MUM - PERVANE İMGESİ , mum ile pervane imgesi , mum ile pervane mazmunu, metaforu nedir?
Divan edebiyatının gül ile bülbül gibi en önemli ikililerinden biri.Belki de pervanenin (gece kelebeğinin) bülbülden daha cesurca olan yönü, mumun etrafından attığı onlarca turun sonunda ateşe kapılıp yanmasıdır.

Divan şiirinde çokça kullanılmış metaforlardan (mazmunlardan ) biridir. Gül ile bülbül gibi, mum ile pervane vardır.. Mum maşuk olur, pervane de aşık.. Aşk tek bir bakışla ortaya çıkar genelde, kıvılcım mumu ateşe verir. Maşuk (pervane) aşığın  (mum) etrafında dönmeye başlar. her seferinde ona daha çok yaklaşmak ister ama mumun ateşi buna izin vermez , pervane döner, döner.. aşkına yaklaşmadan edemez ve sonunda kanadı mumun alevine değer, yanar..

Divan şiirinde "acı" olmazsa aşk da olmaz. maşuk kanadını yaralar ama bundan büyük bir zevk alır. -zaten aşk tekildir, tek kişiyi ilgilendirir aslında. bu da maşuk değil aşıktır. bu anlayışın tasavvuf şiirlerine yansıması da çok güzel; ilahi güzelliğin etrafında döner durur aşıklar. bir gün ona ulaşacaklarını bilirler ve çektikleri acı onlara sonsuz büyüklükteki bir bahçedeki küçük, dikenli gül gibi gelir. "sevgili için can taşıyan aşıktır; canı için sevgili arayan ise menfaatperesttir" derler.


Pervanenin mum ile imtihanı (İskender Pala)

Geceleri balkonda ışığın etrafını alan pervane böceklerini fark etmiş miydik hiç?
Ya onların aşk uğruna yaşadıklarını bilir miyiz? Yani pervanenin mum ışığıyla yaşadığı aşkın hikayesini…
Aşk bir farkına varış, bir idrak seviyesidir… ‘Aşk odu önce ma’şuka, andan âşıka düşer.’ derler, malum. Yani aşk ateşi önce sevilene ondan sonra sevene düşer. Önce sevilende bir ateş yanmalı ki pervane onun etrafında dönsün, pervane o ateşi görsün, sonra aşkının farkına varsın… Pervane aşkını ispat edebilmek için gördüğü anda ışığı, etrafında dönmeye başlar. Bir cezbedir bu. Bu cezbenin gittikçe daralan bir çemberi vardır. Işığın etrafında döner, döndükçe biraz daha yakından dönmek ister. Işığı gördüğü anda aşkı ilmel yakin olarak tanıyan pervane, onu aynel yakin bilmek istediği için gittikçe mumun etrafındaki çemberi daraltıyor. Çember daraldıkça pervanenin aşkı artıyor, şevki artıyor, coşkusu artıyor. Coşkusu arttıkça da cesareti artıyor. Aşk cesaret işidir, neticede. Ve pervane cesaretle kanadını şöyle bir değdirir ateşe. İlk lezzettir işte o acı. Acı verir, yakar içini. Ama ona verdiği acı o kadar hoşuna gider ki, daha fazla dönmeye başlar. Acı ve lezzet… Birbirine zıt bu iki duygunun bir arada olması nasıl mümkün… İşte bu noktada, azabın ve acının lezzet olmasındaki sırrı yakalamak gerek.
Azap kelimesi azp kelimesinden türüyor. Azp lezzet demek. Azabın ne olduğunu buna göre ölçün ve düşünün. İşte kanadının ucunu bir defa yaktığı zaman pervane ilk azabı duyar; fakat öyle bir lezzettir ki o azap… Bu azap ve ondan alınan lezzet, insanı yavaş yavaş nefsinden sıyırıp vuslatı mümkün kılar. Bu sefer daha büyük bir cesaretle kendini ateşe atarcasına gider ışığı kucaklar.
Ve burada ateş pervaneyi yakar kavurur. Bir buğday tanesi gibi toparlayıp yere düşürür. Artık pervane ‘hakkal yakin’ biliyordur vuslatı. Bu fenadır. Bu canını verdiği noktadır. Mumun bundan haberi bile yoktur belki. Olmasına da gerek yoktur. Bu pervanenin aşkıdır çünkü. Aşkı uğruna can veren pervanenin aşkı. Ama öbür taraftan mum da yanar. Onun aşkı da, acısı da kendincedir. Önce can ipliğine bir ateş düşer ve yanmaya başlar mum… Sonra içindeki o yangını söndürmek için gözyaşı döker. Ateşi su söndürür çünkü. Ama mumun gözyaşları onun ateşine daha da bir güç verir, elemi arttıkça artar. Ve erir can ipi, sevgilinin yolunda yok olana dek…

Yazıya Tepkini Göster!

Bir Yorum Yaz

YORUM YAPARAK SORU SORABİLİR veya KATKIDA BULUNABİLİRSİNİZ...

1) Yaptığınız yorum biz onayladıktan sonra görülecektir.
2) Yazım kurallarına mümkün olduğunca dikkat ediniz.
3) Kullandığınız üslubun kişiliğinizi yansıttığını unutmayınız.
4)Yorumunuza gelecek cevabı takip etmek beni bilgilendir kutucuğunu işaretleyebilirsiniz.

Daha yeni Daha eski

Reklam

Reklamlar