Türk ve Dünya edebiyatında bazı yazarlar  romanlarının daha içten ve etkili olması için eserlerini  mektup biçiminde yazmışlardır. Bu yazımızda mektup biçiminde yazılmış romanlar hakkında bilgi vereceğiz. edebiyatfatihi.net 

Mektup Biçiminde Yazılmış Romanlar

Halide Edip Adıvar'ın  "Handan" 
 Hüseyin Rahmi Gürpınar'ın "Mutallaka", "Sevda Peşinde"
Reşat Nuri Güntekin'in "Bir Kadın Düşmanı"
Balzac'ın “Vadideki Zambak”
Goethe'nin   “Genç Werther’in Izdırapları”  mektup biçiminde yazılmış romanlardır.

Bu eserlerin konuları şöyle:


REŞAT NURİ GÜNTEKİN-BİR KADIN DÜŞMANI 

Mektup roman türünün edebiyatımızda önemli bir örneği olan Reşat Nuri Güntekin’in “Bir Kadın Düşmanı”, Sara’nın babasına yazdığı mektupla başlar ve arkadaşı Nermin’e mektuplarla devam eder. Güzel olduğu kadar zeki ve kurnaz bir kız olan Sara ile kadınlara düşman gibi gözüken Homongolos’un yaşamöykülerinden kesitler mektuplarla anlatılır. Roman iki bölümden oluşur. Birinci bölümde Sara, Erzurum’da görev yapan babasına üç, arkadaşı Nermin’e ise on bir mektupta kendisiyle ilgili olayları anlatır. Ancak babasına yazdığı mektuplarda içten değildir. Babasının yanına gitmemek için çeşitli bahaneler öne sürerek istese de gidemediği izlenimini vermektedir. Annesinin Erzurum’a gidişiyle hastalandığı bahanesiyle dayısının taşradaki çiftliğine giden Sara, ilk günler sıkılsa da bir süre sonra bu küçük zeytinlikte kendisine gösterilen ilgiden hoşnut olur ve kalmaya karar verir. 
....
Romanın ikinci bölümünde Homongolos’un arkadaşı Necdet’e yazdığı “Ölüye Mektuplar” vardır. Bu mektuplara hiçbir zaman cevap alınamayacaktır ve bir iç döküş, itiraf niteliğindedir. Çirkinliği yüzünden ailesi tarafından terk edilmesiyle hırçınlaşmış bir çocuktan, sevmeyi kendinde bir hak görmeyen, korkan, baskı altına aldığı güdülerini sporla ve motosikletle besleyen bir yetişkine uzanan Homongolos’un hikâyesi bu dört mektupta yer alır. Kadın düşmanı değil çirkinliğinden dolayı kadınlara bakmaya bile cesaret edemeyen biridir. Sara’nın güzelliğinde gördüğü hak, onun çirkinliğinde hak görmemesi, kadınlardan kaçma yolunu seçmesidir. Ömrünün ilk duygusal yönelişi çöküşü olacak motosikletiyle ölüme sürükleyecektir kendini.

Birinci bölümdeki mektuplarda “ben” anlatıcılar, dünyalarını iç dökme, itiraf gibi söylemleri, aracı kullanmaksızın doğrudan anlatmaktadırlar. Sara da Homongolos da içinde bulundukları psikolojiyi mektuplarıyla tespit ederler ancak çözüme ilişkin fikre Homongolos sahiptir. Hem kadın hem erkek anlatıcılara sahip olması bakımından roman çok seslidir. Bu çok seslilik romanı tekdüzelikten kurtarıp farklı bakış açılarına kavuşturmuştur. Bu çoğul bakış açısı okurun olayları değişik boyutlardan görebilmesine de olanak tanımıştır.

Yazar: Demet ÇİZMELİ

BİR KADIN DÜŞMANI, Reşat Nuri Güntekin, İnkılap Yayınları, 1997


HANDAN- HALİDE EDİP ADIVAR

Kitapta üç temel kahraman; Refik Cemal, Neriman ve Handan vardır. Olaylar genel olarak bu üç şahıs etrafında toplanmaktadır. Kitapta filmlere konu olacak bir aile ve arkadaş dramı yaşanmaktadır. Bütün olaylar mektup şeklinde anlatılmaktadır.

MUTALLAKA- HÜSEYİN RAHMİ GÜRPINAR

Hüseyin Rahmi'nin mektup biçiminde yazılmış bu romanı, birbirlerinden ayrılmış (Mutallaka, boşanmış kadın demektir) bir karı koca arasında dördü uzun, biri tezkere denecek kadar kısa beş mektuptan oluşuyor.

VADEDEKİ ZAMBAK-BALZAC

Honore de Balzac’ın en güzel romanlarından biri olan bu eser, kocasıyla mutlu olamayan Henriette’le kendisinden çok daha genç olan Felix’in imkânsız aşkını anlatırken 17. yy. Fransa’sındaki toplumsal hayat hakkında da ipuçları içerir.

ROMANDAN BİR BÖLÜM

Vadideki Zambak/ Henriette’in Félix’e yazdığı mektup

Şimdi ciddi bir noktaya yani kadınlara karşı nasıl hareket etmeniz gerektiği sorununa geçiyorum. Gideceğiniz salonlarda, yapmacıklar yaparak taşkın hareketlerde bulunmamaya kendiniz için prensip yapınız. Geçen yüzyılda en çok rağbet gören erkeklerden biri de, bir ziyafet, bir balo veya eğlence esnasında sonuna kadar yalnız bir kimseyle, hem de en kenarda, köşede kalmış, ihmal edilmiş olanlardan biriyle ilgilenmeyi adet edinmişti. İşte bu adam, aziz çocuk, devrine hükmeden bir şahsiyet olmuştur. O, muayyen bir zaman sonra, herkesin kendisini hararetle öveceğini akıllıca hesap etmişti. 

Gençlerin çoğu, ne büyük fırsatı, sosyal hayatın yarısı demek olan ilişkileri kurmak için gereken zamanı kaybetmek suretiyle kaçırıyorlar; hoşa gittiklerinden, onlardan ilgiyi çekmek için yapmaları gereken şey pek azdır; fakat hayatın bu ilkbaharı çabuk geçer, bunu iyi kullanmayı biliniz. Bunun için, sosyete âleminde nüfuzlu olan kadınlarla ahbap olunuz. Nüfuzlu kadınlar ise ihtiyar olanlardır; bunlar size aileler arasındaki yakınlıkları, bütün ailelerin sırlarını ve amaca ulaştıran yolları öğretirler. Size yürekten bağlı kalırlar; şayet sofu değillerse, adam korumak zevki onlar için en büyük ihtirası teşkil etmektedir; bu ihtiyar dostlarınızın size fevkalâde yardımı dokunacak, sizim meziyetlerinizi övecek ve sizi herkesin istediği bir insan haline getireceklerdir. Genç kadınlardan kaçınınız! Bunu size en küçük bir şahsi menfaate kapılarak söylediğimi sanmayınız. Elli yaşındaki kadın sizin için her şeyi yapar, yirmi yaşındaki ise hiç; zira sizden bütün hayatınızı feda etmenizi ister, oysa öteki sadece bir dakika ile kanar. Genç kadınlarla alay ediniz, onların her söylediklerini şaka sayınız, çünkü ciddi bir düşünce onların kafasında yer alamaz. Genç kadınlar, dostum, egoisttirler, basittirler, gerçek birer dost olamazlar, kendilerinden başka hiç kimseyeyi sevmezler, aşk sahasında herhangi bir başarı için sizi feda edebilirler. 

Esasen genç kadınların hepsi sizden bağlılık isteyeceklerdir, oysa durumunuz başkalarının size bağlılık göstermesini gerektirecek, bunlar birbiriyle bağdaşmayan iki istektir. Bunlardan hiç biri menfaatlerinizin neyi gerektirdiğini anlamayacaktır, hepsi kendisini düşünecek, sizi değil, hepsi size sevgileriyle yaptıkları iyilikten çok gururları yüzünden zarar vereceklerdir; zerre kadar vidan azabı duymadan vaktinizi harcayacaklar, muvaffak olmanıza engel olacaklar, kısaca gayet kibarca sizi mahvedeceklerdir. Şaye şikâyet edecek olursanız, içlerinden en budalası bile bir tek eldivenin bütün bir dünyaya bedel olduğunu, kendisine hizmet etmek kadar şerefli hiç bir şey olmadığını söyleyecektir. Hepsi de sizi mutlu yaptıklarını söyleyecekler ve size yükselebileceğiniz en parlak mevkileri unutturacaklardır; onların mutlulukları değişen cinstendir, sizin erişeceğiniz ikbal ise gerçek olmalıdır. Heveslerini tatmin etmek, duydukları geçici bir arzuyu yeryüzünde başlayan ve cennette devam etmesi gereken bir aşka çevirmek için nasıl sinsi bir hünerle dolaplar çevirdiklerini bilmelisiniz. Sizi terk ettikleri gün, size ‘seviyorum’ kelimesinin aşklarını mazur gösterdiği gibi, ‘artık sevmiyorum’ sözcüklerinin de ayrılışı teyit ettiğini söyleyeceklerdir ve aşkın içten geldiğini, elde olmadan doğduğunu bildireceklerdir. Saçma bir nazariye, azizim!

 Bana inanınız, gerçek aşk ebedîdir, sonsuzdur, özünü hiç bir zaman kaybetmez; daima aynı güçte ve aynı sâfiyettedir, taşkınlıkları yoktur; saçları beyazlansa bile, kalbi daima gençtir. Hepsi de komedi oynayan genç kadınların hiç birinde bunların hiç biri yoktur; içlerinden biri belki felâketlere uğradığını sizin ilginizi çekecektir ve kadınların en yumuşağı, ne insaflısı olarak görünecektir; fakat, yavaş yavaş sizin için vazgeçilmez bir varlık haline geldikten sonra artık tedricî surette size hâkim olacak ve istediklerini yerine getirecektir; siz diplomat olmak, gitmek, gelmek, insanları, menfaatlerini, memleketlerini tanımak ve incelemek mi istiyorsunuz? Hayır, olamaz, ya Paris’te, yahut da onun çiftliğinde kalmak zorundasınız, zira sizin boynunuzda bir yular geçirerek istediği yere sürükleyecektir; hem siz ne kadar bağlılık gösterirseniz, o oranda nankörlük edecektir. Genç kadınlardan başka birisi de belki sizin her dediğinizi yapmak, itaat etmek suretiyle ilginizi çekecek, sizin cariyeniz olacak, sizi dünyanın öbür ucuna kadar romantik bir şekilde izleyecek, sizi elden kaçırmamak için kendisini tehlikeye atacak ve boynunuza bağlanmış bir taş halini alacaktır. Fakat boynunuzdaki bu taş yüzünden günün birinde boğulacaksınız, o ise suyun üstünde kalacaktır. Kadınların en az kurnaz olanlarının bile tuzakları vardır; en budalası bile erkekte kuşku uyandırmak suretiyle galip gelebilir; en az tehlikeli olan ise, sizi nedenini bilmeden sevecek; yine nedensiz terkedecek, fakat bir gün sırf gösteriş ve gurura kapılarak sizi alacak olan bir âşiftedir. Ama, bu genç kadınların hepsinin bugün veya ileride size fenalığı dokunacaktır. Sosyete âlemine atılan insanların gururunu okşayan birtakım zevkler içinde yaşayan her genç kadın, ahlâkı yarı yarıya bozulmuş ve sizin de ahlâkınızı bozacak bir kadındır. Ruhunda daima yaşayacağınız kadını bulacağınız yer bu sosyete âlemi değildir! Ah! Sizi sevecek olan o kadın yalnız yaşayan bir insan olacaktır; sizin bakışlarınız onun için en büyük mutluluğu teşkil edecek, sizin sözlerinizden ilham alarak yaşayacaktır. Öyleyse bu kadın sizin için dünyaya bedel olsun, zira siz onun için her şeyi olacaksınız; onu çok seviniz, onu üzmeyiniz, onun karşısına hasımlar çıkarmayınız, kıskançlığını tahrik etmeyiniz. Sevilmek, sevdiğiniz kimsenin bizi anlaması, aziz çocuk, en büyük mutluluktur; sizin bu mutluluğu tatmanızı dilerim, fakat bu yüzden ruhunuzda açan çiçeği soldurmayınız, sevginizi teslim edeceğiniz kalpten iyice emin olunuz. Bu kadın hiç bir zaman kendisine ait olmayacak hiç bir zaman kendi kendisini düşünmeyecek, fakat sizi düşünecek, size ait olacaktır; sizin hiç bir şeyinize göz koymayacak, hiç bir zaman kendi özel çıkarlarına bağlı olmayacak ve sizin aklınızdan bile geçmeyen bir tehlikeyi, kendisini tehlikeye atmak pahasına da, şikâyet etmeksizin ıstırap çekecek, yapmacıklar yapmayacak, aksine kendisinde hoşunuza giden taraflara karşı bir çeşit saygı gösterecektir. Böyle bir aşka, daha büyük bir aşkla karşılık veriniz. Sizi seven bu zavallı kadının mahrum olduğu şeye, yanı karşılıklı bir aşka rastlayacak olursanız, bu aşkın derecesi ne olursa olsun, sizin ilham ettiğiniz sevgi ile burkulan ve sonuna hiç bir zaman varamayacağınız bir kalbin bir vadide sizin için bir ana kalbi gibi çarptığını düşününüz. Evet, sizi, derecesini hiç bir zaman anlayamayacağınız bir sevgiyle seviyorum; bu sevginin tatmin olunabilmesi için, sizin bu parlak zekânızı bu uğurda feda etmeniz gerekir; bu takdirde benim bağlılığımın nereye kadar varabileceğini tahmin edemezsiniz. Hepsi az çok yapma, alaycı, kendini beğenmiş, hopça kadınlarla, teyzem gibi, sizi alçakça ithamlar karşı koruyacak, sizin söylemeyeceğiniz şeyleri sizin adınıza söyleyecek yaşlı ve azametli dullarla ahbap olmanızı gizli bir düşünceyle mi tavsiye ediyorum? Nihayet, taparcasına sevginizi gelecekte karşınıza çıkacak olan temiz yürekli meleğe saklamanızı emretmek suretiyle cömert davranmıyor muyum? Eğer, “asaletin gerektirdiği birtakım görevler vardır” sözlerini ilk yaptığım tavsiyelerin çoğunu bildiriyorsa, “bütün kadınlara yardım ediniz, fakat bunlardan yalnız birisini seviniz” mertçe sözleri de kadınlarla kuracağınız ilişkiler üzerinde düşüncelerimi kapsamaktadır.

Vadideki Zambak, Honoré de Balzac


Yazıya Tepkini Göster!

1 Yorumlar

YORUM YAPARAK SORU SORABİLİR veya KATKIDA BULUNABİLİRSİNİZ...

1) Yaptığınız yorum biz onayladıktan sonra görülecektir.
2) Yazım kurallarına mümkün olduğunca dikkat ediniz.
3) Kullandığınız üslubun kişiliğinizi yansıttığını unutmayınız.
4)Yorumunuza gelecek cevabı takip etmek beni bilgilendir kutucuğunu işaretleyebilirsiniz.

Yorum Gönderme

YORUM YAPARAK SORU SORABİLİR veya KATKIDA BULUNABİLİRSİNİZ...

1) Yaptığınız yorum biz onayladıktan sonra görülecektir.
2) Yazım kurallarına mümkün olduğunca dikkat ediniz.
3) Kullandığınız üslubun kişiliğinizi yansıttığını unutmayınız.
4)Yorumunuza gelecek cevabı takip etmek beni bilgilendir kutucuğunu işaretleyebilirsiniz.

Daha yeni Daha eski

Reklam

Reklamlar