Ömer Seyfettin etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Ömer Seyfettin etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

30 Nis 2017

TOPUZ HİKAYE ÖZETİ,OLAY ÖRGÜSÜ,KİŞİLER,YER VE ZAMAN,ZİHNİYETİ (İNCELEMESİ)

ÖMER SEYFETTİN- TOPUZ HİKAYE ÖZETİ,OLAY ÖRGÜSÜ,KİŞİLER,YER VE ZAMAN,ZİHNİYETİ (İNCELEMESİ)

Olay örgüsü : 


  • Bağımsızlıklarını ilan eden Eflaklıların gelecek Türk elçisini beklerlerken bunu kutlamaları 
  • Kumandanın padişahın göndereceği "beratı"  bağımsızlık alameti ;  topuz ve davulu da hediye olarak değerlendirip böbürlenmesi
  • Türk elçinin üç yüz kişilik maliyetiyle şehre gelmesi , kumandanın yardımcısının bundan şüphelenmesi fakat rahat davranması
  • Elçinin attan inip saraya üç adamıyla yürüyerek götürülmesi 
  • Elçinin huzuruna çıkması , padişaha "berat"ını verirken muhafazın elindeki topuzla prensi öldürmesi
  • Elçinin üç adamına görev verip sancağı diktirmesi , davul çaldırması , Ulahça nara attırması
  • Elçinin salondakilere kimsenin Osmanlı'ya isyan edemeyeceğini haykırıp Prens'in tahtına oturması , salondakilere kendi şahsında padişaha bağlılıklarını bildirmesini emretmesi
  • Salondaki asilzadelerin elçinin eteğini öpmesi , bu sırada kumandan ve elçilerinin kellelerinin uçurulması...

ZİHNİYET UNSURLARI :

Osmanlı Devletinin çözülme yaşadığı Milli edebiyat döneminde Milli edebiyat sanatçıları halka moral ve umut vermek ve milli bilinci harekete geçirmek için Türk tarihinin şanlı sayfalarındaki destanları şiir ve hikaye biçiminde yazıyorlardı...Metnin oluşmasını sağlayan zihniyet budur...

Ayrıca sade dilin kullanılması , milli konuların işlenmesi diğer zihniyet unsurlarıdır.


TEMA : İsyanın cezalandırılması

ANLATICI VE BAKIŞ AÇISI : Hikaye üçüncü kişi ağzından anlatılmış , ilahi bakış açılı hakim anlatıcı kullanılmıştır.

TÜRLE İLGİLİ BİLGİLER :

Hikaye Maupassant (klasik vak'a öyküsü) biçiminde yazılmıştır. Serim , düğüm ve çözüm bölümlerinden oluşmuştur.

DİL VE ANLATIM

Sade bir dil kullanılmıştır. Doğal dil edebi haline dönüştürülmüştür.


16 Şub 2017

Ömer Seyfettin, Yeni Bir Hediye Hikaye Özeti,Konusu,Olay Örgüsü,İncelemesi

Ömer Seyfettin, Yeni Bir Hediye Hikaye Özeti,Konusu,Olay Örgüsü,İncelemesi

Ömer Seyfettin / Yeni Bir Hediye

-ÖZET-


Sadi Bey otuzlu yaşlarına gelmemiş kel ve sıska biridir. Eşi Cevriye Hanım ise kilolu Sadi Beye göre daha dinç, dinamik ve yemek yemeyi de seven bir kadındır. Üstelik şiir de yazmaktadır. Sadi Bey ve eşi Cevriye Hanım akşam yemeği sonrası balkonda oturmuş kahve içmektedirler.

Cevriye Hanım kocasıyla ayın yansımasının güzelliği, kendi duygu durumu, ayın izlediği aşıklar konusunda konuşmak istemekte ancak Sadi Beyin dikkatini çekememektedir. Sadi Bey, karısının söylediği her şairane söze donuk cevaplar vermekte eşi Cevriye Hanım’ı kızdırmaktadır. Çünkü onun kafasında başka düşünceler vardır: “Dayı çocuklarının sünnetine götürecekleri hediye masrafı.”

Karısı hediye olarak şiir yazmayı, manevi değeri olan bir hediye götürmeyi teklif eder ama komik duruma düşeceklerini söyleyen eşine kabul ettiremez. Sadi Bey hediye düşünmeye başlar. Bulduğu hediyeler ona masraflı gelir ve vazgeçer. Ayın denize yansımasını izlerken denizin üstündeki bir torpido buldurur alacağı hediyeyi.

Karısı pek çok tahminde bulunur fakat hediyeyi bir türlü bulamaz. Karısının söylemezse kendisini camdan atacağını belirtmesi üzerine “Milyon kuruş kıymetinde, ama tanesi bir liraya” diyerek ipucu verdiği hediyeyi söyler artık . Yeni hediye “Donanma Piyangosu” dur.
Sadi Bey bulduğu masrafsız hediyesinin sevinciyle yatağına gidip uykuya dalar.

www.edebiyatfatihi.net
Yeni Bir Hediye Hikaye İncelemesi

21 Ara 2016

Ömer Seyfettin,Türbe hikayesinin özeti,konusu,olay örgüsü,kişiler,yer ve zaman,incelemesi

ÖMER SEYFETTİN "TÜRBE" ADLI ÖYKÜSÜNÜN KONUSU,ÖZETİ,KİŞİLER,YER VE ZAMAN,İNCELEMESİ

TÜRBE HİKAYESİNİN ÖZETİ
Ömer Seyfettin bu öyküsünde otuz senedir dul olan üfürükçü Şefika Molla adındaki bir kadını anlatıyor.  Çocuksuz olup evinde can yoldaşı Rüküş Kadın adında bir zenciyle beraber yaşamaktadır. Otuz senedir evinden dışarıya çıkmamıştır. Şimdiki sorunu dışarıya çıkmak zorunda olmasıdır. 

Çocukluk arkadaşı Hacı Gülsüm Hanım ölüm döşeğindedir ve gelip kendisini görmesi için haber üstüne haber göndermektedir. Gideceği yer deniz kıyısında olup kendisinde kötü bir anısı vardır. Çocukluğunda örtüye girmeden evvel babası ile denizi görmeye gittiğinde orada konsolosları öldürdükleri için idam edilen birkaç Müslüman’ın asılmasını seyretmiştir. O günden beri deniz kıyısından hoşlanmamaktadır. 

Şeytan makinesi tabir ettiği tramvaya binmeyi reddeder ve Rüküş Kadın'la birlikte yürümeye karar verir. Uzun bir süre yürüdükten sonra eskiden mezarlık olup şimdi meydan olan bir yere gelirler. Bozulmuş mümin mezarları üstünde yürümek asabını bozar ve Şefika Molla eve geri dönmeyi düşünürken önünde duvarları koyu kil ile sıvanmış güzel, zarif bir türbe görür. Rüküşle birlikte türbedeki zâtı ziyaret etmek ister. Türbeye on adım kala durup ikisi de ellerini kaldırıp dua ederler. Gelen geçen herkes onla bakmakta ne yaptıklarını merak etmektedir. Nihayet türbeye gireceklerken Şefika Molla tam eski mezarlardan hiç olmazsa bir tanesinin kaldığına şükretmektedir ki türbeye iki gayrı-müslimin (müslüman olmayan) girdiğini görür ve dehşete kapılır. Oradaki bir zabite gidip ağlayarak durumu anlatır. Zabit gülerek kendisine o binanın türbe değil abdesthane, yani tuvalet olduğunu söyler. Böylece öykünün sonunda Şefika Molla cehaletinin utancını yaşar.