MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ ŞİİR ÖRNEKLERİ, İNCELEMELERİ



Sevgili takipçilerimiz, 1911-1923 yılları arasındaki edebiyat dönemi Milli Edebiyat Dönemi'dir. Ömer Seyfettin, Ali Canip Yöntem ve Ziya Gökalp'in 1911 yılında çıkardıkları Genç Kalemler dergisinin bu edebiyatın oluşmasındaki etkisi büyüktür. Bu dergide Ömer Seyfettin tarafından yazılan "Yeni Lisan" makalesiyle sade dil ilk kez bir dava olarak görülmüş, önceki dönemlerin aksine milli ve milliyetçi temalar, toplumsal sorunlar işlenmiştir.

Milli Edebiyat Dönemi'nde farklı şiir anlayışları hakimdir. Bunlar:

1) Sade Dil ve Heceyle Yazılan Şiir
2) Saf(Öz) Şiir
3) Halkın Değerlerini ve Yaşam Tarzını Yansıtan Manzumeler

Bu yazımızda Milli Edebiyat Dönemi şiir inceleme örneklerini bulabilirsiniz. İncelemede Ziya Gökalp, Mehmet Emin Yurdakul ve Mehmet Akif Ersoy'un şiirlerine yer verdik:

İlk şiiirimiz Milli Edebiyat'ın önemli fikir babası Ziya Gökalp'ten "Lisan" şiiri:

MİLLİ EDEBİYAT ŞİİR İNCELEME ÖRNEKLERİ

ÖRNEK-1

LİSAN/ZİYA GÖKALP

Ziya Gökalp Lisan Şiirinin Biçim, İçerik, Ahenk Unsurları İncelemesi

Türkçülük fikrinin ünlü savunucusu olan fikir adamı, gazeteci, şair ve yazar Ziya Gökalp eserleriyle Türk milliyetçiliğinin sınırlarını belirlemiştir. Sosyoloji biliminin Türkiye'de yerleşmesine öncülük eden Ziya Gökalp'in dille ilgili görüşleri de çok önemlidir.  Türk dili üzerinde önemli çalışmalar yapmış olan yazar; Ömer Seyfettin, Ali Canip Yöntem'le birlikte "Genç Kalemler" dergisini çıkarmıştır.

Ziya Gökalp, Türkçe karşılığı bulunan Arapça ve Farsça sözcük ve söz gruplarının Türkçeden atılması gerektiği düşüncesi ile halk dilinde yer edinen kelimeleri Türkçeleşmiş kabul etmek gerektiği düşüncesini savunmuştur. On dörtlükten oluşan Lisan şiirinde de Türk dili, öz Türkçe, yaşayan Türkçeyle  ilgili düşüncelerini açık, sade ve didaktik bir tarzda belirtmiştir. 

Bu yazımızda Ziya Gökalp'in Lisan şiirini biçim, içerik ve ahenk yönünden inceleyeme çalıştık:
➥www.edebiyatfatihi.net

LİSAN

Güzel dil Türkçe bize,

Başka dil gece bize.
İstanbul konuşması
En sâf, en ince bize.

Lisânda sayılır öz
Herkesin bildiği söz;
Ma'nâsı anlaşılan
Lûgate atmadan göz.

Uydurma söz yapmayız,
Yapma yola sapmayız,
Türkçeleşmiş, Türkçedir;
Eski köke tapmayız.

Açık sözle kalmalı,
Fikre ışık salmalı;
Müterâdif sözlerden
Türkçesini almalı.

Yeni sözler gerekse,
Bunda da uy herkese,
Halkın söz yaratmada
Yollarını benimse.

Yap yaşayan Türkçeden,
Türkçeyi incitmeden.
İstanbul'un Türkçesi
Zevkini olsun yeden.

Arapçaya meyletme,
İran'a da hiç gitme;
Tecvîdi halktan öğren,
Fasîhlerden işitme.

Gayınlı sözler emmeyiz,
Çocuk değil, mümeyyiz!
Birkaç dil yok Tûran'da,
Tek dilli bir kümeyiz.

Tûran'ın bir ili var
Ve yalnız bir dili var.
Başka dil var diyenin,
Başka bir emeli var.

Türklüğün vicdânı bir,
Dîni bir, vatanı bir;
Fakat hepsi ayrılır
Olmazsa lisânı bir.

Ziya Gökalp

ZİYA GÖKALP-LİSAN ŞİİRİ İNCELEMESİ

İÇERİK: 

Dörtlüklerde Anlatılanlar:

1. dörtlük: Güzel dil Türkçenin “en saf”, “en ince” şekli İstanbul Türkçesidir.
2. dörtlük: Öz Türkçe halk tarafından anlaşılan dildir. Halk tarafından bilinen her sözcüğün öz Türkçe kabul edilmesi gerekir.
3. dörtlük:  Konuşma diline girerek halkça benimsenmiş olan yabancı sözcükler Türkçe sayılmalıdır. Türk halkının bildiği ve tanıdığı her sözcük ulusaldır, bunların yerine uydurma söz bulunup kullanılmamalıdır.
4. dörtlük: Yabancı sözcüklerin Türkçe eş anlamlısı (müteradifi) varsa Türkçesi kullanılmalıdır.
5. dörtlük: İhtiyaç halinde yeni kelimelere gerek duyulduğunda halk nasıl davranıyorsa aydınlar da öyle davranmalıdır. 
6. dörtlük:  Yaşayan Türkçe konusunda İstanbul Türkçesi esas alınmalıdır.
7. dörtlük: Türk dilinin öğrenilmesinde yabancı kaynaklar değil halk dili esas alınmalıdır.
8. dörtlük: Başka Türk lehçelerinden sözcük almaya gerek yoktur. Lisan, bir tanedir o da Türkçedir. 
9. dörtlük: Bütün dünya Türklerinin dili Türkçe olmalıdır. Türklerin dili Türkçedir ve başka dil vardır diyenler farklı bir amaca hizmet etmektedir.
10. dörtlük:  Milleti birleştiren din, vatan, vicdan gibi değerlerin birleştiriciliği ancak dile bağlıdır.

Teması: Dil, dil birliği, Türkçe

Yapı Özellikleri:

Ziya Gökalp'in Lisan şiiri on dörtlükten oluşmuştur. Her dörtlükte Türkçenin başka bir özelliğine vurgu yapılmıştır.

➠Nazım birimi: Dörtlük
Nazım Şekli: Ziya Gökalp'in Lisan şiiri anonim halk edebiyatı nazım biçimlerinden "mani" ile benzerlik göstermektedir. 7'li hece ölçüsü ve kafiye örgüsü mani nazım türüyle benzerdir.
Gelenek: Halk şiiri
Konusuna Göre Şiir Türü: Didaktik (öğretici)


Ahenk Özellikleri:

Ölçüsü: 7'li hece ölçüsü

Kafiye ve Redifleri:

Güzel dil Türkçe bize,
Başka dil gece bize.
İstanbul konuşması
En sâf, en ince bize.

"bize" redif; "e" yarım kafiye

Lisânda sayılır öz
Herkesin bildiği söz;
Ma'nâsı anlaşılan
Lûgate atmadan göz.

"öz" tam kafiye

Uydurma söz yapmayız,

Yapma yola sapmayız,
Türkçeleşmiş, Türkçedir;
Eski köke tapmayız.

➠"-mayız" redif; "ap" tam kafiye

Açık sözle kalmalı,
Fikre ışık salmalı;
Müterâdif sözlerden
Türkçesini almalı.

➠"-malı" redif; "al" tam kafiye

Yeni sözler gerekse,
Bunda da uy herkese,
Halkın söz yaratmada
Yollarını benimse.

➠"se" tam kafiye

Yap yaşayan Türkçeden,
Türkçeyi incitmeden.
İstanbul'un Türkçesi
Zevkini olsun yeden.

➠"eden" zengin kafiye

Arapçaya meyletme,
İran'a da hiç gitme;
Tecvîdi halktan öğren,
Fasîhlerden işitme.

➠"-me: redif; "t" yarım kafiye

Gayınlı sözler emmeyiz,

Çocuk değil, mümeyyiz!
Birkaç dil yok Tûran'da,
Tek dilli bir kümeyiz.

➠"yiz" zengin kafiye

Tûran'ın bir ili var
Ve yalnız bir dili var.
Başka dil var diyenin,
Başka bir emeli var.

"-i var" redif; "l" yarım kafiye

Türklüğün vicdânı bir,
Dîni bir, vatanı bir;
Fakat hepsi ayrılır
Olmazsa lisânı bir.

"-ı bir" redif; "an" tam kafiye

Dil ve Üslup Özellikleri: Şair dille ilgili düşüncelerini halkın anlayabileceği sade, yalın bir dille ifade etmiştir. Didaktik bir söyleyiş tarzı şiire hakimdir.

www.edebiyatfatihi.net

ÖRNEK-2

BIRAK BENİ HAYKIRAYIM/MEHMET EMİN YURDAKUL


"BIRAK BENİ HAYKIRAYIM" ŞİİRİNİN İNCELEMESİ

Zihniyeti:

Mehmet Emin Yurdakul, kendisini acı çeken, zorluklar içinde yaşayan bir toplumun sözcüsü olarak gör­mektedir. Onun eğlenceye, neşeli türkülere ayıracak vakti yoktur. O, milletin yaşadığı sıkıntıları dile getirmekle görevlidir. 

Mehmet Emin Yurdakul savaşların olduğu, milletin acılar, zorluklar çektiği dönemde bireyci sanat anlayışı ile aşk ve tabiat temalarını işleyen Fecr-i Aticilere şiddetle karşı çıkmış, milletin sıkıntılarını gür sesiyle haykırıp dile getirmiştir. Çünkü dönem itibariyle devlet ve millet var olma mücadelesi vermektedir. Millî Edebiyat döneminde yazılan eserlerde milliyetçilik önemli temalardan biridir. Sanatçılar topluma, toplumun sorunlarına eğilmişlerdir.

YAPI:

Nazım Birimi: Bent... Şiir üçer dizelik dört bentten oluşmuştur. 

AHENK UNSURLARI:

Ölçüsü: Şiir 15'li hece ölçüsüyle yazılmıştır. Belli bir durak düzenine sahip değildir...

Kafive Redifleri:

İlk bentte: “um” sesleri tam uyak, “-ar” sesleri tam uyak

2.bentte : “-sil” zengin uyak, “-mez” zengin uyak

3.bentte: “-et” sesleri tam uyak, “-ir” tam uyak

4.bentte:“-uk” sesleri tam uyak

İç Uyaklar ve Aliterasyonlar:

Volkan söner, lâkin benim alevlerim eksilmez;
Bora geçer, lâkin benim köpüklerim kesilmez dizesinde iç uyak vardır.
İlk bentte "n" sesiyle aliterasyon yapılmıştır.


TEMASI: Şiirin teması  "ŞAİRİN KİM OLDUĞU" ya da  "ŞAİRİN KİMLİĞİ"dir.

Şiirin teması sanatsal anlamda evrensel bir nitelik göstermektedir.Çünkü gerçek şairin ne olduğu evrensel bir temadır. Şiirin teması ile şairin dünyası arasında bir bağ kurulabilir, çünkü Mehmet Emin, milli ve toplumcu bir şairdir.

İMGELER VE SÖZ SANATLARI:

Şiirde "Şairleri haykırmayan bir millet", “Sevenleri toprak olmuş öksüz çocuk” , “kan damlayan diş”  "esir yaratmayan Tanrı" “mazlumların intikamı “volkan” “ alev”, “ bora”, “köpük” ,”öksüz çocuk” imgeleri kullanılmıştır. 

Bu imgeler şairin sanat anlayışını ve toplumsal duyarlılığını yansıtmaktadır. Kullanılan imgeler açık ve anlaşılır olması Milli edebiyat döneminde sade dil ve hece ölçüsüyle şiir yazıldığını gösterir.

“Zaman ona kan damlayan dişlerini gösterir.” ifadesinde ise zaman ve kan damlayan dişler arasında benzetme sanatı vardır.
Unutma ki şairleri haykırmayan bir millet,
Sevenleri toprak olmuş öksüz çocuk gibidir. dizelerinde teşbih(benzetme) sanatı var.

ÖRNEK-3

SEYFİ BABA-MEHMET AKİF ERSOY

3. şiir inceleme örneğimiz Milli Edebiyat Dönemi'nin bağımsız ismi "İstiklal Şairi"miz Mehmet Akif Ersoy'un halkın değerlerini ve yaşam tarzını yansıttığı manzumelerden biri olan Seyfi Baba...

İncelemeedebiyatfatihi.net

Mehmet Akif Seyfi Baba Manzumesinin İncelemesi

Nazım Birimi: Dize

Nazım Biçimi: Serbest Nazım (Açıklama: Mehmet Akif çoğu şiirini  serbest nazımla yazmıştır. Akif ölçü  ve kafiyeden hiçbir zaman ayrılmamıştır. Akif'te nazım birimi dizedir. Anlam bir dizede tamamlanmayıp kimi zaman birkaç dizeye yayılır. Anlam her zaman dize sonunda bitmez. Dizenin ilk sözcüğünde bittiği gibi ortasında da bitebilir.)



Ahenk Unsurları:

Ölçü: Aruz Ölçüsü

Metnin Olay Örgüsü:

  • Kahraman anlatıcının eve gelip ailesinden Seyfi Baba’nın hasta olduğunu öğrenmesi
  • Anlatıcının Seyfi Baba’ya gitmesi için yola çıkması
  • Seyfi Baba’nın evine gelmesi
  • Seyfi Baba ile diyalogları
  • Anlatıcının Seyfi Baba'ya para vermek istemesi ama parasının olmadığı için verememesi bu yüzden çok üzülmesi...

www.edebiyatfatihi.net

Temel Çatışması : Seyfi Baba adlı manzumenin temel çatışması "yoksulluk-zenginlik"tir.

Teması: Sosyal yoksulluk

Kişiler ve Özellikleri:

Mekan ve Özellikleri:

Metindeki zaman ve mekân unsurları ile dil özelliklerinden yola çıkarak metnin Osmanlı devle­tinin son yıllarında "Millî Edebiyat Dö­nemi"nde (1911 - 1923) yazıldığını söyleyebiliriz. Metnin mekânı, metnin teması olan "sosyal sefalet”i yan­sıtmaktadır. Metinde anlatıcının dolaştığı sokaklar, Seyfi ba­banın evi bu sefaleti gösterecek şekilde betimlenmiştir.

Anlatıcı ve Bakış Açısı:

Metindeki anlatıcı, hem olayları yaşayan hem de anlatandır. Metindeki anlatıcı, olay ve diğer kişilerle doğrudan ilişkili ve kahraman anlatıcının bakış açısına sahip bir anlatıcıdır.

Metnin Bölümleri:

Seyfi Baba metni üç bölüme ayrılabilir: Serim, düğüm, çözüm. Bu bölümleme, metnin bir hikâye gibi yazılmasından, hikâye özellikleri göstermesin­den dolayıdır.

“Seyfi Baba” şiirinde halkın yaşama tarzı değerleriyle ilgili ifadeler :

"Oturup kör gibi namerde el açmak iyi mi? "

"Ona ancak yapacak , beş vakit abdestle namaz"
"Kim kazanmazsa bu dünyâda bir ek mek parası:
Dostunun yüz karası ; düşmanının maskarası"

Şiirlerindeki toplum karşısındaki sorumluluk duygusu ve toplumsal hayat ile çevrenin tüm çıplaklığıyla yansıtılması Seyfi Baba adlı manzumede görülmektedir.Yine aruzun ustalıkla kullanılması ve dilin aynı zamanda sokağın dilini de yansıtması Akif’in Seyfi Baba adlı metninde de görülmektedir.

Seyfi Baba Manzumesi Gelenekteki Yeri:

Mesnevi, beyitlerle yazılır. Her beyit kendi arasında kafiyelidir. Olaylar uzun uzadıya anlatılabilir. Bu sebepten mesnevilerde kişi, zaman, mekân ve olay örgüsü bulunur. Bu özelliklerin hepsi manzum hikâyede de vardır. Manzum hikâyeler, mesneviler kadar uzun değildir. Seyfi Baba şiirinde şair, geleneksel bir anlatım biçimi olan mesnevi türünün imkânlarından faydalanmıştır. Ama kullanılan dil ve içerik bakımından mesneviyi modernize etmiştir.

Mehmet Akif ERSOY'un sanatçı kişiliği ile ilgili çıkarımlar:

  • Öğretici yanı ağır basan, din, ahlâk, vatan konularının işlendiği şiirlerinde konuşma dili­ni başarıyla kullanmıştır.
  • Realist bir şairdir.
  • Aruzu konuşma diline büyük bir başarıyla uygulamış, nazmı nesre yaklaştırmıştır
  • Manzum öyküler yazmıştır.
  • Halkın değerlerini ve yaşama tarzını işlemiştir.
  • Sosyal temalara ve sorunlara yer çokça yer vermiştir... edebiyatfatihi.net

4. ÖRNEK:
4. şiir inceleme örneği Milli Edebiyat Dönemi bağımsız sanatçısı olan Yahya Kemal Beyatlı'nın "Sessiz Gemi" şiiri...

SESSİZ GEMİ/YAHYA KEMAL BEYATLI

Ahenk Unsurları:

Yahya Kemal'in ünlü "Sessiz Gemi" şiirinde ahenk unsurları kafiye, redif , aruz ölçüsü , aliterasyon , asonans ve her türlü ses benzerliğidir.


Ölçü: Şiirde aruz ölçüsü kullanılmıştır.

Şiirin aruz kalıbı: Mef û lü Me fâ î lü Me fâ î lü Fe û lün
Ritim: Aruz ölçüsüyle sağlanmştır.


Şiirde zengin bir kafiye redif örgüsü vardır. Ahenk hem aruz ölçüsü hem de kafiye rediflerle zenginleştirilmiştir.  Ayrıca şiir iç ahenk bakımından da zengindir.
Bazı ses ve sözcükler tekrar edilerek bu zenginlik sağlanmıştır.
Birinci beyitte gemi- giden, günü –gelmişse sözcüklerinde g sesi tekrar edilmiş.
İkinci beyitte yolcusu- yol, yokmuş sözcüklerinde “y “ sesi  tekrar edilmiş.
Diğer beyitlere bakıldığında onlarda da bu iç zenginliğin olduğu görülecektir. Yahya Kemal, şiirde musikiyi en iyi işleyen şairlerimizdendir.


Kafiye ve redifleri

Artık demir alma günü gelmişse zaman dan,       -dan ;redif   -man ; zengin kafiye
Meçhûle giden bir gemi kalkar bu liman dan.

Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır y-ol;      -ol  ; tam kafiye
Sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir k-ol.

Rıhtımda kalanlar bu seyâhatten el-em-li,        -li ; redif     -em; tam kafiye
Günlerce siyah ufka bakar gözleri n-em-li,

Bîçare gönüller! Ne giden son gemi-dir bu!     -dir bu ; redif     -emi ; zengin kafiye
Hicranlı hayâtın ne de son mâtemi-dir bu!

Dünyâda sevilmiş ve seven nâfile b-ekler;      -ekler ; zengin kafiye 
Bilmez ki giden sevgililer dönmiyec- ekler.

Bir çok gidenin her biri memnun ki yer-inden,          -inden ;redif     -er ; tam kafiye
Bir çok seneler geçti; dönen yok sefer-inden.




Yazıya Tepkini Göster!

Bir Yorum Yaz

YORUM YAPARAK SORU SORABİLİR veya KATKIDA BULUNABİLİRSİNİZ...

1) Yaptığınız yorum biz onayladıktan sonra görülecektir.
2) Yazım kurallarına mümkün olduğunca dikkat ediniz.
3) Kullandığınız üslubun kişiliğinizi yansıttığını unutmayınız.
4)Yorumunuza gelecek cevabı takip etmek beni bilgilendir kutucuğunu işaretleyebilirsiniz.

أحدث أقدم

Reklam

Reklamlar