"SEÇİLMİŞ" DEV BİR ÇINAR: YAHYA KEMAL
www.edebiyatfatihi.net YAZININ KAYNAĞI VE SAHİBİ www.edebiyatfatihi.net
‘’Baki kalan kendi gökkubbemizde hoş bir sada idi’’ Yahya
Kemal ve bize şiirleriyle, nesirlerinde ifade bulan düşünceleriyle, bu
düşünceleri ete kemiğe büründüren ‘’hissiyatıyla’’ modern zamanlarda ‘’gelenek’’le nasıl ilinti kurulacağını
gösterdi.
Türk şiirinin dev bir çınarı olan Yahya Kemal, 2 Aralık 1884'te,
İstanbul'u merkez bilen bir şehirde, Üsküp'te doğdu. 1 Kasım 1958'de, Üsküp'ü
kardeş bilen bir merkezde, Merkezefendi'nin şehrinde öldü.74 yıllık ömürüne bir
anlamda halkası olduğu Divan şiiri geleneğine selendiği kitleye görkemli bir
çok eser armağan etti.Bunlardan biri de ‘’Kendi Gökkubbbemiz’’ adlı şaheserdir.
O kendinden önce yaşayan Batı etkisindeki Türk edebiyatının kendine
özgü bir tarz oluşturan Tevfik Fikret ve tam bir vatan aşığı Mehmet Akif gibi
aruz ölçüsünü Türkçe’ye büyük bir ustalıkla uygulamış ve şiirlerini bir kuyumcu
titizliğiyle yazmıştır.…Onun klasik bir şair olmasında şüphesiz bu titizliğinin
etkisi çok büyüktür…
Onu tanıma mutluluğuna erişen insanların hatıralarından
öğreniyoruz ki Yahya Kemal birçok şiirini mutlaka güvendiği seçkin kişilere
okur, onlardan şiirleriyle ilgili ‘’naçizane’’ görüşlerini alırdı.Ve bu durum
şiirin son şeklini alana kadar devam ederdi.Eğer henüz taslak aşamasında olan
şiiriyle ilgili olumsuz bir eleştiri gelirse şiiri ‘’Tekrar tezgaha alalım.’’ der, kendine yakışan büyük ustalığı gereği şiirinin
en mükemmel şeklini alana kadar tek bir mısra üzerinde defalarca uğraşırdı.Bu,
durum bana geçenlerde televizyonda izlediğim o sanatçının ham haldeki değerli taş üzerinde yoğun ve çok
dikkatli çalışmasını hatırlattı, bunları gördükten sonra ortaya göz kamaştırıcı
bir güzellik çıkması aslında pek de şaşırtıcı değildi…
O, Doğu ve Batı medeniyetlerini yakından tanıyan, Türk kültürünü,
edebiyatını ve tarihini bütün belge ve metinleriyle okumuş olan edebiyatımıza
ve tarih anlayışına yeni bir soluk getirmiştir.O, Anadolu’nun kapılarını
Türklere açmış olan Malazgirt’ten beri Türk tarihini yakından incelemiş ve
milletimizin üstün niteliklerini gün yüzüne çıkarmaya çalışmıştır.Bu
özelliklerine bakarak bu büyük şiir çınarımızı tek kelimeyle özetleyebiliriz: O
bizim her yönüyle
medeniyetimizdir.Görgüsüyle, muhteşem nezaketiyle,tam bir Osmanlı beyefendisi
halleriyle, diliyle ,şiirleriyle, musikisiyle, gelenek ve görenekleriyle bizim
medeniyetimizdir.
Bundandır ki Yahya Kemal acısını hep içinde taşıdığı vatanın
kurtuluş mücadelesine her zamankinden daha fazla coşkun dizeleriyle katılmış,
yazdığı sayısız şiir ve yazılarıyla cephedeki askerlerin zafer inancını
perçinlemiş, Çanakkale Zaferi’nden beri hayranı olduğu Mustafa Kemal’in yaktığı
meşaleyi gönülden desteklemişti.
‘’Ok’’ adlı şiiri dışındaki bütün şiirlerini aruzla yazması
onun gelenekle bağının en somut
göstergesidir.Kullandığı imgelerle, şiir diliyle o hep Osmanlı’yı dile getirmiştir.Daha
çok soyut ve metafizik temaları işleyen Yahya Kemal tam bir İstanbul hayranı ve
şairidir.Onun Tevfik Fikret’in İstanbul’u kötülediği ‘’Sis’’ şiirine karşılık
yazdığı ‘’Siste Söyleniş’’ şiirini okuduktan sonra bu büyük ustaya karşı sevgim
daha da da arttı.’’Taşı, toprağı altın bir şehir’’i anlatışı karşısında
hayranlığımı gizleyemedim.
Kimileri şairlerin ‘’seçilmiş’’ bir insan olduklarını söyler…Yahya
Kemal’ biraz da olsa tanıdıktan sonra bu sözün ne kadar doğru olduğunu şimdi
daha iyi anlıyorum.Türk şiir dilini yeniden oluşturan ve derin bir tarih
bilgisi olan bu büyük seçilmiş’i genç kuşakların yakından tanıması gerektiğine
inanıyorum.
YORUM YAPARAK SORU SORABİLİR veya KATKIDA BULUNABİLİRSİNİZ...
1) Yaptığınız yorum biz onayladıktan sonra görülecektir.
2) Yazım kurallarına mümkün olduğunca dikkat ediniz.
3) Kullandığınız üslubun kişiliğinizi yansıttığını unutmayınız.
4) Yorumunuza emoji eklemek için "Emoticon" butonuna tıklayın.
5)Yorumunuza gelecek cevabı takip etmek beni bilgilendir kutucuğunu işaretleyebilirsiniz.
EmoticonEmoticon