YA TAHAMMÜL YA SEFER

Yazar ➜ Sinem İşcan

Zevkle okuduğum bir yazar daha. Sizlerle paylaşmak istedim.Okuyun lütfen, zevk alacaksınız.

A) ESERİN KÜNYESİ:
  • Yazarın Adı: Mustafa KUTLU
  • Eserin Adı: Ya Tahammül Ya sefer
  • Yayımlayan: Dergâh Yayınları
  • Kaçıncı Baskı olduğu: Altıncı Basım
  • Basıldığı Yer ve Tarihi: İstanbul, 2003
  • Sayfa Sayısı: 126
$ads={1}

B MUHTEVA ÖZELLİKLERİ:

Konusu: Mustafa KUTLU, Ya Tahammül Ya Sefer hikâyesinde biri iç biri dış iki çatışmayı ana konu olarak seçmiştir. İç çatışma kişilerin kendilerini sorgulamaları, dış çatışma ise davalarıdır.
Kitabı okumadıysanız veya okumayı düşünüyorsanız bundan sonraki kısmın hikayenin geniş özeti olduğunu hatırlatmak isteriz.
Özeti: Medreseden bozma bir öğrenci yurdunda, yüce bir ideal etrafında birleşen genç öğrenciler vardır. Bu davalarını şöyle ifade ederler: Bizim hareketimiz mesuliyet hareketidir. Davamız hayata uymak değil, hayatımızı Hakk'a uydurmaktır.

Kendi aralarında samimi, her türlü menfaat beklentisinden uzak sohbet ederler. Ağabeylerinin izinden gitmeye çalışırlar. Bu kişiler: Yunus, Osman, Asım ve Murat'tır. Sadece iyi arkadaş olmakla kalmayıp aynı zamanda dava yoldaşıdırlar. Ülkenin istikbaline dair derin düşünceleri, yaptıkları ve yapmak istedikleri çok şey vardır. Her sayısı ayrı bir heyecanla çıkardıkları dergi, liseli arkadaşları aracılığıyla dağıtılmaktadır. Zaman gelir bu dört arkadaş ayrılır. Her biri değişik bir hayatın içine girerler. Bir tek Murat kalır geride. İdeallerine sadık kalan bir tek odur.

Asım, harçlığını çıkarmak için yanında çalıştığı Nuhzade Kemalettin Bey’in kızı Fethanet Hanım'la evlenir. Bir zamanlar "ideal" diye koştuğu ideal değerlerinden sıyrılıp çıkar. Okur ve akademik kariyerini de yapar. Bunları yaparken kendisini huzurlu kılan bütün hissiyatını kaybeder. Profesör Asım Bey’in pek anlaşamadığı bir de oğlu vardır. İlhan, babasının kendisine yabancılaşmasını tiksinerek seyreder. Onun zamanında çıkardığı dergiler, yazdığı yazılar oğlu ilhan için çok kıymetli ibret levhalarına dönüşür. Ailesi içinde aradığı huzuru bulamayan ve evden ayrılan İlhan’ın yolu da babasının bir zamanlar kaldığı yurda düşmüştür. Yurtta Veysel ile tanışır. İki genç zamanla birbirlerine kaynaşırlar. İlhan; Veysel’e "Ben babama benzemek istemiyorum." der.

Asım Bey’in dava arkadaşlarından Yunus ise avukat olur. Yunus Erzurum eşrafından müftü kızı Neslihan ile evlenir. Yazıhanesinin soğuk ve donuk duvarlarıyla halleşerek geçirdiği yıllardan sonra bahtı gülmüştür. Önce milletvekili, ardından bakan olur. Karısı Neslihan Hanım ile toplantılara katılır. Karısına başını açtırır. Neslihan Hanım kocasına karşı gelemez, her gece ağlamaya başlar.

Murat davası uğruna evlenemez. Yanında dava arkadaşı Kerim ile yayıncılık işine girer. Fikir kitapları basarlar. Hayat, satmayan fikir kitaplarıyla yürümemektedir. Bu fikir kitapları sadece matbaada yer kaplar. İlhan, arkadaşı Veysel’in çok övdüğü Murat Bey ile tanışır. Yazıhanenin dağınıklığı ve karşılaştığı tatsız olay İlhan’ın Murat ağabeysinden soğumasına sebep olur. Bu tatsız olay Murat Bey’in borcunu ödemediği için kâğıtçıdan güzel bir azar işitmesidir.

Dışarı çıktıklarında İlhan ile Veysel arasında sıkı bir tartışma yaşanır. İlhan, hem babasının hayatından aldığı dersi hem de Murat’ın geldiği noktayı gözden geçirir. Murat Bey’in kendilerini aldattığını söyler. Murat, davaya atanmış sefil bir hayatın sonunda ölür. Murat’ın cenazesi Asım Bey ve Bakan Yunus Bey için tam bir cendere hali olur.

İlhan Murat’ın tabutunu omuzlayan gençleri uzaktan seyrederler. İmamın cemaatten helallik istemesi üzerine Asım Bey şöyle der: “Neyi helal edecekler? Alacaklı olan Murat’tı!

Veysel tayin olduğu kasabada bir kitabevi açar. Murat ağabeyinin ideallerini yaşatmak için çalışır. Bu arada da evlenir. Veysel ilhan’a mektup yazar. İlhan mektubu şöyle anlatır: "Veysel son sözlerini utana sıkıla söylüyor, nerdeyse kulağıma fısıldıyor. Önümüzdeki seçimlerde muhtemelen aday olacağım."

Ana fikir: Herkesin bir davası olmalı; ama kendi fikirlerinden taviz vermeden davasını savunmalıdır.

Eserin Türü: Hikâye

Eserde İşlenen Temel Değerler: Özgürlük, insanca yaşama, insan hakları, değerler.

Şahıs Kadrosu:

  • Asım Bey: Üniversite de profesör, kilolu biri...
  • Kerim: Köyden getirilip Murat’ın yanına bırakılmış yetim bir çocuk.
  • İlhan: Asım Bey’in oğlu, zayıf, iktisatta okuyor.
  • Murat: Üniversitede okuyor. İlhan’ı teslim alan kişidir. Dava adamıdır.
  • Fethanet Hanım: Asım Bey’in karısıdır. Çok makyaj yapar.
  • Nalân: Asım Bey ve Fethanet Hanım’ın kızlarıdır.
  • Cevat: Nalân’ın sevgilisidir.
  • Yunus Bey: Milletvekili zayıf ve kel biridir.
  • Neslihan: Yunus Bey’in karısıdır.
  • Veysel: İlhan’ın üniversite arkadaşı, hukukçudur.
  • Hüseyin Avni: Yaşlı bir esnaf, hızlı konuşan esperili biridir.
  • Hüsnü Efendi: Yaşlı, kendi halinde biri.
  • Ayhan Bey: Doktor, Asım Bey’in dava arkadaşıdır.
  • Eleni: Ayhan Bey’in karısı.
  • Nazım Usta: Kunduracı bir esnaf. Temiz giyinmesini seven titiz biri.

 Üslubu: Hikâye boyunca erkek kahramanımız olan ilhan’ın yaşadığı olaylar karşısındaki duygu ve düşüncelerini kendi ağzından dinliyoruz.

Yazar hikâye de dili çok sade kullanmıştır. Düz anlatımlı bir dili olmasına karşın, kurduğu derinlikli hikâye dünyası çarpıcıdır. Ya Tahammül Ya sefer bu yalın dilden kendine özgü bir güç alıyor. Hem hızlı okuma ritmi sağlıyor hem de okunan metnin anlamını kaçırmamak için okuyucunun ayrıca çapa göstermesi gerekiyor.

Mekân: Medrese, kunduracı dükkânı, Asım Bey’in evi, Tatil köyü ve matbaa.

Zaman: Her mekâna göre farklı bir zaman vardır.

Eserin Adının Tematik Yapı İle İlgisi: Eserde yazarın kendisiyle ve çevresiyle olan çatışması anlatılmaktadır. Çevresindeki kişilerin hayatından iç ve dış çatışmalara örnekler verir. Kahramanımız ya bunlara tahammül edecek ya da sefere gidecektir. Anlam ilişkisi başlıkla buradan kurulmaktadır.

$ads={2}
Değerlendirmesi

Hikâyede olaylar mekânlara göre farklı zamanlarda geçiyor. Böyle olmasına rağmen yazarımız bütünlüğü çok iyi sağlıyor. Ana bütünlük ve ritim sağlayan, birbirinin tersi iki hareketin çerçeve içine alınmasıdır. Hikâye medrese, kunduracı dükkânı ve matbaa da başlayıp yine aynı yerlerde bitiyor.

İlhan evdekilerle bir çatışma içinde kendi hayatını kurmaya çalışıyor. Çevresindeki yapmacık hayat ona ters geliyor. İlhan bunlardan iğrenip davasına devam ediyor.

Hikâyede çekicilik ve sürükleyiciliğin en önemli sebebi merak duygusunu uyandırması ve acaba daha sonra ne olacak, olaylar nasıl gelişecek? Sorusuna yanıt aramamızdır. İki karşıt olayın bir bütünlük içinde verilmesi de okuyucunu hikâyeden kopmamasını sağlıyor.

Diyebiliriz ki hikâye oldukça yalın bir dille anlatılmasına rağmen, olaylar arasındaki bütünlüğü kaçırmamak gerekiyor. Çünkü olaylar hep birbiriyle bağlantılı. Yazarın bu bütünlüğü bölümler halinde vermesi okuyucuya daha da çekici geliyor.

Sinem İşcan

#mustafakutlu #yatahammülyasefer #dergahyayınları

Yazıya Tepkini Göster!

Bir Yorum Yaz

YORUM YAPARAK SORU SORABİLİR veya KATKIDA BULUNABİLİRSİNİZ...

1) Yaptığınız yorum biz onayladıktan sonra görülecektir.
2) Yazım kurallarına mümkün olduğunca dikkat ediniz.
3) Kullandığınız üslubun kişiliğinizi yansıttığını unutmayınız.
4)Yorumunuza gelecek cevabı takip etmek beni bilgilendir kutucuğunu işaretleyebilirsiniz.

Daha yeni Daha eski

Reklam

Reklamlar