VURUN KAHPEYE
A.) Kitapla ilgili bilgi;
1. Kitabın adı : Vurun Kahpeye
2. Yazarın adı : Halide Edip ADIVAR
3. Basım yeri, yılı, baskı sayısı, ederi : İstanbul, 1975
B.) Yazarla ilgili bilgi;
HALİDE EDİP EDEBİ KİŞİLİĞİ MADDELER HALİNDE TIKLAYINIZ...
ÖZETİ:
Kitap, Aliye’nin hayatındaki amacını belirten sözüyle başlar: “Toprağınız toprağım, eviniz evim; burası için, bu diyarın çocukları için bir ana, bir ışık olacağım ve hiçbir şeyden korkmayacağım; vallahi ve billahi!”. Ve Aliye’ye ait tasvirlerle devam eder. Aliye daha sonra hayatını kaybedecek olan Yüzbaşı bir babanın ve veremli bir kadının kızıdır. Asker babası ona iç kuvvetini, verem anası ise ezeli ve hasta içliğini vermiştir.

Öğretmen okulunu bitirir. Diplomasını alır. Genç bir öğretmenin, “Anadolu’da çalışınız!” telkini ona yeni bir yol gösterir. O, İstanbul’da yer bulabilmek için her aşağılığa katlananların haline küçümseyerek bakardı. Nihayet hiçbir kimsenin gitmediği…kasabasının açık bulunan öğretmenliğini kendisine verdikleri zaman Haydarpaşa’dan tek bavuluyla trene biner.
Aliye okulu bulur ve müdürün gelmesini bekler. İki kişi konuşa konuşa merdevenlerden iner. Biri müdür, diğeri ise Ömer Efendidir. Maarif Müdürünün toparlak siyah sakallı, bulanık sünepe gözleri, hileci uzun yüzü altında iğrenç, ince dudaklı bir ağzı vardır. İdare meclisi Ömer Efendi, sarıklı, temiz yüzlü, kır sakallı, gün görmüş yüzlü bir insandır. Müdür ve Ömer Efendi, Aliye’nin nerede kalacığını konuşurlar. Müdür okulda yatıp kalkmasını tavsiye eder. Fakat Ömer Efendi, hileci Müdüre kaşı çıkar ve Aliye’ye kendi evinde kalmasını söyler. Olayı iyi analiz eden Aliye, bunu kabul eder.
Ömer Efendi ile Gülsüm Hala… İki yanlız çift… Aliye’yi ölen kızlarının yerine koyarlar. Onlar Aliye’yi kızı Emine gibi severler; Aliye de onları bir ana-baba gibi görür. Artık Aliye’nin de anası-babası vardır.
Aliye yeni okulunda, yeni öğrencilerine ders vermeye başlamıştır bile. Sınıfta tam bir ikilik ve ayrımcılık mevcuttur. Varlıklı ailelerin çocukları, sınıfta her istediklerini yapmaya hakları varmış gibi davranmaktadırlar. Her zaman dövülen gariban çocuğu olurdu. Yine bir kavgada Aliye haksız olan bir çocuğu döver. Ama bu çocuk kasabanın en zenginlerinden olan Uzun Hüseyin Efendi’nin oğludur. Uzun Hüseyin, Aliye’yi ders esnasında penceresinden izlerdi. Aliye’ye az da olsa göz koymuştur. Oğlunun bir İstanbullu bayan öğretmen tarafından dövüldüğünü öğrenir ve hemen dersaneye girer. Tartışırlar ve Uzun Hüseyin ağzının payını almış bir şekilde geri döner.
Aliye bütün dedikodulara rağmen kalbinin en genç, en imanlı gücüyle okulda çalışır. Müdürün şüpheli yardımına, karısının kıskanç iftiralarına, Hüseyin Efendi’nin tehlikeli öfkesinden doğan etrafındaki tehlikeli havaya rapmen mevki kazanır. Okulda çocuğu olan her ana ona büyük bir sevgiyle sarılmıştır. Fazla olarak Hüseyin Efendinin evlenme teklifini geri çevirmiştir. Fakat memur hanımların ona karşı pek kuvvetli bir düşmanlık uyandırır. Bütün kasaba leh ve aleyhinde yalnız Aliye ile ilgieniyor, yalnız Aliye’yi konuşur.
Aliye coşkun bir ruhla çoçuklara elinden geldiği kadar Türklüğü aşılamaya çalışır. Onlara vatan sevgisini verir. Çocukların ellerinde bayraklar, sokak sokak dolaşır. Bu, tabii olarak, ona kuvvetli bir Kuva-i Milliye taraflılığı rengini verir. 
Eşraf, Kuva-i Milliyeyi, bir çeşit bolşeviklik ve halkın mallarını alıp halka dağıtacak bir şey diye anladıkları için üzüntülüdürler. Hala düşmanın durmadan ilerlemesi, Kuva-i Millieyenin ordusuz günleri, eşrafı yeni savunma kuvvetine bütün bütün aleyhtar yapmıştır. 
Cuma günü namaz vaktinde Aliye çocuklarını toplar, bayraklı, şarkı söyleyerek gezerler.
Namazdan sonra Fettah Efendi halkı meydana toplamış Kuvayi Milliye aleyhinde vaaz’eder. Aliye, konuşmaları duyar ve buna kızar. Kalabalığa ilerler. Kendini kalabalığın ortasında bulur. Çekinir önce. Derken, uzaktan ellibin kişilik Kuvayi Milliye birlikleri gözükür. Birlik komutanı Tosun Bey, olaya el atar. Kalabalık dağılır. Halk Tosun Beyin Ömer Efendilerde kalmasını kararlaştırır. 
Akşam olunca Ömer Efendi, Tosun Paşaya Hacı Fettah Efendinin halka yaptığı Kuvayi Milliye aleyhtarı konuşmalardan bahseder. Yüzü açık diye namuslu bir kızın az daha parçalattırılacağını anlatır.
Tosun Bey, üçüncü gününde halka bir duyuru yapar. Halktan bir miktar ordu için para toplanacağını söyler. Halk buna itaraz etse de boşuna! Fettah Efendinin yaptığı küstahça konuşmalarından dolayı cezasını çok ağır çekeceğini söyler.
Başta Fettah Efendinin karısı olmak üzere bir grup eşraf kadını Tosun Paşayı caydırmak için Aliye’ye yalvarmaya giderler. Okulda kadınlar kızı yakalayıp başlarlar dert yanmaya… Kadınların sızlanmalarına dayanamayan Aliye, onlara söz verir. 
Aliye, Tosun Beyle konuşur. Aliye’nin etkileyici gözleri ve sözleri, Tosun Paşayı ikna eder. Akşam Tosun Bey, ahaliyi toplayıp Aliye’yi Ömer Efendiden ister. Tosun Bey yapılacak olan bir baskın için başka bir köye gider ve Aliye’yi, Ömer Efendiye emanet eder.
Yalnız Hacı Fettah Efendinin öfkesi ve kini eskisinden çok fazladır ve Kantarcıların Hüseyin Efendinin beyninde bir hançer vardır. İkisinin de kafasında bir tek fikir hakimdir: Tosun’un hareketinden… kasabasındaki düşman komutana haber vermek, Tosun’un on beş gün sonra dönüp Aliye’yi almasının önlemek…
Hacı Fettah Efendi ve Uzun Hüseyin düşman karargahına varır. Komutan Damyanos’la görüşürler. Tosun Beyin tüm planlarını anlatırlar ona. Ömer Efendinin Tosun Beye olan yakınlığından bahsederler. Fettah Efendi, en kuvvetli duygularına değinir: Aliye… Aliye’den bahseder: güzelliğinden, şeytanlığından, kasabanın erkeklerini nasıl baştan çıkardığından… Fakat Uzun Hüseyin Aliye konusundan rahatsız olur. Çünkü ona yalnızca o sahip olmak ister.
Damyanos, Kasabayı altüst eden bu kadar önemli bir Türk kızını, hayalini şiddetle kamçılar. Kız güzel ve ona aşık olan Hüseyin Efendi çevrenin en zengini…. 
Aliye, Tosunsuz günlerini onun hayaliyle geçirir.
Sabaha karşı düşman ordusunun ayak sesleri duyulur. Halk tutunacak tek dal olan Hacı Fettah Efendiden yardım dilenirler. Ama Hacı Fettah Efendinin halktan bir isteği vardır: Birkaç Kuva-i Milliyecilerin öldürülmesi…. Başta Ömer Efendi!
Damyanos’u Fettah Efendi karşılar. Derhal Aliye’nin evini korumaya aldırttırır. Daha önceden servet sahiplerini öğrenmiştir. Anadolu’da edinebileceği son serveti burada elde etmeye karar verir. 
Ardadan iki hafta geçer. Zulüm yapma en fena devrini yaşamış ve durmuştur. Fakat Fettah Efendi muradına tam olarak erememiştir. Ömer Efendi bütün aramalara rağmen bulunamamıştır. Hüseyin Efendi ise Aliye’nin komutanın eline geçmesi ihtimaliyle azap içinde dolaşır. Bunu anlamış olan Damyanos Aliye’yi bir yem gibi kullanmak istemektedir.
Aliye küçük bir çocuktan Ömer Efendinin yakalandığı haberini alır. Beraber nöbetçi askerlere gözükmeden kaçarlar. Aliye, Damyanos’tan babasını serbest bırakmasını ister. Bu ihtaşamlı kız karşısında eli kolu bağlanan komutan kızın isteğini yerine getirir. Rumca konuşmaları ve komutanın Aliye'ye boyun eğmesi Fettah Efendiyi çileden çıkartır. Aliye’nin çarşaf giymiş gavur kızı olduğunu halka yayar. 
Domyanos, onları serbest bırakarak, Tosun Beyin kasabaya gelmesini sağlayıp onu öldürerek Aliye’ye sahip olmak düşüncesindedir.
Zaman geçer. Damyanos kızla görüşmelere başlar. Ona sevdiğini söyler. Zorla ona sahip olmak ister. Fakat başarılı olamaz. Çünkü o karşılıklı bir sevgi istemektedir. 
Karşılıklı ilişkiler bir süre devam eder. Bu arada Tosun Bey, gizlice Aliye’nin evine girmeyi başarır. Gece birlikte olurlar. Ertesi günü bu kasabayı düşman kuvvetlerinden temizlemek için Tosun Bey bir saldırı yapacaktır. Sabah uyandıklarında etraflarının askelerle çevrili olduğunu görürler. Bunun üzerine Aliye, Domyanos’a gider. Evinin etrafından askerlerin geri çekilmesini ister. Aliye’nin bu isteğine karşılık Damyanos ona evlenmeyi teklif eder. Aliye, düşmandan kurtulacak olan kasabasını düşünür: düşmandan, pisliklerden temizlenmiş Türk kasabası… Her şey onun kararına bağlıdır. Mecburen kabul eder. Üç-dört gün orada kalır. Sonra Türk ordusu kasabaya girer. Aliye hemen kaçıp saklanır. Türk ordusu bölgeye girene kadar Fettah Efendi Aliye’yi bulur. Bu arada Domyanos ve askerleri kasabayı terk eder. Aliye halkın önünde dövülür. “Vurun kahpeye, vurun kahpeye” diye bağıran Fettah Efendi halkı da ateşleyerek hep bir ağızdan “kahpe” diye bağırmalarını sağlar. Türk birlikleri Aliye’yi ölü olarak bulurlar. Tosun Bey yoktur. Çünkü vücudunun yarısı gitmiştir. Görevlendirdiği askerler ona Aliye’nin öldüğü haberini bildirirler. 
Ve Tosun Bey tarafından mezarı diktirilir. Birliğin başındaki Ali Beyden bir ricası vardır:”Ordunun kurtarıcısı, cephanenin atılmasını hayatı pahasına, en korkunç bir facia, belki ebedi bir leke karşılığında alan büyük bir kadın olduğunu ilan et!” Ve o bu topraklar üstünde gerçekleşmesi için hayatını verecektir: “Toprağınız toprağım, eviniz evim. Burası için, bu diyarın çocukları için bir ana, bir ışık olacağım ve hiç bir şeyden korkmayacağım; vallahi ve billahi!”
ANAFİKİR:

Bugün bu topraklar üzerinde güvenli yaşabiliyorsak, gülüp eğlenebiliyorsak, sevip seviliyorsak, rahatça uyuyup yeni bir güne “merhaba” diyebiliyorsak, mutlu bir yaşam sürebiliyorsak… unutmayalım ki tüm bunlar binlerce Aliyelerin namusunu, canını vatanının kurtulması uğruna feda ederek ve binlerce Tosun Paşaların gazi ya da şehit olmasıyla bu imkanlara kavuşabilmişizdir. Bugün bize düşen görev onların hala yaşayan bedenlerine acı ve ızdırap çektirtmemek…

C.) Romanın Dili;
Romanın içinde bilmediğim birkaç Arapça sözcük oldu. Bunlar için Osmanlıca-Türkçe Sözlük kullandım. Çeşitli ikilemeler kullanılmış ve uzun tümcelere yer verilmiştir.
D.) Romanın Anlatımı;
Doğal, sade bir anlatım, deyim aktarmaları kullanılmış, üçüncü kişi ağzından anlatılmıştır. Yer yer mecazlı anlatıma baş vurulmuştur.
E.) Romanın İçeriği;
1. Olayın Geçtiği Yer, Çağ, Zaman : Anadolu’da bir kasabada, Kurtuluş Savaşı Dönemi’nde geçmiştir.
2.Ana Olay : Aliye kız lisesinden yeni mezun olmuş bir öğretmendir. Öğretmenliğinin ilk görevini Anadolu’da yapmak üzere trene binip kasabaya gelir. Orada Ömer Efendi ve Gülsüm Hala ile beraber kalır. Aliye’nin güzelliği, alnının açık olması ve ellerinin cebinde gezmesi ona birçok düşman kazandırmıştı. Halbuki O, modern bir İstanbul kızıydı. Okulda Eşraf ve Esnaf çocukları vardı. Hatice Hanım ve diğer öğretmenler Eşraf çocuklarını daha üstün tutuyorlardı. Aliye bu ayrımcılığı ortadan kaldırmak için çok çalıştı.
Kasaba halkı, Aliye hakkında bazen iyi bazen de kötü dedikodular yapıyordu. Bu olay Aliye’yi hiç yıldırmamıştı. Hüseyin Efendi sonunda Aliye’yi Ömer Efendi’den istedi. Aliye bunu derhal reddetti.
3. Ana Olaya Bağlı Olaylar ve Olaya Nasıl Bağlandıkları : Öte yandan düşmanlar hızla Anadolu’ya doğru ilerliyorlardı.
Hacı Fettah Efendi ve Uzun Hüseyin, düşman karargahına gittiler. Düşman karargahında komutan Damyanos’la bir süre konuştular ve Kuvayi Milliye hakkındaki bütün bildiklerini anlattılar. Damyanos kasabaya gelecekti ve onlar da Damyanos’u karşılayacaklardı. Damyanos Aliye hakkında çok bilgi almıştı. Düşman kasabaya girdi. Düşmanlar Kuvayi Milliyeciler’i toplayıp sorgulayacaklardı. Aliye ile Gülsüm Hala çok korkmuşlardı. Ömer Efendi şehir dışındaydı. Düşmanlar kasabada karargah kurdular. Ve Damyanos Ömer Efendi’nin evinin etrafına askerlerini yollayarak bir çember oluşturdu. Çünkü Aliye ile Tosun Bey haberleşiyorlardı. Bu Damyanos için çok tehlikeliydi. Damyanos Aliye’yi birkaç kez odasına çağırttı. Aliye’nin pembe yanakları, güzel gözleri ve ince hatlı vücudu onu çok etkilemişti. Damyanos onu elde etmek istiyordu. Damyanos Aliye’yi kendi ülkesine götürmeyi iyice kafasına takmıştı. Aliye bunu anlamıştı.
Bir gün Tosun Bey kasabaya gizlice girdiğinde Durmuş onu gördü ve onu tanıdı. Bu sırada Tosun Bey düşmanı kasabadan atmak istiyordu. Aliye ile Tosun Bey incir ağacının altında buluştular ve Tosun Bey Aliye ile birlikte eve gittiler. Sabahleyin düşman askerleri Aliye’nin evinin etrafını sarmışlardı. Tosun Bey’in mutlaka kaçması gerekiyordu. Aliye bunun farkındaydı ve Damyanos’un yanına gidip kendisi ile evlenebileceğini fakat evin etrafındaki askerleri kaldırmasını istedi. Aliye o geceyi Damyanos’un karargahında geçirdi. Tosun Bey Durmuş’un da yardımıyla evden kaçmayı başardı. Ertesi sabah Aliye Damyanos’un karargahından kaçarken kasaba halkı onu görmüştü ve onun hakkında daha da kötü düşündüler. Damyanos Kuvayi Milliye’nin iyice yaklaştığını anlayınca kaçmaya karar verdi. Bu sırada Hacı Fettah Efendi kasaba halkını kışkırtarak Aliye ve birkaç kişiyi “vurun kahpeye” diye bağırarak öldürdüler. Kuvayi Milliye kasabaya geldiğinde istiklal mahkemesi kurdu ve suçlular idam edilerek öldürüldüler.

4. ŞAHIS KADROSU VE ÖZELLİKLERİ:
Aliye : Annesi ve babası ölmüş, Anadolu’da öğretmenlik yapma aşkıyla yanıp tutuşan güzel görünüşlü iyi yürekli genç bir öğretmendir. Ömer Efendi ve Gülsüm hala ile birlikte yaşar.
Maarif Müdürü : Kötü emelleri olan, asık suratlı, kırk yaşlarında biridir.
Ömer Efendi : İyi kalpli, yaşlı, Kuvayi Milliye’yi savunan, bir kızı ölmüştür. Gülsüm halanın kocasıdır.
Damyanos : Milliyetçi ve zengin olmayı kafasına koymuş tam bir Türk düşmanıdır. Orta yaşlıdır.
Tosun Bey: Kuvayi Milliye hareketinin komutanıdır. Onurlu birisidir. 25 yaşlarındadır. Aliye’nin nişanlısıdır.
Hacı Fettah Efendi: Yaşlı, Kuvayi Milliye düşmanı, dini alet olarak kullanan kötü kalpli biridir.
Hüseyin Efendi: Kötü emellerini dini kullanarak halka yaptırmak isteyen birisidir. 35 yaşlarındadır.

KİTAP HAKKINDA ŞAHSİ GÖRÜŞLER:
Kitapta o zamanın analizi her yönden çok iyi yapılmış. Özellikle Anadolu insanının düşünce yapısı çok açık bir şekilde dile getirilmiş ve yansıtılmıştır. Seçilen şahısların davranışları, düşünceleri olayları daha da gözler önüne sermiştir. Kitabın akıcı ve sade dili okuyucunun olaylara iyice bağlanmasını sağlamıştır. Beklenmedik olaylar okuyucu üzerinde etkili olmuştur.

Yazıya Tepkini Göster!

Bir Yorum Yaz

YORUM YAPARAK SORU SORABİLİR veya KATKIDA BULUNABİLİRSİNİZ...

1) Yaptığınız yorum biz onayladıktan sonra görülecektir.
2) Yazım kurallarına mümkün olduğunca dikkat ediniz.
3) Kullandığınız üslubun kişiliğinizi yansıttığını unutmayınız.
4)Yorumunuza gelecek cevabı takip etmek beni bilgilendir kutucuğunu işaretleyebilirsiniz.

أحدث أقدم

Reklam

Reklamlar