10.SINIF DERS NOTLARI etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
10.SINIF DERS NOTLARI etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

20 Nis 2016

GAZEL-TÜRKÜ FARKLILIKLARI (TABLO ŞEKLİNDE)

GAZEL-TÜRKÜ FARKLILIKLARI,
gazel ile türkü karşılaştırılması,
gazel ile türkü benzerlik ve farklılıkları

Yapı : Gazelin nazım şekli "gazel"dir.Nazım birimi (birim değeri) beyittir. Beyit bütünlüğüne dayalı tema işlenmiştir.

Türkü:   Nazım türü türküdür."Bent" adı verilen bölüm ile her bendin sonundayinelenen bağlama(kavuştak) denilen nakarat bölümlerinden oluşmuştur. Bentler ve kavuştaklar kendi aralarında uyaklanmıştır.

Ahenk : Gazelde Ahengi sağlayan ögeler: Her türlü ses benzerliği (uyak-redif), aruz ölçüsü, söyleyiş özelliği...
Türküde Ahengi sağlayan ögeler: Her türlü ses benzerliği (redif, uyak), hece ölçüsü, söyleyiş özelliği...

Dil : Gazelde Arapça ve Farsça sözcük ve tamlamalarla yüklü imgeli, ağır, süslü bir dil
Türküde Halk söyleyişlerinin yer aldığı anlaşılır,yalın  sade bir Türkçe kullanılmıştır.
Tema : Gazelde aşk , kadın , şarap gibi temalar ; türküde sevgi , aşk , kahramanlık , gurbet , hasret , ayrılık gibi pek çok tema işlenir.

Gelenek : Gazel Divan Şiiri geleneğini , türkü anonim halk şiiri geleneğini yansıtır.

Şiirler arasındaki farklılığın temel sebebi gazelin divan şiir geleneğine türkünün anonim halk şiiri   geleneğine bağlı kalınarak oluşturulmasıdır.


TABLO ŞEKLİNDE...






8 Ağu 2014

SAV ÖRNEKLERİ (günümüz Türkçesi'yle)

Sav; atasözü niteliğinde, az sözle çok şey anlatan, anlam yoğunluğu bulunan, özlü sözlerdir. Divân-ı Lügati't-Türk’te pek çok sav vardır. Bugünkü atasözlerinin karşılıklarıdır. Uygur alfabesinde de atasözü olarak kullanılmıştır.

19 May 2014

DİVAN EDEBİYATI NESİR (DÜZYAZI) ÖZELLİKLERİ,ÖNEMLİ TEMSİLCİLERİ VE ESERLERİ

  • Divan Nesri’nin Genel Özellikleri
  • Dil, konu ve tür yönünden Arap ve İran edebiyatlarının etkisindedir
  • Konu ve düşünceden çok, söyleyiş güzelliğine önem verilir.
  • Dili yabancı sözcük ve tamlamalarla yüklüdür. Söz sanatlarına ve mecazlara önem verilir. Cümleler uzundur. Paragraf düzeni yoktur
  • Cümlelere yerleştirilen secilerle (uyaklı sözlerle) şiirdekine benzer bir ahenk yaratılmaya çalışılır.
  • Noktalama işareti kullanılmaz.
  • Düzyazıda dini-ahlaki konular ağırlıklı olarak işlenir. Tarihi olaylar, gezi izlenimleri, toplumsal sorunlar, bireysel duygular gibi konuların da işlendiği olur.

14 Mar 2014

DİVAN ŞİİRİNDE GÜL-BÜLBÜL MAZMUNU

Divan Edebiyatı'nda "Bülbül" Mazmunu 
Bülbül, kelime anlamı olarak aslen Farsça’dır. Arapça’da “andelip”, “hezar” olarak kullanılır. Çeşitli Türk şivelerinde “böberdek”, “bübürdek” “keleçek”
“kujulak”, “ötlügen” şeklinde kullanılır. Divan-ı Lügatit Türk’te sanduvaç / sandavaç olarak yer almaktadır.( Türk Edebiyatı Dergisi Kasım 2003: s.66)
Özellikle divan edebiyatı ve tasavvuf edebiyatında sıkça adı geçen bülbül mazmunu halk edebiyatında da yer alır. Fakat halk edebiyatında turna gibi 
bir rakibi vardır. Divan edebiyatında ise, bülbül hep en gözde mazmundur. Anka, hüma ve kaknüs gibi kuşlara da sıkça yer verilen divan edebiyatında 
bülbül önemini her zaman korumuştur.

DİVAN EDEBİYATINDA BELLİ BAŞLI MAZMUNLAR VE SEVGİLİ

DİVAN EDEBİYATINDA BELLİ BAŞLI MAZMUNLAR VE SEVGİLİ  
  Mazmun, edebiyatta özellikle Divan edebiyatında kullanılan klişeleşmiş sözlere verilen ad, kalıp benzetme, klişe mecazdır. Mazmunlar benzetmeli, cinaslı ve nükteli sözlerdir. Divan edebiyatında kullanılan mazmunlar aynıdır, her şair aynı mazmunları kullanır. Zaten bu yönüyle de imgeden ayrılır. İmge, bir şairin sadece kendisinin bulup kullandığı, mazmundan daha özgün kullanımdır
   Divan edebiyatı, geleneğin belirlediği hazır estetik kalıplar olan mazmunlar üzerine bina edilmiş bir edebiyattır. Güzellik algısı da bu mazmunlar etrafında şekillenmiştir. Birçok halleri, mazmunlarla ifade edilen güzellerin genel görünüşleri, yapıları ve tavırları aşağı yukarı bellidir. Bu yönüyle bakıldığında güzel veya sevgili tipi değişmemektedir.
Sevgilinin özellikleri de gelenek tarafından belirlenmiştir. Şairler bu geleneğin elverdiği çerçevede onların güzelliğini anlatırlar. Sevgili ise bütün hususiyetleri kendinde toplayan ideal bir güzeldir. Belli başlı mazmunlar;

AŞIK TARZI HALK NAZIM BİÇİMLERİ( TABLO)

Edebiyatfatihi
n.birimi
n.birimi sayısı
Uyak düzeni
tema
koşma
dörtlük
3-5
abab cccb dddb cccb ... veya; aaab cccb dddb.
Aşk ve doğa konularının yanı sıra, ayrılık, özlem, yalnızlık, gurbet, sıla, ölüm gibi temaları işler.
semai
dörtlük
3-6
abab cccb dddb cccb ... veya; aaab cccb dddb.
Genellikle aşk ve doğa konusu işlenir.
(koşmayla aynı)

Anonim halk şiirinin Türk kültürü için önemi

Anonim Halk Şiirinin Türk kültürü açısından önemi nedir?

Anonim halk edebiyatı İslamiyet öncesi Türk edebiyatının sözlü döneminden itibaren süregelen bir yapıya sahip olması dolayısıyla yüzyılların birikimini kuşaktan  kuşağa aktaran çok önemli araçlardır.

TÜRKÜLERİN TOPLUM HAYATINDAKİ YERİ VE ÖNEMİ


TÜRKÜLERİN TOPLUM HAYATINDAKİ YERİ VE ÖNEMİ
Türküler İslamiyet öncesi Türk edebiyatının sözlü döneminden itibaren süregelen bir yapıya sahip olması dolayısıyla yüzyılların birikimini kuşaktan (edebiyat fatihi’nden alıntıdır.) kuşağa aktaran çok önemli araçlardır.Türküler işledikleri konular itibariyle de toplumun duygu ve düşünce hazinesidir.Toplum yaşamının her anından bireysel konulara kadar her şeyi barındırırlar.Türkülerde (EDEBİYAT FATİHİ) kimi zaman bir annenin feryadı kim zaman bir aşığın hüznü ya da sevinci kimi zaman da bir bülbülün ötüşü kimi zaman Çanakkale’ye Yemen’e giden askerilerin ayak sesleri çınlar…

MANİ-RUBAİ BENZERLİK VE FARLILIKLARI (TABLO)

4.MANİ-RUBAİ KARŞILAŞTIRMASI
 
Edebiyat
fatihi
Yapı özellikleri
İfade biçimi
tema
rubai
Tek dörtlükten oluşur
Manzum


aşk, şarap, dünyanın türlü nimetlerinden yararlanma, hayatın anlamı ve hayat felsefesi, tasavvuf ve ölüm gibi konular




Mâni

Tek dörtlükten oluşur

Manzum

"Aşk/sevgi" ön plandadır. Öte yandan "gurbete giden eşe duyulan hasret, ayrılık, dert, güzellik-çirkinlik, kıskançlık, ölüm, evlenme düşüncesi, verilen sözde durmama, vefasızlık gibi pek çok temada yazılabilir.

Mani ve rubai benzerlikleri:

26 Ara 2012

9.SINIF FIRAT EDEBİYAT 101-105.SAYFA CEVAPLARI



9.Sınıf Fırat Yayıncılık Edebiyat Kitabı 3.Ünite: Anlatmaya Bağlı Edebî Metinleri İnceleme Yöntemi (Sayfa 101,102,103,104,105)
. Anlatmaya Bağlı Edebî Metinleri İnceleme Yöntemi
HAZIRLIK
1. Aşağıdaki paragrafları okuyunuz. Bu paragraflardan hangileri sosyal ve siyasi bir olayı anlatmaktadır?
1. Namık Kemal’ ait olan 2. metin sosyal ve siyasi bir olay anlatmaktadır.
2. Sınıfınıza getirdiğiniz metinleri okuyunuz. Metinlerin, yazıldıkları dönemin sosyal, siyasi, ekonomik yapısını ve sanat anlayışını yansıtıp yansıtmadığını belirleyiniz.
3. Görsel ögelerdeki nesneler arasında nasıl bir ilişki vardır? Bir öyküde veya romanda böyle parça bütün ilişkisi kurulabilir mi? Tartışınız. Tartışmanız sonucu ortaya çıkan görüşü tahtaya yazınız.
3. Resimler arasında bir ilişki vardır. Bu ilişki parça – bütün ilişkisidir. Roman ve öyküde de bu ilişki söz konusudur. Roman ve hikayede anlatılanlar geniş bir olay dizisi olarak meydana geldiği için anlatılan parçalardan bütüne ulaşılarak anlatılır.
4. Bir olayı anlatırken zihninizde nasıl bir sıralama yaparsınız? Açıklayınız.
4. Olayları oluş sırasına göre anlatırız. Olayın bir başından bir sonundan anlatmayız. Bir sıralanış ya da oluş sırası vardır ve bunu dile getiririz.

28 May 2010

10.SINIF DERS KONUSU: KATİP ÇELEBİ VE ESERLERİ


    *Kâtip Çelebi (1608-1656) tarih, coğrafya, bibliyografya ve biyografya ile ilgili çalışmalar yapmış Osmanlı bilim adamı ve aydını.

     * 1608 İstanbul’da doğdu. Babasının adı Abdullah’tır. Babası, Osmanlı devlet ve siyâset adamlarının yetiştirildiği Enderûn kurumunda eğitim görerek yetişmiş bir askerdir.
     * Mustafa bin Abdullah, ordu kâtipliğinde bulunduğu için ulema ve halk arasında Kâtip Çelebi diye tanındı.
     * 1645’te Girit Seferi'ne katılması sayesinde haritaların nasıl yapıldığını inceleme fırsatını buldu ve bu konuyla ilgili eserlerde çizilen haritaları gördü. Bu arada görevinden ayrılarak, üç yıl devlette çalışmadı. Bu üç yıl içinde bazı öğrencilerine çeşitli konularda dersler verdi. Yine bu zaman içinde sık sık hastalandığı için, tedavi çareleri bulmak amacıyla, çeşitli tıp kitaplarını okudu. Pek çok eserini bu yıllarda yazmıştır.
      *Kâtib Çelebi 1656 yılında vefât etti. Mezarı, Vefa’dan Unkapanı’ndaki Mahmûdiye (Unkapanı) Köprüsüne inen büyük caddenin sağ kenarındadır.
      *Kâtip Çelebi çalışkan, iyi huylu, vakarlı, az konuşan, çok yazan biri olarak bilinir. Arapça, Farsça yanında Lâtince'yi de bilirdi. Osmanlı Devleti'nde Batı bilimleriyle fazla ilgilenen ve Doğu bilimleriyle karşılaştırıp sentezini yapan ilk Türk bilim adamlarından biridir.
      Eserleri :

Keşfü'z-Zünûn an Esâmi'l-Kütüb vel-Fünûn: Arapça, çok kıymetli bir eserdir. On beş bine yakın kitap ve on bine yakın müellifi tanıtan büyük bir bibliyografya ansiklopedisi mâhiyetindedir. Mısır’da, Almanya’da, İstanbul’da basıldı. Lâtinceye de çevrilmiştir.

Cihannüma (Kâtip Çelebi): En eski coğrafya kitabımızdır. Haritalarıyla birlikte İbrâhim Müteferrika matbaasında basılmıştır. Daha sonra yazılacak coğrafya kitaplarımıza kaynak teşkil edebilecek bu eser, Avrupa dillerine çevrilmiştir.

Tuhfet-ül Kibâr fî Esfâr-il Bihâr: Denizcilik târihi bakımından önemli bir eserdir. Osmanlı Devleti zamanındaki deniz savaşlarını ele almaktadır.

Takvîm-üt-Tevârîh: 1648 târihine kadar yaşanmış olayların kronolojik açıklamasını içerir. Arapça ve Farsça dillerinde basılmıştır.

Fezleket-üt-Tevârîh: Bir mukaddime, üç usûl ve bir son sözden ibâret olan bu eser, varlıkların başlangıcı, peygamberlerin ve hükümdârların târihi diye hülâsa edilebilecek bir târih kitâbıdır.

Fezleke: Fezleket-üt-Tevârih’in devamı niteliğindedir. 1591’den 1654 tarihine kadar yaşanmış olayları anlatır. 1879’da iki cilt olarak basılmıştır.

DİĞERLERİ:
Kânûnnâme,

Târîh-i Firengî Tercümesi,

Târîh-i Kostantiniyye ve Kayâsire,

İrşâd-ül-Hayâfâ ilâ Târîh-ul-Yunân ver-Rûm,

Süllem-ül-Vusûl ilâ Tabakât-ilFuhûl,

İhlâm-ül-Mukaddes,

Tuhfet-ül-Ahfâr fil-Hikem ve’l-Emsâl ve’l-Eş’âr,

Dürer-i Müntesira vel Gurer-i Münteşira,

Düstûr-ül-Amel fî Islâhil-Hâlâl,

Beydâvî Tefsîri Şerhi,

Hüsn-ül-Hidâye,

Resm-ür-Recm bis-Sim ve’l-Cîm,

Câmi-ul-Mütûn min Cüll-il-Fünûn,

Mîzân-ül-Hak fî İhtiyâr-il-Ehak.