıkmasından temel sorumlu olarak görülebilecek insana, yaşam boyu sürebilecek kapsamlı ve iyi bir eğitim ile sahip olduğu çevreye ilişkin sorumluluklarının ve görevlerinin hatırlatılması gerekmektedir. Bu eğitim, bireyleri çevre koruma konusunda bilgili ve bilinçli kılmanın yanı sıra, doğal kaynakların sürdürülebilir kullanımına ve tüketim alışkanlıklarında çevreyi korumaya yönelik olumlu tutum ve davranış değişikliklerine yol açacaktır. İnsanın doğayla uyumunu yeniden gözden geçirmesi, empati kurabilmesi ve yaşam seviyesini ve kalitesini düşürmeden etkinliklerini, üretim ve tüketim faaliyetlerini çevredeki doğal dengelere göre dü- zenleyebilmesi olasıdır. Çevre eğitimi, söz konusu bu süreci ve eğilimi tersine çevirebilmede, değiştirebilmede ve olumlayabilmede gereklidir. Bu, gerek insanların çevre ve gerekse çevrenin insan, canlı ve cansız varlıklar üzerindeki etkilerinin bilinmesi ile birlikte çevre sorunlarının çözümünde etkili olacaktır. İlköğretimden üniversiteye dek tüm eğitim kurumlarında çevre eğitiminin planlı ve sürekli bir anlayışla verilmesi, insanı daha bilinçli ve duyarlı bir hale getirecek ve ona ya- şadığı çevreden yararlanırken, doğal dengeleri bozmadan sürdürülebilir davranış kalıpları ve biçimleri kazandırılacaktır.

ŞEHİR YAŞAMI YALNIZLIĞI


Şehir Hayatı Yalnızlığı


Şehir hayatını yaşayan ve (genellikle) bu hayattan sıkılan insanlarda çoğu kez aynı düşünceyle karşı karşıya kalıyorum. “Emekli” olup Anadolu’ya, Ege’ye, Akdeniz'e gitme hayalleri. Bunun altında yatan nedenleri derinlemesine incelemeye gerek yok. Anadolu insanı saftır, temizdir, sıcakkanlıdır. Oraların toprağı, suyu başkadır, doğaldır, organiktir falan filan. Bu böyledir.



Hal böyle olunca düşünmeden edemiyor insan, peki şehirlerde yaşayan insanların farkı ne bu Anadolu insanlarından? Hepimiz insanız en nihayetinde. Ben buna biraz da “izole olmak” diyorum naçizane. Kendimizi toplum içinde soyutlaştırmamızdan ötürü diyorum. Halbuki sabah işe giderken bindiğiniz bir otobüste neşe dolu bir “Günaydın” la karşılaştığınızı düşünsenize? Belki de tüm günü neşeli geçirmenizi sağlayacak bir günaydın.