HİÇ BİLİNMEYEN 24 KASIM ÖĞRETMEN ŞİİRLERİ

Üniversitede son sınıftayken dersimize giren eğitim bilimleri hocamız sınıftaki her öğrenciye "Öğretmen Yüreği" adlı bir "Öğretmen Şiirleri Antolojisi" kitabını hediye etmişti. Muhsine Börekçi tarafından derlenen bu harika antolojide birbirinden güzel öğretmen şiirleri var. Atatürk Üniversitesi Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi Yayınlarından çıkan bu seçkideki beğendiğimiz öğretmen şiirlerinden bazılarını paylaşıyoruz... www.edebiyatfatihi.net




SEVGİ ÇİÇEĞİ ÖĞRETMEN


Şekillenir gönlünde
Türkiye'nin haritası
Elimde bayrağım
Yaratır yarınları
Öğrettiği bilgiler
Dudağında,
Anadolu'mdan türküler


Durak olur,
Yarını yaşayacaklara
Yeni yaşamlar kurar
Söylediklerin
Tepe tepe
Dağ dağ birikir her cümle
Büyür büyür de
Senelerinde
Doktorlar, mimarlar, başkanlar
Atatürk'ler yaratır.


Şekil vermek,
İnce ince oymak
Dantel dantel işlemek
Yenilmemek güçlüklere
Sabır, şefkat tutkusu
Sevgi günleri
Daha iyisi, daha güzeli
Daha mükemmeli
Yolumuz Ata'ya dek
Hep ileri, hep ileri!

Küçücük bir filizken
Canlanan fidan gibi
Dal uzatır dünyaya
Yeni bir yaşam gibi
Ana, baba, memleket
Toprağında yetişen
Bağrının otağında
Koca bir vatan gibi


Tarlamda tohum
Fabrikamda ipliğim
Harmanda buğday
Beşiğinde bebe
Daha sökülmemiş alfabe
Seninle şekillenir
Yeniden doğar gibi...


Tuğla tuğla örülen
Temelinde harcın
Bitmez gibi duracak
Yaratılan binanın,
Her taşında emeğin
Harcında alın terin
Saygı çiçeği
Sevgi çiçeği
Vatan çiçeğisin sen.
Burcu burcu...
Atatürk kokan öğretmen!

Selma ÇEKEN 
(24 Kasım GÜNÜMÜZ, Bursa, 1984)


ÖĞRETMENİM

Bu bahçe senin
Bu fidanlar
Bu ağaçlar
Hepsi senin en büyük emeğin
Öğretmenim...

Bir gün çiçek açacak fidanlar
Ve bir gün meyvesini toplayacaksın
Bir bahçeden
Mutlu olacaksın öylesine...
İnsanların en mutlusu öğretmenim
Sanatların en güzelini sen seçmişsin
Derler ya karınca kaderince
Fakat kimse yapamaz böyle bir bahçe
Su ister, güneş ister
Her biri emek ister
Ayrı ayrı öğretmenim.
Bu bahçe senin,
Bu fidanlar
Bu ağaçlar
Senin en güzel eserin öğretmenim...

Oğuz ÇOKER
(Milli Eğitim, Öğretmenler Günü Özel Sayısı, Ekim-Kasım-Aralık 1981)

BAHAR ÖĞRETMEN

Bir ışık olmalı öğretmen
Kasabanın ak ucunda.
Bir şafak olmalı öğretmen
Yarınların ala burcunda...

Dünden bugüne coşan yürek,
Yiğit gönlünde destan destan...
Günden yarına çakan şimşek,
Damarlarda tutuşan al kan...

Bir pınar olmalı öğretmen
Susuz dudaklara akan can.
Bir çınar olmalı öğretmen
Asırlar boyu dimdik duran.

Kafalarda hünerli mimar;
Çizmeli sonsuza ufuklar.
Miskinliğe şaklayan damar!
Çağı sıçramalı çocuklar.

Bir bahar olmalı öğretmen,
Sağmalı aydınlığı tan tan...
Hep bahar kalmalı öğretmen,
Açmalı tomur tomur vatan...

M. Bekir ERGÜÇLÜ
(Milli Eğitim, Öğretmenler Günü Özel Sayısı, Kasım-1985)


BEN ÖĞRETMENİM ÇOCUKLAR
Ben öğretmenim çocuklar,
Unuttuğunuz yüzleriniz bende.
Gülüşleriniz, gözleriniz,
Dolaştığınız bahçelerde kalan
İzleriniz bende.

Bazen sevgiyle dolu, bazen kırılmış,
Ama her zaman taze
O duygulu, sıcak, afacan,
Cana can katan sözleriniz bende.

Ben öğretmenim çocuklar,
Şimdilerdeki değil, eski sizlerle yaşarım,
Düşersiniz düşerim, koşarsınız koşarım.
İçimi bir tuhaf eder kan,
Sıyrılmış kollarınız, çizilmiş dizleriniz bende.

Unutmam hiçbirinizi,
Bininizi, on bininizi,
Kendiniz bile unuturken o günlerdeki kendinizi.
Ben görürüm, siz görmeden geçersiniz bazen,
İncinir o eski dost yüzleriniz bende.

Ben öğretmenim çocuklar,
Ayrılsam da sizinleyim sınıfta, bahçede, sokakta,
Hani arada bir kararırdı bakışlarınızda yeşil tahta
Benim de içim kararırdı o zaman,
O zaman benden kaçan gözleriniz bende.

Sizi yüceltmede sabırsızlanır titizlenirdim,
Taşardı sesim koridorlara, salonlara,
Kayar gibi olurdu altınızda sıra.
İşte o vurucu rüzgarda savrulan,
Uçuk benizleriniz bende.

Bu kardeşten kardeş, babadan baba adama
Ne oldu dercesine kesilirdi nefesleriniz.
Bırakır mıydım eksik kalsın sizde bir yan
Bilgiden, sanattan, insanlıktan...
O gün o çığlığı koparan sizlersiniz bende.

Ben öğretmenim çocuklar,
Usul usul, ince ince
Bereketli yağmurlar gibi yağmak isterim üstünüze.
Çalsın bütün ziller tepelerden, doruklardan
Yine bu gün son dersiniz benden...

Coşkun ERTEPINAR
(Şiir İkliminde Bir Ömür (Hepsi Bir Arada) Ankara, 1986.)



SICAK ELLER 
¹

                                                                       -İlk okul öğretmenime ve mesleğini 
                                                                       seven bütün öğretmen adayı arkadaşlarıma..."

yıllar öncesine dönüyorum
ve yarım kalmış bir masal gibi
yeniden çocukluğumu yaşıyorum
nasıl unutabilirim
o kara tahta önünde
elimin bir sıcak el içinde eridiği günü
beni ben yapan o çizgilerle
o şekillerle tanıştığım günü nasıl unutabilirim
işte bugün
bugün anlıyorum o çizgilerin ne olduğunu
düşünmekmiş bu çizgiler, yaşamakmış, sevmekmiş
ölümlü bir dünyada sonsuzluğa ermekmiş


sendin hayatın aynasında bana beni anlatan
gündüz karanlığında önümü aydınlatan 
bozuk hayat beni ayakta tutan
sendin bana iyiyi, güzeli, doğruyu sorgulatan

bilsem uzaklarda kimin eli elinde
hangi yaramazın gönlü senin dilinde
okuyor mu yazıyor mu o aydınlık yolunda
bilsem şimdi elinde küçük bir el var mıdır?
bir elinde yanan küçük bir ben var mıdır?

ve ben bugün zamanın o tatlı döngüsünde
bir yunus sevgisiyle sabırla bekliyorum
sende bulmuş olduğum o dönülmez şafakta
yan yana koşma için onları bekliyorum
bana teslim ettiğin  bu dava bayrağını
o sıcacık ellerle götürürüm yarına
milletimin söze gelmez aşkını umudunu
o dillerle döken vatan topraklarına

Sebahattin GÜNDAY

(Atatürk Üniv. Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi. Türkçe Öğretmenliği Bölümü)

(¹)Atatürk Üniv. Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi Dekanlığı tarafından 1996 yılında Öğretmenler Günü dolayısıyla düzenlenen üniversite öğrencileri arası şiir yarışmasında ikinci olmuştur.)

MOR SALKIMLI SALTANAT

Kapının ziliydi uyanan,
Yüreği dalgalandı, köpürdü
Taştı kabuğundan.
Bir enfes aldı
Yetmiş onurlu yaşından
Dizbağı çelik gibi, gerildi gururundan,

Gelenlerden biri "126 nolu Kenan"
Sen... Sen de "Kınalı Hasan"
Diğer iki kişiyi tanıyamamıştı ama,
Onlar da öptüler, ak ellerinden

Bir mum gibi eridi bir damla yaş
Saklandı mendilin arkasına
Sığamadı, kaydı katından,
Yasemenlere damlayan bir damla gümüş kan.

Merdivenlere indi soğuk bir sessizlik,
Kapılar neylesin, kapandı çaresiz,
Lime lime bir ayrılık
Ilık ılık bir yalnızlık
"Bir nefes" daha beklemedi bir koca ömür
Bıraktı, çiçeklere sarılan öğretmenim!

Örtüsü de yaşlanmış bir yaslı divan
Duvardaki resimde, solgun birkaç can
Kucağında ağlayan, "mor salkımlı yasemenler"
Musalla taşı gibi... Yeni bir tören
Tamam, Tarancı'nın dediği saltanat
Ebedi hatıra "mor salkımlı saltanat"

Erikler su aldı dallarda,
Başaklar un verdi değirmende,
Su yandı... Su titredi soğuktan,
Mevsimler yığıldı birbiri üstüne,
Sevgi bağının gönül sultanı,
İnmedi "mor salkımlı saltanattan"

Şaban MERTYÜREK
(24 Kasım GÜNÜMÜZ, Bursa, 1984)



ÖĞRETMENİME MEKTUP

Uzaklarda esrik bir türkü söyleyen
İnsancıl güçler üstüne buyruk
Şefkat umuttan üstün bakışlarında
En güzel söyleşi dudaklarında bilim
Çok çok uzaklarda
Belki de çalınan bir zilinde İzmir'in
Unutulmamış, yücelmiş, büyümüş
Eli öpülesi öğretmenin.
Yarım bir türkü belki de dinlenen
Kulakları dolduran bir plakta.
Zaman mutluluk bakışlarında
Zaman inan,
Zaman içinde büyüyen
Ellerinde tebeşir, gözlerinde eşik
Tatlı bir öğretmen,
Bir büyük insan.

Kilometre taşları, süre ve ayrılış,
Tükenmemiş bir umut avuçlarımda
İzmir'den yanan bir ışık
Bir güneş kocaman,
Ağartan yalnızlığımı, çoraklığımı
Gücüme güç katan
Umut bakışlı, bilge ağızlı
Öğretmenim, önderim, anam,
 Binlerce kez saygı,
Binlerce kez sevgi sana Akyazı'dan.

Şenal SÖLPÜKER

(Uyanış, İzmir Eğitim Enstitüsü, Şubat 1969)






Yazıya Tepkini Göster!

Bir Yorum Yaz

YORUM YAPARAK SORU SORABİLİR veya KATKIDA BULUNABİLİRSİNİZ...

1) Yaptığınız yorum biz onayladıktan sonra görülecektir.
2) Yazım kurallarına mümkün olduğunca dikkat ediniz.
3) Kullandığınız üslubun kişiliğinizi yansıttığını unutmayınız.
4)Yorumunuza gelecek cevabı takip etmek beni bilgilendir kutucuğunu işaretleyebilirsiniz.

Daha yeni Daha eski

Reklam

Reklamlar