Jean Paul Sartre/Bulantı 

Elif Elmas/kahve_kokulu_sanatlar

Bir ruhsal bulantı... Delilikten bir önceki hâl adeta... "Yazmak da olmasa ne yapacakmış Sartre?" diye düşündüm. Okurken o depresif ruh halini ve karamsar, kasvetli havayı öyle hissediyorsunuz ki yazmak da olmasa nasıl rahatlatacakmış kendini?

Sartre'ın ilk kitabı olduğu için çok büyük beklentilerle başladığım fakat başlarda çok zor ilerlettigim bir kitap oldu. 150. sayfadan sonra ise (otodidakt ile Roquentin'in sohbeti) daha çok içine aldı beni kitap diyebilirim...Yer yer çok derin felsefi ve ruhsal analizler vardı... Roquentin adındaki kahramanımızın günlüğü şeklinde kitap... Ama bir olay akışı yok. Gözlemlediği anlık durum ve kişileri hatta sokakları, evleri, kapıları iç dünyası ile harmanlayıp anlatıyor. Akıcı ve olay örgüsü olan romanları seven okurlar sıkılacaktır okurken. Sartre "Başkaları cehennemimizdir." der.
Foto: Elif Elmas

Ancak başkaları aynı zamanda bizim varoluşumuzu tamamlamamız için olmazsa olmazdır. Öfkeyi, aşkı, merhameti, kıskançlığı tüm insansal özelliklerimizi başkaları sayesinde yaşarız. Öyle var oluruz. Başkalarından kaçmak, yalıtılarak var olmak mümkün değildir. Varoluşsal kaygının temel parasokslarından biri de buydu kitapta.

Sartre bile (kitabın bir yerinde değindiği üzere) başkaları olmasa okunacak olmasa yazar mıydı bu kitapları?

Bir diğer bulantı yaratan kaygı ise Sartre'ın varoluşa yüklediği anlam daha doğrusu anlamsızlık. Zira kitapta şöyle belirtiyor: "Var olan her şey, nedensiz ortaya çıkar, zavallılığı yüzünden var oluşunu sürdürür ve rastgele ölür." 


Yazıya Tepkini Göster!

Bir Yorum Yaz

YORUM YAPARAK SORU SORABİLİR veya KATKIDA BULUNABİLİRSİNİZ...

1) Yaptığınız yorum biz onayladıktan sonra görülecektir.
2) Yazım kurallarına mümkün olduğunca dikkat ediniz.
3) Kullandığınız üslubun kişiliğinizi yansıttığını unutmayınız.
4)Yorumunuza gelecek cevabı takip etmek beni bilgilendir kutucuğunu işaretleyebilirsiniz.

Daha yeni Daha eski

Reklam

Reklamlar